DAVID MITCHELL - JACOB DE ZOET’İN BİN SONBAHARI
Bu kitabı gördüğümde dikkatimi
çeken şey 1799 yılı ve Japonya oldu gerisini doğru dürüst okumadım bile...
yazarın da sadece ismini duymuştum o kadar... tüm bu yüzeysel seçime rağmen
kitabı beğendim... gerçi ben bütünüyle Japonya’yı anlatmasını tercih ederdim
ama kitap yarı yarıya Hollandalıları yarı yarıya da Japonları anlatıyor...
Baştan başlayacak olursam
kahramanımız katip de Zoet 1799 yılının temmuz ayında Nagazaki limanındaki Hollandalılara
ait ticari bir merkez olan yapay adada çalışmak üzere 5 yıllığına Japonya’ya
geliyor, amacı para biriktirip memleketindeki sevgilisi ile evlenebilmek... Japonlar
bu yabancılarla ticaret yapsalar da onlardan pek hazzetmiyorlar ve sıkı bir
kontrol var... girişte tüm eşyaları didik didik aranıyor, genel müdürleri hariç
hiçbiri Decima denilen bu adadan ayrılıp Nagazaki’ye giremiyor, bir sürü erkeğin
(çoğu denizci) bir arada yaşadığı hapishane
benzeri bir yer oluyor burası... ayrıca
bu ticari merkezde çok büyük yolsuzluk ve rüşvet dönüyor, de Zoet’in bir görevi
de bunu açığa çıkarmak dolayısıyla orada yaşayan neredeyse herkesin de
düşmanlığını kazanıyor... de Zoet genç, dinamik, zeki ve çok dürüst bir adam,
Japonlara göre de çirkin (yeşil gözlü, kızıl saçlı olduğu için)... bir tesadüf
sonucu yüzünde yanık izi olan bir Japon ebe ile karşılaşıyor ve ona aşık
oluyor... kitabın ilk bölümü (daha çok Hollandalıların anlatıldığı) bu şekilde
özetlenebilir...
İkinci bölümde Japonya’daki bir
sapkın tarikat ile karşılaşıyoruz ve kahramanlarımızın yolu bu tarikat ile
kesişiyor... bütünüyle Japonların anlatıldığı bu bölümü çok sevdim... üçüncü
bölümde ise Decima İngiliz gemilerince kuşatılıyor ve de Zoet hem bu sorunla
hem de bu sapkın tarikat ile uğraşmak zorunda kalıyor... tüm hikaye boyunca bir
yandan da ebe Aibagava’yı izliyoruz...
İlkbölüm bana biraz sıkıcı geldi
bir sürü kaba saba denizcinin hikayesi hem ilgimi çekmedi hemde Hollandalıları
hiç merak etmiyordum açıkçası... ama sonrası çok güzel gelişti ve kitabı bitirdiğimde
okuduğuma değdi dedim, size de öneririm....
Çevirmen:
Sıla Okur
Sayfa
Sayısı : 656
Basım
Yılı : 2014
Yayınevi
: Doğan Kitap
Bulut Atlası'nın yazarından, aşk ve macera dolu epik bir roman.
Yıl 1799. Hollandalı Jacob de Zoet, sevdiği kızla evlenebilmek uğruna, Batı kültürünün ülkeye sızmasını engellemek için çok ciddi bir sansür geliştirmiş olan Japonya’ya gider. Kâtip olarak çalıştığı yapay ticaret adası Decima’da bir yandan işindeki dürüstlüğün başına açtığı dertlerle, bir yandan da yanık yüzlü ebe Aibagava’ya duyduğu beklenmedik aşkla başa çıkmaya çalışır.
Şiranui Dağı Manastırı’nın başrahibi Enomoto’nun ölümsüzlük peşindeki
karanlık eylemleri ve Fransa ile İngiltere arasındaki siyasi ve ticari çekişmeler
sonucu Decima’nın İngiliz gemilerince kuşatılması, Jacob’un kendini isyan lideri olarak bulmasına yol açacaktır.
David Mitchell (1969, İngiltere), ilk romanı Hayalet Yazılar (1999; Doğan Kitap, 2006) ile John Llewellyn Ödülü’nü aldı. 9. Rüya (2001; DK, 2007), Booker gibi önemli ödüllere aday oldu. Bulut Atlası (2004; DK, 2011), British Book ve Geoffrey Faber Memorial ödüllerini kazandı. Siyah Kuğu Parkı (2007; DK, 2009), Time’ın Yılın En İyi 10 Kitabı listesine girdi. Mitchell, Jacob de Zoet’in Bin Sonbaharı (2010) ile Güney Asya ve Avrupa bölgelerinde İngiliz Uluslar Topluluğu’nun En İyi Yazar Ödülü’nü kazandı.
Booker 2010 finalisti
İngiliz Uluslar Topluluğu En İyi Yazar Ödülü
Hollanda'da yaşadığım için okuma listeme almıştım ama sapkın tarikatlar konusu daha sonra beni vazgeçirdi doğrusu :)
YanıtlaSilVazgeçmeyin güzel bir roman bu, sapkın tarikat sadece bir bölümünde geçiyor ve rahatsız eden bir biçimde yazılmamıştı, ben de pek okuyamam o tip hikayeleri ama ters gelmedi...
Sil