TIMOTHEE DE FOMBELLE - VANGO Yurtsuz Prens
Vango
serisinin ikinci kitabından devam ediyorum ama öncesinde yazarın özgeçmişini yazayım... Timothée de
Fombelle 1973’te Paris’te doğdu. Mimar olan babasının Afrika’ya yaptığı
yolculuklarda ona sık sık eşlik etti. Yazlarını Fransa’nın kırsal kesiminde
geçiren ailenin beş çocuğu ağaç evler yapıyor, nehirde oynuyor ve ormanda
dolaşıyordu. Akşamları anne babaları için oyunlar sergiliyor ve kütüphanedeki
kitapları bir solukta okuyorlardı. Çocukluğu, yazarak yeniden keşfettiği
kayıp bir cennet olarak niteleyen yazar, Paris’te ve Vietnam’da edebiyat
öğretmenliği yaptı. Ardından yaşamını tiyatroya adadı; onlarca oyun yazdı,
dekor hazırladı ve oyun yönetti. On sekiz yaşında kaleme aldığı “Le Phare”adlı
oyunu önce Fransa’da, daha sonra çevrilerek Rusya, Litvanya, Polonya ve
Kanada’da sahnelendi. “Je danse toujours”başlıklı metni (Actes Sud) 2002’de
Avignon Festivali’nin açılışında okundu. İlk romanı “Tobie Lolness”28 dile
çevirdi (Türkçesi: birinci cilt – “Boşlukta Yaşam”[YKY, 2007], ikinci cilt –
“Elisha’nın Gözleri”[YKY, 2008]). Hayali, “Vango - Gizemli Geçmişin Peşinde”de
anlattığı gibi bir zeplinle yolculuğa çıkmaktır. Vango
karakteri yazarın kendisinden izler taşıyor gibi ve zeplin yolculuğunu o kadar güzel
anlatıyordu ki uçaktan hiç hoşlanmayan ben bile zepline binmek istedim
inanamıyorum...
Gelelim
Vango 2 romanına; öncelikle bunu kim çocuk kitabı olarak etiketlemişse kesinlikle yanılıyor, yetişkinlere de yönelik bir roman bu... ilkinde çok az da olsa çocuk kitabı tınısı vardı ama bunda kesinlikle yok...
inanılmaz güzel bir hikaye ve anlatımla ilk cümlelerinden itibaren sizi
kendisine bağlıyor ve son sayfaya kadar aralıksız okutuyor... ilk kitap savaş
öncesinde ve romanın genç karakterlerinin -Vango (kim olduğunu arayan
genç), Ethel (İskoç kız), Emilie (Köstebek olarak da adlandırılan
Fransız kız), Andrey (Rus kemancı genç)- 18-20 yaşlarını anlattığı için çocukların
ışıltıyla parlayan gülümsemelerini andıran bir sevimlilikte idi... ikincisi ise silah tüccarlarının, nazi subaylarının arasında geçtiği için daha kasvetli
ama sonuçta konu savaş... yazar hikayesini küçük parçalara bölüp
anlatıyor, birinde Paris’teyken birden bire New York’da oluyor sonra Almanya’ya
veya Moskova’ya gidebiliyor... parça parça örülüp sonra birleştirilen masa
örtüleri gibi sonunda tüm açık uçları bir araya toplayıp birleştiriyor...
hikaye içerisinde gerçek olayları da (örneğin Hindenburg Zeplin Faciası)
kurgusuna ekliyor ve romanın konusunu daha da zenginleştiriyor... savaşı daha
çok direniş hareketleri üzerinden anlatıyor ve acımasızlığını göz önüne serdiği
gibi merakla da sizi peşinden sürüklüyor...
Sonuç
olarak ben bu seriyi inanılmaz buldum ve çok çok beğendim... yazarı takip
edeceğim ve size de şiddetle tavsiye ederim...
Yazar: Timothée de Fombelle
Yazar: Timothée de Fombelle
Çevirmen:
Elif Gökteke
Sayfa
Sayısı : 432
Basım
Yılı : 2014
Yayınevi
: YKY
Unutulmaz bir kahraman, nefes kesici bir macera.
Timothée de Fombelle, serinin ilk kitabında olduğu gibi, geçmişimize ve günümüze, insanı insan yapan tüm duygulara dair zevkle okunan ve izler bırakan bir hikâyeye imza atıyor.
Geçmişin karanlık hayaletlerinden bir türlü kurtulamayan Vango, gerçekleri açığa çıkarmak için atıldığı tehlikeli, heyecanlı, tutkulu macerasını sürdürüyor. Peder Zefiro’yla birlikte düşmanlarına karşı savaşırken, bir yandan da ailesini yok eden adamın izini sürüyor.
Korkunç bir hava kazasında hayatının aşkı güzel Ethel’i yitirdiği inancı, Vango’yu hayattan koparıyor. Ama kendi hayatımıza ilişkin kararları bile tek başımıza alamadığımız zamanlar vardır. Nazi ordularının bütün Avrupa’yı işgal ettiği İkinci Dünya Savaşı işte böyle bir zamandı...
Yorumlar
Yorum Gönder