LINA BENGTSDOTTER - Annabelle Geçmişin Girdabı


Bu romanı, bugünlerde edebi kitapları çok fazla okuyamadığım için seçtim, yazarı da İsveçliydi iyi çıkacağını umdum... yazarın ilk romanıymış, kitabın içinde en iyi suç romanı şeklinde bir sürü övgü yazısı var, akıcı yazılmış kolay okunan bir roman ama öyle en iyi filan değil, hatta diğer İsveçli yazarları dikkate aldığımda vasat sayılır...

Konu çok bilindik; küçük/fakir bir kasabada, çoğunun ebeveyni alkolik olan 13-17 yaşındaki çocukların ne yaptıklarını bilmez halleri ve buradan kaçma hayalleri arasında birinin kaybolması şeklinde... olayı soruşturmaya Stockholm'den gelen dedektif de o kasabada doğmuş, çocukken oradan ayrılmış, onun ailesi hepsinden sorunlu, hiç geri dönmek istememesine rağmen kendini bu soruşturmada ve bu küçük kasabada buluyor... dedektif Charlie'de alkol bağımlısı bir kadın ve hem geçmişinden hem de bu sorunundan kurtulmaya çalışıyor, üstüne bir de davayı çözme durumu eklenince olay iyice içinden çıkılamaz hale geliyor...

Kitabın başından sonuna kadar hikaye bana çok tanıdık geldi sanki daha önce okumuşum veya filmini izlemişim gibi, sonunda ise bir tatminsizlik yaşadım, tam olmamış (belki de ilk roman olduğu içindir), sanki yazar çok derine inmeyi başaramamış gibi... nihayetinde sürükleyici bir roman, bugünler/yaz ayları için tercih edilebilir...



Yazar: Lina Bengtsdotter

Çevirmen: Merih Malmqvist Nilsson

Özgün Adı: Annabelle

Sayfa Sayısı: 336

Basım Yılı: 2019

Yayınevi: Epsilon


Geçmiş, Kaçılabilecek Bir Şey Midir?

İsveç’in küçük bir köyünde, karanlığın pek uğramadığı bir yaz gecesinde güzel bir genç kız sırra kadem basmıştı: Annabelle. Etraftaki insanların gereğinden fazla iç içe geçmiş yaşamları soruşturmanın önüne geçiyordu. Kayıp kızın dengesiz annesi ve kendilerini eğlenceye fazla kaptırmış arkadaş çevresi de olayı aydınlatmak için yetersiz kalıyordu. Olayı araştırmak üzere Stockholm’den gönderilen Dedektif Charlie Lager, hüsran dolu gençliğini geçirdiği bu küçük beldeye gelince eski hatalarından uzak kalıp bu kördüğümü çözmeye çalıştı. Ama korkularıyla yüzleşip karanlık geçmişinden sıyrılmaya çalışırken zamanın döngüsü onu daha da derinlere çekecekti.

Dibi görmüşken artık aklında tek bir soru kalmıştı: Annabelle de onunla aynı girdaba mı yakalanmıştı?

Lina Bengtsdotter (d.1977) Annabelle kitabının geçtiği küçük Gulspång kasabasında büyüdü, İsveççe ve Psikoloji öğretmenidir. İskandinav ülkelerinde çok sayıda gazetede yayınlanan çalışmaları ile kısa öykü yazarı olarak edebi kariyerine başlamıştır. Annabelle ilk romanıdır.


Yorumlar

  1. Güzelmişşşşşş 😊

    YanıtlaSil
  2. İskandinav yazarları ben de yeni yeni okuyup sevmeye başladım. Ama madem çok begenöediniz bu biraz bekleyebilir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani:) Çok daha iyileri var, kolay okunan bir şeyler aradığınızda bakabilirsiniz. Teşekkürler, sevgiler

      Sil
  3. aa polisiye ve duymamışım. hihi ilginç gelmez tabii, bir dolu benzer dizi izledin çünkü, polisiyelerin klişe konularından olmuş bu, olsuun güzel klişeeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında konuyu ilginçleştirmek için araya eskilerde geçen başka bir hikayeyi de yerleştirmişti ama onu geliştiremedi ana hikaye ile bağlantıyı sadece kişiler bağlamında tuttu bende asıl o durum tatminsizlik yarattı. Neyse buda böyle bir kitap işte. Sevgiler:)

      Sil
  4. Gül Hanım'cım, nasılsınız? Blog'da yeni kitaba dair biraz uzun bir yazı var. Sormuştunuz diye haberdar etmeye geldim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, iyiyim. hemen bakıyorum yazına Mert'cim :)

      Sil
  5. önerilerinizi hep dikkate alıyorum bu defa kitabı görünce sizin zevkinizle pek örtüşmediğini düşünmüştüm ki içerikte de durum açıklanmış :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öneriler işe yarıyorsa ne mutlu bana, çok teşekkür ederim:) evet bu kitap pek okuduğum bir tür değil ama bu sıkıntılı zamanlarda kolay okunması cazip geldi:)

      Sil
  6. en azından sürükleyici:) elinize sağlık Gül Hanım keyifli okumalar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Eren Hanım öyle:) size de keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
  7. Polisiye kitapları çok severim özellikle kuzey polisiyelerini. Daha önce bu kitabı görmemiştim, bir göz atacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Polisiye seviyorsanız bakın tabii. Umarım seversiniz, teşekkürler:)

      Blogunuza baktım mail adresi zorunluluğu nedeniyle yorum bırakamadım not olarak onu da belirteyim:)

      Sil
    2. Siz deyince baktım ve de düzelttim teşekkürler :)

      Sil
  8. Konusu ilginç geldi aslında dediğin gibi çok bilindik ama.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rahat okunuyor, sürükleyici de bugünler için uygun bir kitap:) teşekkürler

      Sil
  9. Okumak isterim Gülcüğüm, İskandinav edebiyatı ilginç oluyor bazıları ise sıkıcı geliyor bana; tanıtım için eline sağlık:)Sevgiler♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Müjde Hanım, keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
  10. merhabaa iyisin ama de miiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, iyiyim iyiyim sorun yok:) sadece bu pandemi süreci beni daha çok bunaltmaya başladı (hala mesafeyi koru vs. kurallarına uyan az sayıda kişiden biriyim) o yüzden elimdeki kitap süründükçe sürünüyor. Bakalım bitirebilirsem yayınlayacağım. Bu arada Snooker Dünya Şampiyonası yapıldı izleyebildiniz mi? o çok iyi geldi özlemişim:) Hatırımı sorduğunuz için çok sağolun umarım siz de iyisinizdir. Sevgiler:)

      Sil
  11. haklısın tabii ya, bu nedenle birçok insan doktora gitti, anti depresan alıyor, hepimiz bunaldık, ben de altı ay oldu evdeyim, sadece markete gidiyorum, bazen de parkta kitap okuyom, onun dışında evde diziler :) sıcaktan evde kitap okunmuyor, kitabı dışarda okumayı seviyom, o da olmuyor :) snooker izledim ama tümünü değil, değişik sonuçlar alındı değil mi? genelde bir sekiz on kişi çok iyi oyuncu, kazananlar değişiyor de mi:) iyiyim işte bol dizi ve film, yemek magnum karpuz ve dizi izlerken çekirdek, gece izliyom gündüz uyuyom :) sullivan yine kazandı de mi, finali izlemedim bi bakıyım izleyim, trump galiba kaybedince sinirleniyo filan, selby seviyom, allen yoktu bu sefer :) finalde oynayan wilsonu pek tanımıyom :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım kışın daha kötü olmaz:( Snooker'a gelirsek ,Mark Allen vardı da ilk turlarda elendi. Ronnie kazandı evet ama final biraz sönük geçti. Asıl her iki yarı final heyecanlı, çekişmeli ve zorlu geçti izlemesi çok keyifliydi. Wilson'da gelecek vaat eden oyunculardan, bu turnuvada J. Trump'ı eledi. Ben tüm turnuvayı (elemelerde dahil) izledim çok keyifliydi, O'Sullivan kazandı (6. Galibiyet) daha keyifli oldu:))

      Sil
  12. Güzel yazı olmuş

    https://novella.az/biznes-kitablari-tovsiyelerimiz-ile-ozunu-inkisaf-etdir.html

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH