MARCEL PROUST - Üst Kat Komşusuna Mektuplar

Marcel Proust’un ‘’Kayıp Zamanın İzinde’’ isimli 7 kitaplık dev romanının, dünya edebiyatındaki en önemli eserlerden sayıldığını bilmeyen yoktur sanırım... benim için ise hem çok okumak isteyip hem de epeyce ürktüğüm bir eser... dolayısıyla yazarın kendi yazdığı mektupların bu derlemesini görünce hemen okumak istedim hem bir yerden başlamış olacaktım, hem de belki Kayıp Zamanı okumak için itici güç olur diye düşündüm...

İkinci nokta mektupları kaybettiğimize çok üzülüyorum, büyük bir yazarın yazdığı mektupları okumak çok hoş olacaktı...

Üçüncü nokta Proust’un pek fazla tanımadığı bir hanıma yazdığı 23 mektup çok ilgimi çekti, ayrıca bir üst katına posta yoluyla gönderilmişti... ilginç, gizemli ve romantik (mektupların niteliği öyle değil davranış olarak romantik) buldum... bir yazar bile olsa tanımadığı, neredeyse hiç görüşmediği bir kadına insan ne yazabilir ki?

Çok kısa bir kitap, 80 sayfa olması araya fotoğraflar ve mektupların el yazısı ile yazılmış kopyalarının da konulmasından kaynaklanıyor... yalnızca Proust’un mektupları var hanımefendinin ona yazdığı cevaplar kaybolmuş... yazar mektuplarına tarih atmıyormuş derleyenler mektupların içinde yazılanlardan ipuçları bularak bir sıralama yapmışlar, 1908-1916 tarihleri arasında yazılmış gibi görünüyorlar...

Sonuca gelirsem ne mektuplar, ne de Marcel Proust kafamda yarattığım imaja uymadı, şaşırtıcı oldu, dolayısıyla birinci paragrafta yazdığım itici güce ulaşamadım... söyleyebileceğim tek şey kitabın çok değişik olduğu...

Yazar:  Marcel Proust  
Çevirmen : Elif Gökteke
Sayfa Sayısı : 80
Basım Yılı : 2015
Yayınevi : YKY

Gerçek bir kısa roman olan bu yapıt bir sürpriz üstüne kurulu: Hakkında hiçbir şey bilmediğimiz bir hanıma yazılmış yirmi üç mektubun (üç mektup da kocasına) keşfi üstüne. Marcel Proust'un Haussmann bulvarı 102 numaralı evin üçüncü katında oturan komşusu olduğunu öğrendiğimiz Madam Williams'a yazılmış mektuplar. Kadının Amerikalı dişçi kocası Charles D. Williams'ın muayenehanesi asmakatın üstünde ikinci katta, yani zavallı Marcel'in tepesinde. Dolayısıyla gürültü fobisi olan Marcel epeyce dram yaşıyor.

Mektuplarda nelerden söz ediliyor? Öncelikle, uyku ve çalışma saatleri sırasında Proust'a işkence eden gürültüden, üst kattaki tadilattan. "Sabahki gürültü su tesisatından mı geliyor diye soruşturmamı istediğinizde ihtiyatlı davranarak ne iyi etmişim. Şu çekiçlerin yanında o gürültü neymiş ki? Verlaine'in 'sırf kendini size beğendirmek için ağlayan' bir şarkıdan söz ederken dediği gibi 'yosunların üstünde suyun ürpertisi'." Proust gerçekten de her saptamasını, yazıya bir kat daha sanat katan mizahi bir karşılaştırmanın içine oturtuyor. Çünkü her şey gürültü yapıyor, ünlü bir tenor gibi şarkı söyleyen boyacılar bile: "Genellikle bir boyacı, hele bina içindeyse, Giotto'nun sanatının yanısıra Reszké'nin sanatını da icra etmesi gerektiğini sanır. Sizinkisi elektrikçi çekiç sallarken susuyor. Umarım döndüğünüzde Sistine fresklerinden daha aşağısıyla karşılaşmazsınız..." 

Yorumlar

  1. marcel proust benim gözümde aşılması gereken koca bir dağ...Kayıp Zamanın İzinde’yi okumaya cesaret etmem baya bir zaman alacak sanırım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 5-6 senedir okuyacağım diyorum bakalım daha ne kadar süre alacak:) ama en azından ilk kitabı (Swan'ların Tarafı) okuyacağım :) belki siz benden önce davranırsınız, sevgiler :)

      Sil
  2. Üst kata postayla mektup göndermek çok ilginçmiş :)) Okuduklarınızın çoğunu kitap defterime ekliyorum, çok teşekkürler önerileriniz için :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kağıt Salıncak
      Çok teşekkür ederim çok sevindim:)

      Sil
  3. aldım notumu :D ilginç kitaplar kategorim de bir hayli kabarıyor ama bakalım bana da ilginç gelecek mi:D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eylem Hanım siz ne düşüneceksiniz ben de merak ettim şimdi:) sevgiler :)

      Sil
  4. gerçekten çok ilginçmiş, sanırım siz yazarın mektuplarını "nahoş" buldunuz?:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok yok aman nahoş filan bulmadım. aksine çok fazla bir nezaketle yazılmıştı, Hanımefendi diye başlıyor, saygılarımı kabul buyurunuz hanımefendi diye bitiriyordu... günlük olaylardan, kitaplarından, ortak arkadaşlarından, o sıra devam eden birinci dünya savaşından ve aslında ana konu olarak da gürültüden bahsediyordu... benim şaşırdığım şey bu gürültü mevzuu oldu... yazar çok hastaymış, astım krizleri geçiriyor, uyuyamıyor dolayısıyla gürültüden şikayet etmesi normal ama mektupların konusunun %90'ı gürültü olunca bana biraz fazla geldi...

      Sil
    2. Ah şimdi anladım:)

      Sil
  5. ay dursanaa, ben bunu daha önce görmedim okumadım dur aman çok heycanlandım yaaa. proust ve kayıp zamanın izinde offf. yirminci yüzyılın en önemli romanı bu ya. yazar olarak da kafkayla birlikte en iyi iki yazardan biri. seriyi hem okudum hem de açıp açıp her yerini okuyorum. baksanaaaa, alain de botton'un proust kitabını okusanaaaa. nefis nefis. bir de baksana, geçen hafta yazdım, mehmet rifat'ın otantik snoplar adlı kitabını. kayıp zamanın izinde'deki kahramanları anlatıyor. ve gerçek hayatta kimlermiş. kayıp zamana başlarsan onu da oku mutlaka. heeey ay çok heycanlı. mektuplar ha oleeeey. hermann hesse ve marcel proust. oleeey hocalarım yaaa onlar benim öğretmeniiim :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap tavsiyeleri için teşekkür ederim, en kısa zamanda bakacağım :)

      Sil
  6. MARCEL PROUST hiç okumadım. Doğrusunu söylememe gerekirse yazarın kitaplarını almaya cesaret edemiyorum. Bana sanki çok ağır içerikleri olan eserler gibi geliyor. Bir gün alır okur muyum bilemiyorum. O zaman artık hiç bir kitaptan korkmam sanırım:) Bu eserini alabilirim sanıyorum. yani yorumundan öyle anladım. Değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kayıp Zaman için ben de yazdığın gibi hissediyorum... Bu kitap öyle değil ama rahat okunuyor, ayrıca çok kısa... istiyorsan deneyebilirsin, sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH