HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR - Kokotlar Mektebi

1927'de yazılan bu eseri bir arkadaşım önerdi daha kitabı anlatırken ben bunu sevmem dedim ama kitapçıda görünce de bakmadan edemedim... ilk bakışta oldukça eğlenceli geldi, yazarın ilk okuduğum Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç romanını da sevmiştim, önceki ifademi gözardı ederek kitabı aldım... sonuç: hiç akıllanmıyorum ilk aklıma gelen genelde doğru çıkıyor ya:))

Romanın (türü konusunda da tereddütlüyüm ama onu geçelim) başlangıcı iyiydi, merak uyandırıcıydı... Osmanlı'nın son dönemlerinde İstanbul'a gelmiş, birçok kişinin metresi olarak yaşamış Fransız bir kadın; tecavüze uğramış, evlilik vaadiyle kandırılıp iğfal edilmiş, vs. vs. zor durumdaki genç kadınları metres olarak yetiştirmek üzere Kokotlar Mektebi adını verdiği bir yer açıyor ve okulundan bahsetmesi için ünlü bir yazara başvuruyor... yazar böyle bir konuya çok şaşırsa, ilgilenmese de kadını dinliyor, kadın/erkek eşitsizliğinden, fuhuş iki kişilik bir eylemken neden yalnızca kadınların toplum tarafından kötü görüldüğünden, insanoğlunun acımasızlığından vs. vs. uzun uzun konuşuyorlar... buraya kadar iyiydi fakat, mektebe katılan kızların hayat hikayeleri ile onları metres tutmak isteyen erkeklerden bahsedilen bölüme gelindiğinde o kadar sıkıcı oldu, o kadar sıkıcı oldu ki anlatamam, bir satır dahi ilerleyemedim ve 100 sayfadan sonra kitabı yarım bıraktım... sonuç büyük bir hayal kırıklığı oldu durum bundan ibaret...

Yazar: Hüseyin Rahmi Gürpınar

Günümüz Türkçesi: Ömer Aslan

Sayfa Sayısı: 336

Basım Yılı: 2023 (2. Baskı)

Yayınevi: T. İş Bankası

“… Zaten Doğu’nun Binbir Gece Hikâyeleri ’ni dinleye dinleye bu güneş ve aşk memleketi için kafamda büyük bir arzu sarhoşluğu oluşmuştu. Tül gömlekli, sırma cepkenli, dökme şalvarlı, ipek kuşaklı, içleri hülya dolu ahu gözlü İstanbul güzellerinin yumuşak sedire bir trajedi perisi gibi uzanarak sedefli iskemleler üzerinde fokurdayan elmastıraş nargilelerini süzüle süzüle çekişlerini görmek istiyordum. Batılı kızların Doğu’da çok para ettiklerini de söylüyorlardı. Parisli adi kafeşantan yosmalarının İstanbul’da prenslere, vezirlere sevgili olarak gül bahçelerinin ortasına kurulmuş altın yaldızlı saraylarda huri hayatı sürdüklerini işitiyordum…” 

Hüseyin Rahmi Gürpınar, Kokotlar Mektebi ’nde fantezist tutkularla İstanbul’a gelen bir Fransız kadının aşklarını, Doğu’nun sosyokültürel hayatına ilişkin gözlemlerini ve eleştirilerini sürükleyici bir kurgu ve mizahi bir dille anlatıyor. Bununla birlikte kadın-erkek ilişkileri, cinsiyet ayrımcılığı, çokeşlilik ve fuhuş gibi kronik toplumsal sorunları dönemin sosyal ve siyasi olaylarının izdüşümlerini de yansıtır bir şekilde cesurca ele alıyor.

Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) Dönemini ve çevresini romanlarında yaşatıp, genç yaşlarından itibaren geniş halk kitlelerince sevilerek okunmuş Hüseyin Rahmi, edebiyatımızın benzeri az bulunur şahsiyetlerindendir. Kitaplarında İstanbul yaşamının özel inanışları, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, kadın erkek ilişkileri gibi konular halkın özgün konuşma biçimleri korunarak, çok defa gülünç, bazen hüzünlü olarak işlenir. Romanımıza “mahalli renk” ilk kez onunla girer. Yazarlık yaşamına 1883’te Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başlar. 1896’da İkdam gazetesinde roman ve öyküleri tefrika edilirken üne kavuşur. Döneminin en çok okunan yazarı olur. Tüm kazancı yazarlıktan gelir. Bu sayede Heybeliada’da şimdi müze olan köşkünü alır. 1908 Meşrutiyet’inden sonra Ahmet Rasim’le Boşboğaz adında bir mizah gazetesi çıkarır. İlk soruşturmaya böylelikle uğrar. Gazetesi kapanır. İkinci kez Ben Deli miyim? romanıyla mahkemelik olacak ve yine beraat edecektir. Çoğu roman olmak üzere öykü, tiyatro, makale ve eleştiri türünde altmışın üzerinde kitabı bulunmaktadır. Yazarın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.

Yorumlar

  1. hüseyin rahmi sana hitap etmiyor demek ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani şimdilik 1-1 berabereyim bir tane daha okursam belli olacak:)

      Sil
  2. İlk akla gelen genelde doğru çıkıyor bence de Gül Hanım, konu biraz sinir bozucu bir de sıkıcıysa eyvah:)) keyifli okumalar elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son zamanlarda çoğu şeyi sevmiyorum zaten:)) kötü bir durum:) ama bu tip konulara da hiç katlanamıyormuşum onu anladım. Çok teşekkür ederim Eren Hanım, sevgiler.

      Sil
  3. Uyyyy bilemedim H. Rahmi kitaplarının hepsini okumak gibi bir ahdım var ama konusu sıkıcı geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman en sona bırakın zamanı geldiğinde yeniden incelersiniz, yukarıda da yazığım gibi arkadaşım çok sevmiş, kişiden kişiye de çok değişiyor malum. Keyifli okumalar:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH