Kayıtlar

Şubat, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KATE ATKINSON - Güzel Haber Ne Zaman Gelir?

Resim
Kate Atkinson’un romanlarını sondan başa doğru okumaya devam ediyorum... önceden bilip de sırasıyla okusaymışım daha iyi olurmuş ama bu şekilde denk geldi... geriye dilimize çevrilmiş iki kitabı daha kaldı ama onların baskısı yok ve umarım YKY yeniden yayımlar... Bu roman da Detektif Jackson Brodie’nin yer aldığı bir polisiye ve ‘’Köpeğimi Alıp Erkenden’’  de olduğu gibi karakterlerin kişilikleri, başlarına gelenler, yani hayatları polisiye hikayenin önüne geçiyor... konuya gelecek olursam; 30 yıl önce vahşi bir cinayet işlenir, genç bir kadın ve iki çocuğu öldürülür... günümüzde ise genç, başarılı Doktor Hunter bebeğine bakması için 16 yaşındaki Reggie’yi işe alır... Reggie çok zeki, çalışkan ve kimsesiz bir çocuktur, doktor ve bebeğini kendi ailesi gibi benimser... diğer yanda Detektif Brodie sevgilisinden olan oğlunu ziyaretten dönerken Londra treni yerine yanlışlıkla Edinburgh trenine biner... Reggie lise bitirme sınavı için kendisine yardımcı olan yaşlı ve hasta öğretmenine b

ERLEND LOE - Doppler

Resim
Bu romanı gördüğümde beni çeken şey, insanlardan kaçan bir adam ve takas ekonomisi oldu, ilginç olabilir diye düşündüm ve muhteşem bir kitap buldum... inanılmaz güzel bir dili / tarzı var, ironiden ironiye atlıyor, mizahi bir dille sizi peşinden koşturuyor... çok güzeldi bayıldım... bu roman, galiba bir Norveçli yazardan okuduğum ilk kitap, eğer unuttuğum başkaları varsa da çok değil ondan eminim... hem bu kitabın devamını (son sayfada devam edecek diyor, bir sonraki sayfa da ise inşallah diyor) hem de başka Norveçli yazarları okumaya karar vermiş bulunmaktayım... Norveç bizim ülkemizle kıyaslandığında tam manasıyla ‘’fantastik’’ duruyor, gerçek değilmiş gibi ‘’Norveç’te yaşıyorsan, koşullar hakkında doğru bir fikrin olmuyor, diye düşünüyorum. Norveç’in bankalarda milyonlarca kronu var. Şaka gibi bir rakam. Sanki bir şeyin ne kadar çok olduğunu anlatmak için öylesine seçilmiş bir rakam. Ama bu, gerçek bir rakam. Norveç’in binlerce milyar kronu var. Bu para petrolden geliyor. Dünya

HİPPOKRATES - AFORİZMALAR

Resim
Aforizmaları seviyorum, Hippokrates’i (M.Ö. 460-370) görünce de bana çok çekici geldi ve hemen aldım... eski yunanca aslından ilk kez çevrilmiş, oldukça zor anlaşılır aforizmaları bizim anlayabileceğimiz şekilde ifade etmek için ekstra çalışmalar yapılmış, tıbbi açıdan destek alınmış, velhasıl oldukça büyük bir emek var... Çevirmenin sunuş yazısında, Hippokrates’in hem yaşadığı dönem, hem de hekim olarak yaptıklarına ilişkin açıklamalar var, kitabın benim için en faydalı kısımları onlar oldu... bir de Yemin’i eklemişler merak ediyordum onu da okumuş oldum... Hippokrates’in geliştirdiği hekimlik anlayışının sonraki devirler üzerindeki etkisini en iyi gözlemleyebileceğimiz eser, kuşkusuz Hippokrates Külliyatı ’nın gözbebeği addedilip hakkında sürekli yorum kitapları kaleme alınan, hatta 18. yüzyıla değin hekimlerin ellerinden düşürmediği Aforizmalar ’dır. Doğrudan doğruya Hippokrates’in elinden çıkma olmayıp İ.Ö 4. yüzyıldan itibaren Hippokrates geleneğinden beslenen pek çok he

JUN'ICHIRŌ TANIZAKI - Nazlı Kar

Resim
Bu J.Tanizaki’den (1886-1965) okuduğum ilk kitap ve yine muhteşem bir yazar için çok geç kalmışım... yazarın başyapıtı sayılan, orijinal adı Sasameyuki (çisildeyerek yağan kar demekmiş) olan roman, 1943 yılında bir dergide tefrika olarak yayımlanmaya başlıyor, savaş yıllarında yayını durduruluyor ve 1948 yılında 3 cilt olarak basılıyor... ismi kar (yuki) olsa da aslında kast edilen kiraz çiçekleri dökülürken oluşan görüntünün kara benzemesiymiş... Roman 1938-1941 yılları arasında geçiyor, dönemin toplum yapısı, Japon kadını, kadın erkek ilişkileri ve gelenekleri kapsıyor... Osaka’nın iyi ailelerinden Makioka’ların 4 kızının hayatını anlatıyor... kızların (Tsuruko, Sachiko, Yukiko, Taeko) ilk ikisi evli, damatların her ikisi de karılarının soyadını (Makioka) almışlar ve kızların babaları öldüğü, erkek kardeşleri de olmadığı için büyük enişteleri aile reisi olarak bulunuyor... konunun ana eksenini üçüncü kız Yukiko’nun -otuz yaşını geçtiği için- bir an önce evlendirilmesi ol

JAMES S. A. COREY - ABADDON GEÇİDİ

Resim
ENGİNLİK SERİSİ 3. KİTAP Enginlik serisinin son kitabı da nihayet yayınlandı, son yıllarda rastladığım en iyi bilim kurgu olan bu seriyi çok sevdim o yüzden de hemen okudum... Önceki kitaplarda insanoğlu güneş sisteminin sınırına kadar ulaşmış, iki milyar yıl önce başka galaksilerden gönderilen ve protomolekül adı verilen bir oluşum ile mücadele edilmiş ve Venüs’e yönlendirilmişti... Protomolekül Venüs’te birtakım yapılar inşa ederken insanlarda hiçbir değişiklik yok bu sefer uzayda birbirlerini yemekle meşguller... nihayet protomolekül Uranüs’ün yörüngesinin dışına halka şeklinde büyük bir geçit göndererek Venüs’ten ayrılmıştır... tabii Dünya, Mars, Kuşaklılar, kahramanımız James Holden ve mürettebatı da Halka’ya yollanmıştır... gidenler sadece askeri unsurlar değil, din adamları, sanatçılar, gazeteciler, politikacılar her meslekten insan mevcut... Dünya/Mars/Kuşak grupları başlangıçta bir diğerinin üstünlüğü ele geçirmesine izin vermemek için gövde gösterisi yapmak ve incele

ANYA von BREMZEN - Sovyet Mutfak Sanatı

Resim
Yemek ve Hasret Anıları ‘’Kulebyaka insanın ağzını sulandırmalı, çırılçıplak, utanmaz, baştan çıkarıcı bir şekilde önünde uzanmalı. Ona göz kırparsın, kallavi bir dilim kesersin ve parmaklarını hemen üstünde gezdirirsin... Ağzına atarsın, gözyaşı gibi tereyağı damlar, iç harcı yağlıdır, suludur, yumurtası, sakatatı, soğanı boldur...’’ Anton Çehov / Denizkızı ‘’Mutfak hizmetçisi nihayet blini ile çıkageldi... Semyon Petroviç ciddi yanma tehlikesini göze alıp en üstteki (ve en sıcak) iki bliniyi kapıp lop diye tabağına koyuverdi. Blini koyu altın sarısıydı, hafif ve dolgundu – tüccarın kızının omuzları gibi...’’ Anton Çehov / İnsan Zaafı Üzerine: Tereyağı Bayramı Üzerine Bir İbret Anya von Bremzen ‘’Çehov’un ölçü dışı Slav iştahına yönelik hiciv yüklü övgüsü aşıkların esrik bir fantezisidir. Bazen İngiliz yazarlar için peyzaj (belki de sosyal sınıf?) neyse, 19. yüzyıl Rus yazarları için yemek oymuş gibi gelir bana. Ya da Almanlar için savaş, Fransızlar için aşk neyse; ko