Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

RACHEL JOYCE - Zamanın Durduğu Gün

Resim
CNR Kitap Fuarında istediğim kitapları bulamayınca %50 indirimliler arasından bu romanı seçtim ve nasıl çıkacağını hiç bilmiyordum... diğer bir nokta da eğlenceli bir konusu var gibi gelmişti ve neşeli bir şeyler okumak istiyordum... sonuç ise şöyle; çok iyi bir romanmış beklentimi fazlasıyla aştı ama eğlenceli değilmiş aksine çok hüzünlü ve insanın içini acıtan bir konusu var... Ayrıca yeni bir şey de öğrendim hakikaten 1972 yılından bu yana her 2 yılda bir, saatlere 1 saniye ilave ediliyormuş (1 Ocak'ta dünya genelinde aynı anda saatlere ekstra 1 saniye eklenecek. 00:59:59'u normalde olduğu gibi 1:00:00 değil 00:59:60 takip edecek ve 1:00:00 bunun ardından gelecek. Dünya 24 saatte bir kendi ekseni etrafında dönüyor. Ancak çok detaylı gözlemlenince dönüş için biraz daha uzun zaman gerektiği görülüyor. Dünya genelinde zamanı belirleyen atom saatleri Dünya'nın dönüşüyle oluşan gece gündüz ritmine paralel ilerleyebilsin ve herhangi bir anda arada fark kalmasın diye, gere

ASİYA CEBBAR - GÖLGE SULTAN

Resim
1936'da Cezayir'de doğan ve asıl adı Fatima Zühre İmalayene olan yazar, 2009 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterildi. 2005 yılında Fransız Edebiyat Akademisi'ne (Académie Française) seçilen ilk Arap kadın yazar idi. Kadın haklarının önde gelen savunucularından biri olan Cebbar, "kadınların avukatı" sıfatını da taşıyordu. 1957'de yayınlanan ilk romanı "La Soif" (Susuzluk) ile edebiyat dünyasına adım atan Cebbar, bu romanıyla L'algerienne edebiyat dergisinden ilk ödülünü aldı. Cezayir Üniversitesi'nde Fransızca bölüm başkanlığı yapan Cebbar, aynı üniversitede tarih dersleri de verdi. "Baba Evinde Bana Yer Yok" isimli romanı Türkçe'de de yayınlanan Cebbar'ın, Fransızca yazdığı eserleri çok sayıda dile çevrildi. Asiya Cebbar 2015 yılında hayatını kaybetti. Bu romanı yukarıda özgeçmişini gördüğünüz yazarı için seçtim ve kadın hakları savunucusu bir kadın yazardan okuduğum için çok memnunum... roman sırayla Esma

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

Resim
S. Zweig'den ağırlıkla kurgudışı eserler okuyorum bu kitap da onlardan biri, içinde ondört deneme var ve önemli tarihsel olaylardaki tek bir ânı anlatıyor ''Tarihte de, sanatın her türünde ve günlük yaşamda olduğu gibi çok görkemli ve unutulmaz anlara ender rastlanır. (......) Başka zamanlarda kendi halinde, peş peşe ve yan yana gelişen olaylar, her şeyi belirleyen ve her şeye karar veren o bir tek anlık zaman dilimi içine sıkışıverir: Tek bir evet, tek bir hayır, bir anlık erken davranma ya da bir anlık geç harekete geçme, bu ânı, yüzlerce kuşakta geçse, asla geri getiremez ve bu yitirilen an, bireyin ve ulusların yaşamını ve hatta bütün bir insanlığın yazgısını belirler. (syf:11-12 önsöz)'' Denemelerin çoğu yukarıdaki açıklamaya uyuyor ama bazıları bu kitapta neden yer alıyor anlayamadım... Konu edilen tarihi kişiler, olaylar kısa kısa anlatılmış, hani o bölüm ilginizi çok çekmese de kolaylıkla okuyorsunuz... Denemeler şöyle; Vasco Nunez de Balboa'nın Bü

MİNE SÖĞÜT - Kırmızı Zaman

Resim
Mine Söğüt'ün gazetede yazdığı makalelerini okumuşluğum vardı ama kitaplarından birini ilk kez okuyorum... bu kitabı alalı çok oluyor, iki kere de elime alıp ilk sayfadan öteye gidemediğim için öylece kaldı ve ne okumaya hevesim ne de iyi çıkacağına ilişkin bir umudum vardı açıkçası... ne büyük bir yanılgı!! nasıl güzel bir romanmış meğer anlatamam... bir gecede okudum, çok sevdim ve beklettiğime çok hayıflandım... Küçük hasta bir kız (Hüsran), gizemli bir balıkçı (Zaman Dayı), meczup bir deli (Halat Niyazi) ve babasını arayan delikanlının (Botan) İstanbul'un dehlizleriyle ilişkilendirdiği hikayelerini anlatıyor, hepsi birbirinden farklı, garip, çoğu zaman ölüme dair, biraz büyülü öyküler bunlar... birbirleriyle alakasız gibi görünseler de bir şekilde buluşup bir bütünlüğe varıyorlar...  İlk başta insan çocuğuna niye Hüsran ismini koyar ki diye aklımdan geçirip gerçekle masalın birbirine karıştığı bu romana kapılıp gittim, size de hararetle öneririm... Yazar: Mine

MO YAN - Yaşam ve Ölüm Yorgunu

Resim
Mo Yan'ı Nobel alınca fark ettim (ki Nobel'i hiç önemsemiyorum çoğu zaman emperyalistlerin propaganda/manipülasyon aracı olarak kullanılıyor), yazarı okumak istedim çünkü Japonları çok seviyorum acaba Çinliler nasıldır ki diye merak ettim... bu romanı ise arka kapak açıklaması ilgimi çektiği için seçtim... Konuya dair bir şey yazmayacağım aşağıdaki arka kapak açıklaması yeteri kadar anlatıyor... yazarın dili iyi, kitap rahat okunuyor, akıcı, çevirisi mükemmel... 350-400 sayfayı çok hızlı ve hoşuma giderek okudum, hikaye çok ilgimi çekti ama başladığı hızla da ilgimi yitirdim... bu sayfalardan itibaren domuz bölümü başlıyor, bu reenkarnasyon işleri bir rutine binmiş hep aynı şeyler anlatılıyor (ki farklı hayvanlar olsa da farklı dönemde yaşasalar da sanki hep aynı tonda anlatıyordu), hikaye yerinde sayıyor gibi geldi bana... ayrıca bu bölümde anlatılanları da pek sevemedim, köpekten itibaren biraz daha hareketlendi ama başlangıçtaki okuma hızım ve zevkime bir daha kavuşa