''kitap gibi''

Bu romanı, bugünlerde edebi kitapları çok fazla okuyamadığım için seçtim, yazarı da İsveçliydi iyi çıkacağını umdum... yazarın ilk romanıymış, kitabın içinde en iyi suç romanı şeklinde bir sürü övgü yazısı var, akıcı yazılmış kolay okunan bir roman ama öyle en iyi filan değil, hatta diğer İsveçli yazarları dikkate aldığımda vasat sayılır... Konu çok bilindik; küçük/fakir bir kasabada, çoğunun ebeveyni alkolik olan 13-17 yaşındaki çocukların ne yaptıklarını bilmez halleri ve buradan kaçma hayalleri arasında birinin kaybolması şeklinde... olayı soruşturmaya Stockholm'den gelen dedektif de o kasabada doğmuş, çocukken oradan ayrılmış, onun ailesi hepsinden sorunlu, hiç geri dönmek istememesine rağmen kendini bu soruşturmada ve bu küçük kasabada buluyor... dedektif Charlie'de alkol bağımlısı bir kadın ve hem geçmişinden hem de bu sorunundan kurtulmaya çalışıyor, üstüne bir de davayı çözme durumu eklenince olay iyice içinden çıkılamaz hale geliyor... Kitabın başından sonuna kad

Çok sevdiğim Alman yazar Wolfgang Schorlau 'nun son kitabı yakın zamanda yayımlandı ve hemen alıp okudum... derin devlet romanı tarzında eserler veren yazar, bu sefer Yunanistan krizi sırasında Avrupa'da kapitalistler tarafından çevrilen dolapları anlatıyor ve ben yine, bizde neler oluyordur kim bilir diye diye romanı okudum... Polisiye hikayesine gelirsek; Dışişleri Bakanlığı'nda çalışan Anna Hartman bir gece Berlin'de kaybolur, amatör bir videoda siyah bir minibüsün yanında kaybolmuş gibi görünmektedir ama polis kaçırıldığına tam emin olamamaktadır, fidye istenmez, kimse olayı üstlenmez ve dava çıkmaz bir sokağa girmiş gibi gözükmektedir... Dışişleri Bakanlığı farklı biri tarafından da olaya bakılsın diye detektif Dengler'in davayı almasını ister... Dengler polis ile işbirliği içinde araştırmaya başlar; Anna Hartman'ın Londra ve Münih'te hukuk ve iktisat okumuş, dereceyle mezun olmuş, Brüksel'de Avrupa Komisyonu'nda çalışmış, son olarak da Dışişler

Romain Rolland 'ın bu dev eserinin üçüncü cildini de okumuş bulunuyorum... bu cilt,  Dostlar, Kutsal Ateş, Yeni Gün isimli üç kitaptan oluşuyor... Jean-Christophe, beklemediği bir anda (bir gazete yazısıyla) meşhur olur ve gösterilen ilgiden şaşkınlığa uğrar, davet üstüne davet alır, bunları önemsemez ama merak ettiğinden tüm davetlere katılır... bu sırada arkadaşı Olivier çok zengin bir adamın kızıyla tanışır, pek birbirlerine uygun olmasalar da aşık olurlar, Jean-Christophe onlara destek olur ve uzun uzun bize bu iki gencin ilişkilerini anlatır... tam o sıralarda Christophe hep olduğu gibi davrandığı için onu meşhur edenlerin istediklerini yapmaz ve bu kez de onu yerden yere vurmaya başlarlar... bir yandan bu gelip giden ün ile uğraşırken bir yandan da arkadaşları vasıtasıyla işçi hareketlerinin (devrim) içinde bulur kendini, o da pek ilgi alanına girmez ama coşkun ruhu/merakı sayesinde herkesle konuşup, işçilerden daha çok devrimin savunucusu olur (onlar için bir beste yapar)