AMIN MAALOUF - Labirent Batı ve Hasımları


Empedokles'in Dostları romanından sonra Maalouf'tan bir daha okur muyum diye düşünüyordum ki bu denemesi yayımlandı ve buradayız... kitabın arka kapağı çok davetkar görünüyordu bakalım Maalouf ne demiş, ne gibi önermeleri var diye merakla başladım... 1850'li yıllardan başlayıp günümüze kadar geliyor, sırasıyla Japonya, Sovyetler Birliği, Çin ve A.B.D. için güzel/doyurucu/sıkmadan bir tarih özeti veriyor, iki dünya savaşından bahsediyor ve bugüne (kitabın sonuna) geliyoruz...

Açıkçası ben bu denemeyi alırken sonuca çok odaklanmıştım ne diyecek? Dünyanın gidişatı ne yönde olacak gibi bir takım önermeler bekliyordum ki o yönü zayıf kalmış, tarih anlatısı bittikten sonra kitabın sonuna geliniyor ve genel cümlelerle bu labirentten çıkılabileceğine dair umudu olduğunu söylüyor... belki ben çok beklentiye girmiştim sonunu biraz zayıf buldum ama kitabı beğendim, merakla okudum, tarih konusunda A.B.D ve Sovyetler Birliği'ni biliyordum ama Japonya ve Çin hakkında bilgim zayıftı bir sürü şey öğrendim, benim için tatminkar bir okuma oldu, herkese öneririm...

Not

1) Kitap hem uzun bir dönemi, hem bir çok tarihi karakteri, hem de bir çok siyasi fikri, doktrini, düzeni anlatıyor dolayısıyla bilmediğiniz epeyce şey çıkıyor karşınıza fakat hiç dipnot (son sayfalarda sadece 1 tane vardı) konulmamıştı ve ben bilmediklerimin hepsine internetten baktım ve yayınevine söylene söylene son sayfaya kadar geldim. Yazar kaynakça ile ilgili açıklama yaparken okuru sıkmamak (mealen yazıyorum) için gereksiz açıklama yapmadım, dileyen bu kaynaklardan araştırma yapabilir diyordu... YKY'de yazara uyarak hiç dipnot koymamış ama böyle okumak çok güç oluyor, muhtemelen bu kitap çok baskı yapacaktır, sonraki baskılar için dipnot koymayı yayınevi düşünse iyi olur diye bir öneri getiriyorum...

2) 2018'de okuduğum Stefan Zweig'in İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar kitabında ABD Başkanı Wilson'un çok hümanist olduğuna dair bir ibare vardı pek inanamamıştım bu denemede haklı olduğumu öğrendim, Wilson resmen ırkçıymış ve mezun olduğu Princeton Üniversitesi 2020'de ''Woodrow Wilson School for Public and International Affairs'ten eski başkanın adının kaldırılacağını bir bildiri ile duyurmuş (syf:236)... 



Yazar: Amin Maalouf

Çevirmen: Ali Berktay

Özgün Adı: Le labyrinthe des égarés - L’Occident et ses adversaires

Sayfa Sayısı: 288

Basım Yılı: 2024

Yayınevi: YKY

Çok geç değil. Bu “labirent”ten çıkma olanaklarına sahibiz. Yeter ki önce yolumuzu yitirdiğimizi kabul edelim…

2022 yılında Avrupa’nın göbeğinde geçmişin travmalarını tetikleyen yıkıcı bir savaş patlak verdi. Nükleer felaket senaryolarının gerçeğe dönüşmesine ramak kaldı. Demirden bir el, Batı’yı Rusya ve Çin’le karşı karşıya getirdi adeta.

Kibirli ve bencil yöneticilerin, aklı küçümseyip eşitsizliği besleyen köhne ideolojilerin hükmü altındaki çağımız, son hızla uçuruma doğru sürüklenmekte. Günümüzde ne Batı ne de hasımları insanlığı hapsolduğu bu labirentten çıkarmaya muktedir. Batı’nın da, Doğu’nun da yaydığı ışık dünyayı aydınlatmakta artık yetersiz ama umutsuzluğa yer yok.

Amin Maalouf “Labirent”te Batı ile hasımları arasında yaşanan yeni çatışmaların ve meydan okumaların kadim kökenlerini dört büyük ulusun tarihi üzerinden anlatıyor: Meiji döneminde büyük bir modernleşme ivmesi kazanarak Asya’nın yükselen gücü olan Japonya; uzun yıllar Batılı uluslar için tehdit oluşturmuş Rusya; 21. yüzyılda ekonomik üstünlüğünü ilan eden Çin ve gezegenin hâlâ kültürel, teknik ve ekonomik anlamda süper gücü sayılan Amerika Birleşik Devletleri.

“Labirent” yönünü ve yolunu kaybetmiş insanlık için bir pusula…

Amin Maalouf 1949’da Lübnan’da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim oku­duktan sonra gazeteciliğe başladı; 1976’dan beri Paris’te yaşıyor. Çeşitli yayın organlarında yöneticilik ve köşe yazarlığı yapmış olan Maalouf, bugün vaktinin çoğunu kitap yazmaya ayırmaktadır.

Çok iyi bildiği Asya ve Akdeniz çevresi kültürlerinin söylencelerini yapıtlarında başarıyla işleyen Maalouf, ilk kitabı “Les Croisades vues par les Arabes” (1983), (“Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri”, YKY, 2006) ile tanındı ve bu kitabın çevrildiği dillerde de büyük bir başarı kazandı. 1986’da yayımlanan ve aynı yıl Fransız-Arap Dostluk Ödülü’nü kazanan ikinci kitabı (ilk romanı) “Léon l’Africain” (“Afrikalı Leo”, YKY, 1993) ise bugün bir “klasik” kabul edilmektedir.

Maalouf’un 1988’de yayımlanan ikinci romanı “Samarcande” da (“Semerkant”, YKY, 1993) coşkuyla karşılandı ve pek çok dile çevrildi. “Les Jardins de Lumière” (1991), (“Işık Bahçeleri”, YKY, 2004) ve “Le Ier Siècle après Béatrice” (1992), (“Beatrice’ten Sonra Birinci Yüzyıl”, YKY, 2005) adlı romanlarının ardından, 1993’te yayımlanan romanı “Le Rocher de Tanios” (“Tanios Kayası”, YKY, 1995) ile Goncourt Ödülü’nü kazanan yazarın, “Les Echelles du Levant” (“Doğu’nun Limanları”, YKY, 1996) adlı romanı 1996’da, “Les Identités Meurtrières” (“Ölüm­cül Kimlikler”, YKY, 2000) adlı deneme kitabı 1998’de çıktı. Maalouf 2000’de “Le Périple de Baldassare”ı yayımladı (“Yüzüncü Ad – “Baldassare’nin Yolculu­ğu””, YKY, 2000). Finlandiyalı müzisyen Kaija Saariaho’nun bestelediği opera için yazdığı “L’amour de loin” (“Uzaktan Aşk”, YKY, 2002) Maalouf’un ilk librettosudur. 2004’te “Origines” (“Yolların Başlangıcı”, YKY, 2004) adlı romanı, 2006’da ikinci librettosu “Adriana Mater”, (YKY, 2006) 2009’da ise ikinci deneme kitabı “Le dérèglement du monde” (“Çivisi Çıkmış Dünya”, YKY, 2009) yayımlanmıştır. Amin Maalouf 2011 yılında Fransız Akademisi’ne (Académie Française) seçilmiştir. 2019 yılında kaleme aldığı “Les naufrages des civilisations” (“Uygarlıkların Batışı”, YKY, 2019) Prix Aujourd’hui Jüri Özel Ödülü’ne (Fransa) ve Tiziano Terzani Uluslararası Edebiyat Ödülü’ne (İtalya, 2020) layık görüldü.

Yorumlar

  1. bu yazarı okumaktan çok sıkıldım artık okumam :) ama güzel sözleri var, ortadoğu ile ilgili :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Empedokles'in Dostları kitabından sonra bende öyle düşünmüştüm ama bu deneme olduğu için ilgimi çekti ve dediğiniz gibi doğru saptamaları var o yüzden okumak istedim. Sadece Maalouf'un son kitaplarında fark ettiğim derinde yatan ve satır aralarında fark edilen bir Amerikan hayranlığı var gibi geliyor bana ondan pek hoşlanmıyorum. Evet yaptıkları yanlışları, hataları söylüyor ama yine onlar düzeltebilirler gibi bir noktaya getiriyor lafı, onu sevmedim. Neyse başka yazarlara diyelim o vakit:)

      Sil
  2. Amin Maalouf'tan denemeleer çok ilginç geldi Gül Hanım'cım, elinize sağlık, keyifli okumalar dilerim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Eren Hanım, size de keyifli okumalar:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR