MELANIA G. MAZZUCCO - O, Öyle Sevgiliydi


19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun...



Bu romanı -karantina günlerinin hemen öncesinde- YKY'ye en son uğradığımda gördüm, ne yazarı ne de konu edilen Annemarie Schwarzenbach'ı (1908-1942) tanıyordum, sadece biyografik bir kurgu olması ilgimi çekti ve aldım... kitap iki yıllık yazım sürecinin ardından 2000 yılında basılmış, adını Rainer Maria Rilke’nin aynı isimli şiirinden alıyor... yazarın dilimize çevrilmiş iki kitabı daha var (Hayat ve Mükemmel Bir Gün) ama ben onları da hiç bilmiyordum...

Bu açılıştan sonra sadede gelirsem; yazarın tarzını da çeviriyi de pek sevmedim ama ne kötüydü derseniz öyle elle tutulur bir şey de söyleyemiyorum, roman baştan sona bana çok soğuk geldi, hep dışarıda kaldım, halbuki Annemarie'nin hayatı çok çalkantılı (hatta delice denilebilir), hiçbiri bana geçmedi belki de o yüzden tarzı sevemedim bilmiyorum... karar vermek için yazarın başka bir kitabını başka bir çeviriyle okumam lazım sanırım... ayrıca yayınevi de başarısızdı; İngilizce en basit/bilinen ifadeleri (oh my God gibi) dipnotta çeviriyor buna karşın Latince, Fransızca, Almanca uzun cümleleri olduğu gibi bırakıyordu inanamadım... Freddy Schwarzenbach'ı (kardeşi) tüm kitap boyunca bir kardeşi yazdı, bir ağabeyi bir türlü karar veremedi, velhasıl kitap baskıya girmeden hiç okunmamış gibiydi...

Buna rağmen Annemarie Schwarzenbach'ın hayatı inanılmazdı; 34 yıla ne kadar çok şey sığdı, neler neler yaşandı, Avrupa Ülkelerinin haricinde Türkiye'den, İran'dan Afganistan'a, Amerika'dan Kongo'ya, Fas'a, Sovyetler Birliği'ne neredeyse bütün dünya dolaşıldı, uyuşturucu ve psikiyatrik sorunların biri bitip biri başladı, aile ilişkileri, annesi, sevgilileri, arkadaşları, yazma tutkusu, savaş, yok yoktu şaştım kaldım... dolayısıyla huzursuz bir ruh/sıra dışı kişilik Annemarie'yi tanıdığıma ve bu biyografik romanı okuduğuma çok memnunum... Annemarie'nin yazdığı dilimize çevrilmiş ''İran'da Ölüm'' isimli bir kitabı da var, onu da okumayı düşünüyorum...

Thomas Mann’in çocukları Erika Mann ve Klaus Mann'la olan saplantılı ilişkisi ile annesi Renée’yle olan mücadelesi hayatının ana eksenini oluşturuyor, yazar uzun uzun bu konuyu anlatıyordu... Annemarie ve ailesinden çok sayıda fotoğraf kalmış keşke bu kitaba birkaçını ekleselerdi çok iyi olurdu... 

Sonuç olarak; hoşuma gitmeyen yönlerine rağmen okuduğuma memnunum ilgi alanınıza giriyorsa kaçırmayın okuyun derim...

Yazar: Melania G. Mazzucco
Çevirmen: Meryem Mine Çilingiroğlu
Özgün Adı: Lei così amata
Sayfa Sayısı: 480
Basım Yılı: 2011
Yayınevi: YKY

Fotoğrafçı, gazeteci, arkeolog, yazar, seyyah… Ya da zengin bir ailenin kızı, “meşhurların arkadaşı”, uyuşturucu bağımlısı, tutkulu âşık, kavgacı kişilik, lezbiyen, deli… Ya da hiçbiri… Sıradışı ve sınırda yaşayan bir kadın-erkek. Annesinin ve Thomas Mann’ın ikiz çocuklarına, kızı Erika ile oğlu Klaus’a duyduğu büyük aşkın gölgesiyle, ömrü oradan oraya savrulmakla şekillenen, hem kadınların hem de erkeklerin tutkulu bir aşkla bağlandıkları bir kült figür: Annemarie Schwarzenbach. Bir özyıkım ve arayış hikâyesi…

1942’de, 34 yaşındayken ölen ve annesinin de katkısıyla unutuluşa terk edilen, sonra 1987’de Cenevreli genç bir araştırmacı Roger Perret’in yazdıklarıyla, neredeyse yeniden dirilen, iki dünya savaşı arası bohem hayatın çarpıcı kahramanlarından Annemarie…


Melania G. Mazucco 1966’da Roma’da doğdu. La Sapienza Üniversitesi İtalyan Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Experimental Center for Cinematography’de sinema eğitimi aldı. "Hayat" adlı romanıyla 2003 yılında İtalya’nın en büyük edebiyat ödülü Strega’yı kazandı. 21 ülkede yayımlanmış 5 roman yazdı. 

Yorumlar

  1. Tünaydın. Aslında hayatına ve anlattıklarınıza bakılırsa ooo ne hayatmış tam romanlık... Lakin okurken o "dışta kalmışlık" hissi beni de geri itiyor. Sanki roman değil de başka bir kitap gibi.
    Bende bu duygu Cahide Birgül kitabında yaşadım.
    O yüzden arada bunlar da çıkıyor :) yine kadını aklıma not ettim başka kitabına bakayım.
    Birde son anda aklıma geldi :) çeviri çok etkili. YKY'yi seviyorum ama bazı kitapları bir garip çeviri yapıyorlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba:)
      Annemarie'nin hayatı çok çok inanılmazdı ben buraya çok azını yazabildim, Soyvetler Birliği'nde yapılan yazarlar kongresine Louis Aragon, Boris Pasternak, André Malraux, Ilya Ehrenburg, Karl Radek, Ernst Toller ve Stefan Sweig ile birlikte katılıyor düşünün. Diğer bir zamanda ise Amerika'daki bir psikiyatri hastahanesinden kaçıyor, sevgilisi olan bir Barones'e saldırıyor filan çok çalkantılıydı. Çok renkli lafı sönük kalıyordu. O yüzden okuduğuma memnun oldum ama keşke bu olağanüstü durumu okuyana da hissettirebilen biri yazsaydı. Belki de çeviri yüzünden böyle oldu ama emin olamadım. Keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
    2. Beni en çok ne üzüyor biliyor musunuz Gül Hn? Böyle hayatları böyle vasat yazmaları...... Oysa ki biz anca yazılanları okuyabiliyoruz... Böyle hayatlar okuyunca keşke diyorum o zamanlar yaşasaydım ve bende şahit olsaydım.

      Sil
    3. Bende 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın başında yaşamak isterdim tabii bu entelektüel çevrede (çok ısmarlama oldu ama:)). Evet elimizde olan tek şey okumak ve bunun iyi olmasını ummaktan başka çaremizde yok. Stefan Zweig'in otobiyografisi Dünün Dünyası'nda da o dönem güzel anlatılıyor okumadıysanız bir bakın. Sevgiler:)

      Sil
    4. Hayır okumadım ve hemen aklıma yazdım. Teşekkürler :)

      Sil
    5. Günaydınn, keyifli okumalar:)

      Sil
  2. hımms, ilginç bişiye benziyo, yani anlattığın konuyu sevdim, rilkenin şiirinden olması da hoş bişi, thomas mann hayran olduğum yazarlardan, thomas hardy gibi. sıkıcı gibi diyon sanki ama bu hayat ve ilişkiler ilginç gözüküyo, kalınmış kitap, gerçi başlasam yani 2-3 gün sürmez :) burda ilginç olan şuuu, neden italyan yazar yazmış. bu tuhaf biras :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet neden bir İtalyan yazmış şaşırtıcı, kitabın sonunda yazarın bir teşekkür bölümü var ama orada da yine Annemarie ve diğer karakterler hakkında bilgi veriyor, kendisi niye merak etmiş ondan hiç bahsetmiyor. Sıkıcı değil, rahatlıkla okursunuz siz. Ben daha farklı anlatılmasını ummuştum:) Sevgiler:)

      Sil
  3. çok şaşırdım Gül Hanım YKY'den hiç ummazdım... kötü olmuş:) keyifli okumalar dilerim, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende çok şaşırdım, hele o dipnotlarda acaba alay mı ediyorlar diye düşündüm:( Size de keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH