ERICH SCHEURMANN - Göğü Delen Adam

Erich Scheurmann (1878-1957), Samoa’lı bir kabile reisi olan Tuiavii’nin 19. Yüzyıl Avrupasına dair görüşlerini içeren bu notları 1920 yılında Almancaya çevirerek bastırmış ve kitap büyük ilgi görmüş, aynı şekilde ülkemizde de oldukça seviliyor...

Tuiavii; kendi koyduğu kuralların, kendi yarattığı şeylerin kölesi olan ve çoğu zamanda bu nedenle mutsuz olan Avrupa insanını kendi açısından betimliyor...  bazı saptamalarını sevdim ama onbeş- yirmi sayfadan sonra sıkılmaya başladım ve bu kadar kısa bir kitap için çok zaman harcadım... velhasıl bu kitap bana uymadı ve okumasam da olurmuş diye düşünüyorum...

Yazar: Erich Scheurmann
Çevirmen : Levent Tayla
Sayfa Sayısı : 112
Basım Yılı : 2014(12. Baskı) 1988 (İlk Baskı)
Yayınevi : Ayrıntı

Papalagi denince beyazlar ya da yabancılar anlaşılır. Ama sözcüğü sözcüğüne çevrilirse "göğü delen" anlamına gelir.


Samoa'ya ilk misyoner bir yelkenliyle gelmişti. Yerliler bu beyaz yelkenliyi ufukta bir delik olarak gördüler, beyaz adamın içinden çıkıp kendilerine geldiği bir delik. O, göğü delip geçmişti.


Yüzyılımızın başlarında yayımlanan Göğü Delen Adam bugün artık bir yeşil klasiği olarak okunurken, başlığının kaynaklandığı şiirsel metafor, bir de düz anlam içermeye başlıyor; çünkü Papalagi sonunda göğü gerçekten delmeyi başardı, "ozon deliğinin" içinden ne tür bir yelkenlinin çıkageleceğiniyse zaman gösterecek.-Ahmet Güngören, Çerçeve-


Teknolojinin günlük yaşamımıza getirdiği açmazlar her gün dünyamızda yeni "handikap"ların kapılarını aralamıyor mu? Birincisi bu "handikap"ları yalın, süssüz bir dille anlattığı için önemli Göğü Delen Adam. Uygarlığımızın bu karmaşasında yönelttiği acımasız okların hedefini bulması açısından önemli. Basit de olsa eleştirisini haklı gerekçelere dayandırması açısından önemli. İkincisi, bize pek az bildiğimiz dünyaların ufkunu açmasından önemli.-Refik Durbaş, Milliyet Sanat-


Sadece keyif için değil, üniversitede sosyoloji, antropoloji derslerinde ve hatta liselerde sosyal bilgiler derslerinde bile okutulabilir. (...) Gerçek bir Samoalının gözleriyle Batı'yı görmek, insanın ufkunu çok genişleten, yorumlara yepyeni boyutlar kazandıran bir süreç.-Semra Somersan, Cumhuriyet-

Yorumlar

  1. Betimlemeler mi uzun,dili mi ağdalı?Acaba neden beğenmeniz diye merak ettim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha Mutlu Yaşam, hayır uzun veya ağdalı değil, hatta akıcı ve çok rahat okunuyor, bana anlatılanlar pek hitap etmedi. Yani kumsalda bir kulübede yaşayan pek fazla yaptığı bir işi de olmayan biri büyük bir şehre gittiğinde şaşırır ve hemen her şey ona yabancı gelir ama bu anlayamamaktan çok sanki aşırı kötülüyor gibiydi, din ile ilgili bana tutarsız gelen bölümler vardı... gerçi Scheurmann tarafından çevrilirken de metin farklılaşmış olabilir bilemiyorum... sonuçta sevmemekten öte bana bir şey ifade etmedi daha çok. Yorum için teşekkür ediyorum Sevgiler:)

      Sil
  2. Gül bu kitabı bana bir arkadaşım tavsiye etmişti. Çok beğenerek okumuştum. Sonrasında Kişisel Gelişim Klübümüzde bu kitabı birlikte okuduk. Toplu okumada şunu farkettim. Bu kitabı ya çok seviyorsun ya da sevmiyorsun. Sen demek ki sevmeyenler tarafındasın:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet öyle oldu Eralcim:) zaten ben kişisel gelişim kitaplarını da sevmiyorum... bu kitaba da geniş açıdan bakarsak o sınıfa sokabiliriz. işte böyle arkadaşım Sevgiler:)

      Sil
  3. yazarının farklı kültürden olması belki ilginçtir duymamışım ama kısaymış bulursam bir gece bile sürmez zaten okuması :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki o kadar bile sürmez, ben sıkıldığım için iki-üç sayfa okuyup bir kenara koyuyordum o yüzden uzun sürdü;))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH