Kayıtlar

Ekim, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BRUNONIA BARRY - DANTEL FALCISI

Resim
Bu kitabı D&R’ın indirimliler standından almıştım, fal, danteller vs. görünce hafif bir roman, eğlenceli olabilir diye düşünmüştüm... ilk yanılgı burada başlıyor hiç düşündüğüm gibi hafif bir kitap değil, eğlenceli ise hiç değil... hatta zaman zaman kasvetli bile oluyor... gerçi doğru düzgün bir kitap çıkmasına memnunum o ayrı... Bu bir ilk roman, artık ben pek fazla ilk kitap okumak istemiyorum epeyce hoşnutsuzluğum birikti bu konuda... çok yetenekli olup ilk romanından itibaren mucizeler yaratan yazarları bir kenara koyuyorum ama en azından 2. kitaptan başlamakta fayda var... Gelelim bu romana; hikaye Boston yakınlarında ‘’Salem’’ de geçiyor... bu kasaba tarihte cadı yakma olaylarıyla ünlü ve o zamanki cadı suçlamalarının çoğu doğru değilse de Salem halkının (daha dogrusu kadınlarının) geçmişte ve günümüzde psişik yeteneklere sahip olduğu söyleniyor... Bu hikaye de yine bu tür yeteneklere sahip, çoğu zaman deli/çatlak olarak nitelendirilen Whitney ailesi kadınlarının hay

PERŞEMBE BULUŞMALARI - ORHAN KEMAL

Pera Palas’ın düzenlediği ‘’Perşembe Buluşmaları’’nda bu ay Orhan Kemal’in 100. doğum yılı nedeniyle anma toplantısı gerçekleştirildi. Yazarın oğlu Işık Öğütçü’nün konuk olduğu toplantıda, hem Orhan Kemal’in zorluklarla geçen hayatı hemde eserleri konuşuldu... Işık Öğütçü konuşmasına Orhan Kemal’in  asıl isminin Mehmet Raşit Öğütçü olduğunu ve kendisinin de gerçekten oğlu olduğunu ifade ederek başladı. Babasının adını yaşatmak için yaptıklarından bahsetti. 2000 yılında Orhan Kemal müzesini açmışlar, babasının geride bıraktığı metinlerden, fotoğraflardan, mektuplardan faydalanarak -Orhan Kemal’in eserlerine ek olarak- kendisinin de 8 adet anı türünde kitap yayımladığını ifade etti ve devamı da gelecekmiş (Fikret Otyam'la birbirlerine yazdıkları mektupları yayımlayacağını söyledi). Öğütçü kendi doğumuyla başlayarak babasının güncesine yazdıklarını ve arkadaşı Fikret Otyam’a yazdığı mektubu okudu... 1957 senesinde 4. çocuğa sahip olmanın zorluklarını ifade eden espirili cümleler

SEİ ŞONAGON - YASTIKNAME

Resim
Bu seferki eser, yazarı, çevirisi, türü ve yazıldığı tarih itibariyle çok ilginç bir kitap... yani bütünüyle değişik... Kitaba editör tarafından yazılan Sunuş yazısında detaylı açıklamalar var oradan kısaltarak sırasıyla anlatmaya çalışayım... Kitap; ‘’çevirmenlere görünürlük kazandırmak, varlıklarına ve sorunlarına dikkat çekmek’’ amacıyla bir ortak çeviri yapma projesi olarak doğmuştur (Kitap Çevirmenleri Girişimi bir e-posta grubu olarak başlamış, Kitap Çevirmenleri Meslek Birliği’nin kurulmasına önayak olmuştur)... Hem bir bütünlüğü olan hem de paylaşılmaya müsait tek bir metni bir çok çevirmen tarafından farklı dillerden çevrilmesine ve herkese eşit mesafede olması için de çok kullanılan diller dışında yazılmış bir eser olmasına karar verilmiş, ikinci bir dilden çeviri yapmanın zorluklarına rağmen orijinali Japonca olan bu kitabı ‘’New York 1991, Paris 1934, Zürih 1952, Tokyo 2005, Tokyo 1962’’de yayımlanmış 5 adet metin üzerinden 61 kişi İngilizceden, 13 kişi Fransızcadan, 6

CHARLES DICKENS - BÜYÜK UMUTLAR

Resim
Dickens denilince aklıma ‘’İki Şehrin Hikayesi’’ geliyor, o romanı o kadar sevmiştim ki iki kere okudum... epeydir okumayı düşündüğüm bu romana ise ancak sıra geldi... kendi çağının en önemli edebiyatçılarından sayılan Dickens bu romanı -ömrünün sonları sayılabilecek- 1861 yılında yazmış olup, bir Viktorya dönemi hikayesi anlatmaktadır... Dickens’in en sevdiğim yanı çok duru bir anlatıma, mizahi bir dile ve benzersiz karakterlere sahip olmasıdır... bu romanda da hepsi var, özellikle karakterlerine (her birine ayrı ayrı) bayıldım... neredeyse tüm roman nev'i şahsına münhasır insanlardan oluşuyor ve okurken başlangıçta hayret ediyor, sonra olduğu gibi kabul ediyor sonunda da sanki başka türlüsü mümkün olamazmış gibi düşünüyorsunuz... Hikaye ise küçük bir çocuğun hayatı üzerinde şekilleniyor... Pip, 7 yaşlarında öksüz bir çocuk, kendinden çok büyük, sert ve acımasız ablası ve demirci olan eniştesi (Joe) ile birlikte bir köyde yaşıyor... ilerde çok sevdiği Joe’nun yanına çıra

KAZUO ISHIGURO - Öksüzlüğümüz

Resim
Ishiguro’nun yeni kitabını bekliyordum çıkar çıkmaz aldım... gerçi kütüphanemde okunmayı bekleyen eski bir romanı da var ama yeni çıkanı okumak daha cazip  geliyor nedense... Konu şöyle; Şanghay’da doğan, 9-10 yaşlarında anne ve babasının bir ay arayla kaybolmaları sonucunda öksüz kalan bir İngiliz çocuğu, teyzesinin yanına İngiltere’ye gidiyor, ebeveynlerini bulmak için çocukken kurduğu hayallere uygun olarak başarılı bir dedektif oluyor ve 1937 yılında ailesini bulacağı inancıyla Şanghay’a geri dönüp, savaşın tam ortasında ailesini arıyor...  benim böyle dümdüz ifade ettiğime bakmayın hikaye sürekli geri dönüşlerle ve Çin, İngiliz, Japon kültürleriyle iç içe anlatılıyordu... dedektif Banks’ın çocukluk hatıraları arasında dolaşması ve sürekli ipucu araması çok iyiydi, yazar bir yandan öksüz olmanın nasıl bir şey olduğunu da satır aralarında belirtiyordu... ama bu roman salt bir detektiflik hikayesi değil çok daha fazlası var... özellikle tüm dünyanın yanmaya başladığı o yıllarda

JHUMPA LAHIRI - Saçında Gün Işığı

Resim
Bu kitabın tanıtımına maddi unsurlardan başlamak istiyorum... birkaç gündür blogger arkadaşlarla kitap çevirilerinden konuşuyoruz herkeste çeviri düzgün mü kaygısı var ve bu bence çok önemli... bu romana gelirsek herhangi bir açıklama yok ama ingilizceden çevrilmiş gibi duruyor... ve çevirmen kitabın ana karakteri bir erkeğin, erkek kardeşinin karısından bahsederken ‘’Baldızım’’  (sf:74) diye çeviri yapıyor, dolayısıyla bu kadar basit bir şey yanlış çevriliyorsa gerisini siz düşünün... ki kitapta felsefe konusunda düşünürlerin görüşlerinden bahsediliyor, Hindistan’daki önemli bir siyasi hareket konu ediliyor, açıkçası bunların doğru çevrildiğine dair tereddüde düştüm... diğer bir konu kitabın ismi ile ilgili, romanın orijinal ismi ‘’Ova’’ ki Hindistan’da konunun geçtiği yerde -oldukça ayrıntılı tasviri yapılan- bir ova var ve bu insanların hayatında önemli bir yer tutuyor, mantıklı bir isim yani... bizim yayınevi ise konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan sırf ilgiyi üzerine çeksin d

WILDE, NIETZSCHE, FREUD - Aforizmalar

Resim
Aforizma özdeyiş veya özlü söz anlamına geliyor, buna ilişkin üç kitabı tanıtmak istiyorum... Wilde esprili; Nietzsche etkileyici, Freud karmaşıktı... En çok Nietzsche’yi sevdim ama diğerleri de çok iyiydi... ilginizi çekiyorsa üçünü de öneririm... Oscar Wilde / Hiçbir Şey Eskimez Mutluluk Kadar Ruh, yaşlı doğar giderek gençleşir. Bu, hayatın komedisidir. Vücut, genç doğar ve giderek yaşlanır. Bu da hayatın trajedisidir. Hayatlarında bir kere sevmiş olanlar gerçekten sığ kişilerdir. Sadakat ve bağlılık dedikleri şey bir alışkanlığın ataleti ya da hayal gücü yoksunluğudur. Duygusal yaşamda sadakat, entelektüel yaşamda sabit fikirli olmakla aynıdır, yani başarısızlığın itirafıdır. Her zaman! Ne kadar korkunç bir kelime.  Kadınlar bu kelimeyi kullanmaya çok düşkündür.  Bütün aşk hikayelerini sonsuza kadar uzatmaya çalışarak mahvederler. Kadınlara takık bir yazar neredeyse tüm kitap benzer şekilde sözlerle devam ediyor çoğuna katılmasam da okurken epeyce eğlendim...

HASAN SARAÇ - ÇAPRAZ OYUN

Resim
H. Saraç ismini edebiyathaber.net sitesinde gördüm ve ne çok bilmediğim yazar var diye düşündüm... biraz araştırınca da toplam 4 adet kitabı bulunan Bilgisayar Mühendisi bir yazar ile karşılaştım... Benim burada yorumlayacağım ilk kitabı ve yazım türüne de fantastik edebiyat diyebiliriz... baştan söyleyeyim ben romanı sevdim, hikayeyi ise daha çok sevdim... sadece belki ilk kitap olmasından belki de yazarın tarzından hikaye tam detaylandırılmamış gibi geldi bana, sonu da başlangıçtaki kurguya göre biraz basit kaldı... açıkçası bu konuyu ....... kişi yazsa mükemmel olurdu diye düşünmeden yapamadım... Konudan da biraz bahsedeyim; ülkenin en ünlü holdinglerinden birinin patronu bir iş anlaşması için Köln’e, bir özel üniversitenin psikoloji bölüm başkanı bir konferansa katılmak için Paris’e uçuyor. Tam o sırada ikisinin hayatı birbirine karışıyor ve hikaye başlıyor... Nihayetinde yazar bizde pek rastlanmayan bir türde yazıyor, romanı da okumaktan keyif aldım, hatta diğer kitap

HONORÉ DE BALZAC - LOUIS LAMBERT

Resim
Balzac’ın yaşamöyküsünü okuyunca eserlerinden devam etmesem olmazdı... Zweig’in Louis Lambert için ‘’ Balzac’ın kaleminin en dahiyane karalaması olarak kalır ve onun düşünsel hırsının eserleri içindeki zirvesini oluşturur. ’’ demesi ilgimi çekti ve bu kitaptan başlamaya karar verdim... ayrıca kitap oldukça inceydi hızla okuyacağımı düşündüm... ne büyük bir yanılgı!!!   yaklaşık bir haftadır okumaya çalışıyorum bitirdim bitirmesine de kaba taslak anladıklarımı saymazsam en azından bir kaç defa daha okumam gerek tam manasına ulaşmam için... Kitap ‘’İnsanlık Komedyası’’nın felsefi incelemeler başlığı altında yer alıyor, otobiyografik bir eser sayılıyor  ve ‘’hem maddeyi, hem ruhu, hem insanı, hemde evreni anlamaya çalışan birini'' anlatıyor. Çevirmen Samih Rifat yazdığı önsözde; Louis Lambert tipinin Balzac’ın tutkusunun, heyecanının, özleminin, korkusunun, umudunun, umutsuzluğunun, bir bedende canlanmış simgesi olduğunu ve tüm büyük sanat yapıtları gibi kolay açıklanabilir,