Kayıtlar

Ağustos, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DORIS LESSING - TÜRKÜ SÖYLÜYOR OTLAR

Resim
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun... Nice nice yüz yıllara... Doris Lessing'le 2008'de okuduğum Altın Defter 'le tanıştım ve çok sevdim, ikinci olarak Türkü Söylüyor Otlar 'ı (ismini muhteşem buluyorum) seçmiştim aslında ama o zamanlar ırkçı bir hikaye okumak istememiştim ve bugüne kaldı... arada yazarın Mara ve Dann romanını okudum onu da çok beğendim ve sıra Türkü Söylüyor Otlar' a geldi... yazarın birbirinden çok farklı bu üç romanını da çok sevdim ama sanki Türkü Söylüyor Otlar bir adım daha öne çıkıyor, muhteşemdi... Kitapta ırkçılığa dair konular var fakat hikayenin özü; birbiri ile alakasız karakterde ve hayata karşı farklı beklentileri olan iki kişinin tamamen rastlantı sonucu evlenmeleri ve derme çatma bir çiftlikte, yoksulluk içinde hayatı sürdürmeye çalışmaları (daha çok zaman geçirmeleri) üzerine şekilleniyor... Mary; fakir ve sorunlu ailesinden yatılı okula giderek sonrasında da stenograf olarak iş bularak kurtulan ve şehirde hayatından memnun

SALLY GREEN - DUMAN HIRSIZLARI

Resim
1. KİTAP Bu romanı indirimliler arasında bulup sudan kitaplar kategorisinden okurum düşüncesiyle aldım ama beklediğimden çok daha iyi çıktı ve bloga eklemeye karar verdim... bu kitaptan önce yazarı tanımıyordum, dilimize çevrilmiş Bela üçlemesinden de haberim yoktu, hepsini Duman Hırsızları üçlemesi ile öğrendim... Konuya gelirsek; Brigant, acımasız bir kral (Aloysius) tarafından yönetilen savaşçı bir ülke, Pitoria ise Kral Arell tarafından yönetilen büyük, varlıklı ve barışçıl bir ülke... Kral Aloysius, kızı Catherine'i Pitoria'nın Prensi Tzsayn ile nişanlar ve böylece güçlü bir ittifak kurmak ister... Prenses Catherine hiç tanışmadığı nişanlısıyla evlenmek üzere Pitoria'ya doğru yola çıkar... diğer yanda Pitoria'nın kuzey bölgesinde tehlikeli iblisler yaşamaktadır, iblislerin öldürülmesinden sonra ağızlarından çıkan dumanın solunması afyon benzeri uyuşturucu bir etki yaratmaktadır, yasal olarak bu dumanın alınması ve kullanılması yasak olsa bile iblis avcısı denil

MICHÈLE ROBERTS - Walworth Güzeli

Resim
Yazarı tanımıyordum ama yayınevinde bu kitabı görünce arka kapak cazip geldi ve aldım ve iyi ki de öyle yapmışım hem romanı hem de yazarı çok beğendim... Konu; 1851 ve 2011 yılları arasında geçişlerle anlatılıyor, geçmişte Joseph'in günümüzde ise Madeleine'in hayatını okuyoruz, tarihler arasında bir asrı aşkın bir zaman farkı olmasına karşın mekanlar ufak tefek değişikliklere rağmen aynı... Joseph'in hayatlarını araştırdığı fahişelerin kaldığı Güney Londra'daki müstakil ev, 2011 yılında hala duruyor sadece her kata ayrı girişler yapılarak küçük daireler olarak bölünmüş durumda... Madeleine bu evin bahçe katını (yüksek bodrum olarak geçiyor) satın alıp yerleşiyor (*) , geçmişte Joseph'de o eve sık sık gittiği için zamanlar karışıyor (sanki paralel evrenler kesişiyor) gibi oluyor, Madeleine evde bir takım sesler duyuyor, Joseph tanımadığı bir kadını dolaşırken görüyor, belli belirsiz bu gerçeküstü öğeler romanın içine hafif hafif sızıyor... olayın özünde ise; yoksul

MAXIME CHATTAM - ZAMANIN KANI

Resim
Yazardan daha önce Gaia Teorisi 'ni okumuş ve beğenmiştim, bu romanı da görünce yaz ayları için akıcı bir kitap iyi gelir diye düşündüm ve okudum... hakikaten çok sürükleyiciydi ve tesadüf eseri kendimi yine Mısır'da buldum, antik Mısır değil ama yine eski bir zamanda:) Yazarın diğer romanı gibi bunda da iki ayrı hikaye anlatılıyor, ilkinde Marion isimli adli tıpta sekreter olarak çalışan bir kadın bir olaya tanık oluyor ve polis tarafından korumaya alınarak Mont-Saint-Michel'deki ( Normandiya/Fransa 'da bulunan bir ada komünüdür . M.S. 8. yüzyıldan itibaren adını aldığı manastır adada hizmet vermektedir Vikipedi ) manastıra götürülüp onu bulmaya çalışanlardan gizleniyor... Marion hem adaya hem de manastır yaşantısına alışmaya çalışırken tamamen tesadüf eseri elle yazılmış çok eski bir günlük buluyor ve ikinci hikayeye geçiyoruz... bu günlükte 1928 yılında Kahire'de yaşanan bir seri çocuk cinayeti, olayları çözmeye çalışan İngiliz bir polisin ağzından anlatılmakta

STEFAN ZWEIG - AMERIGO Tarihsel Bir Yanlışlığın Hikâyesi

Resim
Amerika ismi aklıma geldiğinde; hem K. Kolomb'a (1451-1506) haksızlık olduğunu düşünür hem de o da nereyi keşfettiğini anlasaydı ne yapalım diye A. Vespucci'ye (1454-1512) hak verme noktasına gelirdim, sanki herkes haklı durumu gibi... Zweig'in bu biyografisini gördüğümde çok merak ettim gerçek nasılmış acaba diye okudum... Zweig eldeki sınırlı kaynaklara dayanarak, sanki bir macera romanı tadında bir sürü yanlışlık sonucunda Amerika isminin verilişini ve sonrasını anlatıyor, çok sevdim elimden bırakamadan okudum... ''Vespucci, Amerika'nın keşfini tamamlayan kişidir, çünkü her keşif, her buluş sadece onu bulanla değil, daha ziyade bu keşfin etkin güçlerini tanıyanla geçerli sayılır. Kolomb'a yaptıklarının hakkı teslim edilecekse Vespucci'ye de bunu yorumladığı için tarihsel bir önem atfedilmelidir. Vespucci, öncülü Kolomb'un uykusunda gezerken bulduğunu, iyi rüya tabircisi gibi görünür kılmıştır. (syf:34)'' Birbirini takip eden yanlışlıkl

HOWARD PHILLIPS LOVECRAFT - DELİLİĞİN DAĞLARINDA

Resim
İş Kültür Yayınevinde başka bir kitabı ararken bu uzun öyküye denk geldim, yazarı da kitabı da bilmiyordum ama arka kapağı okuyunca bana çok ilginç geldi, bilimkurgu diye düşündüm ve aldım... 1936'da yazılan bu eser korku türündeymiş aslında ve daha önceki yıllarda başka yayınevlerinden de çıkmış... açıkçası bana pek korku gibi gelmedi (korkmadım yani) daha çok merak ettim, bilimkurguya benzettiğim tarafları da oldu, severek keyifle okudum... sadece öykünün ikinci yarısında mekan tasvirlerini biraz abartmıştı, sıkılmadan okuduysam da sanki bu kadar uzatmasa iyiydi diye de düşündüm... sonuçta yazarın hayal gücünü de kitabı da çok beğendim okuyun derim... Yazar: Howard Phillips Lovecraft Çevirmen : Ayşe Deniz Hakyemez Özgün Adı: At The Mountains of Madness Sayfa Sayısı : 144 Basım Yılı : 2023 Yayınevi : T. İş Bankası Yirminci yüzyıl başı. Bilim ve teknik büyük sıçramalarla ilerliyor. İnsanlık dünyada keşfedilmemiş nokta, bilinmeyen olgu bırakmamaya kararlı. Bu sırada, Misk