TOM ROBBINS - Parfümün Dansı



1936 doğumlu Tom Robbins sevdiğim nadir A.B.D'li yazarlardandır, beş yıl önce Sirius'tan Gelen Kurbağa kitabını okumuş ve çok sevmiştim, neşeli, hareketli, esprili bir romandı... 1984 yılında yazılan Parfümün Dansı ise ülkemizde yazarın en çok okunan ve sevilen romanı... benim talihsizliğim ise buna referandumdan bir gün önce başlamış olmamdı, geleceğimizin hile hurda ile çöpe atılmasından sonra uzun bir süre hiç okuyamadım sonrasında da birkaç sayfa birkaç sayfa giderek nihayet bitirebildim... aklını 600 yıl önceki ecdadına (yani ortaçağa) takmış bir toplumda, çiçeklenmiş bilinçten bahseden bir romana adapte olmak hakikaten zor oldu... özetle yanlış zamanlama... dolayısıyla ne diyeceğimi pek bilemiyorum roman güzel, çok katmanlı, arada bazı konuları biraz uzatsa da değişik ama ben bir türlü içine giremedim ve net bir şey söyleyemiyorum...

''İp! Şu tanrılarda da amma mizah anlayışı vardı, öyle değil mi? Eğer insanda kendi kaderini kendi eline alacak o demir güç yoksa, o insan kaderini tanrıların eline bırakırsa, o zaman tanrılar zayıflığının cezası olarak böyle alay ederlerdi işte onunla. Kendi gemine kaptanlık edemiyorsan, hangi yanlış limana vardığına şaşırmamalısın. Budala ve miskin kimselere, merkezi sinir sistemlerini soğan gibi soyup cılızlatan serüvenler sunulurdu. Romantik hülyacılar da kendilerini bir ip atölyesinde bulurlardı. Belki diyeceksiniz ki, onbeş yaşında bir kızın ailesine kafa tutmasını, topluma başkaldırmasını, ağırlıklı kültürel ve dinsel geleneklere isyan etmesini ve pek anlayamadığı bir rüyayı izlemesini beklemek de çok fazla olur. Elbette çok fazla olur. Kendi kaderini kendi tayin etmenin fiyatı hiçbir zaman ucuz değildir. Hele bazı durumlarda, düşünülemez bile. Ama insan harikuladeliğe ulaşmak için, düşünülemeyecek olanı düşünmek zorundadır. (syf:99)''

Yazar: Tom Robbins
Çevirmen: Belkıs Çorakçı Dişbudak
Sayfa Sayısı: 368
Basım Yılı: 2013 (25. Baskı) 1985 (İlk Basım)
Yayınevi: Ayrıntı

“Oyunculluk uçarılık değil, bilgeliktir” diyerek çılgınlık derecesinde “oyuncul” romanlar yazan Tom Robbins, bu romanda insanın doğayla ilişkisinin kopma sürecinin anlatıldığı düşsel/tarihsel bir yolculuğa çağırıyor bizi.
Batı’dan Doğu’ya, oradan da Yeni Dünya’ya uzanan, ölümsüzlüğü kovalayan ve yüzyıllar süren bir yolculuktur bu. Batı, acı çekmeyi seven, mantığa, bireyciliğe ve üretime tapınanların diyarıdır. Doğu, aşka, boş zamana, münzeviliğe, bilinmezliğe hayatında yer veren insanların yaşadığı su ve parfüm diyarıdır. Yeni Dünya’da ise sadece “başarı” ve hırs vardır.
Yolculuğun en ilginç kişisi ise keçi ayaklı, zevk ve bereket tanrısı Pan’dır. Pan, insanların duyguları ile düşünceleri arasına duvar çekmeleri; yaşamak yerine, cennete kabul edilmek ve doğayı tahakküm altına almak için çalışmaları; dans, müzik ve aşkla ilgilenmek yerine, doğru ve yanlışla uğraşan Aristo, İsa ve Descartes’a inanmaları ile gücünü yitiren bir tanrıdır.
Son yılların önemli yazarından bir başyapıt okumak isteyenler için...

Yorumlar

  1. Ben filmini izlemiştim, tabi romanla filmin tadı farklı ama yine de içimden gelmedi romanını okumak, keyifli okumalar Gül Hanım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi olduğunu bilmiyordum Eren Hanım, romanda çok fazla konu vardı filme yansıtabilmişler mi merak ettim şimdi:)
      size keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
  2. Selam.
    Benimde okunacaklar listesinde hala beklemekte yazar. Bazen öne almak istiyorum ama sanırım alışkanlığımdan kaynaklı sırayı bozamıyorum...
    Ama okumayı çook istediğim bir yazar.
    İyi haftalar. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Gülşah Hanım, yazar mükemmel, sırası geldiğinde yorumunuzu bekleyeceğim o zaman:) Sevgiler:)

      Sil
    2. Seve seve yazarım tabi ki. �� ( bana Gülşah diyebilirsin.) sevgiler

      Sil
  3. Merhaba,
    emin olun referandum sonrası pek çoğumuz aynı ruh halindeydik. Bırakın kitap okumayı nefes bile almak istemiyorduk. Kitap da gümbürtüye gitmiş anlaşılan. Benim de uzun zamandır okunmayı bekleyen kitaplarımın arasında. Bu ay okumak istiyorum, bakalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle oldu:) Sizin de yorumunuzu bekleyeceğim Sevgiler:)

      Sil
  4. Ben de sevememiştim , gerçi zamanlama hatası mıydı bilemiyorum evet kitap iyi ama , işte sebepsiz bir tutukluk , bir kendini verememe hali , bütünlük müdür sorun onu da irdelemedim , :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de zamanlama dedim ama başka zaman okusaydım ne hissederdim onu da tam bilemiyorum, hani sevmedim de değil ama uzak kaldım gibi. neyse bu da böyle oldu zorlamayalım:)) sevgiler Eylem Hanım:)

      Sil
  5. iki üç kitabını okudum iyiydi ivit ayrıntı zaten en sevdiğim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bundan sonra Tibet Şeftali Turtası'nı okumayı düşünüyorum. Sevgiler:)

      Sil
  6. kitabı çok sevmiştim ancak sonlarda bir kopukluk yaşamıştım. ama benden kaynaklı olduğunu düşünüyorum, kızımın doğumuna denk gelmişti çünkü:) o yüzden bir kez daha okumak istiyorum bunu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor bir dönemde okumuşsunuz:) çok sevilen bir roman benim de zamanlamam hatalı oldu ne yazık ki. Yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum. Sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH