tag:blogger.com,1999:blog-34715349089575725972024-03-19T10:43:59.728+03:00''kitap gibi''Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.comBlogger643125tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-91737603418329488832024-03-09T12:38:00.003+03:002024-03-09T14:03:56.540+03:00JAMES HAZEL - MAYIS SİNEĞİ<p style="text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;"><span style="font-size: large;">Sudan
kitaplar kotamdan okuduğum bir roman bu... J. Hazel yarattığı baş
karakteri gibi bir avukat, o yüzden bana cazip geldi...</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Charlie
Priest eski ve başarılı bir polis, dissosiyatif bozukluğu(*) var,
on yıl polis teşkilatında yer aldıktan sonra ayrılıyor, hukuk
okuyor ve avukat olarak çalışmaya başlıyor, dolandırıcılık
davalarında uzmanlaşıyor ve bir hukuk firmasının ana ortağı
olarak çalışıyor... bir gün evindeyken polis kılığına girmiş
biri tarafından saldırıya uğruyor, adam Charlie'den kendisine
gönderilmiş bir usb belleği istiyor ama Charlie bu konuda hiç bir
şey bilmiyor... bir şekilde bu saldırıdan kurtulan Charlie
bürosuna gittiğinde polisle karşılaşır ve kendisine saldıran
kişinin vahşice öldürüldüğünü ve üzerinde kendi kartviziti
çıktığı için sorgulandığını anlar... daha sonra ise çok
zengin olan kurbanın ailesi onunla irtibata geçer ve polise
güvenmediklerini oğullarının katilini onun bulmasını
istediklerini belirtirler, olay iyice arap saçına döner ve hikaye
devam eder...</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Romanı beğendim, Charlie Priest'i karakter olarak sevdim, bir psikolojik
rahatsızlıktan haberim oldu, gerçek hayatta ne kadar yaşanıyordur
bilmiyorum ama filmlerde çokça işlenen sapkın tarikatlar vs.
içeren ve tarihle harmanlanan bir hikayesi var, bu tip konuları
seviyorsanız deneyebilirsiniz...</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="font-size: large;">(*)Dissosiyasyon
gündelik dilde bölünme ve çözülme gibi anlamlara gelir. Kişilik
bölünmesi, çoklu kişilik, yabancılaşma gibi değişik
deyimlerle ifade edilmeye çalışılsa da çeşitlilik gösteren bu
ruh halini tek bir sözcükle ifade etmek güçtür. Bu bozuklukta
bilinç, bellek, dikkat, düşünceler, anılar, duygular, algılar,
ve kimlik gibi normalde bütünlük içerisinde çalışan çeşitli
ruhsal işlevlerden biri ya da daha fazlası kesintiye uğrama,
kopma, ve sürekliliğini yitirme yönünde olumsuz etkilenir. Ortaya
unutkanlıklar, duyguları yönetmede güçlük, kimlik kargaşası
ve değişkenliği, çevreye ya da kendine yabancılaşma gibi
belirtiler çıkar. Bu bilinç kesintilerinden duyular (dokunma, acı
duyma vb) ve motor sistem (kasların kasılması, gevşemesi vb) de
etkilenebilir (Koç Üni. Hast.).</span></span></span></p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgKEPESYKvGa2YOShP2lORArjJ-F0-Ba3yiUkbWsB0cGw5yKjlUX5V4xFNPnmB3bP2AKgJ080ftbOGcctqUvC4jGFMEXIOmxNBP_qk6cZ6sEL1wD_qulGct7Ug7plhbE2OVBpIW70uvnSfOCvXeBjSExpdanOl-HqhT53HLbW1lsAB4L_jS2Y56Ugd3fWD/s4624/20240309_113755.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgKEPESYKvGa2YOShP2lORArjJ-F0-Ba3yiUkbWsB0cGw5yKjlUX5V4xFNPnmB3bP2AKgJ080ftbOGcctqUvC4jGFMEXIOmxNBP_qk6cZ6sEL1wD_qulGct7Ug7plhbE2OVBpIW70uvnSfOCvXeBjSExpdanOl-HqhT53HLbW1lsAB4L_jS2Y56Ugd3fWD/w180-h400/20240309_113755.jpg" width="180" /></a></div><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
James Hazel</span></span><p></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Selim Yeniçeri </span></span>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">The
Mayfly</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 464</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2023 (2. Baskı)</span></span></p><p><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555; font-size: large;">
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Martı</span></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><span style="font-size: large;">BİR CHARLIE PRIEST ROMANI</span></span></p><span style="font-size: large;"><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><div style="text-align: justify;">Tarih kendini tekrar ediyor.</div></span><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><div style="text-align: justify;"> </div></span><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><div style="text-align: justify;">Nüfuz sahibi işadamı Kenneth Ellinder, oğlunun cinayetini araştırması için dedektiflikten avukatlığa geçiş yapan Charlie Priest’le anlaşır. Ne var ki Priest sıradan bir avukat değildir. Bu dava, çok zeki ama aynı zamanda psikolojik sorunları olan Priest’i ve yakın çevresindekileri uçuruma itecektir.</div></span><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><div style="text-align: justify;"> </div></span><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><div style="text-align: justify;">Priest kanıtların peşinden İkinci Dünya Savaşı’nın karanlık son günlerine dek geri gider. Yahudi Soykırımı’nın külleri arasına gömülmüş bir sır, insanlığı yok etme tehdidi taşıyan bir zehir kadar ölümcüldür.</div></span><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><div style="text-align: justify;"> </div></span><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><div style="text-align: justify;">Ortadan kaybolan kurbanların sayısı artarken, Priest gerçeği ortaya çıkarmak için zamana karşı yarışmalı, kanlı tarihin tekerrür etmesini engellemelidir.</div><div style="text-align: justify;"><p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; orphans: 2; widows: 2;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>James
Hazel</b>, yazmaya başlamadan önce kurumsal ve ticari davalar ile
iş hukuku alanında uzmanlaşmış, özel bir firmada çalışan bir
avukattı. Bölgesel bir hukuk firmasının sermaye ortağıydı ve
yazar olma hayalinin peşinden gitmek için avukatlık mesleğini
bırakana kadar birçok farklı departmanın başkanlığında
bulundu. Kriminolojiye büyük bir ilgi duyuyor ve polisiye gerilim
filmlerine, bağımsız müziğe ve retroya dair her şeye tutku
duyuyor. James, karısı ve üç çocuğuyla birlikte Lincolnshire
Wolds'un kenarında yaşıyor.</span></span></p></div></span></span>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-58144841266684155042024-03-03T14:09:00.006+03:002024-03-16T22:33:58.991+03:00STEFANIA AUCI - SİCİLYA ASLANLARI <p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; text-decoration: none;">
<span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">SİCİLYA'NIN
TAÇSIZ HANEDANI FLORIO AİLESİNİN HİKÂYESİ-I </span></span>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Can
Yayınlarının ikinci markası Mundi Kitabın yayımladığı bu
romanı gördüğümde gerçek tarihi kişilerin hayatından da
oluşuyor ne güzel diyerek aldım... Sicilya ile ilgili de çok az
şey biliyordum, bu hikayeyi okumak iyi oldu...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Ana
karadan Sicilya'ya gelip yerleşen Florio ailesinin 1799-1868 yılları
arasındaki hayatı, dönemin tarihi olayları ile birlikte
anlatılıyor... bölümden bölüme geçerken anlatılan tarihin tüm olayları kronolojik olarak sıralanıyor,
akabinde de bu tarihi gelişmeler Florio ailesine uyarlanıyor... İki
kardeşin baharat ticareti ile başladığı iş hayatı; ipek,
kükürt, tonbalığı, şarap, gemi taşımacılığı vs. vs. bir
çok iş koluna dağılıyor ve büyük bir iş imparatorluğu
kurulup yönetiliyor... tabii bu kadar büyük bir ekonomik güç
Sicilya'nın politik durumunu da yönlendiriyor, zaman zamanda
çalkantılı siyasi atmosferden Florio ailesi olumsuz olarak
etkileniyor... yapılan evlilikler, doğan çocuklar, aşklarda
hikayede yerini alıyor...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Sürükleyici
bir romandı, kadınların o devirdeki (yine her yerdeki) konumuna
sinir olsam da keyifle okudum, bu tip hikayelerden hoşlanıyorsanız
okuyun derim...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Not: </span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">1) E. Cendey çevirilerinde klasikleştiği üzere akrabalık
hitaplarının çoğu yanlış yazılmıştı, görümceler yenge,
enişteler kayınbirader vs. vs. şeklinde... ''kocamın kız kardeşi''
şeklinde dümdüz çeviri yapsa bundan iyi olurdu diye düşündüm...
niye buna bu kadar takılıyorum; kim kimdi diye gereksiz düşünce kalabalığı yaratıyor, ayrıca o kadar bilinen bir şey ki nasıl yanlış
yazılabiliyor? Ayrıca editör ne yapıyor yine? Son okumayı
yapan neden fark etmiyor? Gibi gibi sorularda var...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">2) Kitabın dizisi de var, şimdi onu izleyeceğim bakalım nasıl olmuş...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; text-decoration: none;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjqWB5BToyjN7k2AYi4J3-hlE5tiqbaDoJ16fPjv_4PNySRfAYaPJ5Dh9943BjD-DDlNfw-lAa7Nx0w-xAAhxDrJOeFKmR2ACOgB2-eGuqJSH00PR18-zATCHGFX-XqAcEtUGoy1GHdQdIr6_MT5VFWpF4WwvcVDCqp_gyR1Bl8iNtsTFPkf_TolD3eC5C/s4624/20240303_120547.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjqWB5BToyjN7k2AYi4J3-hlE5tiqbaDoJ16fPjv_4PNySRfAYaPJ5Dh9943BjD-DDlNfw-lAa7Nx0w-xAAhxDrJOeFKmR2ACOgB2-eGuqJSH00PR18-zATCHGFX-XqAcEtUGoy1GHdQdIr6_MT5VFWpF4WwvcVDCqp_gyR1Bl8iNtsTFPkf_TolD3eC5C/w180-h400/20240303_120547.jpg" width="180" /></a></span></span></div><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: left;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: left;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Stefania Auci</span></span><p></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Eren Cendey</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">I
leoni di Sicilia </span></span></span></strong>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 424</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2023</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Mundi</span></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; text-decoration: none;"><span style="background-color: white; font-family: Lora; text-align: start;"><span style="font-size: large;">Sicilya’nın taçsız hanedanı Florio ailesinin gerçek hikâyesi…</span></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px;"></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px;"><span style="font-size: large;">Sicilya, 1800’lerin sonları… Büyük bir zenginliğin kapılarını aralayacak Paolo ve Ignazio Florio kardeşler Palermo’da şanslarını aramak üzere kollarını sıvadıklarında ellerinde hiçbir şey yoktur. Sahip oldukları tek şey, zirveye ulaşma hırsları ve yeni şeyler deneme cesaretleridir. Sıfırdan başlayan iki kardeş önce bir dükkân edinir, sonra önemli bir işletme sahibi olur, zaman içindeyse akıllıca yatırımlarla her zorluğa inat para ve itibar elde ederler.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px;"><span style="font-size: large;">Paolo öldüğünde ailenin yazgısını belirleme sırası oğlu Vincenzo’ya geçer. Eldekilerin tadını mı çıkaracak, yoksa aileyi daha yukarılara mı taşıyacaktır? Cevap açıktır: Florio ailesi Marsala şarabı ticaretine başlayarak onu Sicilya’nın en büyük hazinesine dönüştürürken kendileri de malikâneler inşa ettiren, yüksek sosyete partileri veren, ressamlara, sanatçılara hamilik eden bir aileye dönüşürler. İsimleri, bir döneme damgasını vurur.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px;"><span style="font-size: large;">Stefania Auci, İtalya’da yayımlanır yayımlanmaz okurların gönlünde taht kuran ve birçok dile çevrilen Sicilya Aslanları’nda, Sicilya’nın ünlü ailesinin güçlüklere ve düşmanlıklara göğüs gererek yoktan var ettiği imparatorluğunu üç kuşak üzerinden anlatırken, dönemin tarihsel dokusunu da romana ince ince işleyerek nefes kesici bir okuma serüveni sunuyor.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px;"><span style="font-size: large;">“Tarihsel olayları Florio ailesinin özel yaşantısıyla iç içe geçiren roman, okuru güçlü kişiliklerin büyüleyici dünyasına götürüyor.” La Lettura - Corriere della Sera</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><b>STEFANIA AUCI,</b> 1974’te Sicilya’da doğdu. Üniversite öğreniminin ardından hukuk bürosunda çalıştı ve öğretmenlik yaptı. 2011’de Fiore di Scozia (İskoçya Çiçeği), 2012’de La rosa bianca (Beyaz Gül), 2015’te Florence (Floransa) adlı romanları yayımladı. 2019’da, Sicilya’nın ünlü Florio ailesini konu alan ve kısa sürede İtalya’nın son yıllardaki en başarılı çoksatarları arasında yerini alıp çok sayıda dile çevrilen Sicilya Aslanları'nı yayımladı. 2021’de yayımladığı, romanın devamı niteliğindeki L’inverno dei leoni (Aslanların Kışı) 2022’de Bancarella Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü.</span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-80535662999959532882024-02-24T20:18:00.011+03:002024-02-26T10:14:30.528+03:00CARISSA BROADBENT - HİÇBİR DÜNYANIN KIZI<h2 class="standart-h2-title" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 7.5px; margin-top: 0px;"><span style="font-size: large;">Kayıp Kalplerin Savaşı 1</span></h2><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Bu
kitabı marketteki indirimliler arasından seçtim, kolay okunan bir
kitap arıyordum fantastik edebiyattan da epeydir okumamıştım iyi
olur diye düşündüm... bir üçlemenin ilk kitabıymış dilimize
sadece bu roman çevrilmiş, devamı (</span></span></span></strong><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><i><span style="font-weight: normal;">Children
of Fallen Gods ile Mother of Death and Dawn</span></i></span></span></strong><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">)
gelir mi bilmiyorum...</span></span></span></strong></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Konu
şöyle; Tisaanah, Threll adlı bir ülkede, çok güçlü bir Lord
olan Esmaris Mikov'un </span></span></span></strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">kölesidir
ve bir </span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Valtain'dir...
Valtain'ler tipik olarak albinodur (gözleri bile beyazdır),
</span></span></span></strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">genellikle
zihinler/duygular, su, hava üzerinde oldukça içsel bir büyüye
sahip olan hünerli kişilerdir.... ancak Tisaanah'ın saçlarının
tamamı beyaz değildir, gözlerinden biri yeşil biri beyazdır, vücudunda sarı lekeler vardır bu nedenle ona </span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Parçalı
denilmektedir ve</span></span></span></strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Parçalıların genellikle daha az güçlü veya değerli olduğu
düşünülmektedir... Tisaanah çok küçük yaşta köle olduğu için
kendi kendini yetiştirmiş, ufak tefek sihirler yapmakta ama gücünün
sınırını pek bilmemektedir... Tisaanah özgürlüğünü satın
almak için 8 yıldır durmaksızın çalışarak efendisinin
istediği bin altını sonunda biriktirir, bu parayı efendisine
verdiğinde Esmaris'in bunun mümkün olacağını hiç düşünmediği
ve kendisini özgür bırakmayacağı ortaya çıkar... Esmaris
Tisaanah'yı cezalandırmak için şiddetli bir şekilde kırbaçlar,
öleceğini anlayan Tisaanah, vahşi bir öfke dalgasıyla büyü
yaparak Esmaris'e saldırır ve yanlışlıkla onu öldürür...</span></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Tisaanah
özgür kaldığında, denizi aşıp Birliklerin başkenti Ara'ya
gitmeyi ve sihir kullananlardan oluşan güçlü bir organizasyon
olan Birliklere</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">
katılmayı istemektedir... Esmaris'in ölümünden sonra köle
arkadaşlarının yardımıyla yaralı olarak kaçar ve Ara'ya
doğru yola koyulur, Ara'da yardım bulup geri dönerek köle
arkadaşlarını kurtarmayı planlamaktadır... </span></span></span></strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Ara'da Birliklere katılabilmesi için bir süre çıraklık etmesi
gerektiğini söylerler ve onu bu işe hiç gönüllü olmayan
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Maxantarius'un
yanına yerleştirirler... Max bir Valtain değil Solarie'dir; daha
çok dışarıdan çalışma eğiliminde olan ve dış enerjiye,
ateşe ve toprağa yakınlığı olan farklı türde bir sihir
kullanıcısıdır... başlangıçta Tisaanah'ı hiç eğitmek
istemeyen Max, zamanla ve amacını öğrendiğinde onu eğitmeye
başlar ve aralarında güçlü bir bağ oluşur... çıraklık
sınavını geçtikten sonra Birliklerin Başkomutanı ile Max'in hiç
hoşlanmadığı bir anlaşma yapan Tisaanah, köle arkadaşlarını
kurtarmak üzere Threll'e doğru yola çıkar ve hikaye devam
eder...</span></span></span></strong></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><span style="font-weight: normal;">Kolay
okunan, sürükleyici bir kitaptı, karakterleri iyiydi, memnun
kaldım... arada değişiklik olsun diye bu tip bir kitap arıyorsanız
öneririm...</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"></span></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXGv_O8fmLiqjvhxT8i05UtNQiMrkD4Ml21njEY8sehjJ8pJydovMq1ayvfgdacaOOX_QGwPiagI7ouYvXF7IAMDISsh5Qp45svGGuxPAA1PKiCoDEBoOZ66rpBuZoPYaz0V3jZy1jFelje_jm353lRDpljxZZp1TBuTnMA4TzkbWmWGQXbqVnhyphenhyphene67xHz/s4624/20240224_123004.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXGv_O8fmLiqjvhxT8i05UtNQiMrkD4Ml21njEY8sehjJ8pJydovMq1ayvfgdacaOOX_QGwPiagI7ouYvXF7IAMDISsh5Qp45svGGuxPAA1PKiCoDEBoOZ66rpBuZoPYaz0V3jZy1jFelje_jm353lRDpljxZZp1TBuTnMA4TzkbWmWGQXbqVnhyphenhyphene67xHz/w180-h400/20240224_123004.jpg" width="180" /></a></span></span></span></div><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Carissa Broadbent</span></span><p></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Uğur Mehter</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Daughter
of No Worlds</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 608</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2023</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Martı</span></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><span style="font-size: large;">Adalet için savaşan eski bir köle. Artık var olduğuna inanmayan, inzivaya çekilmiş bir savaşçı. Kaderlerini birleştiren karanlık bir sihir. </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><span style="font-size: large;">Küçük bir çocukken artık unuttuğu vatanından koparılıp alınan Tisaanah, keskin zekâsı ve sihrin küçük dokunuşu sayesinde hayatta kalmayı öğrenmişti. Ama özgürlüğünü satın almaya çalıştığı gece neredeyse canından olacaktı. Ardında bıraktığı en yakın arkadaşını kurtarmak için çırpınırken dünyanın en güçlü hünerciler örgütü olan birlikleri bulmak üzere yola çıktı. Ancak onlara katılabilmek için, birliklerden nefret eden ve uzun bir süre önce kendini dünyaya kapatan yakışıklı ateş hünercisi Maxantarius Farlione’nin yanında çıraklık eğitimini tamamlaması gerekiyordu. </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><span style="font-size: large;">Birliklerin gizemli niyetleri doğrultusunda, yaklaşan savaşta kendini kanıtlamak zorunda kalmıştı. Ama Maxantarius’a karşı beslediği duygular çok daha büyük bir tehlike yaratıyordu. Adamın unutmak istediği kanlı geçmiş, Tisaanah için geleceğin anahtarı olabilirdi... belki de onları yıkıma götürecek olan şeydi. Ardında bıraktığı insanları kurtarmak için her şeyi yapacaktı; birliklerin ölümcül oyunlarında kumar oynamak, kalbini kurban etmek anlamına gelse bile. Ölümle işbirliği yapmak anlamına gelse bile...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm; orphans: 2; widows: 2;"><span style="font-size: large;"><strong><span style="color: #333333;"><span style="font-family: "lucida sans unicode", sans-serif;"><span style="font-style: normal;"><b>Carissa
Broadbent;</b></span></span></span></strong><strong><span style="color: #333333;"><span style="font-family: "lucida sans unicode", sans-serif;"><span style="font-style: normal;"><span style="font-weight: normal;"> dokuz
yaşından beri acımasız ve kasvetli masallarıyla hem öğretmenleri
hem de annesiyle babası için endişe kaynağı olmuştu. O zamandan
beri hikayeleri (biraz) daha aydınlık ve (muhtemelen?) daha
okunabilir hal aldı. Bugün, mükemmel kadın kahramanlar ve koca
bir tutam romantizmle dolu fantezi romanları yazıyor. Yazmadığı
zamanlarda siber güvenlik pazarlaması alanındaki günlük işinde
çalışıyor, çok fazla film izliyor veya çizim yapıyor.
Nişanlısıyla, çok iyi huylu bir tavşanla, çok kötü huylu bir
tavşanla ve sürekli şüpheci bir kediyle Rhode
Island'da yaşıyor.</span></span></span></span></strong></span></p><p></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-90437084982927152402024-02-19T11:27:00.005+03:002024-02-19T18:57:54.676+03:00FRED VARGAS - KEŞİŞLERİN GAZABI<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Favori
polisiye yazarlarımdan biri olan Fred Vargas'dan 3. kitabımı
okumuş bulunuyorum, Epsilon Yayınevi çok gecikmeksizin yazarın
romanlarının yeniden basımlarını yapıyor, bende mutlu mesut
okuyorum... her ne kadar polisiye olarak etiketleniyorsa da yazarın
tarzı klasik polisiyeye pek benzemiyor (ben çok seviyorum o ayrı)
bunu da başlangıçta not olarak yazayım...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Başkomiser
Adamsberg ve nevi şahıslarına münhasır ekibi yine sıra dışı
bir vaka ile karşı karşıyalar... Adamsberg; ekibinden birinin
bilgisayarında seksen küsur yaşlarında 3 tane adamın keşiş
örümceği tarafından ısırıldıktan sonra öldüklerine dair
bir haberi görür ve tüm hisleri ayaklanır... sıradan bir haber
gibi görünmektedir ama her olayı hislerine dayanarak ele alan
Adamsberg, işin içinde daha fazlası olduğunu düşünür ve
araştırmaya karar verir... keşiş örümcekleri insanlardan kaçan,
kolay kolay rastlanılmayan, kuytu yerlerde saklanan, kimseyi
ısırmayan, ısırsa bile zararlı olmayan münzevi örümceklermiş
aslında... bu bilgiyi öğrenmesi Adamsberg'i iyice meraklandırır,
sosyal medyada; küresel ısınma, ilaçlar vs. yüzünden bu
örümceklerin nüfusunun arttığı veya mutasyona uğradıkları
onun için bu ölümler yaşandı diye haberler dönmektedir... bir
örümcek uzmanı (bu arada örümcekler böcek değilmiş onu da
öğrenmiş oldum:)) ile görüşüp ne nüfuslarının arttığını
ne de mutasyona uğradıklarını öğrenir... bu durumda ölümler
iyice ilginçleşmektedir ama resmi bir cinayet soruşturması
yürütecek bir kanıt da olmadığı için Adamsberg kendi başına
ilerlemeye başlar... ekibi bir önceki <a href="https://gulakca.blogspot.com/2022/12/fred-vargas-korku-iklimi.html">İzlanda Vakasındaki</a> gibi
ikiye bölünmüştür ve Başkomiserin yine hayal aleminde
dolaştığını düşünmektedirler... bir tesadüf sonucu ölenlerin ikisinin bir yetimhanede büyüdüklerini ve kendilerinden
küçüklere eziyet eden 9 kişilik bir çete olduklarını öğrenir
ve buradan ilerlemeye karar verir... araştırma biraz derinleşince olayın; ortaçağdaki kendi istekleriyle bir hücreye girip hiç
çıkmayan kadın keşişlerin durumuna da benzediğini fark ederler,
vaka keşiş örümcek ve keşiş kadın olarak </span></span><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;">yine </span><span style="color: #333333; text-align: left;">ikili bir
görüntüye bürünür...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Bu
romanı da çok sevdim ve keyifle okudum ama diğerlerinden biraz
daha ağır ilerliyordu ve Başkomiserin yardımcısı Danglard'a
biraz daha az yer verilmişti, gözüm onu çok aradı... sonuçta
yine fevkalade bir Vargas romanıydı, değişik bir polisiye
arıyorsanız kaçırmayın okuyun diyorum, bende yeni kitabın
yayımlanmasını dört gözle bekleyeyim...</span></span></p><p style="text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjF8LquWpuvmqRa3y2dWiQKSV9bJ9T1ahluEw74K7R3vKppm55A0oZWYgcldhX-i_agh1tyqY5sSFKdp3XDQZjYA2YUL5iT44CT9KuS0Gk7z1rJmD6Fpp1v0zp6WjcR6b5zjml8v7qmNkWwcRfv7KvdewUQBhwJL5LRLtTGdod0_xiNK_qGSSr5MsAIoUzA/s4624/20240219_095813.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjF8LquWpuvmqRa3y2dWiQKSV9bJ9T1ahluEw74K7R3vKppm55A0oZWYgcldhX-i_agh1tyqY5sSFKdp3XDQZjYA2YUL5iT44CT9KuS0Gk7z1rJmD6Fpp1v0zp6WjcR6b5zjml8v7qmNkWwcRfv7KvdewUQBhwJL5LRLtTGdod0_xiNK_qGSSr5MsAIoUzA/w180-h400/20240219_095813.jpg" width="180" /></a></div><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: left;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: left;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Fred Vargas</span></span><p></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Gözde Koca</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Quand
Sort la Recluse (Commissaire Adamsberg #11) </span></span></span></strong>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 408</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2023</span></span></p><p style="text-align: justify;">
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Epsilon</span></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529; text-align: left;"><span style="font-size: large;">Yavaş yavaş çözülüp hızlanan, korkunç ve büyüleyici bir polisiye roman. Savunmasız kadınlara karşı işlenen kan donduran suçlar, zehirli örümcekler, suikastçının kimliğine dair şüpheler, psikolojik ve felsefi bağlantılar ve Fred Vargas’ın canlı kalemi.</span></span></p><span style="font-size: large;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><div style="text-align: justify;"> </div></span><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><div style="text-align: justify;">Komiser Adamsberg'in düşünce trenini takip ederken sislerin arasından yolunuzu bulmaya çalışacaksınız. Benzersiz bir olay örgüsüyle işlenmiş, alışılmadık olanı sevenler için bağımlılık yapabilecek bir gerilim hikâyesi.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #333333;"><span><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span><b>Fred Vargas</b><span>; Fransız tarihçi, arkeolog ve romancı olan 1957 Paris doğumlu Frédérique Audoin-Rouzeau'nun takma adıdır. Yazar Philippe Audoin ve bir kimya mühendisinin kızıdır. Erkek kardeşi </span></span></span></span></span><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #333333;">tarihçi Stéphane Audoin-Rouzeau</span><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #333333;"> ve ikiz kız kardeşi ressam </span><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #333333;">Jo Vargas'tır. </span><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #333333;">Tarih ve arkeoloji eğitimi gördükten sonra arkeozooloji dalında uzmanlaşmıştır. Audoin-Rouzeau, 1988 yılında katıldığı Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nde (CNRS) çalışmış, daha sonra Pasteur Enstitüsü'ne katılmıştır. Kara Ölüm ve bubonik vebanın epidemiyolojisi üzerine bir proje üstlenmiştir. Polisiye roman yazmaya 1986 yılında başlamış, Suç Yazarları Derneği'nden birbirini takip eden üç romanı için 2006, 2008 ve 2009'da Uluslararası Hançer Ödülü kazanmıştır. Çoğunlukla polis gerilim romanları yazan Vargas, kurgu roman yazmanın, ilgi alanlarını birleştirmenin ve bir akademisyen olarak işinde rahatlamanın bir yolu olduğunu ifade etmektedir.</span></div></span></span>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-47153749224089312652024-02-06T20:10:00.000+03:002024-02-06T20:10:04.000+03:00MAXIME CHATTAM - KARANLIĞIN SOLUĞU<p style="text-align: justify;"><span style="color: #333333; font-family: "lucida sans unicode", sans-serif;"><span style="font-size: large;">Bu
romanı kütüphaneden aldım, yazardan daha önce de okumuştum
iyidir diye düşündüm... karakterler Annabel ve Brolin'i sevdim,
sürükleyiciydi de fakat cinayet sebebi bana çok iğrenç geldi o
yüzden romanı sevmedim... ben bu tip kitapları değişiklik olsun,
kafam dağılsın diye okuyorum, irrite olmak için değil, o yüzden okumasam daha iyiymiş...</span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqt_ZW-dSx8XexB079b1gXHd3qleFfAKZaNZRDRNUvUKZs4-v_3zO4NKDH5eFDPEq-NdJAfkVzQWh4LYLZXIy94-IZTz70G4CB5x5z3efcZpUB8Jvk1pA8ropvVW0zhybsGjWF3iedoKuoQnRFZ3Wxid3VHpQI_qSTLrPpC1trsAmuBXvaG3umIbPx0Bck/s4624/20240206_184358.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqt_ZW-dSx8XexB079b1gXHd3qleFfAKZaNZRDRNUvUKZs4-v_3zO4NKDH5eFDPEq-NdJAfkVzQWh4LYLZXIy94-IZTz70G4CB5x5z3efcZpUB8Jvk1pA8ropvVW0zhybsGjWF3iedoKuoQnRFZ3Wxid3VHpQI_qSTLrPpC1trsAmuBXvaG3umIbPx0Bck/w180-h400/20240206_184358.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Maxime Chattam</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Ali Cevat Akkoyunlu</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">In
Tenebris</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 416</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2006 (3. Baskı)</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Doğan Kitap</span></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span face="-apple-system, BlinkMacSystemFont, Arial, Roboto, Oxygen, Ubuntu, Cantarell, "Fira Sans", "Droid Sans", "Helvetica Neue", sans-serif" style="background-color: white; color: #484848; font-size: large;">New York’ta düzinelerce insan tuhaf koşullar altında kaçırılmış, pek çoğu bulunamamıştır. Kurtulanlardan biri olan ve kafa derisi yüzülmüş halde bir parkta ortaya çıkan Julia, cehennemden kaçtığını ve bizzat Şeytan’ı gördüğünü iddia eder. O sırada Saint Edwards Kilisesi’nin sunağı da kanla yıkanmaktadır… Eski profil uzmanı Joshua Brolin’in de yardımıyla soruşturmayı yürüten genç polis Annabel O’Donnel, yeni bir ilahi varlığın, Caliban’ın yüceltildiği gizemli bir tapınağın izlerine ulaşır. Peki, bu topluluğun amacı nedir? Kafa derileri yüzülmüş tam altmış yedi insanı gösteren şok edici fotoğraflar ne anlatmaktadır? Soruşturma ilerledikçe, kendilerini akla hayale sığmayacak bir canavarlığın ortasında bulurlar. Yapmaları gereken tek şey, hastalıklı bir adamın zihnini kavrayabilmektir. Maxime Chattam, eşsiz üslubuyla Karanlığın Soluğu’nda son derece esrarengiz ve bir o kadar da dehşet verici bir dünyaya kapı aralıyor.</span></p><p style="text-align: justify;"><span face="-apple-system, BlinkMacSystemFont, Arial, Roboto, Oxygen, Ubuntu, Cantarell, "Fira Sans", "Droid Sans", "Helvetica Neue", sans-serif" style="background-color: white; color: #484848; font-size: 14px;"><b style="color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: large; letter-spacing: 0.55px;">Maxime Chattam </b><span face="Roboto, sans-serif" style="color: #333333; font-size: large; letter-spacing: 0.55px;">1976 yılında </span><span face="Roboto, sans-serif" style="color: #333333; font-size: large; letter-spacing: 0.55px;">Fransa</span><span face="Roboto, sans-serif" style="color: #333333; font-size: large; letter-spacing: 0.55px;">'nın </span><span face="Roboto, sans-serif" style="color: #333333; font-size: large; letter-spacing: 0.55px;">Herblay</span><span face="Roboto, sans-serif" style="color: #333333; font-size: large; letter-spacing: 0.55px;"> kentinde doğdu. Lise yıllarında tiyatro dersleri almaya başladı. Üniversite yılları küçük rollerle geçti, ancak bu arada öykü ve roman denemeleri yazmaya başlamıştı. Daha sonra polisiye tutkusunu gerçekleştirmek için bir yıl kriminoloji eğitimi aldı. Adlî tıp, suçlu psikolojisi ve kriminal polislik konularında da kendini geliştirdi. Ve ilk romanı “L’ame du Mal” (Kötü Ruh) 2002 yılında yayımlandı. Onu aynı kahramanın hikâyelerini anlatan iki roman izledi: “In Tenebris / Karanlığın Soluğu” (2003) ve “Malefices / Kara Büyü” (2004). Yazarın Türkiye'de Doğan Kitap tarafından çıkarılan öteki yapıtları şunlardır: "Le sang du temps / Zamanın Kanı" (Mart 2008), "Les Arcanes du Chaos / Kaosun Sırları" (Temmuz 2008), Le theorie Gaia / Gaia Teorisi" (Ağustos 2009)</span></span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-83841082096949580612024-02-05T10:30:00.002+03:002024-03-08T11:37:00.153+03:00NATSUME SOSEKİ - Gönül<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #202122;">A</span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">sıl
adı Natsume Kin'nosuke olan </span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">yazarın
Soseki takma adı, </span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><i>inatçı</i></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
anlamına gelen Çince bir deyimmiş.. 1914 yılında yazdığı
dilimize Gönül olarak çevrilen Kokoro romanı ise bir üçlemenin
son kitabıymış (diğerleri; 1912 yılında yazdığı Bahar
Ekinoksu ve Ötesi ile Yolcu) ama nedense bu son roman tüm dünyada
çok ünlü olmuş... diğer kitaplar dilimize çevrilmemiş
gözüküyor ama bu roman tek başına okunabiliyor...</span></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Romanda
üç bölüm var; ilk bölümde genç üniversite öğrencisi
(anlatıcı) sayfiyede tanıştığı hocam diye hitap ettiği
(orijinalinde Sensei) kişiyle olan ilişkisini anlatıyor... ikinci
bölümde anlatıcı, mezun olduktan sonra gittiği memleketinde
hasta olan babasıyla ve ailesinin geri kalanıyla olan ilişkisini
anlatıyor... üçüncü bölüm ise; Sensei'nin anlatıcıya yazdığı
ve geçmişine dair bir gizemi açıkladığı bir mektuptan
oluşuyor...</span></span></p><p>
</p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Japon
edebiyatını çok seviyorum ama Soseki'den ilk okumam, Mişima'yı
da andırıyor ama Kawabata'ya daha çok benzettim, gerçekten bu iki
büyük yazar Soseki'den epeyce etkilenmişler... ufak tefek otobiyografik öğeler vardı, yavaş, sakin
sakin anlatıyor ama çok sürükleyici bir romandı, çok
beğendim... hem o dönemin Japonya'sındaki
batılılaşma/geleneksellik, hem yalnızlık, hem de insan doğası iyice
irdeleniyordu çok iyiydi, Japon edebiyatı ilginizi çekiyorsa
okuyun derim... </span></span>
</span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Not:
Sensei ifadesi <i>Hocam</i> olarak çevrilmiş (ki bizde öyle
kullanıyoruz) ama nedense okurken çok gözümü tırmaladı sanki
üstadım veya ustam olsaydı veya en iyisi Sensei olarak
bırakılsaydı diye düşündüm:) benimle ilgili bir durum ama bunu
da not olarak yazayım... </span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXR-GsYRbWtCPIx92_wwaiFqoFJTVuTlZ28ZGbVTAYgnILQ8PiBqj1yPpHCO0hWC-D4F3MJ9UDPVKI8XXt7ucvtj1GXD8spAyrC8Xbf7QrMXt7Pd4oRskNwEjIwUq7HnjGr2_GsGoyThaEFfF4XaIfJiw2GfQx2003-8YafsA25BVWFPqZdHYdrxpLULlq/s4624/20240204_204837.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXR-GsYRbWtCPIx92_wwaiFqoFJTVuTlZ28ZGbVTAYgnILQ8PiBqj1yPpHCO0hWC-D4F3MJ9UDPVKI8XXt7ucvtj1GXD8spAyrC8Xbf7QrMXt7Pd4oRskNwEjIwUq7HnjGr2_GsGoyThaEFfF4XaIfJiw2GfQx2003-8YafsA25BVWFPqZdHYdrxpLULlq/w180-h400/20240204_204837.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Natsume Soseki</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Zeynep Ebru Okyar</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><span style="font-family: Lucida Sans Unicode;"><strong><span style="color: #333333;"><span face="Arial, sans-serif"><span style="font-weight: normal;">こころ
</span></span></span></strong></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">(Kokoro)</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 344</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2022</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
İthaki</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #5e5e5e; font-family: "Open Sans", -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Ubuntu, "Helvetica Neue", Helvetica, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; outline: none; text-align: justify; text-size-adjust: 100%;"><em style="box-sizing: border-box; outline: none; text-size-adjust: 100%;"><span style="font-size: large;">“Özgürlük, bağımsızlık ve bencillikle dolu bu devirde doğmanın bedelini yalnızlıkla ödüyoruz.”</span></em></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #5e5e5e; font-family: "Open Sans", -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Ubuntu, "Helvetica Neue", Helvetica, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; outline: none; text-align: justify; text-size-adjust: 100%;"><span style="font-size: large;">Japonya’nın en tanınmış ve en saygı duyulan yazarlarından biri olan, <em style="box-sizing: border-box; outline: none; text-size-adjust: 100%;">Ben Bir Kediyim</em>, <em style="box-sizing: border-box; outline: none; text-size-adjust: 100%;">Üç Köşeli Dünya</em> ve <em style="box-sizing: border-box; outline: none; text-size-adjust: 100%;">Ardından gibi</em> eserlerin yazarı Natsume Soseki’nin kaleme aldığı son kitap olan <em style="box-sizing: border-box; outline: none; text-size-adjust: 100%;">Gönül</em>, ülkesinde İnsanlığımı Yitirirken’le birlikte en çok okunan iki romandan biri. Yazarın kuşaktan kuşağa değişen değerleri, farklılaşan kadın, erkek ve aile mefhumlarını ve insanın çılgın kalabalıklar içinde birey olma mücadelesini ustalıkla anlattığı roman, edebiyat çevrelerince yazarın en önemli yapıtı.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #5e5e5e; font-family: "Open Sans", -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Ubuntu, "Helvetica Neue", Helvetica, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; outline: none; text-align: justify; text-size-adjust: 100%;"><span style="font-size: large;">Genç bir üniversite öğrencisi tatili sırasında ilgi çekici bir adamla tanışır. Tatilden sonra da dostluğunu sürdürdüğü bu kişi, hayattan kendini soyutlamış, eşinden başka kimseyle yakınlık kuramayan ve insanlığa olan inancını yitirmiş biridir. İkili birbiriyle yakınlaştıkça, genç öğrencinin “Hocam” diye bahsettiği adam ona gönlünü açacak ve pişmanlıkla, acıyla ve ölümle yüklü yaşam öyküsünü onunla paylaşacaktır.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #5e5e5e; font-family: "Open Sans", -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Ubuntu, "Helvetica Neue", Helvetica, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; outline: none; text-align: justify; text-size-adjust: 100%;"><span style="font-size: x-large;"><b>Natsume Soseki:</b> (1867-1916) </span><span style="color: black; text-align: start;"><span style="font-size: large;">İngiliz edebiyatı uzmanı, romancı. Japonya’da, çağdaş roman türünün en önemli yazarı olarak kabul edilir. Soseki, on beş yaşından itibaren yazar olmayı kafasına koymuştu fakat ailesinin ısrarlı itirazları neticesinde mimar olmak için Tokyo İmparatorluk Üniversitesi’ne kayıt oldu. Fakat bu süreçte İngiliz edebiyatı üzerine çalışmaya başladı. İlgileri üzerine çekişi 1905’te Ben Bir Kediyim adındaki romanıyla oldu. Daha sonra yazdığı birçok öykü ve roman ülkesinde oldukça ilgi gördü. Eserlerinde Batılı roman tarzı ve Japon geleneksel yazınını birleştirerek özgün bir üslup yarattı ve kendisinden sonra gelen birçok Japon yazar da Soseki’nin açtığı yolu izledi. Özellikle Yasunari Kavabata, Yukio Mişima ve Kenzaburo Oe gibi yazarlar Soseki’den oldukça etkilendi.</span></span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-65426762243895484662024-01-21T11:54:00.002+03:002024-03-03T09:52:40.216+03:00HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR - Kokotlar Mektebi<p style="text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;"><span style="font-size: large;">1927'de
yazılan bu eseri bir arkadaşım önerdi daha kitabı anlatırken
ben bunu sevmem dedim ama kitapçıda görünce de bakmadan
edemedim... ilk bakışta oldukça eğlenceli geldi, yazarın ilk
okuduğum <a href="https://gulakca.blogspot.com/2019/06/huseyin-rahmi-gurpinar-kuyrukluyldz.html">Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç</a> romanını da
sevmiştim, önceki ifademi gözardı ederek kitabı aldım...
sonuç: hiç akıllanmıyorum ilk aklıma gelen genelde doğru
çıkıyor ya:))</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Romanın
(türü konusunda da tereddütlüyüm ama onu geçelim) başlangıcı
iyiydi, merak uyandırıcıydı... Osmanlı'nın son dönemlerinde
İstanbul'a gelmiş, birçok kişinin metresi olarak yaşamış bir
Fransız kadın; tecavüze uğramış, evlilik vaadiyle kandırılıp
iğfal edilmiş, vs. vs. zor durumdaki genç kadınları metres
olarak yetiştirmek üzere Kokotlar Mektebi adını verdiği bir yer
açıyor ve okulundan bahsetmesi için ünlü bir yazara
başvuruyor... yazar böyle bir konuya çok şaşırsa, ilgilenmese de kadını dinliyor, kadın/erkek eşitsizliğinden, fuhuş iki
kişilik bir eylemken neden yalnızca kadınların toplum tarafından kötü
görüldüğünden, insanoğlunun acımasızlığından vs. vs. uzun
uzun konuşuyorlar... buraya kadar iyiydi fakat, mektebe katılan
kızların hayat hikayeleri ile onları metres tutmak isteyen
erkeklerden bahsedilen bölüme gelindiğinde o kadar sıkıcı oldu,
o kadar sıkıcı oldu ki anlatamam, bir satır dahi ilerleyemedim
ve 100 sayfadan sonra kitabı yarım bıraktım... sonuç büyük
bir hayal kırıklığı oldu durum bundan ibaret...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="color: #333333;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEMVEEsZx-klAohjBPU4-Tml3I_uM8A8B4nqPPPlJLC79kYF2tG2DbWgOVfcREboNn3nFFOwDqRCaYFPdTx9b8RLWS_5AG-waBSGdOqIdfJLgqw21bxCGmMGjPBkFUhW_VAsaqmFCldO6QHvcOMzPbmiS58yGDhzH4CAT4HucnSkc1MhT59X10gQKiqwnP/s4624/20240121_114656.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEMVEEsZx-klAohjBPU4-Tml3I_uM8A8B4nqPPPlJLC79kYF2tG2DbWgOVfcREboNn3nFFOwDqRCaYFPdTx9b8RLWS_5AG-waBSGdOqIdfJLgqw21bxCGmMGjPBkFUhW_VAsaqmFCldO6QHvcOMzPbmiS58yGDhzH4CAT4HucnSkc1MhT59X10gQKiqwnP/w180-h400/20240121_114656.jpg" width="180" /></a></span></div><span style="color: #333333;"><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: left;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:
</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: left;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Hüseyin
Rahmi Gürpınar</span></span></span><p></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #717171;"><span face="source sans pro, sans-serif" style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Günümüz
Türkçesi:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>
</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Ömer
Aslan</span></span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #717171;"><span face="source sans pro, sans-serif" style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
336</span></span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #717171;"><span face="source sans pro, sans-serif" style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Basım
Yılı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
2023 (2. Baskı)</span></span></span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #717171;"><span face="source sans pro, sans-serif" style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi:
</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">T.
İş Bankası</span></span></span></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">“… Zaten Doğu’nun Binbir Gece Hikâyeleri ’ni dinleye dinleye bu güneş ve aşk memleketi için kafamda büyük bir arzu sarhoşluğu oluşmuştu. Tül gömlekli, sırma cepkenli, dökme şalvarlı, ipek kuşaklı, içleri hülya dolu ahu gözlü İstanbul güzellerinin yumuşak sedire bir trajedi perisi gibi uzanarak sedefli iskemleler üzerinde fokurdayan elmastıraş nargilelerini süzüle süzüle çekişlerini görmek istiyordum. Batılı kızların Doğu’da çok para ettiklerini de söylüyorlardı. Parisli adi kafeşantan yosmalarının İstanbul’da prenslere, vezirlere sevgili olarak gül bahçelerinin ortasına kurulmuş altın yaldızlı saraylarda huri hayatı sürdüklerini işitiyordum…” </span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Hüseyin Rahmi Gürpınar, Kokotlar Mektebi ’nde fantezist tutkularla İstanbul’a gelen bir Fransız kadının aşklarını, Doğu’nun sosyokültürel hayatına ilişkin gözlemlerini ve eleştirilerini sürükleyici bir kurgu ve mizahi bir dille anlatıyor. Bununla birlikte kadın-erkek ilişkileri, cinsiyet ayrımcılığı, çokeşlilik ve fuhuş gibi kronik toplumsal sorunları dönemin sosyal ve siyasi olaylarının izdüşümlerini de yansıtır bir şekilde cesurca ele alıyor.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><strong style="box-sizing: border-box; outline: none;">Hüseyin Rahmi Gürpınar</strong> (1864-1944) Dönemini ve çevresini romanlarında yaşatıp, genç yaşlarından itibaren geniş halk kitlelerince sevilerek okunmuş Hüseyin Rahmi, edebiyatımızın benzeri az bulunur şahsiyetlerindendir. Kitaplarında İstanbul yaşamının özel inanışları, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, kadın erkek ilişkileri gibi konular halkın özgün konuşma biçimleri korunarak, çok defa gülünç, bazen hüzünlü olarak işlenir. Romanımıza “mahalli renk” ilk kez onunla girer. Yazarlık yaşamına 1883’te Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başlar. 1896’da İkdam gazetesinde roman ve öyküleri tefrika edilirken üne kavuşur. Döneminin en çok okunan yazarı olur. Tüm kazancı yazarlıktan gelir. Bu sayede Heybeliada’da şimdi müze olan köşkünü alır. 1908 Meşrutiyet’inden sonra <a href="https://www.iskultur.com.tr/yazarlar/ahmet-rasim" style="box-sizing: border-box; color: #001540; outline: none; text-decoration-line: none; transition: all 0.5s ease 0s;"><strong style="box-sizing: border-box; outline: none;">Ahmet Rasim</strong></a>’le Boşboğaz adında bir mizah gazetesi çıkarır. İlk soruşturmaya böylelikle uğrar. Gazetesi kapanır. İkinci kez Ben Deli miyim? romanıyla mahkemelik olacak ve yine beraat edecektir. Çoğu roman olmak üzere öykü, tiyatro, makale ve eleştiri türünde altmışın üzerinde kitabı bulunmaktadır. Yazarın seçme eserlerine <a href="https://www.iskultur.com.tr/kitap/turk-edebiyati-klasikleri#group=group1&page=0-24" style="box-sizing: border-box; color: #001540; outline: none; text-decoration-line: none; transition: all 0.5s ease 0s;"><strong style="box-sizing: border-box; outline: none;">Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimiz</strong></a>de yer vermeyi sürdüreceğiz.</span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-32458160024978109072024-01-11T22:19:00.002+03:002024-01-18T19:30:15.080+03:00SCOTT TUROW - SAVCI<p style="text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;"><span style="font-size: large;">Bu
roman 1987'de yazılmış bizde ise 2014 yılında yayımlanmış,
oldukça eski yani, bende kitabı kütüphanede buldum konusu ve
yazarı ilginç geldi ve okudum... bu tip (popüler, sudan, çok
satan vs) kitapları kütüphaneden almak çok iyi fikirmiş,
sevmesem de sorun olmuyor, kitaplığımda birikmiyor, okuyup
geçiyorum...</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Konu
aşağıda anlatılıyor; özetlersem bir savcı öldürülüyor,
başsavcı yardımcısı da bundan sorumlu tutuluyor ve dava
açılıyor, bu dava sürecinde olanlar ve gerçeğin ortaya
çıkarılmasını okuyoruz... bildiğiniz üzere A.B.D.'de başsavcı
seçimle geliyor, romanın başlangıcı bu seçimi ve klasik
Amerikan hayatını anlatmakla başladı bana bundan daral geliyor
herhalde bu kitabı yarım bırakırım diye düşünüyordum ama çok
uzatmadan dava konusuna geldik de kitabı bitirdim (bu arada Amerikan
hayatı anlatılarının çoğunu okumadan atladım)... yazarın
kendisi de başsavcı yardımcısı olduğu için sistemin tüm
açıklarını, kötüye kullanımları, kirli polis, savcı, yargıç
durumlarını hikayesinde en ince detayına varıncaya kadar
anlatıyordu ki bu iyiydi... sadece bu tip bir kitap için çok
durağan anlatılmıştı öyle kapağın ilk cümlesinde
yazdığı gibi sizi heyecandan heyecana sürükleyecek hiçbir şey
yoktu, hatta yazarın bu yönü bana çok eksik geldi...</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Kolay
okunuyor, katil okuru ters köşe yapmak için beklenmedik biri
çıkıyor ama bana biraz zorlama geldi... sonuç olarak satın alın
da okuyun diyeceğim bir roman değil ama benim gibi bir yerde
rastlarsanız arada değişiklik olsun diye deneyebilirsiniz... </span></span>
</span></p><p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7rGKmY-l2-kHj61H4wT-GGsicVPMkmC53FFfX5rgxCU-q7HZVLI4cUnSHK0lcff-CpWuKKTnGEERoBNcFpSDcbiRWPP8kCCw9y4y0SjoICrmFxckF97aDhg0IFGEgglmSN0ha6xbfRXPHSVfYcGkFDmINVAIJe7d0YBEURdOjgNsdq-pRClVmNHqpxNnI/s4624/20240111_190805.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7rGKmY-l2-kHj61H4wT-GGsicVPMkmC53FFfX5rgxCU-q7HZVLI4cUnSHK0lcff-CpWuKKTnGEERoBNcFpSDcbiRWPP8kCCw9y4y0SjoICrmFxckF97aDhg0IFGEgglmSN0ha6xbfRXPHSVfYcGkFDmINVAIJe7d0YBEURdOjgNsdq-pRClVmNHqpxNnI/w180-h400/20240111_190805.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Scott
Turow</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Harun İçöz</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Presumed
Innocent</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 551</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2014</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Koridor</span></span></span></p><p></p><div style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><span style="font-size: large;">"Sizi geceleri uyutmayacak, adrenalin yükleyecek bir kitap arıyorsanız doğru yerdesiniz."</span></span></div><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">-People-</span></div></span><div style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #212529;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span></div><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Başarılı bir savcı olan Carolyn evinde ölü bulunur. Onunla aynı departmanda çalışan meslektaşı Savcı Rusty'den davayı üstlenmesi istenir. Rusty, soruşturmanın derinliklerine indikçe, Carolyn'in hayatındaki tuhaf sırları da tek tek kazımaya başlar. Ancak kendisinin de bir sırrı vardır. Carolyn'in eski erkek arkadaşlarından biridir ve ona kurtulamadığı bir tutkuyla bağlıdır. Sırrı kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıktığında, tüm oklar onu göstermeye başlar. Kadının evinde bulunan kan örneği, bardaktaki parmak izleri, olay gecesi telefon kayıtları… Bulduğu ipuçları onu adım adım gerçek katilin kendisi olduğu gerçeğine götürdüğünde Rusty, şeytani bir oyunun ortasında kaldığını anlar. Nevrotik bir kadınla tek çocuklu mutsuz bir evlilik süren Rusty, seçimlerde kaybettiği için onu suçlayan başsavcının baskısı altında ezilip, kendini aklamaya çalışırken en büyük kavgası kendi iç sesiyle olacaktır. Dönen bir girdabın içine çekildikçe, gerçek katile ne kadar yakın olduğunu fark eder.</span></div></span><div style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #212529;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span></div><p></p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b><span style="background: rgb(255, 255, 255);">Scott
Turow </span></b>(12 Nisan 1949 doğumlu) Amerikalı
bir <span style="background: rgb(255, 255, 255);">yazar</span> ve <span style="background: rgb(255, 255, 255);">avukattır</span>. Turow'un
yazdığı 13 kurgu ve üç kurgu dışı kitap, 40'tan fazla dile
çevrildi ve 30 milyonun üzerinde kopya sattı. </span></span></p><div style="text-align: justify;">
<p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">1970-1972
yılları arasında katıldığı Stanford
Üniversitesi Yaratıcı Yazarlık Merkezi'nden Edith
Mirrielees Bursu aldı. Turow daha sonra Stanford'da Jones Öğretim
Görevlisi oldu ve Harvard Hukuk Fakültesi'ne girdiği 1975 yılına
kadar görev yaptı. <span style="color: black;">T</span>urow,
1978'de <span style="background: rgb(255, 255, 255);">Hukuk
Doktoru</span> (JD) derecesini <span style="background: rgb(255, 255, 255);">üstün
başarı derecesiyle</span> aldıktan sonra, <span style="background: rgb(255, 255, 255);">Chicago'da
ABD Başsavcı Yardımcısı</span> oldu ve 1986'ya kadar
bu görevde kaldı. Orada, Başsavcı'nın vergi
kaçakçılığı davası da dahil olmak üzere çok sayıda yüksek
profilli <span style="background: rgb(255, 255, 255);">yolsuzluk</span> davasını kovuşturdu.
Turow, ABD Başsavcılığı'ndan ayrıldıktan sonra romancı oldu
ve Time dergisinin
En İyi Kurgu Romanı olarak adlandırdığı, <span style="background: rgb(255, 255, 255);">Presumed
Innocent</span> (1987), <span style="background: rgb(255, 255, 255);">The
Burden of Proof</span> (1990), <span style="background: rgb(255, 255, 255);">Pleading
Guilty</span> (1993) ve <span style="background: rgb(255, 255, 255);">Personal
Injuries (1999) </span> adlı hukuki gerilim romanlarını
yazdı. Dört kitabın tamamı en çok satanlar listesine girdi ve
Turow birçok edebiyat ödülü kazandı; bunların en önemlisi
İngiliz Polisiye Yazarları
Derneği'nin Gümüş Hançer Ödülü'ydü. </span></span></span></p></div>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-76896791524634161692024-01-06T13:15:00.007+03:002024-01-08T09:11:13.808+03:00STEFAN ZWEIG - DEĞİŞİM RÜZGARI<p style="text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;"><span style="font-size: large;">Zweig'den
okumadığım çok az kitap kaldı diye düşünürken bu eseri
gördüm ve biyografidir herhalde diyerek hiç incelemeden aldım...
meğer tamamlayamadığı ikinci romanıymış (ilki; benim
okuduğum <a href="https://gulakca.blogspot.com/2015/01/stefan-zweig-merhamet.html">Merhamet</a> ismi ile basılmıştı ama <i>Sabırsız Yürek</i> veya
<i>Acımak</i> adıyla da yayımlanmış olanları var) arka kapakta roman
fragmanı diyor ve yayıncısı tarafından tamamlanarak
yayımlanmış... fragman ifadesi doğru çünkü aralarda
karakterlerin ağzından; hayata, insan doğasına, intihara, savaşa, devletin
konumuna, kapitalizm/komünizm karşılaştırmasına, yoksulluk ve
zenginliğe dair görüşlerini denemeye yakın bir biçimde uzun
uzun ifade ediyor... belki kendi tamamlayabilseydi bunları daha
romana uygun hale getirebilirdi ama bu haliyle bile mükemmel çok
sevdim...</span></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Christine
Avusturya'nın küçük bir kasabasında yaşayan 28 yaşında genç
bir kız, postanede çalışıyor, hasta annesiyle birlikte yaşıyor
ve ömrünün büyük kısmını I. Dünya Savaşı ve sonrasındaki
yoksulluk zamanlarında geçirmiş, hayattan hiç bir beklentisi
olmayan yaşama sevincini yitirmiş birisi... bir gün Amerika'da
yaşayan ve tatil için İsviçre'ye gelmiş zengin teyzesinden onun
bulunduğu otele gelip kendisi ve eniştesiyle birlikte tatil yapması
için bir davet alıyor... çok şaşırıyor ama hiç
heyecanlanmıyor, gitmek de istemiyor fakat annesinin ısrarıyla
ayıp olur diyerek daveti kabul edip, İsviçre'deki dağ oteline
gidiyor ve hiç bilmediği bir dünyaya adım atıyor... tatilden
başka bir Christine olarak geri dönüyor ve hayatına devam etmek
için bir formül arıyor, tam bu sırada yıllarca savaşmış
sonrasında da Sibirya'da esir olarak kalmış, hayata tutunmaya
çalışan (savaş öncesinde mimar olmak isteyen, hala o umudu
besleyen) genç bir adam ile tanışıyor ve hikaye devam ediyor...</span></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Tüm
karakterlerin duygu durumları çok iyi anlatılmıştı sanki
onların yaşadıklarını içinizde duyuyor gibi oluyorsunuz, insana dair gerçekçi saptamaları vardı, doğa
(özellikle İsviçre'de) çok güzel betimlenmişti gözünüzde
hemen canlanıyordu... sonuç olarak çok beğendim kaçırmayın
okuyun derim...</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVU0fJ7p9kR25Wtem1M1C-kSL6eyJFEowFwoOODY8XceYpaMD4QaKLPRgYDy4BD4NzMn0HoTE8WF9hOkh1VxtwDCoTqxSyhQKQHnuuuwX7knFS9dQrTBF_Xmoq7nWLMVPhMZRqngm7pCpQVUSyZO-tLmjUg8NFp71WxgaKkmaHuckLSzQqQRCYrWiqga48/s4624/20240106_111525.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVU0fJ7p9kR25Wtem1M1C-kSL6eyJFEowFwoOODY8XceYpaMD4QaKLPRgYDy4BD4NzMn0HoTE8WF9hOkh1VxtwDCoTqxSyhQKQHnuuuwX7knFS9dQrTBF_Xmoq7nWLMVPhMZRqngm7pCpQVUSyZO-tLmjUg8NFp71WxgaKkmaHuckLSzQqQRCYrWiqga48/w180-h400/20240106_111525.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Stefan
Zweig</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Kasım Eğit</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Rausch
der Verwandlung </span></span></span></strong>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 344</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2021 (9. Baskı) 1998 (1. Baskı)</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Can</span></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="background-color: white; font-family: Lora;"><span style="font-size: large;">Değişim Rüzgârı, tarihsel biyografileri ve uzun öyküleriyle tanıdığımız Stefan Zewig’ın 1930’lu yıllarda, sürgünde aralıklarla kaleme aldığı roman fragmanıdır. </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="background-color: white; font-family: Lora;"><span style="font-size: large;">Eser, Avrupa’nın Birinci Dünya Savaşı sonrasında farklılaşan sosyal iklimine ayna tutar ve savaşın insane varoluşunda yarattığı çelişkileri, parçalanan hayatlar ve belirginleşen sınıfsal farklılıklar üzerinden anlatır. Değişim Rüzgarı’nda savaş, bütün bir neslin yazgısı olarak önümüze serilir. </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="background-color: white; font-family: Lora;"><span style="font-size: large;">Zewig’ın sağlığında tamamladığı tek romanı Sabırsız Yürek’in yanına yerleşen bu ikinci roman, yazarın ölümünden kırk yıl sonra Alman yayıncısı tarafından tamamlanarak ilk kez 1982’de okurla buluştu.</span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="background-color: white; font-family: Lora; text-align: start;"><span style="font-size: large;"><b>STEFAN ZWEIG</b>, 1881’de Viyana’da doğdu. Avusturya, Fransa ve Almanya’da öğrenim gördü. Savaş karşıtı kişiliğiyle dikkat çekti. 1919-1934 yılları arasında Salzburg’da yaşadı, Nazilerin baskısı yüzünden Salzburg’u terk etmek zorunda kaldı. 1938’de İngiltere’ye, 1939’da New York’a gitti, birkaç ay sonra da Brezilya’ya yerleşti. Önceleri Verlaine, Baudelaire ve Verhaeren çevirileriyle tanındı, ilk şiirlerini ise 1901’de yayımladı. Çok sayıda deneme, öykü, uzun öykünün yanı sıra büyük bir ustalıkla kaleme aldığı yaşamöyküleriyle de ünlüdür. Psikolojiye ve Freud’un öğretisine duyduğu yoğun ilgi, Zweig’ın derin karakter incelemelerinde ifade bulur. Özellikle tarihsel karakterler üzerine yazdığı yorumlar ve yaşamöyküleri, psikolojik çözümlemeler bakımından son derece zengindir. Zweig, Avrupa’nın içine düştüğü siyasi duruma dayanamayarak 1942’de Brezilya’da karısıyla birlikte intihar etti.</span></span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-7247606513501213082023-12-25T20:45:00.001+03:002023-12-25T20:45:05.066+03:00GASTON LEROUX - SARI ODANIN ESRARI <p style="text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;"><span style="font-size: large;">Polisiyeye
düşkün olmasam da ağır işleyen detektif öykülerini seviyorum,
bir çok yerde Agatha Christie'nin G.Leroux'dan etkilendiği
yazılıyor, Christie'yi de severim, arka kapak yazısı da cazipti
okuyayım dedim... sonuç şöyle;</span></span></p>
<ul>
<li><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">yazarın ünlü eseri Opera'daki Hayalet'i tiyatroda seyretmiştim ama bu kitaba kadar romanları olduğunu bilmiyordum</span></span></p></li><li><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">daha
en başında bu kitabı bir erkeğin yazdığı çok belli diye
düşündüm bu hiç hoşuma gitmedi, okuduğum kitapta yazarı fark
etmekten hiç hoşlanmam hele cinsiyetini fark etmeyi hiç mi hiç
sevmem başlangıç için kötü bir puan oldu</span></span></p>
</li><li><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">biraz
tiyatro eserini andırıyordu normalde onu da sevmem ama o beni çok
zorlamadı </span></span>
</span></p>
</li><li><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">konu
çok kısıtlıydı ve sürekli aynı şey anlatılıyor da anlatılıyordu,
sıkılmadan okuduysam da sonuna geldiğimde sadede gel artık diye
söyleniyordum</span></span></p>
</li></ul>
<p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">velhasıl
ne iyiydi ne kötü, okuduğum için bir şey kazanmış gibi
hissetmedim, sadece klasik bir eserden haberdar oldum, söyleyeceklerim bundan
ibaret... </span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2Xs1erQfmrmpckrnTG88ng4rFo-1aExaAHCWU-dQcwF1Em7SQ0ZmZ-2tFzV4kJPzG9CZ7HkqchlSfJFhS3hyphenhyphen_HRQzjbALwUoEH9LocfC2aBhu73aWdqiBTAoB0prmJ-C_XrmNQArehLRs1lHgJ8JnIIIKqgZOLMwUwH7b81Km5c0NiHZnqrqlxEfiK7Fm/s4624/20231225_195613.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2Xs1erQfmrmpckrnTG88ng4rFo-1aExaAHCWU-dQcwF1Em7SQ0ZmZ-2tFzV4kJPzG9CZ7HkqchlSfJFhS3hyphenhyphen_HRQzjbALwUoEH9LocfC2aBhu73aWdqiBTAoB0prmJ-C_XrmNQArehLRs1lHgJ8JnIIIKqgZOLMwUwH7b81Km5c0NiHZnqrqlxEfiK7Fm/w180-h400/20231225_195613.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Gaston
Leroux</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Kenan Sarıalioğlu</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
L</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">e
Mystère de La Chambre Jaune </span></span></span></strong>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 288</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2022 (4. Baskı) 2020 (1. Baskı)</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
T. İş Bankası</span></span></span></p><p></p><div style="text-align: justify;"><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><span style="font-size: large;">Sarı Odanın Esrarı, kilitli oda ya da imkânsız suç gizemi olarak anılan türün ilk örneklerinden biridir. Dedektif kurgunun bu alttürü, suçlunun hiçbir çıkışı olmayan kilitli bir odada sırra kadem bastığı, görünüşe göre imkânsız ve karmaşık bir suça işaret eder. Bu suçu soruşturanların gözle görünenin ardına bakıp muammayı çözmeleri gerekir. Leroux, 1907’de L’Illustration dergisinde tefrika edildikten sonra 1908’de yayımlanan romanında bizi acar dedektif Joseph Rouletabille ile tanıştırır. Esrarlı olayları çözme becerisiyle tanınan Rouletabille, aynı zamanda romanın anlatıcısı olan arkadaşı avukat Sainclair ile birlikte esrarengiz bir saldırıyı aydınlatmak üzere Glandier şatosuna gelir. Şato ünlü biliminsanı Profesör Stangerson’a aittir ve söz konusu saldırıya profesörün kızı Mathilde Stangerson hedef olmuştur.</span></span></div><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: #faf5f0; color: #555555;"><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Leroux’nun büyük başarı kazanan bu romanı sürrealistlere ilham verirken, Fransız edebiyatçı ve sinemacı Jean Cocteau’nun da övgüsünü kazanmıştı.</span></div></span><p></p><p style="text-align: justify;"><span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: white; text-align: center;"><span style="font-size: large;"><b>Gaston Leroux</b>: 1868'de Paris'te doğmuştur. Bir gazeteci olması dolayısıyla macera dolu bir yaşam sürmüştür. Kuzey ve Doğu Avrupa ülkelerini gezmiş, Arap kılığında Kuzey Afrika'yı dolaşmıştır. 1907 yılında yayınlanan Sarı Oda'nın Esrarı en ünlü polisiye romanıdır. Ayrıca Operadaki Hayalet adlı romanı da 1911 yılında yayımlamıştır. 1927'de Nice'te ölmüştür.</span></span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-49650437913259689252023-12-14T17:38:00.005+03:002024-03-08T10:34:53.782+03:00LAWRENCE DURRELL - Avignon Beşlisi 1: Monsieur ya da Karanlıklar Prensi <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifauNcQFpJpUlqEYWpm8ckPRrK26YnMeOzySq590m2p81OwhKgrAmuPrqAAZUbKcUSvwUrBLq2VSr_XGM_mlsnzu-TddIof8rUTXaK886Hs4azFQ1aXxnmHr2q5fNgXybA_8saFZX7_zgNpG27_6YGxqQDy8mv7vXMWKC8nopD5nXNwp-MIm_gIKXu_Vpu/s4624/20231214_161426.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2084" data-original-width="4624" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifauNcQFpJpUlqEYWpm8ckPRrK26YnMeOzySq590m2p81OwhKgrAmuPrqAAZUbKcUSvwUrBLq2VSr_XGM_mlsnzu-TddIof8rUTXaK886Hs4azFQ1aXxnmHr2q5fNgXybA_8saFZX7_zgNpG27_6YGxqQDy8mv7vXMWKC8nopD5nXNwp-MIm_gIKXu_Vpu/w400-h180/20231214_161426.jpg" width="400" /></a></div><br /><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Söze
başlarken Lawrence Durrell'i çok başarılı bulduğumu ve çok
sevdiğim bir yazar olduğunu belirteyim... yazdığı konudan
bağımsız sadece dili ve anlatımı için de okurum, konunun
geçtiği zaman ve mekana okuyanı dahil etmesini çok seviyorum...
bu girişten sonra İskenderiye Dörtlemesi'nin peşi sıra merakla
başladığım Avignon Beşlisi'nin ilk kitabına gelirsek;</span></span></p><ul>
<li><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">konu
</span></span><em><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-style: normal;">Gnostisizm(*)</span></span></span></em><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"> ile ilgili; herhangi bir din veya din benzeri felsefeler hiç ilgimi
çekmediği için gnostikleri okumakta cazip gelmedi</span></span></span></p>
</li><li><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">karakterleri
-özellikle İskenderiye Dörtlemesi- ile karşılaştırdığımda
çok silik buldum, bana hiç hitap etmediler, iki erkek, bir kadın
ile iki kadın, bir erkekten oluşan üçlü ilişkiler bunlar ve
eşcinsellik de var ensest de... itirazım bu ilişkilerin işlenmesine değil,
zaten çok soyut anlatılıyor rahatsız edici bir yanı yok, hatta
platonik mi gerçek mi onu bile tam netleştiremedim, sadece hiç
ilgimi çekmediler </span></span>
</span></p>
</li><li><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">romanın
bazı kısımlarını hiç anlamadım gerçi konu ilgimi çekmediği
için anlamak için zorlamadım da</span></span></p>
</li><li><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Tapınak
Şövalyeleri ilgili de bir şeyler anlatılıyor o bölümleri beğendim (bildiğim yerden geldi diyelim;)</span></span></p></li></ul><p>
</p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Sonuç
olarak yazarı sevdiğim için denemesem olmazdı, devamını ne
zaman okurum veya okur muyum hiç bilmiyorum:) yazarı seviyorsanız
siz de benim gibi ilk kitabı okuyup kararınızı verin derim... </span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><span style="background-color: white; color: #0d0d0d; font-family: Söhne, ui-sans-serif, system-ui, -apple-system, "Segoe UI", Roboto, Ubuntu, Cantarell, "Noto Sans", sans-serif, "Helvetica Neue", Arial, "Apple Color Emoji", "Segoe UI Emoji", "Segoe UI Symbol", "Noto Color Emoji"; text-align: start; white-space-collapse: preserve;">(*) Gnostizm, antik çağlarda ortaya çıkmış bir dini felsefe ve harekettir. Kelime kökeni Yunanca "gnosis"ten gelir, bilgi veya içgörü anlamına gelir. Gnostikler, insanın içsel kurtuluşunun bilgi yoluyla gerçekleşeceğine inanırlar. Bu bilgi, evrenin kökeni, insanın doğası ve kurtuluşun sırrı gibi temel konuları kapsar. Gnostikler, dünya ve maddi varlıkla ilgili olarak genellikle olumsuz bir görüşe sahiptirler ve ruhun maddi dünyaya hapsolduğuna inanırlar. İlahi kurtuluş, bu dünyadan kaçış ve ruhsal aydınlanma ile gerçekleşir. Gnostisizm, erken Hristiyanlık döneminde birçok farklı mezhep ve öğreti içerisinde ortaya çıkmıştır ve Hristiyanlıkla sık sık ilişkilendirilir. Ancak, gnostisizm genel olarak çok çeşitli dini, felsefi ve mistik öğretileri içeren bir akım olmuştur.</span></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgL8BeabagR5xfPbKj2ZwFEmVUZhZzzzuu7wdecbkhNfdyWE66OjxhNhWrDdIp8RiikuRS950G6gnzkj8f3Hi-OF944Cv_8hGSq0jvmtVuuc5n7FcTX8CN99q98_Q5QhC78mItiCYaX1z2GlO6Gz5C_D7N5NQC6yX7Gkw0ocBqO6mcx8wOfXB8Yk74eUH-m/s4624/20231214_161353.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgL8BeabagR5xfPbKj2ZwFEmVUZhZzzzuu7wdecbkhNfdyWE66OjxhNhWrDdIp8RiikuRS950G6gnzkj8f3Hi-OF944Cv_8hGSq0jvmtVuuc5n7FcTX8CN99q98_Q5QhC78mItiCYaX1z2GlO6Gz5C_D7N5NQC6yX7Gkw0ocBqO6mcx8wOfXB8Yk74eUH-m/w180-h400/20231214_161353.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large; text-align: justify;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Lawrence
Durrell</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Seçkin Selvi</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">The
Avignon Quintet 1: Monsieur or The Prince of Darkness </span></span></span></strong>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sayfa
Sayısı</b>: 344</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2023 (5. Baskı) 1992 (1. Baskı)</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Can</span></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"> <span style="background-color: white; font-family: Lora;">Büyük yenilgiler öylesine derine işler ki, yüzeyde gülümseyişin ötesinde hiçbir şey görünmez. Ve büyük, özel deneyimler yalnızca bir kez yaşanır, ne yazık!</span></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px;"></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Avignon: Kralların ve papaların şehri, tarihî Güney Fransa’nın başkenti, efsanevi Provence’ın kalbi. Diplomat Piers, kız kardeşi Sylvie ve İngiliz Doktor Bruce’un iç içe geçmiş spekülatif yaşamları, patlak veren İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte sonsuza dek değişir. Bu gelişme onları birtakım entrikaların, gnostik kültlerin, dinî ritüellerin içine sürükler ve kendilerini savaş sonrası Avrupa’sını şekillendirecek felsefi ve estetik anahtarların, bilgelik arayışının peşinde, gizemli maceraların içinde bulurlar.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Beş kitaptan oluşan Avignon Beşlisi, Hitler Avrupa’sından Ortaçağ’a, Fransız şatolarından Mısır çöllerine uzanan, coşku ve dehşetin, tutku ve ölümün destansı bir senfonisi; yalnızca Lawrence Durrell tarafından yazılabilecek bir başyapıt.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; margin: 0px 0px 10px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">“Durrell bir sihirbaz. Bulutlarla kaplı kuleler, muhteşem saraylar ve görkemli tapınaklar yaratıyor, içlerine giriyor, muazzam olay örgüleri kuruyor ve her daim kendine hayran bırakıyor.” The Times</span></p><h2 style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Neue Haas Grotesk Display Pro"; font-weight: 500; line-height: 34px; margin: 0px; padding-bottom: 10px; text-align: justify;"><br /></h2><div class="property-desc" style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Lora; line-height: 20px; margin-bottom: 40px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><b>LAWRENCE DURRELL</b>, 1912’de Hindistan’da doğdu. Genç yaşta İngiltere’ye giderek Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. Mısır, Yugoslavya, Rodos, Kıbrıs ve Güney Fransa’da görev yaptı. Hindistan’da Hint ve Tibet kültürünü, dinlerini ve mistik atmosferlerini yakından tanıdı. Kıbrıs’taki görevi ise, ona başta Mısır olmak üzere Akdeniz ülkelerinin uzun geçmişi, inanışları, gizemle gerçeğin birbirine örüldüğü yaşam biçimleriyle tanışma fırsatını verdi. Bu bilgi ve birikimler, Eskiçağ’ın belli başlı kültür merkezi İskenderiye ve Akdeniz’in öteki ucunda, Ortaçağ Avrupası’nı karanlığa boğan kilise egemenliğinin başkenti Avignon ortamında yüzyılımızın en çarpıcı romanlarını hayata geçirdi: İskenderiye Dörtlüsü ve Avignon Beşlisi. Durrell, 1990’da Fransa’da öldü.</span></div>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-75659187205829696972023-11-15T19:51:00.004+03:002023-11-16T11:00:30.977+03:00KATE CHOPIN - UYANIŞ <p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Bu
romanı okusam mı okumasam mı diye çok uzun süre kararsız
kaldım, bir çok yerde sevildiğini, övüldüğünü gördüm, en
sonunda yayınevinin kitapçısında rastlayınca artık
bekletmeyeyim diye düşündüm ve aldım... genelde ilk
hissiyatım doğru çıkar bunda da öyle oldu ve romanı hiç
sevmedim...</span></span></p><p><span style="color: #333333; font-size: large;">
</span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">1899
yılında yazılan bu eserin konusu o döneme göre aykırı bulunmuş
olabilir ama melankolik ve ne yaptığını, ne istediğini bilmeyen
tatminsiz genç bir kadının hayatını okumak bana hiç bir şey
vermedi, feminist bir yanını da göremedim, ayrıca çok sıkıcıydı, ara ara bazı yerleri atlamak
zorunda kaldım... Madam Bovary'ye benzetmek G. Flaubert'e haksızlık
diye düşünüyorum, kıyaslamaya bile değmez... velhasıl
beğenmedim ve önermiyorum...</span></span></p><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhb-IHcGfWW4GyflsTIFj-4ZHh33x0dGV1Gcm8nzh4iAR6ppd-UeXDa6IiqC6hmoN67r_EhjdFyR2EQ5jTwuxWLb2UQU7vlnG0_QCNko6uwibVx-20duOdrJ-yTVsedDWhABpEi8LkybzhFTxpV8AjEUWEkaF9Zv6FqDVXpKifLrXDowEpQMYAdN4Q6AUR5/s4624/20231115_185638.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhb-IHcGfWW4GyflsTIFj-4ZHh33x0dGV1Gcm8nzh4iAR6ppd-UeXDa6IiqC6hmoN67r_EhjdFyR2EQ5jTwuxWLb2UQU7vlnG0_QCNko6uwibVx-20duOdrJ-yTVsedDWhABpEi8LkybzhFTxpV8AjEUWEkaF9Zv6FqDVXpKifLrXDowEpQMYAdN4Q6AUR5/w180-h400/20231115_185638.jpg" width="180" /></a></span></span></div><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Kate
Chopin</span></span></span></strong></span></span><p></p><p></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Burcu Şahinli </span></span>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">The
Awakening </span></span></span></strong>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
200</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2022 (7. Baskı) 2019 (1. Baskı)</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
T. İş Bankası</span></span></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">New Orleans kültürünü işlediği yapıtlarıyla tanınan ve edebiyatta yerel renkleri savunan Kate Chopin’in bu romanı 1899 yılında yayımlandığında Amerikan kamuoyunu sarsmıştı. Bir kadının uyanışını, kendi ayakları üzerinde durarak bireyselliğini ilan edişini anlatan Uyanış, bazı açılardan <a href="https://www.iskultur.com.tr/madame-bovary.aspx" rel="noopener noreferrer" style="box-sizing: border-box; color: #001540; outline: none; text-decoration-line: none; transition: all 0.5s ease 0s;" target="_blank"><strong style="box-sizing: border-box; outline: none;">Madame Bovary</strong></a>’ye benzetilir. Chopin’in kendi arzularının peşinden giden bağımsız kadın karakterine yönelik nesnel yaklaşımı zamanında tepki çekse de, romanın üslup güzelliği ve duyarlığı övgüyle karşılanmıştı.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Chopin’in kadınların özgürleşmesine verdiği önem ve sonraki feminist edebiyatçılara öncülük etmesi, 20. yüzyıl sonlarında yapıtlarının, özellikle de uzun zaman önce unutulup gitmiş olan Uyanış’ın yeniden gündeme gelmesine yol açtı. Romanı yeniden ele alan bazı eleştirmenler “cesur” gerçekçiliğine vurgu yaptı. <strong style="box-sizing: border-box; outline: none;">Per Seyersted</strong>’in 1969 yılında yayımlanan Kate Chopin biyografisi, yazarın yaşamına ve yapıtlarına yönelik kapsamlı bir incelemenin ürünüydü. Daha önce gün ışığına çıkarılmamış öykülerinin, mektuplarının ve günlüklerinin keşfi, o güne kadar bilinenden farklı, çok daha azimli ve meselesi olan bir yazar portresi ortaya koydu. Kate Chopin böylece 19. yüzyıl Amerikan edebiyatının önemli yazarları arasında hak ettiği yeri almış oldu.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><b>KATE CHOPIN</b> (1851-1904): Missouri, St. Louis’de dünyaya gelen ABD’li yazar, 1870’te Oscar Chopin’le evlenerek Louisiana’ya yerleşti. Kocasının ölümünden sonra Güney’de tanıdığı Kreol ve Cajun halkları üzerine yazmaya başladı. İlk romanı At Fault 1890 yılında yayımlandı. Daha sonra yazdığı yüzü aşkın öyküsüyle üne ulaştı. Bu öykülerden “Désirée’s Baby” (Désirée’nin Bebeği) ve “Madame Celestin’s Divorce” (Madam Celestin’in Boşanması) antolojilerde sık sık yer alır. Öyküleri Bayou Folk (1894; Bayou Halkı) ve A Night in Acadie (1897; Acadie’de Bir Gece) başlıkları altında toplanmıştır.</span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-88574301924162469242023-11-04T20:01:00.008+03:002023-11-05T18:47:20.707+03:00MEHMET EROĞLU - Ruhun Parmak İzi <p><b style="color: #333333; font-family: "lucida sans unicode", sans-serif;"><span style="font-size: large;">Varlıklar
1</span></b></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Mehmet
Eroğlu çok sevdiğim bir yazar ama bu okuduğum 4. kitabı
dolasıyla çok yavaş ilerliyorum... aslında eski kitaplarından
okuyordum ve öyle de devam edecektim ama bu romanı görür görmez
bilim kurgu olması çok ilgimi çekti ve hemen aldım...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Konuya
gelirsek; İŞtar-HEpat denilen bir yıldız sisteminde geçiyor, İŞtar
yıldız, HEpat gaz devi büyük bir gezegen, canlılar HEpat'ın
YUva, MAden ve YEşil ismi verilen üç uydusunda yaşıyorlar,
HEpat'ın çevresinde buzdan oluşmuş bir asteroit kuşağı var ve
bu kuşak onları izole ediyor... canlılar buraya yerleşmeden önce
asteroit kuşağının hemen dışında EV adı verilen başka bir
uyduda yaşıyorlarmış ama yaşanan büyük depremler, meteor düşmeleri
gibi felaketler nedeniyle terk etmek zorunda kalmışlar, asteroit
kuşağında da bir açıklık keşfedince oradan YUva uydusuna gelip
yerleşmişler... anaerkil bir sistemleri, 40 tane anadan oluşan bir
komiteleri var ve yönetim onların elinde, canlıların
dişilerine Varlık deniliyor tüm hakimiyet onlarda, erkekler belli
bir yerde köle olarak kapalı tutuluyor ve sadece sperm almak için
kullanılıyorlar... Varlıklar; Bilkast (bilim), Askast (askerlik),
Yönkast (bürokrat, memur, işçi) adı verilen üç kasttan
oluşuyor... yalnızca Bilkastlardan yumurta alınıyor, en iyileri
ayıklanıyor, suni döllenme ve fırın-kuvözlerde üremeleri
tamamlanıyor... obak denilen kovan benzeri yerlerde yaşıyorlar,
yalnız kalamıyorlar, mutlaka birbirlerine dokunmaları gerekiyor...
çok katı bir sistemleri ve kuralları var asla onun dışına
çıkmıyorlar, hatta akıllarından bile geçirmiyorlar... bu
şekilde hayatları devam ederken, nedenini ve tedavisini
bulamadıkları bir salgınla karşı karşıya kalıyorlar, hem bu
salgına çare bulmak hem de yakın zamanda yörüngesinden çıkarak
derin uzayda kaybolacak ilk uyduları EV'de kalanları almak üzere
toplumlarının en zeki üyesi BAel'in yönetiminde bir ekibi EV'e
gönderiyorlar... EV'e ulaştıklarında beklemedikleri durumlarla
karşılaşıyorlar ve hikaye devam ediyor...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Yazarın
tarzına uymuyor neden bilim kurgu diye düşünsem de okuduktan
sonra romanın bilim kurgu ile başlayıp, ortalarından itibaren
(EV'e gidilmesinden sonra) toplum bilime evirildiğini gördüm...
kitabın ikinci yarısında konu <i>İnsanlığı, Tanrıyı, İnsanlığın
sonunu</i> irdelemek, kurgulanan sistemle karşılaştırmak vb.
sosyolojik bir hale büründü... Kast sistemi ve üreme <a href="https://gulakca.blogspot.com/2023/02/aldous-huxley-cesur-yeni-dunya.html">''Cesur Yeni Dünya''</a> kitabını andırıyordu ama neyse ki ona pek takılmadım... </span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Romanı
çok beğendim, seri olacak gibi gözüküyor devamını da merakla
bekleyeceğim, kaçırmayın okuyun derim...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiv7SFEWZDBtVubRuaVA2nO7XiNN5U3bLSeJWBbq5JQ7ovveNkdH0YhwI7OJgARooBkdYaFuxWvm2sH113f5ngS32l5Aor2N_TEqwZiWQBqtFSaMB6-7ORZPyhvj9GiAserjCszj7zR5ObNsQ0mPHZRbXN1f_1K_oqqrJnySdoUpNCjWkfMv_5DN1felnJm/s4624/20231104_143526.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiv7SFEWZDBtVubRuaVA2nO7XiNN5U3bLSeJWBbq5JQ7ovveNkdH0YhwI7OJgARooBkdYaFuxWvm2sH113f5ngS32l5Aor2N_TEqwZiWQBqtFSaMB6-7ORZPyhvj9GiAserjCszj7zR5ObNsQ0mPHZRbXN1f_1K_oqqrJnySdoUpNCjWkfMv_5DN1felnJm/w180-h400/20231104_143526.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:
</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Mehmet
Eroğlu</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #717171;"><span face="source sans pro, sans-serif" style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
370</span></span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #717171;"><span face="source sans pro, sans-serif" style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Basım
Yılı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
2023</span></span></span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #717171;"><span face="source sans pro, sans-serif" style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi:
</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">İletişim</span></span></span></span></p><p></p><div style="text-align: justify;"><span face=""Noto Sans", sans-serif, Arial" style="background-color: white; color: #333333;"><span style="font-size: large;">Bilimci BAel, yirmi bin yıllık Varlık Uygarlığı’nın sonunu getirecek gizemli hastalığın sırrını çözmek için İŞtar-HEpat sisteminin, uygarlıklarının doğduğu ancak daha sonra terk edilen uzak uydusu EV’e doğru, uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkar. BAel ve ekibini, yasaklanmış uzaydaki bu yolculuğun sonunda, bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının habercisi, tarihî bir keşif beklemektedir.</span></span></div><div style="text-align: justify;"><span face=""Noto Sans", sans-serif, Arial" style="color: #333333;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span></div><span face=""Noto Sans", sans-serif, Arial" style="background-color: white; color: #333333;"><span style="font-size: large;"><div style="text-align: justify;">Mehmet Eroğlu, Ruhun Parmak İzi’nde bizi insanlığın geleceği ve yazgısı hakkında düşünmeye davet ediyor. Ama bu, yakın bir gelecek değil. Binlerce yıl sonrasına uzanan, çok uzak bir gelecek... Ruhun Parmak İzi, tartışılan bilimsel ve felsefi kavramlarıyla, ahlâk anlayışıyla ve elbette öngörülen teknolojik unsurlarıyla hayal gücümüzün sınırlarını zorlayacak, ufkumuzu genişletecek fütüristik bir deneyim. Distopya ve ütopyanın iç içe geçtiği, derinlikli bir roman. İnsanlığa ve insanın yarattığı uygarlığa alternatif bir tür ve uygarlık yaratma tasarımının vardığı sonucun hikâyesi...İnsanlar, insanlık diyerek övündükleri o bütünlükle, kültür ve sanatla edindikleri ruh ve vicdan ölçütleriyle, kısaca icat ettikleri Tanrıların erdemleriyle değerlendirildiklerinde, yaşamayı hak eden bir tür mü?</div><div style="text-align: justify;"><br /></div></span></span><p></p><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Noto Sans", sans-serif, Arial; text-align: justify;"><b><span style="font-size: large;">Mehmet Eroğlu</span></b></div><p><span style="font-size: large;"><span face=""Noto Sans", sans-serif, Arial" style="background-color: white; color: #333333;"></span></span></p><div style="text-align: justify;"><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Noto Sans", sans-serif, Arial; text-align: left;"><p style="box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">1948’de İzmir’de doğdu. 1971 yılında ODTÜ’den mezun oldu. Aynı dönemde, 12 Mart Darbesi’nin ardından kurulan Sıkıyönetim Mahkemesi’nce altı yıl hapse mahkûm edildi. 1974 yılındaki genel aftan sonra yazmaya başladı. İlk romanı Issızlığın Ortası, 1979 Milliyet Roman Ödülü’nü kazanmasına karşın 12 Eylül sıkıyönetim döneminde solcu ve antimilitarist unsurlar taşıdığı gerekçesiyle yayımlanamadı. Romanları ancak 1984 yılından itibaren basılabildi. Milliyet Roman Ödülü’nün ardından Madaralı Roman Ödülü ve Orhan Kemal Roman Armağanı’nı da kazanan Issızlığın Ortası ve Geç Kalmış Ölü’yü sırasıyla, Yarım Kalan Yürüyüş (1986), Adını Unutan Adam (1989), Yürek Sürgünü (1994) adlı romanlar izledi. Mehmet Eroğlu 1994-2000 yılları arasında senaryo yazımı ve müzik çalışmaları nedeniyle romana ara verdi. Bu dönemin ardından Yüz: 1981 (2000), Zamanın Manzarası (2002), Kusma Kulübü (2004), Düş Kırgınları (2005), Belleğin Kış Uykusu (2006) adlı romanları yayımlandı. Fay Kırığı Üçlemesi’nin ilk kitabı Mehmet 2009’da, ikinci kitap Emine 2011 yılında, son kitap Rojin ise 2013’te okurlarla buluştu. Yazarın Gezi Direnişi sırasında geçen 9,75 Santimetrekare adlı romanı 2014’te, Mermer Köşk (roman) 2017’de, Kıyıdan Uzakta (roman) 2018’de, İyi Adamın On Günü (roman) 2019’da, Kötü Adamın On Günü (roman) 2020’de ve Meraklı Adamın On Günü (roman) 2021 yılında yayımlandı. Eroğlu’nun öğrencileri tarafından kitaplarından seçilmiş Edebi Aforizmalar (2016) adlı bir kitabı daha vardır. Mehmet Eroğlu’nun senaryo çalışmaları, televizyon için yazdığı dizilerin (“Sızı”, “Issızlığın Ortası”, “Tutku”) yanı sıra, 1996 yılında İstanbul Film Festivali’nde En İyi Türk Filmi ve FIPRESCI (Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu) ödüllerini kazanan “80. Adım” ve 1997 Antalya Altın Portakal Jüri Özel Ödülü ile 1997 Adana Altın Koza En İyi 3. Film Ödülü’nü kazanan “Solgun Bir Sarı Gül” gibi sinema filmi senaryolarını da içeriyor.</span></p></div></div>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-27986695367244638702023-10-25T12:04:00.004+03:002023-10-25T22:52:55.343+03:00SIMON BECKETT - MEZARLARIN ÇAĞRISI<p style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">B<span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;">u
romanı kütüphanede buldum, yazarı hiç tanımıyordum ''adli
antropolog'' ifadesi ilginç geldi okuyayım dedim... dört kitaplık
serinin sonuncusuymuş ama ortak nokta adli antropolog David Hunter
olduğu için tek başına okunabiliyor...</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Konu
şöyle; 17-20 yaşları arasında 4 genç kadın öldürülüyor,
sonuncu kadının yanında bulunan sorunlu bir adam tutuklanıyor ama
geriye kalan 3 kadının cesedi bulunamıyor, aradan 2 yıl geçtikten
sonra kırsal bir bölgede bozkırda yürüyüşçüler topraktan
çıkmış bir el görüyorlar, David Hunter ve başka uzmanların
katıldığı bir çalışmayla ceset çıkarılıyor ve öldürülen
kadınlardan birine ait olduğu saptanıyor, kalan ikisi için
etraf aransa da sonuca ulaşılamıyor ve dosya kapatılıyor...
bundan 8 yıl sonra ise katil olarak tutuklu bulunan kişi hapisten
kaçıyor ve hem katili yakalama hem de kalan iki cesedi
bulma davası yeniden başlıyor...</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Kolay
okunuyor, sizi peşinden sürüklüyor ama David Hunter ana karakter
olarak bana hiç çarpıcı gelmedi onun yerine herhangi bir uzman
veya polis olabilirdi... karakterlerin duygu durumlarını anlatma
konusunda yazarı çok başarılı bulmadım... katili tahmin ettim
ama çok belliydi zaten herkes bilebilirdi... öyle pek ahım
şahım bulmadım ama polisiyeye çok meraklı iseniz okunur...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5ZrDlr-kt894boQilzGFy7_1RqxSGJifThlowzOkJgbJ3uSEFZx9kNJ28p2f5_PHN8LNmJ3um6KlCWu7V95en_bjItpOtSArQojnneCmZsCAMLzR9nabJzRyHYUf8KSOiHSiKnbmu3qL73MPcnCydu8i4TFmb7M0gvOAoimH3zcwNOKR5qIOsMElCPxTa/s4624/20231024_220245.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5ZrDlr-kt894boQilzGFy7_1RqxSGJifThlowzOkJgbJ3uSEFZx9kNJ28p2f5_PHN8LNmJ3um6KlCWu7V95en_bjItpOtSArQojnneCmZsCAMLzR9nabJzRyHYUf8KSOiHSiKnbmu3qL73MPcnCydu8i4TFmb7M0gvOAoimH3zcwNOKR5qIOsMElCPxTa/w180-h400/20231024_220245.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Simon
Beckett</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Nur Küçük</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">The
Calling of the Grave</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
368</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2012</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
İthaki</span></span></span></p><p></p><div style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><span style="font-size: large;">İlk bakışta önemsiz bir şeye benzetebilirdiniz, taş olabilirdi veya budaklı bir kök, ta ki daha yakından bakana kadar.</span></span></div><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;"><span><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Islak topraktan kısmen dışarı çıkmış, çürüme sürecindeki bir eldi bu; parça parça etleri arasından kemikleri görünüyordu.</span></div><div style="font-size: x-large; text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Simon
Beckett </b>(20 Nisan 1960, İngiltere Sheffield doğumlu) İngiliz
gazeteci ve yazardır. İngiliz filolojisi üzerine master yaptıktan
sonra İspanya'ya gidip, birçok müzik grubunda çaldı. Serbest
gazeteci olarak The Times, The Independent on Sunday, The
Daily Telegraph ve The Observer gibi gazeteler için
yazı yazdı. Adli antropolog Dr. David Hunter etrafında gelişen
suç serisi kitapları dünya çapında 21 milyon kopya satmıştır.
Kitapları özellikle Almanya ve İskandinavya'da başarılı
olmuştur. Uluslararası çok-satanlardan olan dört kitaplık
David Hunter serisinin diğer kitapları Ölümün Kimyası,
Kemiklerin Şifresi, Ölülerin Fısıltısı ve Mezarların Çağrısı
ve Huzursuz Ölüler Yabancı Yayınları ve İthaki tarafından yayımlandı.</span></span></p></div></span></span><p></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-37471094944071157232023-10-22T11:56:00.001+03:002023-10-22T11:58:55.516+03:00DANIELLE L. JENSEN - KÖPRÜ KRALLIĞI / HAİN KRALİÇE<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimnYn893VLJE8GNR8w9EyM3hyphenhyphenwpeDMArleu2IxSIpBr5EOwYettvo0A_DhYC75_9-br0_f-HjOZ9MPTobohFisWhQosCJGTlJOI2EG10oQEUVNgue2KH3RK41qN4l_2Vw8bSxSARvncFh4zpfaIpVAW-CXm5JlE76EOxiHs80ev1A1Qv0sneaIfJW-ktqp/s4624/20231022_110625.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2084" data-original-width="4624" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimnYn893VLJE8GNR8w9EyM3hyphenhyphenwpeDMArleu2IxSIpBr5EOwYettvo0A_DhYC75_9-br0_f-HjOZ9MPTobohFisWhQosCJGTlJOI2EG10oQEUVNgue2KH3RK41qN4l_2Vw8bSxSARvncFh4zpfaIpVAW-CXm5JlE76EOxiHs80ev1A1Qv0sneaIfJW-ktqp/w400-h180/20231022_110625.jpg" width="400" /></a></div><br /><p></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Bu
kitapları okuyalı epey zaman oldu sudan kitaplar kategorisinden
okumuştum, bloga yazmayacaktım ama son aylarda benzer romanlara denk gelince, şablon kitaplardan olduğunu fark ettim ve bunun için yazayım
dedim...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Önceki
yıllarda yayımlanan dükler, kontlar, leydilerin yer aldığı
tarihsel romantik kitaplar gibi bunlarda belli bir şablonla yazılan
romanlardan... eski çağlardaki hayali ülkelerde geçiyor, birbiri
ile sürekli savaşan 3-4 ülke oluyor, barış yapmak için
ülkelerden birinin prensesi ile diğerinin kralı veya prensi
evlilik anlaşması yapıyorlar, evlenecek kişiler birbirlerini
düğün gününde görüyorlar ve birbirlerini tanıyana (aşık
olana) değin çokça yanlış anlaşılma yaşanıyor, prensesin
babası hepsinde çok çok kötü, zalim, berbat bir kral, damat ise
muhteşem iyi biri oluyor, durmadan savaşıyorlar ve iyiler
kazanıyor, bazı kitaplarda fantastik öğeler de oluyor <a href="https://gulakca.blogspot.com/2023/08/sally-green-duman-hirsizlari.html">(bkz)</a>...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Bu
seride hoşuma giden şey yazarın duyguları okura çok iyi bir
şekilde geçirebilmesiydi, beğendim... yazar Kanada'lı, Köprü
Krallığı serisi 6 kitaptan oluşuyor gibi, bizde sadece ikisi
yayımlanmış, çok akıcı yazılmış, sayfa sayısı fazla
olmasına rağmen bir günde okunuyorlar, arada değişiklik olsun
diye veya yaz ayları için ideal kitaplar, deneyin derim... </span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjB4JrQZ9vdlvha-6qMa7owtWWqeEKrIhyOH-tTTrzJF0HQO3Tji68OXoRpPLt3azCc2EFqpOq7hZQ024yKP3_vY-wD3SbvsYyM5dD5yh5o3GgdOcdz4SGIFmNOG9T_Gzpe3DzOrij2ja7YgM9gsfd_mvGNtyQGnz85hvdaZs_I6_fnpROQp473aItSs6aj/s4624/20231022_110649.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjB4JrQZ9vdlvha-6qMa7owtWWqeEKrIhyOH-tTTrzJF0HQO3Tji68OXoRpPLt3azCc2EFqpOq7hZQ024yKP3_vY-wD3SbvsYyM5dD5yh5o3GgdOcdz4SGIFmNOG9T_Gzpe3DzOrij2ja7YgM9gsfd_mvGNtyQGnz85hvdaZs_I6_fnpROQp473aItSs6aj/w180-h400/20231022_110649.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Danielle
L. Jensen</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Gülfem Çırak</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">The
Bridge Kingdom</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
496</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2022</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Martı</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></span></p><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Herkesten uzakta, savaşçı olarak yetiştirilen bir prenses.</span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Ülkesinin güvenliği için her şeyi yapmaya gönüllü bir kral.</span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"> </span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Lara, gözlerden ırak sürdüğü yaşamı boyunca sadece bir amaç uğruna yaşamıştır: Köprü Krallığı’nı çökerterek köprüyü ele geçirmek.</span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Bir antlaşma sonucu, kendi ülkesi Maridrina ve Ithicana arasında barış sağlanmıştır ancak bunun sonucunda Lara, Ithicana Kralı Aren’la evlenmek zorundadır. Köprünün tüm sırlarını çözme ve halkına bu refah yolunu açma amacıyla Ithicana’da yeni ve sahte bir hayat yaşamaya başlar.</span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"> </span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Ülkesinin zorlu yaşam şartlarında, köprünün onlara sağladığı faydaları halkı uğruna elinde tutmaya çalışan Aren, aynı zamanda diğer ülkelerle aralarında sonsuza dek sürecek bir barış ortamı yaratmak istiyordur. Bu sebeple Maridrina’yla yapılan antlaşmaya karşı çıkmaz ve Lara’yı bu barış ortamının ilk adımı olarak görür. Tek problem Lara’ya asla güvenmemesidir.</span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Bir yanda Maridrina’yı daha rahat bir yaşama kavuşturmak için kendini feda eden Lara; öte yanda güvenli ve huzurlu bir Ithicana için elinden geleni yapan Aren.</span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">İkisi de kendi ülkesi için mücadele ederken bu evliliğin aşkı doğurması mümkün müdür?</span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Ancak doğru bilinen yanlışlar ortaya döküldükçe amaçların ve inançların değişmesi de kaçınılmaz değil midir?</span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><br /></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><br /></span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhj7QTCEEXj0BL3k-kUZcZntDsU3WqD0p88CQ30u8YcPkF0YZdoObNA7LXS_udKPwhdxwsKNJKxbHEIjg2zTZGH1TvjCztONT8oAzv8YTicHVV_7L8yp6_I5yCHeHykD2-VZXINMtDe4as_vpLeQctZ0ajyC9wJi1Ow-rPAZAPJFNr-ZxUJay6ERa9N5tVM/s4624/20231022_110637.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhj7QTCEEXj0BL3k-kUZcZntDsU3WqD0p88CQ30u8YcPkF0YZdoObNA7LXS_udKPwhdxwsKNJKxbHEIjg2zTZGH1TvjCztONT8oAzv8YTicHVV_7L8yp6_I5yCHeHykD2-VZXINMtDe4as_vpLeQctZ0ajyC9wJi1Ow-rPAZAPJFNr-ZxUJay6ERa9N5tVM/w180-h400/20231022_110637.jpg" width="180" /></a></div><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Danielle
L. Jensen</span></span></span></strong></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;">
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
İdil Bostan </span></span>
</span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">The
Traitor Queen</span></span></span></strong></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
384</span></span></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2023</span></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Martı</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></span></p></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span style="text-align: left;">Hain damgası yedikten sonra sürgüne gönderilen Ithicana Kraliçesi Lara, öz babasının ülkeyi işgal ettiğine şahit olmuş fakat yıkımı durdurmak konusunda çaresiz kalmıştı. Eşi Aren’ın savaşta kaçırıldığını öğrendiği anda, babasının onu hayatta tutmasının yalnızca tek bir sebebi olduğunu biliyordu: Hain kızını yakalamak için Ithicana Kralı’nı yem olarak kullanacaktı.</span><br style="box-sizing: border-box; text-align: left;" /><br style="box-sizing: border-box; text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Durum her ne olursa olsun, Lara bu yemi yutmaya fazlasıyla kararlıydı.</span><br style="box-sizing: border-box; text-align: left;" /><br style="box-sizing: border-box; text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Fırtına Denizleri’nde hayatını tehlikeye atarken Ithicana’ya yalnızca kralını serbest bırakmak için gitmemişti. Aynı zamanda da ülkeyi babasının pençelerinden kurtarmak adına yaptığı planı harekete geçirmeye çalışıyordu. Bunu yaparken kralın kendi silahlarını, hayatını kurtardığı kız kardeşlerini kullanacaktı.</span><br style="box-sizing: border-box; text-align: left;" /><br style="box-sizing: border-box; text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Ancak babasının sarayı hem geçilmezdi hem de oyunun içinde Lara’nın sandığından çok daha fazla oyuncu vardı. Taç, krallık ve köprü için verilen bu savaşta, dostlar ve düşmanlar birbirine karışmaya başlamıştı. Lara’nın en büyük düşmanı ise kurtarmaya çabaladığı adamın ta kendisi, ihanet ettiği eşiydi.</span><br style="box-sizing: border-box; text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Sevdiği her şey tehlikedeyken kim için ve ne için savaştığına karar vermeliydi.</span><br style="box-sizing: border-box; text-align: left;" /><span style="text-align: left;">Krallığı için mi? Eşi için mi? Yoksa kendisi için mi?</span></span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span style="text-align: left;"><br /></span></span></div><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span style="text-align: left;"><span class="text-alt" face="-apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, "Helvetica Neue", Arial, sans-serif, "Apple Color Emoji", "Segoe UI Emoji", "Segoe UI Symbol"" style="color: black; display: inline; white-space-collapse: preserve;"><b>Danielle L. Jensen</b> Kanada'da Calgary'de doğdu ve büyüdü. Finans alanında lisans derecesi ile Calgary Üniversitesi'nden 2003'te mezun oldu. Bir süre petrol ve gaz endüstrisinde çalıştı. 2010 yılında Mount Royal Üniversitesi'nde İngiliz edebiyatı okumaya başladı. İlk çıkışını 2014 yılında yaptı.
Danielle L. Jensen, The Malediction Trilogy (Lanet Üçlemesi), The Bridge Kingdom (Köprü Krallığı Serisi) ve Dark Shores Serisi ile USA Today'in en çok satan yazarıdır.
Kızı ve kocası ile birlikte Calgary, Kanada'da yaşıyor.</span><span face="-apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, "Helvetica Neue", Arial, sans-serif, "Apple Color Emoji", "Segoe UI Emoji", "Segoe UI Symbol"" style="color: black; white-space-collapse: preserve;"> </span></span></span></div>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-11282702462818509062023-10-21T23:56:00.005+03:002023-10-22T00:26:56.368+03:00MIGUEL BONNEFOY - Miras <p style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">B<span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;">u
romanı yayınevinde dolaşırken gördüm arka kapak cazip geldi ve
aldım, konu aşağıda göreceğiniz üzere yirminci yüzyılın tüm
önemli olaylarını içeriyor, ufak tefek gerçeküstü öğelerde var...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Yazarı
başarılı buldum, çok sürükleyici bir anlatıma sahipti, konu bildiğim ama okumaktan hiç bıkmadığım bir hikayeydi, sonuçta
elimden bırakamadan okudum...</span></span></p><p>
</p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Tek
hoşuma gitmeyen, kitabın <a href="https://gulakca.blogspot.com/search/label/Isabel%20Allende">Isabel Allende</a> romanlarına çok fazla
benzemesiydi, genç bir yazardan biraz daha farklı bir tarz beklemiştim ama bu durum okuma keyfimi bozmadı... velhasıl güzel
kitap, konu ilginizi çekiyorsa okuyun derim... </span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizHuadQwEXkt7pZWWPetYpiEclVKOm5bMdAS4t84LwMBdotrUsWWZh90GbPqTswB3TtED6vWNBVw75uxzC6_YLAO_zjrCG7kzCYml50lmySq66vZ9ZbnytL2h5v9A2z89vPOwPvrZelHPw8HWpx5KmzcdrydNPOwc2a1eSu86zaTMrwfuHaXiCIzJ86c7o/s4624/20231021_230054.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizHuadQwEXkt7pZWWPetYpiEclVKOm5bMdAS4t84LwMBdotrUsWWZh90GbPqTswB3TtED6vWNBVw75uxzC6_YLAO_zjrCG7kzCYml50lmySq66vZ9ZbnytL2h5v9A2z89vPOwPvrZelHPw8HWpx5KmzcdrydNPOwc2a1eSu86zaTMrwfuHaXiCIzJ86c7o/w180-h400/20231021_230054.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Miguel
Bonnefoy</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Birsel Uzma</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Héritage</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
176</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2022</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
T. İş Bankası</span></span></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"></p><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Fransa’daki bağları amansız bir salgınla kuruyup giden bir bağcı sağ kalan son asma kökünü cebine koyar ve onu California’ya taşımasını umduğu gemiye biner. Fakat hayalleri talihiyle bağdaşmaz. Karahumma olup gemiden Valparaíso Limanı’nda inmek zorunda kaldığı gün, yola çıktığı Fransa ve ayak bastığı Şili’yi bekleyen kader, gümrükteki bir yanlış anlama sonucu soyadı Lonsonier olacak ailenin de kaderi olacaktır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, Şili’deki askeri darbe ve izleyen diktatörlük yılları fonda tüyler ürpertici bir gerçeklikle akıp giderken, aralarında bir ornitolog, uçağını elleriyle inşa eden bir kadın pilot, dâhi bir orkestra şefi gibi birbirinden ilginç ve tutkulu karakterler olan bu ailenin üç nesli her nefeste ölüme meydan okuyacaktır. Miguel Bonnefoy, siperlerin derinliklerinden sıradağların doruklarına, limon ağaçlarının gölgesinden diktatörlük yıllarının karanlığına uzanan bu büyülü hikâyesiyle geniş bir zaman dilimini kısa bir romana sığdırırken, hayranlık uyandıran üslubu ile keşfedilmesi ve takip edilmesi gereken bir yazar olduğunu kanıtlıyor.</span></div><p></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span face=""Open Sans", sans-serif" style="color: #464646; text-align: left;"><b>Miguel Bonnefoy:</b> Annesi Venezuelalı, babası Şilili olan Miguel Bonnefoy, 1986 yılında Fransa’da doğdu. 2013 yılında genç yazarlara verilen Prix du Jeune Ecrivain’a layık bulundu. 2015’te yayınlanan </span><em style="box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: left;">Le Voyage d’Octavio</em><span face=""Open Sans", sans-serif" style="color: #464646; text-align: left;"> ile Goncourt Akademisi İlk Roman Ödülü finalistleri arasındaydı. 2017’de yayınlanan </span><em style="box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: left;">Sucre Noir</em><span face=""Open Sans", sans-serif" style="color: #464646; text-align: left;"> ile Femina Ödülü’ne aday oldu. 2020 yılında yayınlanan romanı </span><em style="box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: left;">Miras ( Heritage ) </em><span face=""Open Sans", sans-serif" style="color: #464646; text-align: left;">Fransa’da eleştirmenlerce övgüyle karşılandı ve pek çok dile çevrildi.</span></span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-67268082081557090652023-10-20T11:48:00.005+03:002023-10-20T16:51:11.127+03:00LAETITIA COLOMBANI - Uçurtma<p style="text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333; font-size: large;">Temmuz
ayında yazarın ilk kitabı ''<a href="https://gulakca.blogspot.com/2023/07/laetitia-colombani-sac-orgusu.html">Saç Örgüsü</a>''nü okuyup çok
sevmiştim, Uçurtma ile de devam ediyorum... bu kitapta; Saç Örgüsü
romanındaki Smita'nın kızı Lalita ana karakter olarak yer
alıyor ve Hindistan'daki kast sistemi, kadınların yeri, eğitimi,
sosyal durumu irdeleniyor... Lena; Fransız bir öğretmen, işini
çok seviyor, başına gelen trajik bir durumu atlatmak için
Hindistan'a gidiyor, orada en alt sınıf olan ''Dalit''lere
mensup küçük kız çocuklarının vahim durumu karşısında şok
oluyor ve en azından onlara okuma yazma öğretmeye karar veriyor,
bu yolla belki kendi acısını da biraz olsun unutabileceğini
düşünüyor... ama aklına geleni uygulamak, yılların
geleneği ile savaşmak hiç kolay değildir ve Lena başka başka
acılarla da karşı karşıya kalacaktır... konu öyle çok
şaşırtıcı değil, bildiğiniz bir hikayeyi anlatıyor ama o
kadar güzel bir dili var ki elimden bırakamadan okudum, kaçırmayın
derim...</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTQiZrXyehW2eXboFBpMjos1CWZugPhWyhMzySogHt-mwAcjD7GNl7YV7Bdp-Fi5q8cgyLdm4PWfCStWd_5sf-Ig0OxeFh5KrXlYHrWZ3K29JBrYzNwF-A3v_tfWH7Uqtix8aKRj-Mz7Loay8dVl77aL2nEX55-_pnnuLpO2xTidPytNs7PzNzStq9045P/s4624/20231020_101813.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTQiZrXyehW2eXboFBpMjos1CWZugPhWyhMzySogHt-mwAcjD7GNl7YV7Bdp-Fi5q8cgyLdm4PWfCStWd_5sf-Ig0OxeFh5KrXlYHrWZ3K29JBrYzNwF-A3v_tfWH7Uqtix8aKRj-Mz7Loay8dVl77aL2nEX55-_pnnuLpO2xTidPytNs7PzNzStq9045P/w180-h400/20231020_101813.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Laetitia
Colombani</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Gülşah Ercenk </span></span>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Le
Cerf-Volant</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
172</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2023</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Yan Pasaj</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><br /></span></span></p><div style="background-color: white; box-sizing: border-box;"><div style="color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Yaşadığı trajediden sonra tüm geçmişini ardında bırakarak yeni bir başlangıç yapmak için Hindistan'a giden Léna, etrafındaki her şey uykudayken okyanus kıyısında yüzmeyi alışkanlık hâline getirir. Her sabah gittiği ıssız kumsalda, küçük bir kızı yalnız başına uçurtmasıyla oynarken görür. Kız o kadar ufak tefek, o kadar cılızdır ki onu vahşi kuşların ipine asılarak uçan Küçük Prens’e benzetir. Çocuğun, balıkçılardan başka kimsenin ayakta olmadığı bir saatte, neden orada olduğunu merak eder.</span></div><div style="text-align: justify;"><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #212529;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span></div><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #212529;"><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Léna bir sabah yüzerken akıntıya kapılır. Suya batmadan önce gördüğü son şeyse gökyüzündeki uçurtmanın silüetidir… Nihayet kendine geldiğinde, küçük kız sayesinde mucizevi bir şekilde kurtarıldığını öğrenir. Ağzından tek bir sözcük çıkmayan bu küçük kız kimdir? Sessizliğinde ne gizliyordur? Geçmişinin yüklerini yanında taşıyan, geleceğe dair hiçbir beklentisi olmayan, uçurumun kenarındaki Léna’nın hayatını tümden nasıl değiştirecektir?</span></div></span><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><br /></span></div><span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="color: #212529;"><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Adaletsiz ve baskıcı bir coğrafyanın kalbinde; umutla öfkenin, gelenekler karşısında gösterilen iradenin ve yeni bir gelecek inşa etme çabasının birbirine karıştığı eşsiz bir roman. Saç Örgüsü romanındaki Smita’nın ruhunun eşlik ettiği, kız kardeşlik kavramının gözler önüne serildiği bu hikâye, yaşamaya ve mücadele etmeye dair muhteşem bir övgü.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><p align="JUSTIFY" style="color: black; font-size: medium; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span><b>Laetitia Colombani</b></span></span></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="color: black; font-size: medium; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span><span>1976 Bordeaux/Fransa doğumlu Laetitia Colombani; yapımcı, oyuncu, senarist ve</span></span></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span><span> roman yazarıdır. </span></span></span></span><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="background-color: transparent; color: #333333; text-align: left;">École Nationale Supérieure Louis Lumière'den (Sinema, fotoğrafçılık ve sese adanmış bir devlet okulu) 1998 yılında mezun olmuştur. </span><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="background-color: transparent; color: #333333;">Fransa’da bir milyonun üzerinde satış rakamına ulaşan, kırk dile çevrilen ve yirmiden fazla ödül alan Saç Örgüsü adlı romanı 2020 yılında, Kazananlar ise 2021 yılında Yan Pasaj Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Saç Örgüsü, hâlihazırda sinemaya uyarlanmaktadır.</span></span></p></span></div></span></div>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-61269014989155413572023-10-16T15:23:00.002+03:002023-10-16T15:26:40.149+03:00DOROTHY BAKER - CASSANDRA DÜĞÜNDE <p style="text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;">E<span style="font-size: large;">peydir
listemde olan bu kitaba nihayet sıra geldi, yazarı tanımıyordum
ama bu roman çok iyiydi, bir solukta okudum ve çok beğendim...</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Konu;
ilginç bir aile, birbirine çok düşkün ikizler ve hayatlarından
bir kesit (bir düğün günü) ile başlıyor... ikizlerin babaları
felsefeci, anneleri yazarmış (sıradışı bir kadınmış erken
yaşta ölmüş), ebeveynleri ikizlerin tek başlarına bir birey
olmalarını istedikleri için hiç bir örnek giydirmemişler,
farklı ilgi alanlarına yönelmeleri için teşvik etmişler ve
kızlar üniversite için ailenin yanından ayrılmışlar, büyük
ikiz Cassandra edebiyat alanında eğitim görüyor, küçüğü
Judith müziği kariyer olarak seçmiş... aileleri onları farklı
olmaları için yönlendirmelerine karşın birbirlerine çok
düşkünler, özellikle Cassandra'da bu durum saplantı halinde... sadece ima edilerek anlatılıyor (kitap 1962'de yazılmış) ama
Cassandra eşcinsel sanki ve ikiziyle de ömür boyu birlikte olmayı
planlıyor gibi... Judith'in müzik eğitimi için ikizinden ayrılıp,
New York'a gitmesi, üstüne üstlük birde evleneceğini bildirmesi
Cassandra'da ne yapacağını bilemediği bir şoka sebep olur ama
yine de düğün için aile evlerine gider ve hikaye devam eder...</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Roman
üç bölümden oluşuyor, önce Cassandra, sonra Judith, sonra yine
Cassandra hikayeyi anlatıyor... benim yukarıda dümdüz yazdığıma
bakmayın değişik bir anlatımı vardı çok beğendim... hem
birbirleriyle hem de ailenin fertleriyle ilişkileri, psikolojik
durumları güzel resmedilmişti çok iyiydi, okuduğuma memnunum,
deneyin derim...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigO0SXXQvVfluI_ZMn-4LmAgc144Ej8pIVUj63xnpyivzaLRSVUTRemiHKoxuDrGUvGLfqiz6bFjHNVR5AwaP8AtbM16FmGXb1TPenMB8E63ilz67BdCizNt4YxPEzaYJ_gJjlPJF44nUJ3Qsi6xhM8a35VT5J8n9JptEGkm3H3QJAWw-RiDTQPDG6Uwed/s4624/20231016_121733.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigO0SXXQvVfluI_ZMn-4LmAgc144Ej8pIVUj63xnpyivzaLRSVUTRemiHKoxuDrGUvGLfqiz6bFjHNVR5AwaP8AtbM16FmGXb1TPenMB8E63ilz67BdCizNt4YxPEzaYJ_gJjlPJF44nUJ3Qsi6xhM8a35VT5J8n9JptEGkm3H3QJAWw-RiDTQPDG6Uwed/w180-h400/20231016_121733.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Dorothy
Baker</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Avi Pardo</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Cassandra
at the Wedding</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
184</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2021</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
YKY</span></span></span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans", Arial, Helvetica, sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Üniversite öğrencisi Cassandra Edwards, ikiz kardeşi Judith’in düğününe katılmak üzere aile çiftliğine doğru yola çıkar. Daima öbür yarısı olarak gördüğü Judith’le birlikte, entelektüel anne babasının gözetiminde müzik, edebiyat ve felsefeyle iç içe büyümüş olan Cassandra için burası vazgeçilmez anılarla doludur. Kız kardeşinin ufuktaki evliliğine ölüm kalım meselesiymiş gibi yaklaşan ve düğünü sabote etmeye kararlı olan Cassandra’nın gelişiyle çiftlikte işler çığırından çıkacaktır.</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans", Arial, Helvetica, sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Aile nereye kadar bir sığınak, nereden sonra boğucu bir odadır? Kendini hep bir başkasının varlığıyla tanımlamış biri gerçekte kim olduğunu nasıl anlayabilir? Dorothy Baker’ın 1962 tarihli romanı “CASSANDRA DÜĞÜNDE” evin dışındaki dünyayla yüzleşmeye, aile bağlarına ve özellikle kardeşlere dair sorular soran, unutulmayacak bir roman.</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans", Arial, Helvetica, sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Tıpkı kahramanı gibi, yerinde duramayan bir enerji ile derin bir hüzün arasında mekik dokuyan “Cassandra Düğünde” keşfedilmeyi bekleyen trajikomik bir başyapıt.</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans", Arial, Helvetica, sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Salinger’ın Çavdar Tarlasında Çocuklar ve McCullers’ın Düğünün Bir Üyesi romanları gibi modern Amerikan klasiklerinin arasında yer almayı hak ediyor. – Georgia Hammick</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans", Arial, Helvetica, sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Yetişkinliğe geçişin yol açtığı dehşet üzerine yazılmış okuduğum en iyi kitaplardan biri. – Deborah Eisenberg</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans", Arial, Helvetica, sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><b>Dorothy Baker</b> (1907-1968) ABD’nin Montana eyaletinin Missoula şehrinde doğdu, California’da büyüdü. UCLA’den mezun olduktan sonra Fransa’ya gitti, burada bir roman yazmaya başladı ve 1930 yılında eleştirmen, akademisyen ve yayıncı Howard Baker’la evlendi. Çift California’ya döndükten sonra Baker UCLA’de Fransızca bölümünü bitirdi, ardından bir özel okulda Latince dersleri verdi. Birkaç öyküsü yayımlandıktan sonra tüm zamanını yazmaya ayırdı. 1938’de beyaz bir caz müzisyeninin öyküsünü anlatan Young Man with a Horn’u yayımladı; roman eleştirmenlerden övgü aldı, daha sonra başrolünde Kirk Douglas’ın yer aldığı sinema uyarlaması çekildi. Baker 1942’de Guggenheim Bursu kazandı, sonraki yıl Trio’yu yayımladı; bu romanda bir lezbiyen ilişkinin açıkça konu edilmesi o dönemde infial uyandırdı. Son romanı “Cassandra at the Wedding’de” (Cassandra Düğünde, YKY, 2021) sıra dışı ölçüde yakın iki kız kardeşin ilişkisini irdeledi; Howard Baker’a göre bu iki karakterin çıkış noktası Dorothy Baker’ın kendisi ile çiftin iki kızıydı. Baker 1968 yılında kanserden yaşamını yitirdi.</span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-30586396448771144362023-10-09T15:25:00.010+03:002023-10-10T00:42:23.564+03:00JAVIER MARÍAS - YARINKİ YÜZÜN 1: ATEŞ VE MIZRAK<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Yazarla
tanışmam 2018'de <a href="https://gulakca.blogspot.com/2018/11/javier-marias-ac-bir-baslangc-bu.html">Acı Bir Başlangıç Bu</a> romanı ile oldu ve
<strong><span style="font-weight: normal;">Mar</span></strong><strong><span face="Arial, sans-serif"><span><span style="font-weight: normal;">í</span></span></span></strong><strong><span style="font-weight: normal;">as'a
pek ısınamadım... yazardan ilk olarak Yarınki Yüzün serisini
okumayı planlamış ama gerçekleştirememiştim keşke bunu
başarabilseymişim... bu kitabı da, yazarı da, çeviriyi de, çok çok
daha fazla sevdim...</span></strong></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Yine
içinden başka başka cümleler çıkan uzun cümlelerle yazıyor,
bir konudan başlayıp, çok farklı bir konuda ilerleyip, farklı
bir yerde bitirebiliyor ama hiç bir konuyu ortada bırakmıyor
sonradan oraya mutlaka dönüyor... pek fazla olay kurgusu yok,
konuşma yok, ana karakter Jamie Deza sürekli anlatıyor da
anlatıyor... böyle yazınca sıkıcı gibi gözüküyor ama hiç
değildi, ilk cümlelerinden beni yakalayıp peşinden sürükledi ve çok
sevdim, yineliyorum ama keşke bu kitapla başlasaymışım...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><strong><span style="font-weight: normal;">Konu;
tarihle (İspanya İç Savaşı, Franco Diktatörlüğü, II. Dünya
Savaşı), istihbarat faaliyetleriyle, dilbilim ve çeviriyle ilgili
ama olayın özünde Mar</span></strong><strong><span face="Arial, sans-serif"><span><span style="font-weight: normal;">í</span></span></span></strong><strong><span style="font-weight: normal;">as
insan davranışlarını açıklıyor...</span></strong></span></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"></span></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><strong><span style="color: #0000cc; font-size: large;"><span style="font-weight: normal;">''...insanların
konuşmasına izin vererek, onları sağgörüyle, çıkarım yapma
yetisiyle, yorum cesareti ve bağlantı kurma yeteneğiyle, yani
aramıza sızan Alman uzmanlarda ve zaten başından beri
topraklarımızda olan gizli Nazi yanlılarında bulunduğu
varsayılan, hatta onlara teslim edilen niteliklerle gözleyerek,
insanların derinliğine, temeline, neredeyse özüne inilebileceğini
gördü; bir insanın ne işe yarayıp ne işe yaramayacağı,
kendisine nereye kadar güvenilebileceği, özelliklerinin ve
meziyetlerinin, kusurlarının ve sınırlarının neler olduğu,
ruhunun dayanıklı mı kırılgan mı, yozlaşmaya meyilli mi sağlam
mı, korkak mı gözüpek mi, hain mi vefalı mı, pohpohlanmaya
karşı duyarlı mı duyarsız mı, bencil mi özverili mi, kibirli
mi köle ruhlu mu, riyâkar mı açık sözlü mü, kararlı mı
şüpheli mi, kavgacı mı yumuşak başlı mı, zalim mi merhametli
mi olduğu, hepsi bilinebilirdi, herhangi bir şey, her şey. Ayrıca
gerektiğinde ya da emredildiğinde kimin soğukkanlılıkla adam
öldürebileceği, kimin ölmeyi tercih edeceği de önceden
bilinebilirdi, ama bu herkes için kesinlikle anlaşılması en zor
özelliktir; (......) Belki konuşan kişiler nadiren önemli ya da
ilginç bir şey söylüyorlardı, ama kendilerine ilişkin her şeyi,
ne zaman rol yaptıklarını bile söylüyorlardı sonunda.
Doğrulanan bu oldu. Günümüzde de olmaya devam eden ve bildiğimiz
budur.'' </span></span></strong></span></span>
</p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><strong><span style="color: #0000cc; font-size: large;"><span style="font-weight: normal;">''Ama
insanlar tek yönlü değildir'' dedim. ''Koşullara, karşılarına
çıkan durumlara bağımlıdırlar, ayrıca değişirler,
bozulurlar, düzelirler ya da sağlamlaşırlar. (.....)</span></span></strong></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><strong><span style="color: #0000cc; font-size: large;"><span style="font-weight: normal;">''Evet
insanlar tek yönlü değildir Jacobo, babanda haklı. Hiç kimse
temelli şöyle ya da böyle değildir; (.......) Buna rağmen, buna
rağmen, hem başkalarında hem de kendimizde ta başından beri
adını koyduklarımızdan çok daha fazla şey gördüğümüz de
doğrudur. Daha önce de dediğim gibi, en büyük sorun genellikle
görmek istemeyişimiz, görmeye cesaret edemeyişimizdir. (.......)
Zaten söz konusu grubun kalkıştığı şey ya da hedefi de buydu:
bireylerin koşullarından bağımsız olarak neler yapabileceğini
araştırıp saptamak ve deyim yerindeyse, yarınki yüzlerini
bugünden tanımak; yani yüzlerinin yarın nasıl olacağını
şimdiden bilmek ve dediğin, ya da babanın dediği gibi, her
halukârda şerefli bir hayat mı süreceklerini yoksa bu şerefli
hayatın ödünç mü verildiğini, yani onu kirletme fırsatı
çıkmadığı için mi, temelli lekeleyecek ciddi bir tehdit
olmadığı için mi şerefli olduğunu saptamak. (syf:324-326)''</span></span></strong></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Romanı çok beğendim, çeviri mükemmeldi, bu okuma zevkimi artıran bir unsur oldu yazmadan geçmeyeyim, </span></span><span style="color: #333333;">ben serinin diğer kitaplarından devam edeceğim </span><span style="color: #333333; text-align: left;">size de kaçırmayın okuyun derim...</span></span></p><p style="text-align: justify;">
</p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBKCM6hVKb7vNd0ZQovjjuUQRowVZxBdmBlez1XRVjOu186ztv8vArlzetHRZF1zSUYQyoq4IWASKjqthbPBbI-RaNLNmXwt8SC7uOQ-XKn2YRhx0IjfjcS-Jb0SwVlNPlvSLkKElQE48QgBcbA5ZosZbitqnDafOoI7ZD-2Rnz7WIXTl3tgCaivoOcyvz/s4624/20231009_132230.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBKCM6hVKb7vNd0ZQovjjuUQRowVZxBdmBlez1XRVjOu186ztv8vArlzetHRZF1zSUYQyoq4IWASKjqthbPBbI-RaNLNmXwt8SC7uOQ-XKn2YRhx0IjfjcS-Jb0SwVlNPlvSLkKElQE48QgBcbA5ZosZbitqnDafOoI7ZD-2Rnz7WIXTl3tgCaivoOcyvz/w180-h400/20231009_132230.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Javier
Mar</span></span></span></strong><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face="Arial, sans-serif"><span><span style="font-weight: normal;">í</span></span></span></span></strong><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">as</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Roza Hakmen</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Tu
rostro mañana 1: Fiebre y lanza </span></span></span></strong>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
336</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2011</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Metis</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></span></p><p class="NoIndent" style="font-family: Helvetica, Arial, Verdana, Geneva, sans-serif; line-height: 1.2; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">21. yüzyılın önde gelen edebiyat yapıtlarından sayılan <i><a href="https://www.metiskitap.com/Catalog/Book/5130" style="color: black; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none;">Yarınki Yüzün</a></i> nihayet Türkçede. Javier Marías, Nobel Edebiyat Ödülü'nün sağlam adaylarından biri olarak görülüyor. <i><a href="https://www.metiskitap.com/Catalog/Book/5130" style="color: black; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none;">Yarınki Yüzün</a></i> kırkın üstünde dile çevrildi. Şimdi Türkiye'de de okurlar bu güçlü romanı, Roza Hakmen'in İspanyolcadan çevirisiyle okuyabilecekler.</span></p><p style="font-family: Helvetica, Arial, Verdana, Geneva, sans-serif; line-height: 1.2; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; text-indent: 15px;"><span style="font-size: large;"><i><a href="https://www.metiskitap.com/Catalog/Book/5130" style="color: black; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none;">Yarınki Yüzün</a></i>, günümüz edebiyatının genel eğilimlerinin aksine, olağanüstü bir dil kullanımına dayanıyor: Hem edebi bir ziyafet olup hem de okuru kendine heyecanla bağlayan o ender eserlerden. Romanın ilk cildi olan Ateş ve Mızrak'ın başkahramanı, Londra'da yaşayan Jaime Deza, İspanyol çevirmen Deza, karısından ayrılmanın bunalımını atlatamamış, eski defterleri kapatamamış bir adam. Sürgünde olmayan bir sürgün. İnsanların içyüzünü, maskelerin altında saklananı görme konusunda özel bir yeteneği olan Deza'nın bir "insan tercümanı ya da yorumcusu" olarak İngiliz Gizli Servisi'nin hizmetine girmesiyle gelişen olaylar, tanıştığı sıradışı kişilerin casus filmlerine taş çıkaran hikâyeleriyle birlikte daha da ilginç bir hal alıyor.</span></p><p style="font-family: Helvetica, Arial, Verdana, Geneva, sans-serif; line-height: 1.2; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; text-indent: 15px;"><span style="font-size: large;">Tıpkı yarattığı kurmaca karakter gibi keskin bir gözlem ve çözümleme yeteneğine sahip olan Marías'ın yazım tarzı, gücünü ve özgünlüğünü detaylara gösterdiği dikkatten, bir konuyu ele alırken asla yüzeysel olanla yetinmeyip onu derinlemesine, her açıdan, amansızca irdelemesinden alıyor. Sözcüklerin düşüncenin hızını kesmesine, onu yönlendirmesine izin vermiyor Marías. Düşünceler, anılar çılgınca dallanıyor ama asla dağılıp gitmiyor. Her şey büyük bir yapbozda yerli yerinde...</span></p><p style="font-family: Helvetica, Arial, Verdana, Geneva, sans-serif; line-height: 1.2; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; text-indent: 15px;"><span style="font-size: large;"><br /></span></p><div class="NameRed" style="color: #ad2131; font-family: Helvetica, Arial, Verdana, Geneva, sans-serif; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px 0px 10px; text-align: justify;"><div align="JUSTIFY" style="color: black; font-family: "Times New Roman"; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face="lucida sans unicode, sans-serif"><span><b>Javier Marías</b> 1951'de </span></span></span><span style="color: #333333;">Madrid'de doğdu.</span><span style="color: #333333;"><span face="lucida sans unicode, sans-serif"><span> Çocukluğunun bir kısmı, babasının çeşitli okullarda ders verdiği ABD’de geçti. Madrid’deki Colegio Estudio’dan mezun oldu. Marías yazmaya erken yaşlarında başladı. Mientras ellas duermen’deki hikayelerden biri olan “La vida y la muerte de Marcelino Iturriaga”yı yazdığında 14; ilk romanı Los dominios del lobo’yu yazdığında ise 17 yaşındaydı. Madrid Complutense Üniversite’sine girince, İngilizceden İspanyolcaya çeviri yapmaya başladı. Updike, Hardy, Conrad, Nabokov, Faulkner, Kipling, James, Stevenson, Browne ve Shakespeare İspanyolcaya çevirdiği yazarlar arasındadır. 1979 yılında Sterne’ün eseri Tristram Shandy’den yaptığı çevirisiyle Premio de traducción Fray Luis de León’a layık görüldü. 1983-1985 yılları arasında Oxford Üniversitesi’nde İspanyol Edebiyatı ile Çeviri Kuramları dersleri verdi. Marías 1986’da El hombre sentimental’i, 1988’de de konusu Oxford Üniversitesinde geçen Todas las almas ‘ı, 1992’de Corazón tan blanco’yu (Beyaz Kalp, YKY 2016) yayımladı. 1994’te çıkan romanı Mañana en la batalla piensa en mí (Yarın Savaşta Beni Düşün YKY 2016), Venezuela Rómulo Gallegos Prize’a layık görüldü. Marias’ın 1986’dan itibaren yazdığı romanların kahramanların hepsi çevirmenlerdir. Bunda bizzat çevirmen olarak yaşadıklarından esinlenmiştir. 2002’de Marías, üçlemesinin ilk kitabı olan Tu rostro mañana 1. Fiebre y lanza’yı (Yarınki Yüzün Cilt1, Ateş ve Mızrak Metis 2011) yayımlar. Üçlemenin ikinci cildi Tu rostro mañana 2. Baile y sueño 2004’te (Yarınki Yüzün Cilt2, Dans ve Rüya Metis 2011), son cildi Tu rostro mañana 3. Veneno y sombra y adiós (Yarınki Yüzün Cilt3, Zehir, Gölge,Veda Metis 2012) ise 2007’de yayımlandı. Los enamoramientos (Karasevdalılar YKY 2015) 2011’de, Así empieza lo malo (Acı Bir Başlangıç Bu YKY 2018) ise 2014’te yayımlandı. Son romanı Berta Isla ise 2017'de okurlarıyla buluştu, eserleri elliye yakın dile çevrilmiştir. 2006’da Real Academia Española üyeliğine seçilmiştir. </span></span></span><span style="color: #333333;">Reino de Redonda adlı küçük çaplı bir yayınevi işleten ve haftalık olarak El País gazetesine yazılar yazan </span><span style="color: #333333;">Marías, 11 Eylül 2022'de hayatını kaybetmiştir.</span></span><i style="color: #333333; font-size: x-large;"> </i></div></div>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-3631410650057846422023-09-27T10:49:00.000+03:002023-09-27T10:49:14.138+03:00RALF ROTHMANN - Süt ve Kömür<p style="text-align: justify;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;"><span style="font-size: large;">Geçen
sene yazarın <a href="https://gulakca.blogspot.com/2022/04/ralf-rothmann-baharda-olmek.html">Baharda Ölmek</a> ve <a href="https://gulakca.blogspot.com/2022/11/ralf-rothmann-o-yazn-tanrs.html">O Yazın Tanrısı</a> romanlarını
okudum ve sevdim, bu iki kitabın devamı gibi olan Süt ve Kömür'e
geldi sıra... romanlar üçleme gibi (karakterler ortak) ama mutlaka
hepsini okumanız gerekmiyor tek tek de okunabiliyor, bunu da not
etmiş olayım...</span></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">İlk
iki roman II. Dünya Savaşı sırasında, bu ise 1960'ların
sonlarında bir kömür havzasında geçiyor... aşağıda da
göreceğiniz üzere yılların (savaşın) yükü üzerlerine binmiş
bir ailenin dramı anlatılıyor... anne babanın ilişkileri çok
yıpranmış, çocukların her biri kendi aleminde tepkiler veriyor,
ergenlik sorunları hikaye içinde epeyce yer kaplıyor...</span></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Yazarı
çok başarılı buluyorum o kesin, ilk iki romanı da severek
okumuştum ama bunda öyle olmadı maalesef... hikayenin aşırı
mutsuz durumu beni çok zorladı, ergenlik sorunları hiç ilgimi
çekmedi o kısımlarda sıkıldım, Simon'un geçmişi
hatırlamasıyla ilerlediği için öykü öykü gidiyor, daldan dala
atlıyordu o da bana uymadı ve bu kısa kitap çoook uzun zamanımı
aldı... keşke bırakıp başka zaman okusaymışım diye de
düşündüm ama öyle yapsaydım kesin yarım kalırdı, yazarı
sevdiğim için yarım bırakmak da istemedim ve bitirdim... sonuç
olarak; bana uymadı ama roman kötü değil, yazarı tanıyorsanız
bunu da deneyin derim... </span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhu5xCzWGbIeAjOd_old_dp0uJQw1yqcjIm_1j1nh1o1cADBzI0UtUiX0ST692RgVU4UwQmZHrZufVzUmv-jSwdqOPvAa0MLaZsE9U5hmoQ_akVq64t91kVcIs1zxBAu8fqWWyBfMQq7P6xTDLFPZm7IP0tDJhklLEqTq3Bixctgmpz_P-ndYmijxfpHtBH/s4624/20230927_095309.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhu5xCzWGbIeAjOd_old_dp0uJQw1yqcjIm_1j1nh1o1cADBzI0UtUiX0ST692RgVU4UwQmZHrZufVzUmv-jSwdqOPvAa0MLaZsE9U5hmoQ_akVq64t91kVcIs1zxBAu8fqWWyBfMQq7P6xTDLFPZm7IP0tDJhklLEqTq3Bixctgmpz_P-ndYmijxfpHtBH/w180-h400/20230927_095309.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Ralf
Rothmann</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Serap Gülerçin Karluk </span></span>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Milch
und Kohle</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
128</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2021</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
YKY</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><br /></span></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Süt ve Kömür, 60’lı yıllarda Ruhr havzasında fiziksel şiddet, sıkışmışlık ve zor koşullarla başa çıkma çabasıyla şekillenen hayatları betimliyor. Ben anlatıcı Simon, annesinin ölümünden sonra kendini gençlik yıllarının geçtiği evde bulur ve o günlerdeki kırılgan ilişkilere dair anıları canlanır. Baba, Schleswig’deki süt sağma taburesini yeraltındaki yıpratıcı maden işiyle değiştirmiştir, hafta sonları dans kaçamaklarıyla biraz soluk alan annenin, kocasının bir iş arkadaşıyla, misafir işçi Gino’yla ilişkisi vardır. 15 yaşındaki Simon, anne babası için ciddi anlamda kaygılanamayacak kadar kendi ergenliğiyle meşguldür ancak hassas psikolojisiyle kardeşi, ebeveyn ilişkisinin başarısızlığına çok daha farklı tepki verir...</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><i><span style="font-size: large;">Annem gülmedi, sadece baktı ona; ama bakışında o denli yabancı, şenlikli bir şey vardı ki ben doğmadan önceki bir dünyaya ait bir bakışmış gibi geldi bana. Gino çakmağını çaktı, bir an için ortamda açıklanamaz ve bir alevin ağırlığı kadar kavranamaz bir değişiklik sezdim.</span></i></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">“Bu yazı dilinin ardında aslında hep özlemini çektiğimiz bir yazın var. Ralf Rothmann kendi kuşağını en iyi temsil eden yazar.” -Peter Handke</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">“Ralf Rothmann, Süt ve Kömür’le büyük bir iş başardı: Konuyu fazla uzatıp tadını kaçırmadan, akıllıca, yaşam dolu ve zarif bir biçimde ele alan, Anglosakson öncüllerinden aşağı kalmayacak bir Alman yazını.” -Hartmut Wilmes, Kölnische Rundschau</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><b style="color: black; font-family: brandon_grotesque_regularRg;">Ralf Rothmann </b><span style="color: black; font-family: brandon_grotesque_regularRg;">1953, Schleswig doğumlu. Gençliği Ruhr havzasında geçti. İlk öykü kitabı “Messers Schneide” 1986’da yayımlanan yazar, yapıtlarıyla 2005’te Heinrich Böll ödülüne, 2006’da Max Frisch ödülüne, 2013’te Friedrich Hölderlin ödülüne layık görüldü. Berlin’de yaşıyor.</span></span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-12734262110715938892023-09-07T20:29:00.004+03:002024-03-09T11:49:18.828+03:00OMAR EL AKKAD - AMERİKAN SAVAŞI<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Bu
kitabı yine indirimliler arasında buldum, açıkçası Amerika ile
ilgili hiçbir şey ilgimi çekmiyor ama yazarı dikkate değer geldi
ve okumak istedim... konu aşağıda anlatılıyor, 2074 yılına
gelinmiş, dünyanın neredeyse tamamında fosil yakıtlardan
vazgeçilmiş, güneş enerjisi ve diğer benzer kaynaklar
kullanılıyor, A.B.D'de yine bu nedenle iç savaş başlamış,
topraklarının bir kısmı Meksikalılar tarafından işgal edilmiş
güney eyaletlerinde özerk bir bölge oluşmuş ve savaş 2095
yılına kadar devam etmiş, sonrasında başlayan ve 10 yıl süren salgınla 100
milyondan fazla insan ölmüş... iklim krizi nedeniyle sular
yükselmiş ve bir çok yer sular altında kalmış karalar bir
miktar küçülmüş... günümüzde A.B.D tarafından karıştırılan
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri durumlarını düzeltip büyük
bir imparatorluk kurmuşlar (nasılından hiç bahsetmiyor) ayrıca
Çin büyük küresel güç olarak A.B.D'nin yerini almış...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Özetle
yazar bugünkü durumu tamamıyla tersine çevirmiş, öyle ki Avrupa
Birliği'nden gemilerle mülteciler Kuzey Afrika'ya göç etmeye
çalışıyorlar... gelecekte böyle şeyler olamaz mı? olabilir
tabii ki ama bu kadar tersyüz bana çok zorlama bir kurgu geldi...
ayrıca çok gereksiz uzatılmış bölümler vardı epeyce sıkılarak
ve bu kısımları atlayarak okudum... tek iyi yanı Sarat
karakteriydi yaptıklarını tasvip etmesem de kurgu olarak başarılı
buldum, keşke yazar bildiğimiz dünya da değil de kurgu bir
haritada Sarat'a ağırlık vererek bu hikayeyi anlatsaydı çok daha
iyi olurdu diye düşündüm... yazardan daha çok şey beklemiştim
ama olmadı okumasanız da olur...</span></span></p><p>
</p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZIusUI8yeYIJJ2LoiwmchrKyHWbsLVREscuZpduZbWna456FmtahVKt-9HtYsquqL2IMLikND5K5nv07Ool9JYF8JEffiNBJ78-pKyPHAtLYZTmRvhnV0E0O8yxh8JDwhy_erObTLirU-M8MnfQ5IBNy_H-llQhXp8KxVcBCFSElX3lz6fHTxS1Fg3MNq/s4624/20230907_122100.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZIusUI8yeYIJJ2LoiwmchrKyHWbsLVREscuZpduZbWna456FmtahVKt-9HtYsquqL2IMLikND5K5nv07Ool9JYF8JEffiNBJ78-pKyPHAtLYZTmRvhnV0E0O8yxh8JDwhy_erObTLirU-M8MnfQ5IBNy_H-llQhXp8KxVcBCFSElX3lz6fHTxS1Fg3MNq/w180-h400/20230907_122100.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Omar
El Akkad</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Selim Yeniçeri </span></span>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">American
War</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
424</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2021</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Doğan Kitap</span></span></span></p><p><span style="font-size: large;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"> <span face="SFProDisplay, arial, sans-serif" style="background-color: white; color: #212529;">"Herkes bir Amerikan savaşında savaşır."</span></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">2074 yılında ABD'de fosil yakıtları yasaklayan bir yasa kabul edilince, Güney eyaletleri İkinci Amerikan İçsavaşı'nı başlatır. Louisiana'nın iklim değişikliğiyle zarar görmüş sahil kesiminde yaşayan Sarat, savaş çıktığında henüz altı yaşındadır. Küçük kız, babası bir intihar saldırısında ölünce annesi ve kardeşleriyle bir kampa yerleşmek zorunda kalır. Bir gün burada Albert Gaines'le tanışır. Bu gizemli adamın rehberliğinde, Sarat'ın kalbinde isyan ve intikam ateşi yanmaya başlayacaktır. </span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Eleştirmenlerin övgülerini toplayan Amerikan Savaşı, dünyanın geri kalanına hükmetmeyi alışkanlık haline getirmiş bir ülkeye, parçalanmış bir gelecek gömleği biçiyor.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"></p><p style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Omar
El Akkad</b>, 1982’de Kahire’de doğdu, Doha’da büyüdü.
16 yaşında Kanada’ya yerleşti ve Queen’s Üniversitesi’nde
bilgisayar bilimleri okudu. Gazeteci olarak Afganistan işgali, Arap
Baharı ve Guantanamo mahkûmlarıyla ilgili çok sayıda haber
yaptı. Eşi ve kızıyla Portland’da yaşıyor. 2017'de yazdığı Amerikan
Savaşı ilk romanıdır. </span></span></p><p></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-33264761491788648802023-08-30T21:18:00.008+03:002023-09-04T11:30:30.315+03:00DORIS LESSING - TÜRKÜ SÖYLÜYOR OTLAR <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="color: red; font-size: x-large;"><b>30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun... Nice nice yüz yıllara...</b></span></div><div><br /></div><div><br /></div><div><br /></div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIvVVa-EQVRqcSN9CNkoYQCokxRagoWKj5IfetmCpQOD71EXKzEbwdQE4Z_5R7YkqND9myQKPR4bN-qPaczcPZ7p9eBjkS5cnbA8_juFWjtdMZidkH4gVO-w0n58rQDMFDOTzHghROfg1q7TY2Ud4iC7C08w912YiikLmhtx03L_4U-8m3pWRXR-aiI_j7/s4624/20230830_172711.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2084" data-original-width="4624" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIvVVa-EQVRqcSN9CNkoYQCokxRagoWKj5IfetmCpQOD71EXKzEbwdQE4Z_5R7YkqND9myQKPR4bN-qPaczcPZ7p9eBjkS5cnbA8_juFWjtdMZidkH4gVO-w0n58rQDMFDOTzHghROfg1q7TY2Ud4iC7C08w912YiikLmhtx03L_4U-8m3pWRXR-aiI_j7/w400-h180/20230830_172711.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;">Doris
Lessing'le 2008'de okuduğum </span><i style="color: #333333; font-family: "lucida sans unicode", sans-serif;">Altın Defter</i><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;">'le tanıştım ve
çok sevdim, ikinci olarak </span><i style="color: #333333; font-family: "lucida sans unicode", sans-serif;">Türkü Söylüyor Otlar</i><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;">'ı (ismini
muhteşem buluyorum) seçmiştim aslında ama o zamanlar ırkçı bir
hikaye okumak istememiştim ve bugüne kaldı... arada yazarın </span><i style="color: #333333; font-family: "lucida sans unicode", sans-serif;">Mara
ve Dann</i><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;"> romanını okudum onu da çok beğendim ve sıra </span><i style="color: #333333; font-family: "lucida sans unicode", sans-serif;">Türkü
Söylüyor Otlar'</i><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;">a geldi... yazarın birbirinden çok farklı bu
üç romanını da çok sevdim ama sanki </span><i style="color: #333333; font-family: "lucida sans unicode", sans-serif;">Türkü Söylüyor Otlar
</i><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;">bir adım daha öne çıkıyor, muhteşemdi...</span></span></div><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Kitapta
ırkçılığa dair konular var fakat hikayenin özü; birbiri ile
alakasız karakterde ve hayata karşı farklı beklentileri olan iki
kişinin tamamen rastlantı sonucu evlenmeleri ve derme çatma bir
çiftlikte, yoksulluk içinde hayatı sürdürmeye çalışmaları (daha çok zaman
geçirmeleri) üzerine şekilleniyor... Mary; fakir ve sorunlu
ailesinden yatılı okula giderek sonrasında da stenograf olarak iş
bularak kurtulan ve şehirde hayatından memnun bir şekilde
yaşayarak 30 yaşına kadar gelen genç bir kadındır... ne
evlenmek ne de çocuk sahibi olmak istemektedir, arkadaşlarıyla
vakit geçirip işine gidip gelerek günlerini geçirmektedir... bir
gün arkadaşlarının konuşmalarına kulak misafiri olur ''zaten
onunla kim evlenmek ister ki'' minvalinde bir takım sözler duyar ve bundan sonra evlenmek onda bir saplantı haline gelir... diğer yanda yoksul bir
çiftçi olan Dick yıkık dökük bir çiftliğe sahiptir, bir türlü
iki yakasını bir araya getiremez, hevesle bir işe başlayan ama
bir türlü onu sonuca ulaştıramayan, talihi de yaver gitmeyen,
etrafındaki insanlarca <i>bir</i> <i>kaybeden</i> olarak görülen
biridir... pek fazla şehre gitmez ama gittiği bir gün arkadaşının
ısrarı ile sinemaya gider ve orada Mary'i ile tanışır, kadının
onunla ilgilenmeyeceğini düşünse de tek amacı evlenmek olan Mary
ona ilgi gösterir ve kısa süre sonra evlenip çiftliğe
gelirler... başkalarıyla ilişki kurmadan, yalnızlık içinde ne
yaptıklarını bilemedikleri bir hayat başlar, siyahi
hizmetkarlarla ilişkiler de ayrı bir sorun olarak ortada
durmaktadır ve hikaye devam eder...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Kasvetli bir konuyu mükemmel anlatmıştı, romanı elimden bırakamadan
okudum, çiftliğin ve insanların tasvirleri de çok iyiydi sanki
bende oradaymışım gibi hissettim... beyazların siyahilere bakışı, her iki tarafında açmazları iyi anlatılmıştı,
velhasıl muhteşem bir romandı kaçırmayın okuyun derim...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #2b00fe; font-size: large;">Dağlar arasındaki bu köhne çukurda </span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="text-align: left;"><span style="color: #2b00fe; font-size: large;">Soluk ay ışığında, türkü söylüyor otlar</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="text-align: left;"><span style="color: #2b00fe; font-size: large;">Çökmüş mezarlar üstünde, kilise çevresinde</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm; text-align: left;"><span style="color: #2b00fe; font-size: large;">O boş kilise, yalnızca rüzgarın barınağı.</span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm; text-align: left;"><span style="color: #2b00fe; font-size: large;"><i><b>T.S. Eliot'un ''Çorak Ülke'' şiirinden, çeviri Cevat Çapan</b></i></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjpFDgVDA6kX2bHK3A6_zUgkuJ77YqUTR-oumizS_JSUqAQOW0Xp2A-2df3w7cXf2nyC1xO6wwZ92FdE3H0a2xOgl_9FNmFfM2-fzcJ4lRLPJL12tbYdXlfh4BUHlSTeNDd2heSBhRGGNRPeEa38rZijld3GuMYOyZGnOznNU49k06lf2pY2INP3-N8byY/s4624/20230830_172510.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjpFDgVDA6kX2bHK3A6_zUgkuJ77YqUTR-oumizS_JSUqAQOW0Xp2A-2df3w7cXf2nyC1xO6wwZ92FdE3H0a2xOgl_9FNmFfM2-fzcJ4lRLPJL12tbYdXlfh4BUHlSTeNDd2heSBhRGGNRPeEa38rZijld3GuMYOyZGnOznNU49k06lf2pY2INP3-N8byY/w180-h400/20230830_172510.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Doris
Lessing</span></span></span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Seçkin Selvi</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">The
Grass is Singing </span></span></span></strong>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
248</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2023</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
T. İş Bankası</span></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"> <span face=""Open Sans", sans-serif" style="background-color: white; color: #464646;">“Çok kötü bir iş.” Türkü Söylüyor Otlar’da Rodezya’nın ırkçı beyazları, Turner'ların uzak çiftliğinde işlenen cinayetten bu alelade cümleyle söz ederler. Ayrıcalıklarını korumak, krizleri sıradanlaştırmakla mümkündür. Lessing’in 1950 yılında yayımlanan romanı Türkü Söylüyor Otlar bağımsız, şehirli bir beyaz kadın olan Mary’nin, yine beyaz bir çiftçi olan Dick’le evlenip onun çiftliğine taşınması üzerine kuruludur. Yalıtılmışlık, tekdüze çiftlik yaşamı, yarı-insan konumuna itilmiş siyah hizmetçiler ve Dick’in onulmaz yoksulluğu Mary’de şiddetli bir ırkçı nefrete evrilir, ta ki yeni siyahi hizmetçisi Moses’in gelişine dek. Moses’in Mary’yle kurduğu bağın özgünlüğü, aralarındaki efendi-hizmetçi gerilimiyle daha da karmaşıklaşacaktır. </span><a href="https://www.iskultur.com.tr/yazarlar/doris-lessing" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #001540; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-decoration-line: none; transition: all 0.5s ease 0s;"><strong style="box-sizing: border-box; outline: none;">Doris Lessing</strong></a><span face=""Open Sans", sans-serif" style="background-color: white; color: #464646;"> küçüklük anılarından süzdüğü bu yapıtında kısır bir yaşam, sevgisiz evlilik ile ırkçılığın birbirini nasıl beslediğini incelikle sergiler.</span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span face=""Open Sans", sans-serif" style="background-color: white; color: #464646; text-align: start;"><b>Doris Lessing</b>, (1919-2013): Yirminci yüzyılın önde gelen İngiliz yazarlarından Doris Lessing (doğum adıyla Doris May Tayler), 1949 yılından yüzyıl sonuna dek romandan şiire, oyunlardan bilimkurguya uzanan geniş bir yelpazede yapıt üretti. 2007 yılında, 88 yaşında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı. Henüz altı yaşındayken ailesi tarafından, eski bir İngiliz kolonisi olan Rodezya’ya (bugünkü Zimbabwe’ye) götürülen Lessing’in buradaki mutsuz çocukluğu yapıtarında temel bir motif oldu. Sömürgecilik ve ırkçılıkla lekelenmiş bu toplumsal ortama ilişkin gözlemlerini Afrika’da ırkçılığa karşı uluslararası duyarlılık uyandırmak üzere işledi. </span><em style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: start;">Retreat to Innocence</em><span face=""Open Sans", sans-serif" style="background-color: white; color: #464646; text-align: start;"> (1956; Masumiyete Dönüş), ona Medicis Yabancı Roman Ödülü’nü kazandıran </span><em style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: start;">The Golden Notebook</em><span face=""Open Sans", sans-serif" style="background-color: white; color: #464646; text-align: start;"> (1962; Altın Defter), </span><em style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: start;">Shikasta</em><span face=""Open Sans", sans-serif" style="background-color: white; color: #464646; text-align: start;"> (1979; Şikeste), çağdaş toplumsal değerlere yönelik bir eleştiri niteliğindeki </span><em style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: start;">The Fifth Child</em><span face=""Open Sans", sans-serif" style="background-color: white; color: #464646; text-align: start;"> (1988; Beşinci Çocuk), </span><em style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: start;">Love Again</em><span face=""Open Sans", sans-serif" style="background-color: white; color: #464646; text-align: start;"> (1996; Gene Aşk), bu zengin ve geniş Doris Lessing külliyatının önde gelen ürünleri arasında sayılabilir.</span></span></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-51667019081248336422023-08-26T00:17:00.004+03:002023-08-26T08:44:05.285+03:00SALLY GREEN - DUMAN HIRSIZLARI<p><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;"><span style="font-size: large;">1.
KİTAP</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Bu
romanı indirimliler arasında bulup sudan kitaplar kategorisinden
okurum düşüncesiyle aldım ama beklediğimden çok daha iyi çıktı
ve bloga eklemeye karar verdim... bu kitaptan önce yazarı
tanımıyordum, dilimize çevrilmiş Bela üçlemesinden de haberim
yoktu, hepsini Duman Hırsızları üçlemesi ile öğrendim...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Konuya
gelirsek; Brigant, acımasız bir kral (Aloysius) tarafından
yönetilen savaşçı bir ülke, Pitoria ise Kral Arell tarafından
yönetilen büyük, varlıklı ve barışçıl bir ülke... Kral
Aloysius, kızı Catherine'i Pitoria'nın Prensi Tzsayn ile nişanlar
ve böylece güçlü bir ittifak kurmak ister... Prenses Catherine
hiç tanışmadığı nişanlısıyla evlenmek üzere Pitoria'ya
doğru yola çıkar... diğer yanda Pitoria'nın kuzey bölgesinde
tehlikeli iblisler yaşamaktadır, iblislerin öldürülmesinden
sonra ağızlarından çıkan dumanın solunması afyon benzeri
uyuşturucu bir etki yaratmaktadır, yasal olarak bu dumanın
alınması ve kullanılması yasak olsa bile iblis avcısı denilen
kişiler tarafından bu duman yasadışı satılmaktadır... iblis
avcısı Gravell ve yardımcısı Tash iblisleri öldürüp dumanları
almak üzere çalışmaktadırlar... Kral Aloysius'un erkek kardeşi
Thelonius, Brigant'ın güneyinde yer alan küçük bir ülke olan
Calidor'un hükümdarıdır, çocukları ve karısı öldüğü için
varisi kalmamıştır, bu nedenle Pitoria'da yaşayan ve evlilik dışı doğmuş
olan oğlu Edyon'u Calidor'a getirmek üzere yardımcısını
Pitoria'ya gönderir... tüm bu olayların gerisinde ise Kral Aloysius'un kızının düğünü ile
maskelemeye çalıştığı bir işgal planı vardır, bazı iblis
dumanlarının uyuşturucu olması dışında güç veren ve tedavi
eden bir özelliği vardır, Edyon'un babasının yanına gitmesini
engellemeye çalışan insanlar vardır, tüm bu planlar ve
insanların yolu bir şekilde kesişir ve hikaye devam eder... </span></span>
</span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
</p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Romanı
çok beğendim, heyecanlı ve sürükleyiciydi bu tip konulardan
hoşlanıyorsanız okuyun derim... umarım devam kitapları da
dilimize çevrilir bende hikayenin sonunu öğrenebilirim... </span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="color: #333333;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1NN-YltPkVnpCGdu075KMVBdWVJrThTrMBhDa8eIR3CGEIQlIlb2YsJ7bcZqgz22ROcOmsWcjA676fusLXPjCbqHux28m7VVRpVTUORSZDlKjHepeLHBBDDc5QnzOYfXosxuZayVNCMFxctAFzWqbuHSO4GFPz9t5mGm9BZszuhd07WVXmOOowEIdEk_l/s4624/20230825_221207.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1NN-YltPkVnpCGdu075KMVBdWVJrThTrMBhDa8eIR3CGEIQlIlb2YsJ7bcZqgz22ROcOmsWcjA676fusLXPjCbqHux28m7VVRpVTUORSZDlKjHepeLHBBDDc5QnzOYfXosxuZayVNCMFxctAFzWqbuHSO4GFPz9t5mGm9BZszuhd07WVXmOOowEIdEk_l/w180-h400/20230825_221207.jpg" width="180" /></a></span></div><span style="color: #333333;"><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: left;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large; text-align: left;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large; text-align: left;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Sally
Green</span></span></span></strong></span><p></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Pınar Polat</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">The
Smoke Thieves 1</span></span></span></strong></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
440</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2019</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
DEX</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"> </span></span>
</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Kendi yolunda yürümeye kararlı bir prenses. Prensesi korumak için yemin etmiş bir muhafız. Gizli kimliğini yıllar sonra öğrenen bir hırsız. Kendini, halkının intikamını almaya adamış bir köle. Ve ailesinden uzakta tehlikelere atılan küçük bir iblis avcısı. İhanet, entrika, romantizm ve heyecan dolu fantastik bir roman.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Kızını bile hiçe sayan acımasız bir kralın hain planları ve çalınan iblis dumanıyla kesişen yaşamlar… Kaçınılmaz savaş adım adım yaklaşırken taraflar netleşiyor. İblis dumanı hakkındaki tehlikeli gerçek ortaya çıkarken, kaderin birleştirdiği farklı yaşamlar ortak bir yolculuğa adım atıyor. Çok satan Bela serisinin yazarı Sally Green, Duman Hırsızları’nda okuyucuyu hırs ve acımasızlığa meydan okuyan fantastik bir maceraya çıkarıyor.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">“Sally Green’in Duman Hırsızları büyü, kargaşa, heyecan ve inanılmaz bir yasak aşkla dolup taşıyor. Daha fazlasını istiyorum!” - Morgan Rhodes, New York Times </span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Arzu dolu… Kesinlikle okumaya değer.”- Times </span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px; text-align: justify;"></p><p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; orphans: 2; widows: 2;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Sally
Green: </b>1961 yılında doğdu, İngiltere'de Lytham çevresinde
büyüdü. Maden jeolojisi okudu ve 1983 yılında Imperial College
London'dan mezun oldu. Lisansını tamamladıktan sonra bir endüstri
yayıncılık firmasında çalıştı ve ardından muhasebeci olmak
için eğitim aldı. 2001 yılına kadar muhasebeci olarak çalıştı.
Anne olduktan sonra dört yıl boyunca muhasebeci olarak çalışmayı
bıraktı. Oğlu okula başladıktan sonra Open University'de
çevrimiçi İngiliz edebiyatı ve yaratıcı yazarlık dersleri
aldı.</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; orphans: 2; widows: 2;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">2014
yılında, Sunday Mail'e göre "beyaz cadılar ve siyah
cadıların olduğu bir üçlemenin ilk kitabı olan Half Bad
yayınlandı. Green, Half Bad ile 2015 Waterstones Çocuk Kitapları
Ödülü'nde 'Gençler için En İyi Kitap' ödülünü kazandı ve
ikinci kitabı Half Bad hikayesini 2015'te Half Wild ile devam
ettirdi. Üçlemenin son kitabı Half Lost 2016'da yayımlanmıştır.
<br /><br />Green, 2018'de Duman Hırsızları üçlemesinin ilk kitabı
olan Duman Hırsızları'nı yayınladı ardından 2019'da devam
kitabı Şeytan Dünyası, 2020'de ise sonuç kitabı The Burning
Kingdoms yayınlandı. 2022'de Netflix, Half Bad kitaplarına dayanan
bir dizi olan The Bastard Son & The Devil Himself dizisinin bir
sezonunu yayınladı (Wikipedia).</span></span></p><p></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-82490140758178238612023-08-21T23:51:00.002+03:002023-08-22T08:59:21.052+03:00MICHÈLE ROBERTS - Walworth Güzeli<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Yazarı
tanımıyordum ama yayınevinde bu kitabı görünce arka kapak cazip
geldi ve aldım ve iyi ki de öyle yapmışım hem romanı hem de
yazarı çok beğendim...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Konu;
1851 ve 2011 yılları arasında geçişlerle anlatılıyor, geçmişte
Joseph'in günümüzde ise Madeleine'in hayatını okuyoruz, tarihler
arasında bir asrı aşkın bir zaman farkı olmasına karşın
mekanlar ufak tefek değişikliklere rağmen aynı... Joseph'in
hayatlarını araştırdığı fahişelerin kaldığı Güney
Londra'daki müstakil ev, 2011 yılında hala duruyor sadece her kata
ayrı girişler yapılarak küçük daireler olarak bölünmüş
durumda... Madeleine bu evin bahçe katını (yüksek bodrum olarak
geçiyor) satın alıp yerleşiyor <b>(*)</b>, geçmişte Joseph'de o eve
sık sık gittiği için zamanlar karışıyor (sanki paralel
evrenler kesişiyor) gibi oluyor, Madeleine evde bir takım sesler
duyuyor, Joseph tanımadığı bir kadını dolaşırken görüyor,
belli belirsiz bu gerçeküstü öğeler romanın içine hafif hafif
sızıyor... olayın özünde ise; yoksul kesimlerin (özellikle
kadınların) zor hayatı, evlenmeden hamile kalan kadınların dramı
gibi asırlardan beri pek de fazla değişmeyen öykü anlatılıyor...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Yazarın
anlatımı değişik ve çok iyiydi çok beğendim, dilimizde
yayımlanmış başka kitapları da varmış onlara da bakacağım
kaçırmayın okuyun derim...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>(*)</b>
Bu arka kapak yazılarını kim yazıyor cidden çok merak ediyorum,
kitabı hiç okumadan yazıyorlar galiba!!?? Madeleine işinden
ayrılmadan önce merkeze yakın kendine ait bir stüdyo dairede
yaşıyor, işten ayrılınca merkeze yakın olmasına gerek
kalmıyor, ayrıca bitki yetiştirmeyi seviyor ve bitkilerden evde
dolaşacak yer kalmayınca bu evi satıp daha uzak olan Güney
Londra'da iki odası ve bir bahçesi olan bir bahçe katı satın
alıyor... yani arka kapakta yazdığı gibi kiralarla ilgili bir
durum yok, açıkçası T. İş Bankası Yayınlarına hiç
yakıştıramadım bunu da not etmiş olayım...</span></span></p><p><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-size: small;"></span></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-size: small;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPrsAtK-et-wbFg5ZDDx6ofGHKzXp4fO1aq74H7-wsIMgQ0vGp2BAQb1HKr8bd4qyGZjW9DE4Lt2QReTv8ZZp8RO7FmbEVW_2CuVROWQMzo1pkL-rHP_RVpZhxNyKXBvjdKOql0D-OT8jmfxJZA_I0clUd_B2JtOShzmvhSTlk-G24fBcXxN2hOubecPa8/s4624/20230821_223329.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPrsAtK-et-wbFg5ZDDx6ofGHKzXp4fO1aq74H7-wsIMgQ0vGp2BAQb1HKr8bd4qyGZjW9DE4Lt2QReTv8ZZp8RO7FmbEVW_2CuVROWQMzo1pkL-rHP_RVpZhxNyKXBvjdKOql0D-OT8jmfxJZA_I0clUd_B2JtOShzmvhSTlk-G24fBcXxN2hOubecPa8/w180-h400/20230821_223329.jpg" width="180" /></a></span></span></span></div><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-size: small;"><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong style="font-size: x-large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Michèle
Roberts</span></span></span></strong></span></span></span><p></p>
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">: </span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Fadime
Kâhya</span></span></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">The
Walworth Beauty </span></span></span></strong>
</span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
408</span></span></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2022</span></span></p>
<p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
T. İş Bankası</span></span></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">2011: Şehre ve şehir hayatına tutkun Madeleine, üniversitedeki işine son verildiğinde kiraların daha uygun olduğu bir mahalleye taşınmak zorunda kalır. Walworth’un sessiz bir köşesindeki bu yeni evinde onu, yeni arkadaş ve komşuların yanı sıra geçmişin hayaletleri beklemektedir.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">1851: Dört çocuklu bir aile babası olan Joseph Benson, zamanın yoksulları üzerine araştırmalar yapan Henry Mayhew tarafından işe alınır. Joseph’in hedefi “sokağa düşen” kadınlarla görüşmek ve yaşam koşullarını kayda geçirmektir. Soruşturmaları sonucu yolu Walworth’ta pansiyon işleten gizemli bir kadınla, Bayan Dulcimer’le kesişir.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">Birbirine paralel akan bu iki hikâye ilerledikçe Londra’nın dünü ve bugünü iç içe geçecek, farklı zaman dilimlerinde yaşayan karakterler birbirlerinin kaderinde söz sahibi olacaktır. Booker Ödülü adayı ve WH Smith Edebiyat Ödülü sahibi Michèle Roberts, Walworth Güzeli ile bir şehrin ve içinde var olma savaşı veren kadınların zamansız öyküsünü taşıyor sayfalara.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"><span style="font-size: large;">“Roberts insan kalbini keşfe çıkıyor ve güzelliği, şiirsel üslubuyla beklenmedik yerlerde buluyor.”-The Guardian</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #464646; font-family: "Open Sans", sans-serif; outline: none; text-align: justify;"></p><p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; margin-bottom: 0cm; orphans: 2; widows: 2;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Michèle
Roberts</b><b>'ın kendi ağzından özgeçmişi:</b></span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; orphans: 2; widows: 2;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="color: #333333;"><span style="font-size: large;">1949
yılında, ikiz kardeşim Marguerite'den yirmi dakika sonra, Fransız
bir anne ve İngiliz bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldim.
Londra'nın kuzeybatısında bir banliyö olan Edgware'de büyüdüm.
Kız kardeşlerim ve ben iki yerel manastır okuluna gittik. Yaz
tatillerini Normandiya'da, Pays de Caux'daki Etretat yakınlarında
Fransız büyükanne ve büyükbabamızın evinde geçirdik.</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; orphans: 2; widows: 2;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Oxford,
Somerville'de İngiliz Dili ve Edebiyatı alanında lisans eğitimi
aldım. O günlerde burası bir kadın kolejiydi: Oxford kolejlerinin
çoğu kadınları kabul etmiyordu. Ardından, iki yılımı
kütüphaneci olmak için çalışarak geçirdim. Yazmak istediğimi
biliyordum ama geçimimi sağlayabilmenin de ne kadar önemli
olduğunu biliyordum. Bir yılımı Güneydoğu Asya'da British
Council için çalışarak geçirdim. Vietnam Savaşı bölgeyi harap
ediyordu. İşimi bıraktım ve onun yerine seyahate çıktım.<br /><br />Bundan
sonra kütüphaneci olarak çalışma fikrinden vazgeçtim ve
hayatımı çeşitli yarı zamanlı işlerden kazanmaya başladım.
Genellikle geceleri yazıyordum. Bir yazarlar grubuna katıldım,
kısa öyküler yazdım ve 1978'de çıkan ilk romanım A Piece of
the Night üzerinde çalıştım. Finansal olarak bağımsız olmak
benim için her zaman önemli oldu ve hastane temizlikçisi, geçici
sekreter, memur, öğretmen, gazeteci, eleştirmen ve yorumcu olarak
çalıştım.</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; orphans: 2; widows: 2;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Bir
yazar olarak hayat ilk başlarda çok zordu. Yine de seçilmiş bir
yoksulluğa katlanmak, zorlanmış bir yoksulluğa katlanmaktan daha
kolay. Daughters of the House 1992'de Booker Ödülü için kısa
listeye kaldığında ve 1993'te W.H.Smith Edebiyat Ödülü'nü
kazandığında, daha fazla para kazanmaya başladım ve sonunda yarı
zamanlı işlerden vazgeçebildim.</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">İtalya
ve Kuzey Amerika da dahil olmak üzere pek çok farklı yerde yaşadım
ama kırk dört yaşında ilk evimi satın aldım: Fransa'da küçük
bir ev. Şu anda hem Fransa'da hem de İngiltere'de yaşıyorum,
ikisi arasında gidip geliyorum ve aynı zamanda şu anda Yaratıcı
Yazarlık Emeritus Profesörü olduğum East Anglia Üniversitesi'nde
de zaman geçiriyorum.</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Yakın
zamanda bir cumhuriyetçi olduğum için O.B.E. nişanını geri
çevirdim ancak Fransız hükümeti tarafından Chevalier de l'Ordre
des Arts et des Lettres nişanı ile onurlandırıldım. Royal
Society of Literature üyesiyim ve PEN ve The Society of Authors
üyesiyim. Yazarlığın yanı sıra, edebiyat ödüllerinde jüri
üyeliği yaptım, Night Waves gibi radyo sanat programlarını
sundum, British Council'ın Edebiyat Danışma Komitesi'ne başkanlık
ettim ve British Council tarafından düzenlenen turlarda diğer
yazarlarla birlikte yurtdışına seyahat ettim.</span></span></p>
<p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-size: large;">İki
kez evlendim, iki üvey oğlum var, yeğenlerime çok yakınım ve
arkadaşlarımla mümkün olduğunca çok vakit geçiriyorum.
Arkadaşlar çok önemli, büyük bir keyif kaynağı. Bir yazar
olarak yalnızlığa çok ihtiyacım var ama akşamları dışarı
çıkıp iyi vakit geçirmeyi seviyorum.</span></span></span></p><p></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-3471534908957572597.post-77375979648936559062023-08-13T16:39:00.001+03:002024-02-06T19:11:23.091+03:00MAXIME CHATTAM - ZAMANIN KANI<p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Yazardan
daha önce <a href="https://gulakca.blogspot.com/2016/01/maxime-chattam-gaia-teorisi.html">Gaia Teorisi</a>'ni okumuş ve beğenmiştim, bu romanı da
görünce yaz ayları için akıcı bir kitap iyi gelir diye düşündüm
ve okudum... hakikaten çok sürükleyiciydi ve tesadüf eseri
kendimi yine Mısır'da buldum, antik Mısır değil ama yine eski
bir zamanda:)</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Yazarın
diğer romanı gibi bunda da iki ayrı hikaye anlatılıyor, ilkinde
Marion isimli adli tıpta sekreter olarak çalışan bir kadın bir
olaya tanık oluyor ve polis tarafından korumaya alınarak
Mont-Saint-Michel'deki</span></span><span style="color: #202122;"><span face="sans-serif"><span>
(</span></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><i><span style="background: rgb(255, 255, 255);">Normandiya/Fransa</span></i></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><i>'da
bulunan bir ada </i></span></span><span style="color: #333333;"><span style="text-decoration-line: none;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><i><span style="background: rgb(255, 255, 255);">komünüdür</span></i></span></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><i>.
M.S. 8. yüzyıldan itibaren adını aldığı manastır adada hizmet
vermektedir Vikipedi</i></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">)
manastıra götürülüp onu bulmaya çalışanlardan gizleniyor...
Marion hem adaya hem de manastır yaşantısına alışmaya
çalışırken tamamen tesadüf eseri elle yazılmış çok eski bir
günlük buluyor ve ikinci hikayeye geçiyoruz... bu günlükte 1928
yılında Kahire'de yaşanan bir seri çocuk cinayeti, olayları
çözmeye çalışan İngiliz bir polisin ağzından
anlatılmaktadır... sonraki günlerde Marion, manastırda kendisine verilen eve girildiğini saptar, kimsenin onda olduğunu bilmediği günlük yine
bilinmeyen kişilerce çalınmak istenir, iyice meraklanan Marion
günlüğü okumayı sürdürür ve olaylar devam eder...</span></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;">Roman
iki öykü arasında gidiş gelişlerle anlatılıyordu çok iyiydi,
akıcıydı, merakla sayfaları çevirdim... benim için tek
dezavantaj Mont-Saint-Michel'i (internetten bakmama rağmen) hiç
gözümde canlandıramadım (yazarı bu yönden zayıf buldum)
Mısır'da sorun olmadı ama yazar sayesinde değil <a href="https://gulakca.blogspot.com/search/label/Lawrence%20Durrell">Lawrence Durrell</a>'in anlatımını hatırladığım için... mekan tasvirleri
daha iyi olabilirdi ama romanı beğendim, yaz ayları için ideal okuma
oldu deneyin derim...</span></span></p><p align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><br /></span></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIGor0770fKjnffe_andNjo7YFF_R9F-f6gHtSH3NfrZiqDykmMi8o4rOWXXxEUsKw7QviS-P-G4EzHmH5vBipr4srTZCeVCN1EaBh1ONovqi_R7EucBI4mkWb1q_5tGKmWmgzeaqad0OEsJNGm28r_GJJFEp_wF-xl8fbIVk2StOqENrWW1SKpn8muG0L/s4624/20230813_154140.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="2084" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIGor0770fKjnffe_andNjo7YFF_R9F-f6gHtSH3NfrZiqDykmMi8o4rOWXXxEUsKw7QviS-P-G4EzHmH5vBipr4srTZCeVCN1EaBh1ONovqi_R7EucBI4mkWb1q_5tGKmWmgzeaqad0OEsJNGm28r_GJJFEp_wF-xl8fbIVk2StOqENrWW1SKpn8muG0L/w180-h400/20230813_154140.jpg" width="180" /></a></div><p><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yazar:</b></span></span><span style="color: #333333; font-size: x-large;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
Maxime Chattam</span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Çevirmen</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">Ali
Cevat Akkoyunlu</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Özgün
Adı:</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">
</span></span><strong><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><span style="font-weight: normal;">Le
sang du temps </span></span></span></strong>
</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Sayfa
Sayısı</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
324</span></span></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif" style="font-size: large;"><b>Basım
Yılı</b>: 2008</span></span></p><p>
</p><p style="margin-bottom: 0cm;"><span style="font-size: large;"><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Yayınevi</b></span></span><span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif">:
Doğan Kitap</span></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: white; color: #717171; letter-spacing: 0.55px;"><span style="font-size: large;">"Fıçıdaki sıvı, suydu. Rahatlayarak doğruldu. İşte o anda dehşete kapıldı. Çakmağın titrek aydınlığında gördü. Birikmiş suyun yanında. Bir İnsan cesedi." </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;"><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: white; color: #717171; letter-spacing: 0.55px;">2005 sonbaharı... Marion acilen Paris'ten ayrılmak ve ortadan kaybolmak zorundadır. Hayatı söz konusudur. DST'nin adamları onu dini bir tarikatın yaşadığı Mont-Saint-Michel'e götürür. Ancak çok geçmeden, Marion gözetlendiğini fark eder.</span><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: white; color: #717171; letter-spacing: 0.55px;"> </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: white; color: #717171; letter-spacing: 0.55px;"><span style="font-size: large;">Mart 1928, Kahire... Gece sokağa çıkan çocuklar kaybolur ve bir süre sonra cesetleri çevredeki yeraltı mezarlarında bulunmaya başlar. Şehirde bir söylenti yayılır? "Binbir Gece Masalları"nın korkunç Gûl'u geri dönmüştür. Tamamen ilgisiz gibi görünen bu iki olay, aslında karmaşık bir şekilde birbiriyle bağlantılıdır.</span></span></p><p style="text-align: justify;"><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: white; color: #717171; letter-spacing: 0.55px;"><span style="font-size: large;"></span></span></p><p align="JUSTIFY" style="font-style: normal; font-weight: normal; margin-bottom: 0cm; orphans: 2; widows: 2;"><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: white; color: #717171; letter-spacing: 0.55px;"><span style="font-size: large;">
<span style="color: #333333;"><span face=""lucida sans unicode", sans-serif"><b>Maxime
Chattam </b>1976 yılında <span style="text-decoration: none;">Fransa</span>'nın <span style="text-decoration: none;">Herblay</span> kentinde
doğdu. Lise yıllarında tiyatro dersleri almaya başladı.
Üniversite yılları küçük rollerle geçti, ancak bu arada öykü
ve roman denemeleri yazmaya başlamıştı. Daha sonra polisiye
tutkusunu gerçekleştirmek için bir yıl kriminoloji eğitimi aldı.
Adlî tıp, suçlu psikolojisi ve kriminal polislik konularında da
kendini geliştirdi. Ve ilk romanı “L’ame du Mal” (Kötü Ruh)
2002 yılında yayımlandı. Onu aynı kahramanın hikâyelerini
anlatan iki roman izledi: “In Tenebris / Karanlığın Soluğu”
(2003) ve “Malefices / Kara Büyü” (2004). Yazarın Türkiye'de
Doğan Kitap tarafından çıkarılan öteki yapıtları şunlardır:
"Le sang du temps / Zamanın Kanı" (Mart 2008), "Les
Arcanes du Chaos / Kaosun Sırları" (Temmuz 2008), Le theorie
Gaia / Gaia Teorisi" (Ağustos 2009)</span></span></span></span></p><p></p>Gül Akçahttp://www.blogger.com/profile/06411234873232989270noreply@blogger.com8