Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GASTON LEROUX - SARI ODANIN ESRARI

Resim
Polisiyeye düşkün olmasam da ağır işleyen detektif öykülerini seviyorum, bir çok yerde Agatha Christie'nin G.Leroux'dan etkilendiği yazılıyor, Christie'yi de severim, arka kapak yazısı da cazipti okuyayım dedim... sonuç şöyle; yazarın ünlü eseri Opera'daki Hayalet'i tiyatroda seyretmiştim ama bu kitaba kadar romanları olduğunu bilmiyordum daha en başında bu kitabı bir erkeğin yazdığı çok belli diye düşündüm bu hiç hoşuma gitmedi, okuduğum kitapta yazarı fark etmekten hiç hoşlanmam hele cinsiyetini fark etmeyi hiç mi hiç sevmem başlangıç için kötü bir puan oldu biraz tiyatro eserini andırıyordu normalde onu da sevmem ama o beni çok zorlamadı konu çok kısıtlıydı ve sürekli aynı şey anlatılıyor da anlatılıyordu, sıkılmadan okuduysam da sonuna geldiğimde sadede gel artık diye söyleniyordum velhasıl ne iyiydi ne kötü, okuduğum için bir şey kazanmış gibi hissetmedim, sadece klasik bir eserden haberdar oldum, söyleyeceklerim bundan ibaret.

LAWRENCE DURRELL - Avignon Beşlisi 1: Monsieur ya da Karanlıklar Prensi

Resim
Söze başlarken Lawrence Durrell'i çok başarılı bulduğumu ve çok sevdiğim bir yazar olduğunu belirteyim... yazdığı konudan bağımsız sadece dili ve anlatımı için de okurum, konunun geçtiği zaman ve mekana okuyanı dahil etmesini çok seviyorum... bu girişten sonra İskenderiye Dörtlemesi'nin peşi sıra merakla başladığım Avignon Beşlisi'nin ilk kitabına gelirsek; konu Gnostisizm(*)  ile ilgili; herhangi bir din veya din benzeri felsefeler hiç ilgimi çekmediği için gnostikleri okumakta cazip gelmedi karakterleri -özellikle İskenderiye Dörtlemesi- ile karşılaştırdığımda çok silik buldum, bana hiç hitap etmediler, iki erkek, bir kadın ile iki kadın, bir erkekten oluşan üçlü ilişkiler bunlar ve eşcinsellik de var ensest de... itirazım bu ilişkilerin işlenmesine değil, zaten çok soyut anlatılıyor rahatsız edici bir yanı yok, hatta platonik mi gerçek mi onu bile tam netleştiremedim, sadece hiç ilgimi çekmediler romanın bazı kısımlarını hiç anlamadım ger

KATE CHOPIN - UYANIŞ

Resim
Bu romanı okusam mı okumasam mı diye çok uzun süre kararsız kaldım, bir çok yerde sevildiğini, övüldüğünü gördüm, en sonunda yayınevinin kitapçısında rastlayınca artık bekletmeyeyim diye düşündüm ve aldım... genelde ilk hissiyatım doğru çıkar bunda da öyle oldu ve romanı hiç sevmedim... 1899 yılında yazılan bu eserin konusu o döneme göre aykırı bulunmuş olabilir ama melankolik ve ne yaptığını, ne istediğini bilmeyen tatminsiz genç bir kadının hayatını okumak bana hiç bir şey vermedi, feminist bir yanını da göremedim, ayrıca çok sıkıcıydı, ara ara bazı yerleri atlamak zorunda kaldım... Madam Bovary'ye benzetmek G. Flaubert'e haksızlık diye düşünüyorum, kıyaslamaya bile değmez... velhasıl beğenmedim ve önermiyorum... Yazar: Kate Chopin Çevirmen : Burcu Şahinli Özgün Adı: The Awakening Sayfa Sayısı : 200 Basım Yılı : 2022 (7. Baskı) 2019 (1. Baskı) Yayınevi : T. İş Bankası New Orleans kültürünü işlediği yapıtlarıyla tanınan ve edebiyatta yerel renkleri savunan Kate C

MEHMET EROĞLU - Ruhun Parmak İzi

Resim
Varlıklar 1 Mehmet Eroğlu çok sevdiğim bir yazar ama bu okuduğum 4. kitabı dolasıyla çok yavaş ilerliyorum... aslında eski kitaplarından okuyordum ve öyle de devam edecektim ama bu romanı görür görmez bilim kurgu olması çok ilgimi çekti ve hemen aldım... Konuya gelirsek; İŞtar-HEpat denilen bir yıldız sisteminde geçiyor, İŞtar yıldız, HEpat gaz devi büyük bir gezegen, canlılar HEpat'ın YUva, MAden ve YEşil ismi verilen üç uydusunda yaşıyorlar, HEpat'ın çevresinde buzdan oluşmuş bir asteroit kuşağı var ve bu kuşak onları izole ediyor... canlılar buraya yerleşmeden önce asteroit kuşağının hemen dışında EV adı verilen başka bir uyduda yaşıyorlarmış ama yaşanan büyük depremler, meteor düşmeleri gibi felaketler nedeniyle terk etmek zorunda kalmışlar, asteroit kuşağında da bir açıklık keşfedince oradan YUva uydusuna gelip yerleşmişler... anaerkil bir sistemleri, 40 tane anadan oluşan bir komiteleri var ve yönetim onların elinde, canlıların dişilerine Varlık deniliyor tüm hakimiyet

SIMON BECKETT - MEZARLARIN ÇAĞRISI

Resim
B u romanı kütüphanede buldum, yazarı hiç tanımıyordum ''adli antropolog'' ifadesi ilginç geldi okuyayım dedim... dört kitaplık serinin sonuncusuymuş ama ortak nokta adli antropolog David Hunter olduğu için tek başına okunabiliyor... Konu şöyle; 17-20 yaşları arasında 4 genç kadın öldürülüyor, sonuncu kadının yanında bulunan sorunlu bir adam tutuklanıyor ama geriye kalan 3 kadının cesedi bulunamıyor, aradan 2 yıl geçtikten sonra kırsal bir bölgede bozkırda yürüyüşçüler topraktan çıkmış bir el görüyorlar, David Hunter ve başka uzmanların katıldığı bir çalışmayla ceset çıkarılıyor ve öldürülen kadınlardan birine ait olduğu saptanıyor, kalan ikisi için etraf aransa da sonuca ulaşılamıyor ve dosya kapatılıyor... bundan 8 yıl sonra ise katil olarak tutuklu bulunan kişi hapisten kaçıyor ve hem katili yakalama hem de kalan iki cesedi bulma davası yeniden başlıyor... Kolay okunuyor, sizi peşinden sürüklüyor ama David Hunter ana karakter olarak bana hiç çarpıcı gelmedi onun

DANIELLE L. JENSEN - KÖPRÜ KRALLIĞI / HAİN KRALİÇE

Resim
  Bu kitapları okuyalı epey zaman oldu sudan kitaplar kategorisinden okumuştum, bloga yazmayacaktım ama son aylarda benzer romanlara denk gelince, şablon kitaplardan olduğunu fark ettim ve bunun için yazayım dedim... Önceki yıllarda yayımlanan dükler, kontlar, leydilerin yer aldığı tarihsel romantik kitaplar gibi bunlarda belli bir şablonla yazılan romanlardan... eski çağlardaki hayali ülkelerde geçiyor, birbiri ile sürekli savaşan 3-4 ülke oluyor, barış yapmak için ülkelerden birinin prensesi ile diğerinin kralı veya prensi evlilik anlaşması yapıyorlar, evlenecek kişiler birbirlerini düğün gününde görüyorlar ve birbirlerini tanıyana (aşık olana) değin çokça yanlış anlaşılma yaşanıyor, prensesin babası hepsinde çok çok kötü, zalim, berbat bir kral, damat ise muhteşem iyi biri oluyor, durmadan savaşıyorlar ve iyiler kazanıyor, bazı kitaplarda fantastik öğeler de oluyor  (bkz) ... Bu seride hoşuma giden şey yazarın duyguları okura çok iyi bir şekilde geçirebilmesiydi, beğendim... yaza

MIGUEL BONNEFOY - Miras

Resim
B u romanı yayınevinde dolaşırken gördüm arka kapak cazip geldi ve aldım, konu aşağıda göreceğiniz üzere yirminci yüzyılın tüm önemli olaylarını içeriyor, ufak tefek gerçeküstü öğelerde var... Yazarı başarılı buldum, çok sürükleyici bir anlatıma sahipti, konu bildiğim ama okumaktan hiç bıkmadığım bir hikayeydi, sonuçta elimden bırakamadan okudum... Tek hoşuma gitmeyen, kitabın Isabel Allende romanlarına çok fazla benzemesiydi, genç bir yazardan biraz daha farklı bir tarz beklemiştim ama bu durum okuma keyfimi bozmadı... velhasıl güzel kitap, konu ilginizi çekiyorsa okuyun derim...  Yazar: Miguel Bonnefoy Çevirmen : Birsel Uzma Özgün Adı: Héritage Sayfa Sayısı : 176 Basım Yılı : 2022 Yayınevi : T. İş Bankası Fransa’daki bağları amansız bir salgınla kuruyup giden bir bağcı sağ kalan son asma kökünü cebine koyar ve onu California’ya taşımasını umduğu gemiye biner. Fakat hayalleri talihiyle bağdaşmaz. Karahumma olup gemiden Valparaíso Limanı’nda inmek zorunda kaldığı gün, yola ç

LAETITIA COLOMBANI - Uçurtma

Resim
Temmuz ayında yazarın ilk kitabı '' Saç Örgüsü ''nü okuyup çok sevmiştim, Uçurtma ile de devam ediyorum... bu kitapta; Saç Örgüsü romanındaki Smita'nın kızı Lalita ana karakter olarak yer alıyor ve Hindistan'daki kast sistemi, kadınların yeri, eğitimi, sosyal durumu irdeleniyor... Lena; Fransız bir öğretmen, işini çok seviyor, başına gelen trajik bir durumu atlatmak için Hindistan'a gidiyor, orada en alt sınıf olan ''Dalit''lere mensup küçük kız çocuklarının vahim durumu karşısında şok oluyor ve en azından onlara okuma yazma öğretmeye karar veriyor, bu yolla belki kendi acısını da biraz olsun unutabileceğini düşünüyor... ama aklına geleni uygulamak, yılların geleneği ile savaşmak hiç kolay değildir ve Lena başka başka acılarla da karşı karşıya kalacaktır... konu öyle çok şaşırtıcı değil, bildiğiniz bir hikayeyi anlatıyor ama o kadar güzel bir dili var ki elimden bırakamadan okudum, kaçırmayın derim... Yazar: Laetitia Colombani Çevirmen :

DOROTHY BAKER - CASSANDRA DÜĞÜNDE

Resim
E peydir listemde olan bu kitaba nihayet sıra geldi, yazarı tanımıyordum ama bu roman çok iyiydi, bir solukta okudum ve çok beğendim... Konu; ilginç bir aile, birbirine çok düşkün ikizler ve hayatlarından bir kesit (bir düğün günü) ile başlıyor... ikizlerin babaları felsefeci, anneleri yazarmış (sıradışı bir kadınmış erken yaşta ölmüş), ebeveynleri ikizlerin tek başlarına bir birey olmalarını istedikleri için hiç bir örnek giydirmemişler, farklı ilgi alanlarına yönelmeleri için teşvik etmişler ve kızlar üniversite için ailenin yanından ayrılmışlar, büyük ikiz Cassandra edebiyat alanında eğitim görüyor, küçüğü Judith müziği kariyer olarak seçmiş... aileleri onları farklı olmaları için yönlendirmelerine karşın birbirlerine çok düşkünler, özellikle Cassandra'da bu durum saplantı halinde... sadece ima edilerek anlatılıyor (kitap 1962'de yazılmış) ama Cassandra eşcinsel sanki ve ikiziyle de ömür boyu birlikte olmayı planlıyor gibi... Judith'in müzik eğitimi için ikizinden ayrı

JAVIER MARÍAS - YARINKİ YÜZÜN 1: ATEŞ VE MIZRAK

Resim
Yazarla tanışmam 2018'de Acı Bir Başlangıç Bu romanı ile oldu ve Mar í as'a pek ısınamadım... yazardan ilk olarak Yarınki Yüzün serisini okumayı planlamış ama gerçekleştirememiştim keşke bunu başarabilseymişim... bu kitabı da, yazarı da, çeviriyi de, çok çok daha fazla sevdim... Yine içinden başka başka cümleler çıkan uzun cümlelerle yazıyor, bir konudan başlayıp, çok farklı bir konuda ilerleyip, farklı bir yerde bitirebiliyor ama hiç bir konuyu ortada bırakmıyor sonradan oraya mutlaka dönüyor... pek fazla olay kurgusu yok, konuşma yok, ana karakter Jamie Deza sürekli anlatıyor da anlatıyor... böyle yazınca sıkıcı gibi gözüküyor ama hiç değildi, ilk cümlelerinden beni yakalayıp peşinden sürükledi ve çok sevdim, yineliyorum ama keşke bu kitapla başlasaymışım... Konu; tarihle (İspanya İç Savaşı, Franco Diktatörlüğü, II. Dünya Savaşı), istihbarat faaliyetleriyle, dilbilim ve çeviriyle ilgili ama olayın özünde Mar í as insan davranışlarını açıklıyor... ''...insanların

RALF ROTHMANN - Süt ve Kömür

Resim
Geçen sene yazarın Baharda Ölmek ve O Yazın Tanrısı romanlarını okudum ve sevdim, bu iki kitabın devamı gibi olan Süt ve Kömür'e geldi sıra... romanlar üçleme gibi (karakterler ortak) ama mutlaka hepsini okumanız gerekmiyor tek tek de okunabiliyor, bunu da not etmiş olayım... İlk iki roman II. Dünya Savaşı sırasında, bu ise 1960'ların sonlarında bir kömür havzasında geçiyor... aşağıda da göreceğiniz üzere yılların (savaşın) yükü üzerlerine binmiş bir ailenin dramı anlatılıyor... anne babanın ilişkileri çok yıpranmış, çocukların her biri kendi aleminde tepkiler veriyor, ergenlik sorunları hikaye içinde epeyce yer kaplıyor... Yazarı çok başarılı buluyorum o kesin, ilk iki romanı da severek okumuştum ama bunda öyle olmadı maalesef... hikayenin aşırı mutsuz durumu beni çok zorladı, ergenlik sorunları hiç ilgimi çekmedi o kısımlarda sıkıldım, Simon'un geçmişi hatırlamasıyla ilerlediği için öykü öykü gidiyor, daldan dala atlıyordu o da bana uymadı ve bu kısa kitap çoook u