WILHELM JENSEN - GRADİVA Bir Pompei Düşü
Hem arkeoloji hem de psikoloji ilgimi çektiği için bu uzun hikayeyi görünce hemen okumak istedim, yazarın özgeçmişi, Freud bağlantısı kitabı iyice cazip hale getiriyordu...
Genç Alman arkeolog Hanold, Roma'da antikçağ müzelerinin birinde bir rölyef görür ve çok etkilenir, alçı bir kopyasını edinir ve evine koyar... yürüyen bir kadını betimleyen rölyef hakkında kim olduğu, nerede yürüdüğü, soylu mu yoksa halktan mı olduğu gibi sorular aklını kurcalamaya devam eder ve rölyefe Gradiva (ilerleyen kadın) ismini verir... varlıklı ama münzevi biri olan Hanold epeyce düşündükten sonra rölyefteki kadının Pompei'de yürüdüğüne kani olur, Pompei'ye gider ve kalıntılar arasında yürüyen bir kadın görür, onun Gradiva olduğunu düşünür ve hikaye devam eder...
Kitabın başında hem Hanold'un kişiliği epeyce anlatılıyor, hem de gezip gördüğü yerlerin ayrıntılı tasviri veriliyordu, iyiydi ama Freud'un ilgisini bu kadar ne çekti diye merak ettim... fakat hikayenin sonuna doğru konu ilginçleşmeye başladı ve çok hoş bir şekilde bitti... özetle bu uzun hikayeyi sevdim, konu ilginizi çekiyorsa deneyin derim...
Yazar: Wilhelm Jensen
Çevirmen: İlknur İgan
Özgün Adı: Gradiva-Ein Pompejanischen Phantasiestück
Sayfa Sayısı: 88
Basım Yılı: 2022
Yayınevi: T. İş Bankası
Gradiva, hem psikanalitik bir incelemeye tabi tutulan ilk edebiyat yapıtı, hem de birçok sanatçının esin kaynağı olarak bir mit haline gelmiştir. 1902’de Neue Freie Presse adlı Viyana gazetesinde tefrika edilen novella, Freud’un 1907 tarihli incelemesi Jensen’ın Gradiva’sında Hezeyan ve Düşler’e esin vermişti. Antikçağdan kalma bir rölyefi saplantı haline getiren genç arkeoloğun hikâyesi Freud’un çok ilgisini çekmiş, yapıtı adeta bir psikiyatrik vaka gibi incelemişti. Zira Freud parçalı bir geçmişten gün yüzüne çıkardıklarıyla anlamı yeniden inşa etme çabasında, arkeolojiyi psikanaliz için bir metafor olarak görüyor, kendisinin de aynı kazı çalışmasını insan zihninde yaptığını düşünüyordu. Bu incelemeyi kaleme aldıktan birkaç ay sonra Roma’yı ziyaret ettiğinde, rölyefi görmek üzere Vatikan Müzesi’ne gitmiş ve tıpkı Jensen’ın karakteri gibi bir kopyasını edinip Viyana’daki çalışma odasına asmıştı. Mitoloji, psikanaliz ve düşlerin kesiştiği noktada duran Gradiva, Salvador Dali, André Masson, Marcel Duchamp gibi sürrealistlerin de esin perisi haline geldi. André Breton 1937’de Paris’te açtığı galeriye Gradiva adını vermişti. Sürrealistler için Gradiva düşlerin ve çılgın aşkın gizemini temsil ediyordu.
pompei de kalıntılar arasında hayal etmiş olmalı, güzel konuymuş :) iş bankası bu serinin hepsi okunur zaten :)
YanıtlaSilİlk başta öyle zannediyorsunuz:) sürprizi bozulmasın devamı için okuyun:) sevgiler
Silİçerik belki güzeldir ama konu yeterince ilgimi çekmedi. Çok da kısaymış kitap, daha önce duymamıştım sanırım. :)
YanıtlaSilO zaman başka kitaplara diyelim:) teşekkürler, sevgiler.
SilDaha bu yaz okudum bu kitabı. Merak uyandırıcıydı :)
YanıtlaSilEvet sonunu nasıl bağlayacak diye bende çok merak ettim. teşekkürler, sevgiler:)
SilYayınevi konusuna katılıyorum, kitapta güzel, okuyun bence de :) Sevgiler.
YanıtlaSilmerhaba aşağıda paylaştığım güzel bir kitap bloğu ziyaret edebilirsiniz
YanıtlaSilhttps://kitaptanitmak.blogspot.com/
Teşekkür ederim hemen bakıyorum.
SilArka kapak yazısı çok ilgi çekici gerçekten, ben de merak ettim okumak isterim Gül Hanım, elinize sağlık, sevgiler:)
YanıtlaSilUmarım beğenirsiniz, keyifli okumalar Eren Hanım sevgiler:)
Sil