GASTON LEROUX - SARI ODANIN ESRARI

Polisiyeye düşkün olmasam da ağır işleyen detektif öykülerini seviyorum, bir çok yerde Agatha Christie'nin G.Leroux'dan etkilendiği yazılıyor, Christie'yi de severim, arka kapak yazısı da cazipti okuyayım dedim... sonuç şöyle;

  • yazarın ünlü eseri Opera'daki Hayalet'i tiyatroda seyretmiştim ama bu kitaba kadar romanları olduğunu bilmiyordum

  • daha en başında bu kitabı bir erkeğin yazdığı çok belli diye düşündüm bu hiç hoşuma gitmedi, okuduğum kitapta yazarı fark etmekten hiç hoşlanmam hele cinsiyetini fark etmeyi hiç mi hiç sevmem başlangıç için kötü bir puan oldu

  • biraz tiyatro eserini andırıyordu normalde onu da sevmem ama o beni çok zorlamadı

  • konu çok kısıtlıydı ve sürekli aynı şey anlatılıyor da anlatılıyordu, sıkılmadan okuduysam da sonuna geldiğimde sadede gel artık diye söyleniyordum

velhasıl ne iyiydi ne kötü, okuduğum için bir şey kazanmış gibi hissetmedim, sadece klasik bir eserden haberdar oldum, söyleyeceklerim bundan ibaret... 


Yazar: Gaston Leroux

Çevirmen: Kenan Sarıalioğlu

Özgün Adı: Le Mystère de La Chambre Jaune

Sayfa Sayısı: 288

Basım Yılı: 2022 (4. Baskı) 2020 (1. Baskı)

Yayınevi: T. İş Bankası

Sarı Odanın Esrarı, kilitli oda ya da imkânsız suç gizemi olarak anılan türün ilk örneklerinden biridir. Dedektif kurgunun bu alttürü, suçlunun hiçbir çıkışı olmayan kilitli bir odada sırra kadem bastığı, görünüşe göre imkânsız ve karmaşık bir suça işaret eder. Bu suçu soruşturanların gözle görünenin ardına bakıp muammayı çözmeleri gerekir. Leroux, 1907’de L’Illustration dergisinde tefrika edildikten sonra 1908’de yayımlanan romanında bizi acar dedektif Joseph Rouletabille ile tanıştırır. Esrarlı olayları çözme becerisiyle tanınan Rouletabille, aynı zamanda romanın anlatıcısı olan arkadaşı avukat Sainclair ile birlikte esrarengiz bir saldırıyı aydınlatmak üzere Glandier şatosuna gelir. Şato ünlü biliminsanı Profesör Stangerson’a aittir ve söz konusu saldırıya profesörün kızı Mathilde Stangerson hedef olmuştur.
Leroux’nun büyük başarı kazanan bu romanı sürrealistlere ilham verirken, Fransız edebiyatçı ve sinemacı Jean Cocteau’nun da övgüsünü kazanmıştı.

Gaston Leroux: 1868'de Paris'te doğmuştur. Bir gazeteci olması dolayısıyla macera dolu bir yaşam sürmüştür. Kuzey ve Doğu Avrupa ülkelerini gezmiş, Arap kılığında Kuzey Afrika'yı dolaşmıştır. 1907 yılında yayınlanan Sarı Oda'nın Esrarı en ünlü polisiye romanıdır. Ayrıca Operadaki Hayalet adlı romanı da 1911 yılında yayımlamıştır. 1927'de Nice'te ölmüştür.

Yorumlar

  1. eh yaniii ivit klasik olduğu için önemli tabii bu tip kapalı mekan cinayetlerinin ilki olarak ilginçli ivit :) operadaki hayalet de notr damın kamburu gibi iyi tabii romanı da oyunu da filmleri de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitabı sizde görmüştüm, açıkçası daha çok seveceğimi düşünmüştüm ama bazen olmuyor:( operadaki hayaletin yazarını da hiç merak etmemişim demek ki, neyse onu öğrendim en azından:))

      Sil
  2. ayrıcaaa son yazım ilgini çekebilebilecek :)

    YanıtlaSil
  3. Bu kitabı ismen biliyorum. Ama içeriğini bilmiyordum. Operadaki Hayalet'i bir ara okumak istiyordum. Şimdi okusam da okumasam da olur tarafındayım. Bu kitap için de şimdi aynısını düşündüm. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki Operadaki Hayalet daha doğru seçim olur en azından daha ünlü bir eser:) Bu tam dediğiniz gibi okunsa da olur okunmasa da. Teşekkürler sevgiler:)

      Sil
  4. dizilerim geldiii, senin önerdiğin dizi de var, saool :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baktım:) önerdiğim dizi bende biraz hayal kırıklığı yarattı ama:)

      Sil
  5. Operadaki Hayalet yıllar yıllar önce tek kanallı -siyah beyaz-TRT'de dizi olarak oynamıştı, sokaklar boşalıyordu ki biz çocuklar için epey de ürkütücüydü... Elbette bugünün teknolojisinden bakınca farklı bir tadı olabilir, nette bulunabilirse izlenmesi ilginç olur:) Sarı Oda'nın Esrarı'nı da aynı mantıkla sevimli bularak okumuştum, kendisi elbette bir başyapıt değil:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eski dizilerin tadı hiçbir şeyde yok. Bu kitapta çok daha fazla şey beklemiştim belki onu bulamadım ama sonuna kadar da sıkılmadan okudum o da bir şey:) teşekkürler

      Sil
  6. çok karşılaşmadığım bir eser, sonraya bırakalım o zaman:) teşekkürler..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH