GABRIEL GARCÍA MÁRQUEZ - KOLERA GÜNLERİNDE AŞK
Márquez’in
Üçlü Tacını (Kırmızı Pazartesi/1981, Yüzyıllık Yalnızlık/1967, Kolera
Günlerinde Aşk/1985) nihayet tamamladım... kitapları kendi okuduğum sıraya göre
yazdım ve hoşlanma derecemde okuma sırama uygun olarak şekillendi...
‘’Kolera
Günlerinde Aşk’’ Florentino Ariza ve Fermina Daza arasında genç yaşta
başlayan, kavuşamazsan aşk olur
sözüne çok uygun bir şekilde gelişen ve yarım yüzyılı aşan bir aşkı anlatıyor... ilk gençlik çağlarında başlayan bu aşk,
Fermina Daza’nın vazgeçmesi sonucu yarım kalır, sonrasında genç kız, aristokrat
ve başarılı Doktor Juvenal Urbino ile evlenir ve Florentino Ariza, başkalarıyla
çok sayıda ilişki yaşasa da bir ömür onu bekler... yaklaşık 1880-1930 yılları
arasında geçen hikayede o dönemin Kolombiya’sı tüm yönleriyle anlatılıyor, özellikle
toplumun değer yargılarına detaylı yer veriliyor...
Aslında
çok bilindik bir konu, Márquez’in muhteşem anlatımıyla çok başarılı bir romana
çevriliyor... hikayede en sevdiğim yan sürekli birbirlerine mektup yazmaları
oldu, keşke yazar mektupların içeriğini de yazsaydı diye düşündüm hep... uzun
evlilik yaşamına dair çok isabetli bir kurgusu var... ben sevdim, okuyun
derim...
Yazar: Gabriel García Márquez
Çevirmen : Şadan
Karadeniz
Sayfa Sayısı : 448
Basım Yılı : 2010 (19. Baskı) 1989
(İlk Baskı)
Yayınevi : Can
''Kolera
Günlerinde Aşk", bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından
başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının
öyküsü. "Márquez"in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor:
aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, romantik tüm biçimlerinin pastoral
bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci
yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde,
çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yönlerini, özellikle taşra
kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla eleştiriyor yazar. Roman
boyunca, aşk acılarının lirik rüzgarlarının esintileri arasında, Márquez'in,
insancıl mizahı, sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle,
"Kolera Günlerinde Aşk", Márquez'in başyapıtı sayılan "Yüzyıllık Yalnızlık"ın yanında tartışılmaz bir biçimde yerini alıyor.
"Yüzyıllık Yalnızlık" ve "Kırmızı Pazartesi" adlı eserlerini okumuştum. Bu eserini de kısa zamanda okumayı diliyorum. Sevgiler Gül.
YanıtlaSilMerhaba Eralcim, ben seninde okuduğun diğer ikisini daha çok sevmiştim ama bu da güzel. İyi okumalar olsun, sevgiler:)
SilKolera Günlerinde Aşk'ı maalesef yanımda getirmemişim, eve gittiğimde okumayı planlıyorum :))
YanıtlaSilKağıt Salıncak, iyi okumalar olsun, sevgiler:)
SilMarquez'i seviyorum ben de:D
YanıtlaSilOrtak zevkler ne güzel:)
Silçok büyük yazar ivit kırmızı pazartesi filmi de çok iyi bak, güney amerika edebiyatı ama bana çok uzak geliyo yaaa, yani empati yapamıyom hiç, çok görkemli yazarlar ama yakınlık duyamıyom bi türlü :)
YanıtlaSilEvet farklı bir dünya ama bana iyi geliyor, bu kitabın da filmi varmış bir ara ona da bakacağım:)
SilBunu okumadım ama Yüzyıllık Yalnızlık'a hayran kalmıştım. Çok müthiş yazıyor. Hele damat adayının çişli kızıyla evlenmeyi seçtiğini anlatan cümlede nasıl kahkahalarla güldüğümü unutamıyorum. :)
YanıtlaSilYüzyıllık Yalnızlık çok daha güzeldi o kesin. ama Marquez söz konusuysa bu romanı da okumadan geçmemek lazım. Yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum, sevgiler:)
Sil