Kayıtlar

Mart, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MARC CHAGALL - HAYATIM

Resim
Resimden anladığım söylenemez ama ressamların hayatlarını anlatan kitapları okumayı seviyorum... bugüne kadar Leonardo Da Vinci, Raffaello ve Monet’yi okudum, bu dördüncü ressam: Chagall... bu kitabın diğerlerinden farkı Chagall’ın kendisi tarafından yazılması, bir otobiyografi olması... ben bu yayını ‘’hatırat’’ olarak etiketledim (bu daha doğru geldi), çünkü ressamın hayatının yaklaşık üçte birini anılarıyla anlatıyor... Marc Chagall (1887-1985) günümüzde Belarus’a o zamanlarda Rusya’ya bağlı Vitebsk’te doğdu, 1906'da, ünlü bir yerel ressam olan Yehuda Pen'in yanında resme başladı. 1907'de ise St. Petersburg'a taşındı. Chagall, St. Petersburg'da 1910 yılına kadar kaldı. Ressam olarak belirli bir ün kazanan sanatçı, St. Petersburg'dan sanat çevresine daha yakın olmak için Paris’e yerleşmek üzere ayrıldı. 1914 yılında Vitebsk'e geri döndü ve bir sene sonra nişanlısı Bella ile evlendi. Çift Rusya'dayken I. Dünya Savaşı çıktı.  Chagall, 1917'deki 

STEFAN ZWEIG - ÜÇ USTA: BALZAC, DICKENS, DOSTOYEVSKİ

Resim
DÜNYA FİKİR MİMARLARI -1   Bir önceki kitapta yaşadığım hayal kırıklığından sonra güvenli bir limana gitmekte fayda vardı, bende Zweig ’e sığındım... üstelik üç büyük ustayla birlikte... daha önce yazarın Balzac biyografisini okumuştum, bu kitabı görünce Balzac kısmı mükerrer olacak ama onu hatırlamış, diğer ustaları da öğrenmiş olurum diye düşünüp aldım... ama tekrar olmadı, çünkü bu kitap bir deneme ve üç ustanın romanlarında yer alan karakterleri inceliyor... Balzac kısmından ayrıca zevk aldım önceki kitabın tamamlayıcısı oldu... Zweig ‘’Her üç deneme de eserlerin bilindiğini varsaymaktadır: Tanıtma değil, yüceltme, yoğunlaşma, özünü verme amacını gütmektedir’’ diyor giriş kısmında ve öyle olsa hakikaten iyi olur ama bilmeseniz bile mükemmel okunuyor... çünkü ustaların karakterleri oluştururken düşündükleri, hissettikleri şeyler, dünya görüşleri, karakterlerin yaratıcılarıyla olan benzeşmeleri, eserlerin ortaya çıktıkları dönem ve ülkeleri her şey tek tek elden geçiriliy

JONATHAN FRANZEN - ÖZGÜRLÜK

Resim
Bu tanıtıma nasıl başlayacağımı bilemiyorum çünkü, kitabı sevmediğim ve bitirmek için çabalamaya değmeyeceği için yaklaşık yarısında (286 sayfada) yarım bıraktım... bu durumda görüş belirtmek şüphesiz anlamlı değil ama hissettiklerimi yazmak istedim... Oldukça ünlü bu romanı, yayımlandığı yıl çok okumak istemiştim ama kaldı bir şekilde ve iki hafta önce indirimliler arasında görünce çok şaşırdım ve hemen aldım... daha fazla geciktirmeden de okumaya başladım... ilk başta beni etkileyen ismi olmuştu ÖZGÜRLÜK, açıkçası çok büyük bir kelime... ve ben bunu toplumsal olarak algılamış ve konuyu öyle beklemiştim (ki arka kapak açıklamasında da bireysel olduğu açıkça belirtilmesine rağmen)... tamamen beynimin Özgürlük kelimesine verdiği şartlanmış tepki ve geri çekilmek için ilk nokta... A.B.D'nin dünyanın yalnızca kendilerinden ibaret olduğunu düşünmesi, buna göre davranması, başta Ortadoğu olmak üzere dünyayı savaşa sürüklemesi ve sanki suç başkasındaymış gibi davranmasına gider

ALEKSANDR PUŞKİN - YÜZBAŞININ KIZI

Resim
Rus klasiklerinden Yüzbaşının Kızı ile devam ediyorum... Puşkin’in 1833-36 yılları arasında yazdığı, otobiyografik öğeler taşıyan, roman alanındaki en önemli eserlerinden biri olarak biliniyor... Konu 1773-75’deki (II. Katerina dönemi) Yemelyan Pugaçov Ayaklanması (*) sırasında geçiyor... Soylu bir ailenin oğlu olan Grinev ücra bir bölgedeki bir kaleye subay olarak atanır, önce ben burada ne yapacağım diye hayal kırıklığına uğramışken bu kaleye sürgün edilmiş başka bir subay (Şvabrin) ile arkadaş olur, kale komutanı olan yüzbaşının kızını tanıyınca ise oradan hiç ayrılmak istemez... tam bu esnada ayaklanma başlar ve Grinev’i maceradan maceraya sürükler... Romanın otobiyografik yanları, eserin yazılma aşamaları, Puşkin’in düşünceleri, merakları, şairliğine ilişkin açıklamalar sonsöz bölümünde ayrıntılı bir şekilde veriliyordu... ‘’Puşkin en başında tek kahraman tasvir etmeyi düşünmüştür; Pugaçov’in yanında yer alan, isyan bastırıldıktan sonra askeri mahkemeye çıkarılan, nede

DANIEL KEHLMANN - F

Resim
D. Kehlmann 1975 doğumlu, felsefe ve edebiyat öğrenimi görmüş, Kant’ın ‘’yüce’’ kavramı üzerine doktora yapmış  Alman bir yazar ... daha önce ‘’Dünyanın Ölçümü’’ isimli kitabını okumuş çok sevmiştim... bu okuduğum ikinci kitap olmasına rağmen yazarın parıltılı zekasına bayıldım bu yüzden takibe devam edeceğim... Roman hikayesini; varoluşun gizemi, tanrı kavramı, kader, tesadüfler, şans konuları üzerinde konumlandırıyor... Martin, Eric ve Iwan adlı üç kardeşin hayatını anlatıyor... Eric ve Iwan ikiz, Martin ise baba bir anne ayrı ağabeyileri... ikizler hem birbirlerine çok benziyorlar hem düşüncelerini hissediyorlar, neredeyse tek kişi gibiler, buna rağmen karakterleri birbirinden çok farklı... Martin ise çok başka bir tip... hepsinden ilginci ise babaları Arthur, genelde hiçbir iş yapmayan, arada bir kitap yazan, meşhur olan kitabını okuyan bazılarının intihar ettiği, bir görünüp bir kayıplara karışan değişik bir adam... çocuklarının hayatını bu gelgit hali çok etkiliyor...  Ma

KEMAL TAHİR- Esir Şehrin İnsanları

Resim
Kemal Tahir’den yalnızca ‘’Devlet Ana’’ yı okumuş ve çok sevmiştim... şimdi de Esir Şehrin İnsanları ile devam ediyorum... gerçi Kurtuluş Savaşı günlerini anlatan romanları okurken artık çok üzülüyorum... bu cumhuriyet ne fedakarlıklarla kuruldu ama kıymetini bilemedik, daha yüz sene dolmadan mahvettik ve bugünlerde iklim tıpkı işgal günleri İstanbul’una benziyor... ‘’Kamil Bey, bu eski kağıtları karıştırdıkça bir garip kedere kapıldı. Eski adamlar, bütün davranışlarını dine uydurmaya uğraşmışlardı. Yürüyen ve değişen hayatı donmuş kalıplara uydurmaya çalışmaktan daha zavallı bir iş olur mu? Zamanın hakim sosyal fikri (din) olduğu, herkes servetini, canını, şerefini ona bağladığı halde, onu kurtarıp yaşatalım derken nasıl da kolayca berbat etmişlerdi. İşte her vesika, her ferman, her kadı mahkemesi hükmü, dini, başka başka kazançlara alet edebilmek için, akıl almaz şeriat hileleriyle dolu...’’(syf:114) Kitaba dönersek; I. Dünya Savaşı bitmiş, mütareke imzalanmış, ülke işgal