ANDREA CAMILLERI - Unvansız Maktul

Andera Camilleri 1925 doğumlu, halen yazarlık hayatına devam eden Sicilya'lı yazar ve yönetmen; kitabı gördüğümde bana çok inanılmaz geldi o yüzden aldım... iyi bir roman bulacağımı düşünmüştüm, fazlası varmış, mükemmel bir roman bu... Camilleri ''Vigata ağzı'' denilen bir Sicilya lehçesi ile yazıyormuş, İtalyanlar için bile okunması zor olan bir metin olduğunu Neyyire Gül Işık'ın sunuş yazısından öğreniyoruz... Neyyire Hanım, normal çevirinin zorluklarına ek olarak böyle bir metni çevirmenin güçlüğünden de bahsediyor ama hemen başlangıçta yazayım çok iyi bir çeviriydi, yazarın eğlendiren üslubunu hissettim ve çok sevdim...

Camilleri’nin anlatım tekniğinde sürükleyicilik öğesi önde gelir: Suya atılan bir taş gibi, ilkin esrarlı bir olaya, genellikle bir cinayete odaklanır; oradan yola çıkar, sonra onu bir gerilim öyküsü biçiminde, suda halkalar gibi genişletir, genişletir, adli vaka giderek zenginleşir, bir toplumsal olgu biçiminde gelişir; yazar kalemini bir sinema kamerası gibi çevresinde gezdirir, Sicilya’nın –özellikle de o belli kesiminin‒ kendine özgü, birbirinden renkli kişilerini gündelik gerçeklikleri, yiğitlikleri ve sefaletleri, inanışları ve inançsızlıkları, gizli kapaklı çıkar ilişkileri ve hesapları içinde yakalayıp büyük bir canlılıkla resmeder, konuşmalar yoluyla okura neredeyse seslerini duyurur, kafa yapılarını, zihinsel kalıplarını ele verir. Anlatı ilerledikçe, gözlerimizin önünde Sicilya toplumunun belli bir zaman kesiti içindeki mozaiği biçimlenir olanca özgünlüğüyle. Giderek yavaş yavaş Sicilya’nın insancıl gerçeği ortaya çıkar, o gerçeği dünüyle ve bugünüyle, tarihsel ve kültürel nedenleriyle kavramaya başlarız, Sicilya gezegeninde işlerin neden başka türlü değil de işte öyle olduğunu, neden başka türlü olamayacağını anlarız. Camilleri bunu hiçbir öğretici yanal açıklamaya gerek bırakmadan, kısacık konuşmalarla, sanki kaleminin ucuna takılıvermiş, kestirmeden betimlemelerle, hatta değinmelerle yapar, olayların bir giriftleşip bir çözülen yumağını acı bir alaycılıkla izletirken okurunu bol bol eğlendirerek, Sicilya’nın taşrasının ve kişilerinin “ağlanacak hallerine” güldürerek. “Sicilya insanı için” der Camilleri, “ironi hayatta kalmanın tek yoludur.” (syf:6-7 Sunuş)

Yazar gerçek bir olaydan (1921'de görünüşte bir komünistin bir faşisti öldürmesi ve olayın kovuşturulması) hareketle bu romanı yazıyor, soruşturma tutanaklarından ve tanıkların ifadelerinden yola çıkıyor... ama okudukça olayın hiç de göründüğü gibi olmadığını, faşizmin seslerini ve algı operasyonunu çok net görüyoruz...

Konu, bizim son yıllarda yaşadıklarımıza çok benziyor, ''Sen diye sürdürdü sözünü Mancuso, hükmün bir kopyasını edin ve yanında Roma'ya götür. Hem Giacomino'yla konuştuğunda, lafı özel olarak bizim başımıza gelenle sınırlı tutma. Hizaya gelmeye direnen bir yargı gücünün ne büyük bir tehlike olduğunu anlatmalısın. Faşist olmayan bir hakime güvenemeyiz ki... (syf:206)'' bu yüzyılda tarihin bizim ülkemizde tekerrür etmesi nasıl bir trajedidir... kaçırmayın okuyun...

Yazar: Andrea Camilleri
Çevirmen: Neyyire Gül Işık
Sayfa Sayısı: 226
Basım Yılı: 2018
Yayınevi: YKY

“İroni hayatta kalmanın tek yoludur.”
Sicilya’nın 19.-20. yüzyıl İtalyan yazınına sağladığı katkı, diğer bölgelerin her birininkine kıyasla nicel üstünlüğe sahip olduğu gibi, nitelik bakımından da önde gelenlerdendir. Unvansız Maktul’un yazarı Andrea Camilleri de, Verga ve Pirandello ile başlayan uzun bir yazarlar dizisinin günümüzdeki son temsilcisi, ülkesinin şu sıralar dünyada en çok okunan ve çeşitli dillere en çok çevrilen yazarıdır.
Pek özgün, pek renkli, çok yönlü sahne ve perde adamı kişiliğiyle göz kamaştırır Camilleri: Roma Deneysel Sinema Merkezi’nde öğretim verdikten başka, kırk yılı aşkın süreyle senaryo yazarlığı, tiyatro ve televizyon yönetmenliği, hatta aktörlük yapmıştır; 1978’de başlayan olağanüstü verimli yazarlık etkinliğinin yüzüncü ürününü 2016’da yayımlamıştır. Günümüzde 92 yaşında, Roma’daki evinde hâlâ üretmeyi sürdürmektedir: Gözleri artık görmediği için yapıtlarını dikte ederek, hem ancak Sicilya lehçesini, üstelik onun “Vigata ağzını” bilen birisine.
Öykü “Faşizmin yirmi yılı” olarak bilinen döneme yayılmıştır; 1921’de I. Dünya Savaşı sonrasının kargaşa ve yoksulluğunda, güçsüz siyasal partileriyle toparlanmaya çabalayan İtalya’da paramiliter mangalarının uyguladıkları parlamento dışı şiddet eylemleri sayesinde yükselen Mussolini faşizminin giderek bir siyasal parti kimliği edinmesinden ve çaresiz kalan kralın rızasıyla iktidarı ele geçirmesinden, II. Dünya Savaşı sırasında 1942’de Sicilya’ya Müttefik çıkarmasına değin geçen döneme. Camilleri o tarihsel olayların fonunda iki gerçek somut olayı resmî yazışma belgelerini, sorgu tutanaklarını, gazete haberlerini kullanarak, düş gücünün desteğiyle ve acı bir alaycılıkla izler: Biri, kent merkezinde ana caddenin yanı başında, karanlık, izbe bir sokakta kurulan bir pusunun ölümle sonuçlanışı, cinayetin kovuşturuluşu ve davasının mahkemede görülüşü; öbürü, iktidarı yeni ele geçirmiş, “Duceleşmekte” olan Mussolini’nin gönülsüzce çıktığı “Sicilya seferi” sırasında, kendi adını taşıyan orman-kent “Mussolinia”nın temellerini atışı. Tabii ki toplumsal dinamiğin özgünlüğü sonucunda, iki olay da ancak Sicilya’da olabileceği biçimde gelişir ve tabii ki hiçbir şey göründüğü gibi değildir.

Yorumlar

  1. Bizim ülkemizde daha cok gorecegiz bunlari. Treni kacirdik gibi duruyor. Bagimli ve cahil bir ulke olarak kalacak gibiyiz. Karamsarligimi mazur görün dün birkac gazeteci-stratejist yorumcu videosu izledim de:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önümüzdeki seçim son çıkışımız, yoksa karanlığa teslim olduk demektir. Umarım başarabiliriz. Sevgiler:)

      Sil
  2. ilginç bir romana benziyor, kapak resmini çok sevdiğimi de ekleyeyim, keyifli okumalar Gül Hanım, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eren Hanım yazarın tarzını çok sevdim, haklısınız kapak resmi çok güzel:) Sevgiler:)

      Sil
  3. hımm ilgimi çekti, okunur, hem de sicilya çok severim, görmeyi çok isterim. bir de andrea camileri diye okudum. acaba dedim hangi ülkede bu camiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son zamanlarda okuduğum üç kitapta Sicilya'da geçiyordu ben de merak etmeye başladım. Anakaradan (italya'nın Sicilya dışında kalan kısmına böyle diyorlar) daha farklı gözüküyor. Güzel kitaptı:) sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH