NATSUKI IKEZAWA - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız
Yine
bir Japon yazarla devam ediyorum daha önceden tanımadığım ama
ülkesinin önde gelen yazarlarındanmış, özgeçmişi şöyle; (Gerçek adı Natsuki Fukunaga) 1945’te Japonya’nın
kuzeyindeki Hokkaido Adası’nda dünyaya geldi. Babası ünlü
romancı, şair, çevirmen, Fransız edebiyatı araştırmacısı
Takehiko Fukunaga; annesi ise şair Akiko Harajō’dur. Anne ve
babasının boşanmalarından sonra, annesiyle 1950’de Tokyo’ya
yerleşti. Çocuk yaşta bu “göç”le başlayan “göçmen”
yaşam tarzı Yunanistan, Fransa, Okinawa Adası gibi farklı
yerlerdeki ikametleri ve dünyanın çeşitli yerlerine
seyahatleriyle sürdü; yazarın hiçbir zaman yerleşik, sabit bir
hayatı olmadı.
Natsuki 1968’de üniversitedeki fizik eğitimini
yarıda bırakarak çevirmenliğe yöneldi. Kurt Vonnegut, Jack
Kerouac, Gerald Durrell, Richard Brautigan, James Herriot, John
Updike, Antoine de Saint-Exupéry ve E. M. Forster gibi yazarların
birçok eserini Japoncaya çevirdi. Çeviriyle başladığı yazı
hayatını öykü ve roman yazarlığıyla kaynaştırarak sürdürdü.
İlk öykü kitabı olan (Durgun Hayatlar, 1987) kimlik meselesini
işledi. Güney Pasifik Denizi’ndeki küçük bir ada ülkesinde,
II. Dünya Savaşı’nda ölen silah arkadaşlarını anmaya gelen
Japonları taşıyan otobüsün kayıplara karışmasıyla, ülkenin
Cumhurbaşkanı Matías Guili’nin başına gelenleri anlatan
(Matías Guili’nin Düşüşü, 1993) adlı romanı postkolonyal,
büyülü gerçekçi roman türünün Japonya’daki başarılı bir
örneği.
Eserleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Portekizce gibi birçok dile çevrilen Natsuki günümüz Japon edebiyatının en revaçta, en çok ödül alan ve de en aykırı yazarlarından biridir.
Eserleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Portekizce gibi birçok dile çevrilen Natsuki günümüz Japon edebiyatının en revaçta, en çok ödül alan ve de en aykırı yazarlarından biridir.
Bu
romanı, kitap fuarlarından birinde ismi ve arka kapak yazısı
ilgimi çektiği için almıştım... Japon yazarları seviyorum ilk
kez okuduğum Ikezawa'dan da çok memnun kaldım... konu, Kaoru
(kızkardeş) ve Tetsurö (ağabey) ağzından dönüşümlü
olarak anlatılıyor ama Kaoru'nun bölümleri 1. tekil şahısla
yazılmış, Tetsurö'nun bölümleri ise 2. tekil şahısla... ve ben pek rastlanmayan bu 2. tekil şahısla yazma durumunu çok
sevdim... aynı şekilde ağabeyini hapisten kurtarmak için Bali
adasına giden Kaoru daha çok o ülkeyi ve ağabeyinin davasını/mahkeme sürecini anlatıyor, Tetsurö ise çocukluğundan başlayarak
tüm hayatını, eroin bağımlılığını, yaşadığı yerleri, resim sanatını, bütün iç hesaplaşmaları, ülkelerin ve insanların bakış
açılarını anlatıyor... arada Tanrı(lar)dan, ülkelerin
tarihlerinden, savaşlardan da bahsediliyor...
Arka
kapak açıklamasını okuduğumda daha ağır bir kitap
beklemiştim, Japon yazarların üslubu zaten değişik oluyor o
yüzden zor okunacağını düşünmüştüm ama öyle olmadı...
Ikezawa, okuduğum diğer Japon yazarların aksine başı sonu belli,
kolay anlaşılır bir tarzda yazmıştı, çok akıcıydı ve süper
bir hızla okunuyordu... iç hesaplaşma bölümleri Doğu/Batı
karşılaştırmaları, tarihi kısımlar hikaye içine iyi
yerleştirilmişti yorulmadan sıkılmadan okuyorsunuz...
Uyuşturucu bağımlılığının ne menem bir şey olduğu çok detaylı anlatılıyordu (ki ben bu konudan rahatsız olurum) ve çok başarılıydı, özellikle bu durum için okunsun isterim... aşağıdaki arka
kapak açıklamasında bahsedilen Dostoyevski, Camus
benzetmelerini pek göremesem de romanı çok sevdim elimden
bırakamadan okudum size de öneririm...
Yazar: Natsuki Ikezawa
Çevirmen:
Devrim Çetin Güven
Sayfa
Sayısı: 400
Basım
Yılı: 2017
Yayınevi:
Ayrıntı
Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, 1980'lerin başında, Paris'te çevirmen ve koordinatör olarak çalışan Kaoru adlı genç kızın, Endonezya'daki Bali Adası'nda, uydurma suçlamalarla uyuşturucu kaçakçılığından tutuklanan ve idamla yargılanan ressam ağabeyi Tetsuro'yu kurtarma çabalarını anlatır. Roman, Dostoyevski'nin Suç ve Ceza (1866), Franz Kafka'nın Dava (1925) ve Albert Camus'nün Yabancı (1942) eserlerinde olduğu gibi içsel ve dışsal mahkemelerin iç içe geçtiği çok katmanlı bir kurguya dayanır. Tetsuro'nun yargılandığı mahkeme sürecine koşut olarak ilerleyen diğer iki "içsel mahkeme"de Tetsuro ve Kaoru kendi geçmişleri, sanat anlayışları ve dünya görüşleriyle keskin bir hesaplaşmaya girişirler.
Birçok Batı dilini bilen, ağabeyinin aksine "Üçüncü Dünya"yı sevmeyen, ne var ki, özellikle mesleğinden ötürü, Filistin gibi dünya siyasetinin odağındaki "Doğu" ülkelerine sık sık gitmek zorunda kalan Kaoru "Batıcı" bir karakter olarak karşımıza çıkar. Diğer yandan, Batı ülkelerini sevmeyen, her yılın altı ayını resim yapmak için gittiği, çoğu eski Japon sömürgesi Güneydoğu Asya ülkelerinde geçiren Tetsuro ise "Şarkiyatçı" bir karakterdir. İkezawa bu iki anlatıcının içsel ve birbirleriyle olan diyalogları aracılığıyla "emperyal siyaset", "medeniyet", "modernite" ve "ulusal kimlik" gibi kategorileri sorgular.
Gerek yaşam tarzı gerekse eserleriyle son yılların en özgün ve üretken yazarlarından olan İkezawa Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız'da felsefi dinamizmle sürükleyiciliği başarıyla kaynaştırmakta. Yazar her karaktere kendi mizaçlarına özgü "ses"ler atfederek metne zenginlik ve derinlik katıyor. Bu "ses"ler aracılığıyla Doğu'yla Batı'nın bakış açılarındaki farklılıkları, uyuşmazlıkları, çatışmaları ve örtüşmeleri fevkalade kozmopolit bir atmosfer içinde betimliyor. İkezawa'nın romanı okurunu 21. yüzyıl Japon edebiyatının cazibelerini deneyimlemeye çağırıyor...
hemen okuma listeme ekliyorum GÜl Hanım çok merak ettim, elinize sağlık, sevgiler :)
YanıtlaSilUmarım merakınızı karşılar Eren Hanım, yorum için teşekkürler, sevgiler:)
SilGüzel bir kitaba benziyor. Listeme ekleyeyim,temin edince değerlendirebilirim. Teşekkürler:)
YanıtlaSilEbemkuşağı ben teşekkür ediyorum, sevgiler:)
SilBu ara Japonlar pek bi önüme çıkıyor, hayır olsun :) Çok güzel anlatmışsın, merak ettim.
YanıtlaSilElif sarı; japon yazarlar iyidir:)) teşekkür ederim, sevgiler:)
Silgenel olarak ben de Japon yazarları seviyorum , bunu da not ediyorum bakalım :D teşekkür ederim :D
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Eylem Hanım, keyifli okumalar olsun, sevgiler:)
SilGüzelmiş ben de ekliyorum okuma listeme. ❤❤❤
YanıtlaSilHayat İzlerim; umarım seversiniz:)
Silseviyom japonlarıııı bunu bilmiyom. ikinci tekil şahıs yaniiii sen mi diyoooo.
YanıtlaSilDeeptone; evet öyle yazmış, ''yatıyordun, onların konuşmalarını anlamıyordun sen'' şeklinde. çok iyiydi gerçekten...
Sil