Kayıtlar

ALI SMITH - KIŞ

Resim
Mevsimler Dörtlemesi 2. Kitap Bu dörtleme ilk yayımlandığında (ki Sonbahar ile başlıyor) çok ilgimi çekmişti mevsimlerle ilgili olduğunu düşünüyordum, yazarı da İskoçtu, mükemmel okuyayım demiştim fakat, aslında bir Brexit romanı, bir sistem eleştirisi, mülteciler vs. dünyanın geldiği ve getirildiği durumu sorgulayan kitaplar olduğu ortaya çıktı ve ben o anda okumaktan vazgeçtim... çünkü Avrupa'nın (özellikle Britanya'nın) Dünyanın muktedirlerinin peşine takılarak yapmadığını bırakmadığı, sonrasında da nedamet getirmesini okumaktan gına geldi... Öylece bu seriyi unutmuşken bir yerde yeniden karşıma çıktı, hadi okuyayım ama sadece bir tanesini diye karar verdim (serilerde son yılların gelişmesi olarak bazen böyle davranabiliyorum ama ilk kitapla başlıyordum) ee mevsimlerden bir tercih yapacak olursam tek seçeneğim var en sevdiğimi seçtim... ''kışı özlüyor, kışın kendisini. Esas kışı istiyor, bu yarım yamalak gri yeknesaklığı değil. Ormanların karla kaplandığı, ağaçların...

ROY JACOBSEN - Sınırlar

Resim
Roy Jacobsen çok sevdiğim bir yazar dilimizde yayımlanan tüm kitaplarını okudum, bu sonuncusu... aradan da epey süre geçmişti, R. Jacobsen'i de D. Canefe'yi de ne kadar özlemişim, süper diyerek okumaya başladım, 120 sayfa kadar böyle devam etti... sonrasında hikaye Stalingrad Kuşatmasına geldi dayandı bu sefer Alman tarafı anlatılıyor (hep Ruslar anlatılır ya)... üstelik ne kadar detaylı, hani askerler anlatsa ancak o kadar olur... gerçi haksızlık olmasın çok başarılı bir anlatımdı o kaotik durumu, çıkmazı mükemmel hissettiriyordu ama ben bunu okumak istiyor muydum? veya hoşuma gitti mi? iki sorunun cevabı da hayır... dolayısıyla okuma hızım düştü ve çok zor bitirdim, sonunda sevmediğim bir R. Jacobsen kitabım oldu... Her ne kadar bana uymadıysa da hem yazarın hem de romanın başarılı olduğunu düşünüyorum... yazara bu kitapla başlamayın ama bir II. Dünya Savaşı hikayesi okumak isterseniz deneyin derim... Roy Jacobsen'i çok yakın zamanda kaybettik, Ruhu Şad Olsun... Ya...

JOSÉ DONOSO - EDEPSİZ GECE KUŞU

Resim
José Donoso’nun bu romanı, 1960’lar ve 70’lerde Latin Amerika’da yaşanan ve “Boom” olarak adlandırılan edebi patlama döneminin önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor; yayınevinin açılış cümlesi böyle ve doğru tam bir Latin edebiyatı... aynı şekilde arka kapak açıklaması da çok iyi, romanı bütünüyle açıklıyor... halüsinatif bir hikaye, Şili'nin mitleriyle bağlantılı, ne gerçek ne değil birbirine karışıyor, kimlik sorunları, cinsellik (belki tutku), ülkenin halleri hepsi bir arada anlatılıyor... Böyle uzun ve karmaşık bir metin için çok iyi okunuyordu, çeviri çok iyiydi, sıkılmadan merakla sonuna kadar geldim ve 1962-1969 yılları arasında yazılan romanı beğendim... sadece bu tip bir anlatıda yer aldığını düşündüğüm alt metni (satır aralarını) tam çözemedim, bir şeyleri fark ettim ama emin olamadım, o beni biraz rahatsız etti ama okuduğuma memnunum... herkese uyar mı bilmiyorum ama Latin edebiyatını seviyorsanız okuyun derim... Yazar: José Donoso Çevirmen : Süleyman Doğr...

C.J. CUTCLIFFE HYNE - KAYIP KITA Atlantis Efsanesi

Resim
Bu kitabı kütüphanede buldum yazarı ilgimi çekti, Atlantis de bana hep gizemli gelir okuyayım dedim... Atlantis gücünün ve zenginliğinin doruğunda, tüm kıtalardan üstün durumda ve bir miktar fantastik bir evrende resmedilmiş... halk güneşe tapıyor, gücünü tanrılardan alan bir rahipler klanı mevcut (bu klanın üyelerinin derece derece sihir denilebilecek güçleri var), imparatoru klan içinden seçiyorlar o da ülkeyi yönetiyor... günün birinde çok akıllı, güzel, kaprisli, güçlü bir kadın yönetimi ele geçiriyor, rahipler klanını zayıflatıyor, din dahil her şeyi değiştiriyor, tek hakim o olduğu için dengeler etkileniyor ve ülkenin refah kaybı başlıyor... o sırada sömürgelerin birinde vali olan Deukalion'u ülkeye geri çağırıyor, çok başarılı, yetenekli ve herkesin sevdiği müstesna bir kişilik olan Deukalion'la evlenmek ve onun gücünü de yanına çekmek istiyor... fakat rahipler klanına mensup olan Deukalion'la hesap tutmuyor ve mücadele başlıyor... Güzel sürükleyici bir hikay...

ARTHUR KOESTLER - Gladyatörler

Resim
''Tarihte Köle Savaşı ya da Gladyatörler Savaşı olarak bilinen olaylar MÖ 73-71 yılları arasında yaşanmıştır'' diye başlıyor bu muhteşem hikaye ve ben bu senenin en iyi kitabını okumuş bulunuyorum...  A. Koestler bu romanı 4 yılda yazmış ve 1938 yılında Avrupa'nın en çalkantılı döneminde tamamlamış... Spartacus filmi ile alakası yok önce onu yazayım, bu aşağıda da söylenildiği üzere sosyal, siyasal, ekonomik olaylar ve bir devrimi anlatıyor... aradan zamanı çekip çıkarırsanız anlattığı şeyler bugünde geçerli o yönden de çok başarılı bir kitap... ''Roma'nın demokratik muhalefeti liderlerinin yetersizliği yüzünden yenilmiş, göçmenler iç anlaşmazlıklarla kendi kendilerini yok etmişti. Vadesi dolan zayıf rejim böylece bir kez daha -hem de kaçıncı kez!- kendi gücüyle değil, muhaliflerin güçsüzlüğü sayesinde kurtulmuştu. Bu acınası manzara yüzyıllar boyunca daha kaç kez tekrarlayacaktı? (syf:251)'' nasıl tanıdık mı? Hani hep derler ya tüm hikaye...

FUMINORI NAKAMURA - ŞEYTAN VE MASKE

Resim
Japon yazarları seviyorum, çok da okudum ama bu yazarı hiç görmemişim oysa dilimizde ilk kitabı (Hırsız) 2017'de yayımlanmış... ben bir şekilde kaçırmışım:) peşin peşin yazayım hem yazarı hem de romanı çok beğendim... Aşağıda konusu detaylı yazıyor, garip bir ailenin hikayesi... Japon yazarlar genelde konuları ağır ağır işlerler bu öyle değildi, hareketliydi sizi peşinden sürüklüyordu heyecanla merakla okuyorsunuz... arada Dünyanın muktedirlerinin ne dolaplar çevirdiği, çıkarılan savaşlar, terör olayları vs. ile ne paralar kazanılıp ne güçler devşirildiğini mükemmel anlatıyordu, çok iyiydi... Yazar iyi ama nedense yayınevleri iki kitapta kalmış diğer romanları çevrilmemiş, devamı gelir mi bilemiyorum ama ben çok sevdim konu ilginizi çekiyorsa okuyun derim... Yazar: Fuminori Nakamura Çevirmen : Sinan Ceylan Özgün Adı: Aku to Kamen no R ū ru Sayfa Sayısı : 288 Basım Yılı : 2019 Yayınevi : Doğan Kitap Fumihiro Kuki, on bir yaşındayken babası onu çağırıp arkasında dünyanın...

BENJAMÍN LABATUT - MANIAC

Resim
Labatut'dan ilk kitabımı geçen sene okudum ve çok beğendim MANIAC'ı da görünce hemen okumalıyım diye düşündüm... ilk kitapta, buda, kurguyla karışık bilim adamlarını ve keşifleri anlatıyor, ikisinin arasındaki tek fark ilk kitap bütünüyle roman hissi veriyordu, bu ise üzerine roman yazsalar da belki hatırat olur, anlatı olur ama roman değil, en azından o hissi vermiyor... kitabı beğendim mi beğendim, yazarı seviyorum, çok akıcı ve merak duygunuzu koruyarak anlatıyor ama bu tip bir tarzın (bilim adamları + keşifler) benim açımdan sürekliliği yok gibi... ilk kitapta mükemmel geliyor, ikinci okunuyor, ama aynı tip bir üçüncüyü okumam herhalde diye düşündüm, tekrar duygusu çok baskın oluyor... Kitap aşağıda da yazdığı üzere içimizdeki uzaylı, muhteşem beyin, matematik dehası John von Neumann'ı (1903-1957) anlatıyor... von Neumann'ın annesi, kardeşi, eşleri, kızı, arkadaşları, öğretmenleri, diğer bilim adamları, atom bombasını yapan ekibin bilim adamları ve  askerlerden o...