MURAT GÜLSOY - GÖLGELER VE HAYALLER ŞEHRİNDE
Murat Gülsoy edebiyat
çevrelerinde yapılan yılın önemli kitapları listelerinde yer alan bir yazar...
daha önce hiçbir eserini okumamış biri olarak bir yerden başlamak istiyordum ki
son yayınlanan romanı denk geldi... burada bir ara verip yayınevine ilişkin bir
kaç laf edeyim... Can Yayınları (ki çok severim) kitap kapağı değişikliğinden
sonra (ki hala sevemedim) arka kapak açıklamasını çarpıtmaya başladı, ticari
açıdan romanın hangi bölümü önemli ise onu olduğundan fazla öne çıkarıyor bu da
okuyucuda bir yanılgıya sebep oluyor...
Bu kitapta da böyle bir durum
söz konusu ben tanıtımı ilk okuduğumda II. Meşrutiyet dönemi İstanbul’unu bir
gazetecinin gözünden anlatan bir roman bekliyordum...
Osmanlı’nın son döneminin hikayesiydi beklediğim ve romanın başlangıcı da bu
istikamette ilerledi ama devamı öyle gelmedi maalesef... roman annesi Fransız babası
Türk olan ve 9-10 yaşına kadar İstanbul’da yaşadıktan sonra Fransa’da büyüyen
bir gazetecinin Osmanlı'nın hürriyet mücadelesini izlemek üzere İstanbul’da ki bir görevi kabul etmesiyle başlıyor...
Asıl konu ise; kim olduğu hakkında bir fikri olmayan, ruhu kırık denilebilecek, doğu-batı
kültürü arasında kalmış, babasını hiç tanımayan, çok düşkün olduğu annesinin
kaybını atlatamayan, İstanbul’a geldikten sonra babasını keşfetmesiyle kimlik
bunalımı daha da artan genç bir adamın deliliğe varan hezeyanları şeklinde
özetlenebilir... böyle konuları da çok severim okurum da ama farklı bir
beklentiyle bir romana başlayınca ve tanıtımda bilerek çarpıtıldığını anlayınca konudan kopuyorum... fonda da Osmanlı’nın o dönemi anlatılıyor ana hatlarıyla
tabii ki ama esas konu bu değil... kitabın mektuplarla anlatıldığı ifade ediliyor bir çok yerde ama mektuplardan çok bir günlük tutma şeklinde yazılmış bunu da belirtmeden geçemeyeceğim...
İtirazım olan diğer bir husus
ise İstanbul hakkındaki çok bilinen bazı efsanelerin de sanki hiç kimsenin
haberi yokmuşcasına yeni bir şey gibi anlatılması ve ''barbar Türk'' ifadesinin de gereğinden fazla kullanılması... bu durum bana yazarın
romanını yabancılara yazdığını düşündürüyor ki bundan da hiç hoşlanmadım... yine aynı şekilde o dönemde
İstanbul’da birçok yabancı var ve bu insanların bir sürü alt gündemleri de
var, yani hiç kimse orada ‘’sebepsiz yere bulunmuyor’’ ama yazar bundan
bahsetmek yerine o insanların yalnızca İstanbul’u gezip dolaşmalarını, bilinen
hikayeleri toplamalarını ve yiyip içmelerini anlatmakla yetiniyor ki bu da
romanın çok gereksiz bir bölümünü oluşturuyor...
Nihayetinde bu yazarla buluşmam bir hayal kırıklığıyla başladığı yerde bitiyor...
Yazar: Murat
Gülsoy
Sayfa
Sayısı : 304
Basım
Yılı : 2014
Yayınevi
: CanMeşrutiyetin ilanından sonra bir Fransız gazetesi Türkiye'de olup bitenleri ilk kaynaktan öğrenmek için İstanbul'a muhabir göndermeye karar verir. Türk asıllı bir Fransız gazeteci bu işe talip olur ve köklerinin bulunduğu şehre, İstanbul'a doğru yola çıkar.
Gölgeler ve Hayaller Şehrinde, Osmanlı'nın bu çalkantılı dönemindeki toplumsal histerinin romanı. Yabancı kaldığı ülkesinde olan biteni yabancılara rapor eden bir Türk'ün, bir yandan Osmanlı toplumunun akıl tutulmasını gözlemlerken bir yandan da kendi geçmişiyle yüzleşmesinin hikâyesi.
beklesin bakalım :)
YanıtlaSilKitapları epeyce okunan bir yazar aslında belki de bana uymadı bilemiyorum:))
SilYorumunuzdan sonra hemen bu yazınızı okudum, konu ilginç aslında ama arka kapaktaki yönlendirmeler olmasa daha tarafsız okunabilir..:)
YanıtlaSilEvet, kapaktaki yazıya bakmadan okusaydım biraz daha iyi olurdu, adamın hezeyanlarının anlatıldığı bölümler iyiydi mesela... ama yabancılara yazıyor kısmı yine de beni rahatsız ederdi diye düşünüyorum... sanırım bana uymadı demekten başka çare yok
Sil