Pascal Mercier’den daha önce
okumamıştım bu kitabı görünce ismi ve kapağındaki keman çalan kız çok hoşuma
gitti ve almaya karar verdim... şu an ise roman hakkında ne diyeceğimi pek
bilemiyorum, hem sevdim hem okumasam da olurdu arasında gidip geliyorum...
öncelikle konu -ki bir baba ve kızının trajik/psikolojik hikayesi şeklinde özetlenebilir- güzel ama
onun dışındaki tüm ögeler (anlatım, dil, akıcılık) için her iki zıt uç içinde dalgalanıyorum, kötü değil ama hoşlandım da diyemiyorum...
Bu kitabı uzun ve yoğun
bir seyahat esnasında okumaya başladım belki de ondan kaynaklanan bir adapte
olamama sorunu yaşadım bilemiyorum... gerçi ben her ortamda kitap okurum
kalabalık, ses vb. durumlar konsantrasyonumu bozmaz ama bu kitapta pek ilerleme
kaydedemedim (ki zor okunan bir kitapta değil üstelik)... eve döndükten sonra da önceden başladığım bir kitabı bitirdim ve
yeniden ‘’Lea’’yı okumaya devam
ettim o nedenle roman bana kopuk kopuk geldi diye düşünüyorum...
Sadece söyleyebileceğim net
durum şu ki yazar bu psikolojik vakayı çok iyi anlatamıyor... sürekli ‘’o zaman
bu duruma geleceğini bilseydim’’, ''... bana söylediğinde kulak verseydim’’, ‘’gözlerindeki bakışı o zaman çözebilseydim’’
gibi bir sürü ‘’keşke’’ cümlesi yazıyor ve tüm kitap neredeyse son sayfalarına
kadar böyle devam ediyor ama sonunda oluşan durumu sarih bir şekilde
ifade edemiyor... daha doğrusu olayın vahametini çarpıcı bir şekilde ortaya koyamıyor... yazarın genel olarak duyguları konu ettiği paragraflarda başı ve
sonu örtüşmüyordu her şekilde bir kopukluk hissettim hatta bir ara çeviri hatası mı acaba diye de düşündüm ama bununla ilgili bir dayanağım yok elbette...
Tüm bu nedenlerle roman
hakkında net bir şey söyleyemiyorum... klasik müzikten özellikle kemandan (eski ve değerli kemanlar hakkında verilen bilgiler çok iyiydi),
kendini kızına adamış her türlü olmayacak işi yapan bir babanın hikayesinden, psikoloji
ile ilgili konulardan hoşlanıyorsanız deneyebilirsiniz tek diyebileceğim bu...
Yazar:
Pascal
Mercier
Çevirmen:
Neylan Eryar
Sayfa
Sayısı : 284
Basım
Yılı : 2014
Yayınevi
: Kırmızı Kedi
Lea annesinin ölümünden sonra büyük bir yalnızlığa düşer ve kendi iç dünyasına çekilir. Babasının bile girmesine izin vermediği bu dünyadan onu, Bern Garı'nda duyduğu ve hayatında bir dönüm noktası olan bir keman sesi çıkarır. Tutkuyla ve hırsla keman çalarak dış dünyayla bağlantı kuran Lea'nın olağanüstü bir yeteneğe sahip olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte baba-kızın hayatları ve ilişkileri yıllar içinde önlenemez şekilde değişir. Zirveye çıkmak uğruna bütün değerlere sırt çeviren kızının sevgisini ve yakınlığını yitirmemek uğruna seçtiği yol, baba Martijn van Vliet'i şaşırtıcı bir karara yöneltecektir.
Lizbon'a Gece Treni romanıyla milyonlarca okur ve hayran edinen Pascal Mercier, Lea'da yine baba-evlat teması üzerine yoğunlaşırken derin duygular, mantık dışı anlar, suç ve suçluluk kavramları üzerine düşündürüyor.
Pascal Mercier: 23 Haziran 1944 doğumlu İsviçre asıllı yazar, aslında felsefe profesörüydü, 2007’ye kadar uzun yıllar Berlin Freie Universitaet’te ders vermişti. Bu alanda çalışırken asıl adı olan Peter Bieri’yi kullanıyordu. Mercier, asıl ününü elli yaşındayken yazmaya başladığı romanlarıyla edindi, en tanınan romanı Lizbon’a Gece Treni, dünya çapında kırktan fazla dile çevrildi, milyonlarca okura ulaştı, filme çekildi. Ülkemizde de tanınan ve sevilen Mercier, günlük yaşamda eksik olan gizemi edebiyata yerleştiren, yazdıklarında felsefe donanımını insana dair meselelerle etkileyici, akıcı bir anlatımla birleştiren bir yazardı. Hem felsefeci olarak hem roman yazarı olarak yazdıklarında hep fikirlerin ve insan hikâyelerinin birbirlerini nasıl besleyip şevk verdiklerini kanıtladı. 27.06.2023'de hayatını kaybetti.
Yorumlar
Yorum Gönder