SEZGİN KAYMAZ - Deccal’in Hatırı
Sevinç Kuşları-1
‘’Kün’’ romanından sonra bir S. Kaymaz
hayranı olarak son kitabı çıkar çıkmaz hemen aldım (ki elimde okunmayı
bekleyenler arasında ‘’Kaptanın Teknesi’’
romanı dururken) ve yine muhteşem bir roman, muhteşem bir anlatı... hikaye o
kadar güzel ki elinizden hiç bırakmadan okumak istiyorsunuz ama ben bitmesin
diye azar azar okudum, ne kadar uzun zamana okursam o kadar içinde
kalırım diye...
Kitapta çok sayıda karakter var; doktorlar, hayat
kadınları, eşcinseller, polisler, mafya babaları, rantiyeler, işkenceyle
öldürülen kadınlar, annesinin karnında sakat bırakılan bebekler... hikaye
içinden başka hikaye çıkıyor hepsi dönüp dönüp bir birine bağlanıyor... konu
ise ‘’AŞK’’...hani denir ya aşk kendinizle ilgili bir durumdur karşınızdaki
kişiye bağlı değildir tam da böyle anlatılıyor işte...
S.Kaymaz’ın okuduğum
diğer kitaplarından farklı olarak bunda fantastik öğe pek yok ama onun yerine
çılgın/dahi doktor Veysel var, bayıldım resmen... birde yazar aslında üzücü,
karamsar hikayelerden bahsediyor ama nasıl yapıyorsa bir neşe tonlaması katıyor
ve siz bu nedenle sonunun iyiye bağlanacağını düşünüyorsunuz en çıkmaz sokakta
bile... ve öyle de oluyor nitekim... dolayısıyla ben daha fazla uzatmayayım
sizde vakit geçirmeden okuyun... ve eminim iyi ki de seri bir kitapmış diye
düşüneceksiniz tıpkı benim gibi...
Son bir not; kitapta tapaj hataları var (isimler karışıyor), Behlül’ün Tombalası öyküsünde sağ
el / sol el karışmış gibi geldi bana... elimdeki ilk baskı olduğu için olabilir ama
editör bir kez daha gözden geçirse iyi olur...
Sayfa
Sayısı : 429
Basım
Yılı : 2014
Yayınevi : İletişim
“Bir çift ölü göz gözlerinin içine dikilmiş, öbür dünyadan buna bakıyordu sanki. Ve ne kadar kibar konuşuyordu ölü. Kılığına bak, ya otopark değnekçisi ya durak kâhyasıdır derdin; yüzüne bak, melek midir nedir; gözüne bak, ölmüş de haberi yok yazık; hiçbir yerine bakmadan sırf dinle, haber spikeri. Ve de ne kadar âşinâ geliyordu Allah’ım. Ve maalesef nasıl da ürpertiyordu.”
Deccal olmak, melek olmak… Ölü olmak, diri olmak… Hasta olmak, sağlıklı olmak… Erkek olmak, kadın olmak, eşcinsel olmak, başka cins olmak… (Bir de “cins” olmak var tabii, o ayrı!) O kadar ayrılar, o kadar başkalar mı gerçekten? Bir bakın, bir düşünün bakalım.
Sezgin Kaymaz, hem tiryakilerine alıştıkları lezzeti hep yeniden sunan, hem de hep yeni sulara açılan bir yazar. Tekinsizliğin, şiddetin, “kötülüğün”, olağanüstünün ve gündeliğin içinden hep sevinç kuşlarını havalandıran bir yazar, aynı zamanda…
Deccal’in Hatırı’nda sevinç kuşları, koma halinin, manyak doktorların, mafyacıların, polisçilik oynayan polislerin, lubunyaların, haris rantiyelerin ve tabii her zaman olduğu gibi, garibanların arasından havalanıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder