Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

OLGA GRUSHIN - Kırk Oda

Resim
Yazarla ilk tanışmam 2014'de Suhanov'un Düş Yaşamı ile oldu, romanı o kadar beğendim o kadar çok sevdim ki yazardan ikinci bir kitabı beklemeye koyuldum... nihayet geçen sene Kırk Oda yayımlandı ve buradayız... bir önceki kitapta yazardan çok fazla bahsetmemişim o yüzden özgeçmişini bu sefer aşağıya ekliyorum... Olga Grushin 1971 yılında Moskova'da doğdu, babası sosyolog Boris Grushin'dir. Çocukluk yıllarını Prag'da geçirdi; Moskova'da Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi'nde sanat tarihi ve Moskova Devlet Üniversitesi'nde gazetecilik eğitimi aldı. Onsekiz yaşında Emory Üniversitesine tam burslu olarak kabul edildi ve dört yıllık Amerikan kolej programını birincilikle bitiren ilk Rus vatandaşı oldu. ABD'ye yerleştikten sonra önce Başkan Jimmy Carter'a çevirmenlik yaptı, bir caz barda kokteyl garsonu, Dünya Bankası'nda çevirmen, Washington'daki bir hukuk firmasında araştırma analisti ve Harvard Üniversitesi Dumbarton Oaks Araştırm

STEFAN ZWEIG - VİCDAN ZORBALIĞA KARŞI YA DA CASTELLIO CALVIN'E

Resim
S. Zweig'den 14. kitabımı (10. kurgudışı eseri) okumuş bulunuyorum... tür olarak monografi denilmiş, burada görene kadar ne demek olduğunu bilmiyordum, ünlü bir kimsenin, bir yazarın, bir sanatçının yaşamını ve yapıtlarını ya da herhangi bir alanda tek bir konuyu ele alan ve onu özgün bir görüşle inceleyen uzunca inceleme yazısı demekmiş... aynı şekilde Castellio ve Serveto'yu da daha önce duymamıştım, sadece Calvin'i biliyordum (diktatörlerin bilinmesi çok ilginç), diğerlerini de böylece öğrenmiş oldum... 1936'da yayımlanan bu inceleme, bizim bugünkü durumumuza o kadar uyuyordu ve okurken o kadar şaşırdım ki anlatamam... Politik zaferinin sırrını sadece bu taş gibi sarsılmazlığı, bu buz gibi katılığı açıklar. Zira tarihte ancak böyle bir kendine takıntılı olma hali, böyle muazzam bağnazlıkla bir kendinden emin olma hali lider yapar adamı. Her zaman etkileyici olan şeylere kapılan insanlık, asla sabırlı ve adil olanlara değil, sabitfikirlilere, kendi hakikat

SUAT DERVİŞ - ÇILGIN GİBİ

Resim
Suat Derviş 1903'de İstanbul’da doğdu. Tıp profesörlerinden İsmail Derviş Bey’in kızı olan Suat Derviş, çocukluk yıllarında özel eğitim aldı. Daha sonra Kadıköy Numune Rüştiye'siyle Bilgi Yurdu’nda eğitim hayatına devam etti. Konservatuvar eğitimi için ablasıyla birlikte Almanya’ya giderek piyano dersleri almaya başladı ve edebiyat fakültesine yazılarak felsefe derslerine yöneldi. Konservatuvar eğitimini bırakıp Almanya’daki çeşitli dergi ve gazetelerde yazmasıyla gazetecilik hayatı başladı. 1932’de Türkiye’ye döndükten sonra da Son Posta, Vatan, Cumhuriyet, Gece Postası, Yeni Ay, Tan gibi gazetelerde röportajları, hikâyeleri, romanları yayımlanarak yazı hayatına devam etti. Reşat Fuat Baraner ile birlikte Türkiye’de toplumsal gerçekçi akımın ilk yayın organlarından sayılan Yeni Edebiyat Dergisi’ni yayımladı. Bu dergide kısa öyküler, fıkra ve eleştiriler yazdı. 1944 tutuklamaları sırasında eşi Reşat Fuat Baraner’i sakladığı ve yasadışı Türkiye Komünist Partisi’ne katıldığı ger

GONÇALO M. TAVARES - JOSEPH WALSER'İN MAKİNASI ve BİR ADAM: KLAUS KLUMP

Resim
Portekiz'li yazar Tavares'in dilimize çevrilen kitapları hakkında ayrıntılı bir açıklamayı Teknik Çağında Dua Etmeyi Öğrenmek romanının yorumunda yazmıştım oradan bakabilirsiniz... bu seferki kitabı bitirdikten sonra da yazarda beni çeken nedir, hala neden okumaya devam ediyorum sorularının cevabını bulamadım ama zaten yazarın tüm kitaplarını da okumuş bulunuyorum... Bu romanda Joseph Walser'in ve Klaus Klump'un aynı yer ve savaş sırasındaki varoluş sorunlarını (durumlarını) okuyoruz, anlayabildiğim haliyle böyle... fakat bu kitaptan da hoşlandığım ve ne anlatmak istediğini tam manasıyla anladığım söylenemez... Sonuç olarak bu kitabı sevmedim ama yazarı denemek istiyorsanız Teknik Çağında Dua Etmeyi Öğrenmek'i (biraz da Kudüs'ü) önerebilirim... Diğer Kitaplar: Kudüs Teknik Çağında Dua Etmeyi Öğrenmek Beyefendiler Yazar: Gonçalo M. Tavares Çevirmen : İpek Gürsoy Kutluyüksel Özgün Adı: Um Homem: Klaus Klump &  A Máquina de

CHINA MIÉVILLE - Perdido Sokağı İstasyonu

Resim
Miéville'den uzun zamandır okumak ve özellikle de bu kitaptan başlamak istiyordum, nihayet oldu... fantastik ve bilimkurgu edebiyatta hayalgücü çok yüksek yazarların yarattığı karakterler beni hem şok ediyor hem de biraz ürkütüyor... Yeni Crobuzon denilen bu ülkede çok çeşitli canlı yaşıyor, İnsanlar, Kepriler (başı böcek kafası, kalanı kadın vücudu), Kaktüs insanlar, Garuda (kuş insanlar) Vodyanoi (amfibi canlılar), Tekraryapımlar ve başka bir sürü tür var... bu romanın başında da (yaklaşık 200 sayfa kadar) aynı şey oldu karakterler beni irkiltti, Keprilerde kaşıntı tuttu v.s. hem merakla okuyorum hem de acayip rahatsız oluyorum... tabii bu benimle ilgili bir durum yazarla veya romanla ilgisi yok, neyse ki çok ilerlemeden alıştım ve sonrası muhteşem oldu... çok güzel bir romanmış okuduğuma memnunum... Bu roman Yeni Crobuzon serisinin ilk kitabı (diğerleri Yara ve Demir Konsey ), hayali bir ülkede geçiyor, askeri diktatörlük gibi bir yönetim biçimi var, bir çok canlı korku,