MAGGIE O'FARRELL - EVLİLİK PORTRESİ

Maggie O'Farrell'den 2016'da Sevgilimin Sevgilisi romanını okuyup sevmiştim, başka kitaplarını da okuma niyetim vardı ama bugüne kadar kısmet olmadı, umarım bundan sonra daha hızlı ilerlerim:)

Yazar bu kez tarihsel bir kurgu yapmış, kitabın hemen başında bu açıklama yer alıyor...

Wikipedia'da ise şöyle deniliyor: Alfonso II d'Este (1533 - 1597), 1559'dan 1597'ye kadar Ferrara Dükü idi. 3 Temmuz 1558'de, Toskana Grandükü Cosimo I de' Medici ve Eleonora di Toledo'nun kızı olan Lucrezia di Cosimo de' Medici (1545 - 1561) ile evlendi . Lucrezia iki yıl sonra, henüz 16 yaşındayken öldü. Dük'ün elinden zehirlendiğinden şüphelenildi; ancak akciğer tüberkülozu daha yaygın kabul gören ölüm nedenidir. (evlilik tarihinde bir karışıklık yok 1558'de evlenmişler ama Lucrezia'nın yaşı küçük olduğu için Floransa'da kalmış, kocasının gelip onu alması 1560'da gerçekleşmiş yazar bunu kitabının sonunda belirtiyor)

Her halükarda sıra dışı bir genç kız 16 yaşında ölüyor; yazar Lucrezia'nın zehirlendiğinden şüphelendiği sahne ile başlıyor, bir bu son ana, bir de çocukluğuna, evlendiği ilk günlere dönüşümlü olarak giderek hikayeyi anlatıyor... hem o dönemdeki tarihi koşulları, hem ittifak amacıyla yapılan evlilikleri, hem de Medici/d'Este gibi ailelerin çocuklarına bakışını okuyoruz... Lucrezia kız kardeşlerinden çok farklı bir çocuk, maceraperest, meraklı, hayalci, aynı zamanda çok iyi bir gözlemci, hayvanları ve resim yapmayı çok seviyor... hayatı; ablasının yerine evlenmek zorunda kalınca bütünüyle değişiyor, ilk başlarda kocası çok nazik ve ilgili hatta Lucrezia annesinin katı kurallarından kurtulduğu için mutlu bile oluyor ama kocası çift kişilikli gibi, anı anına uymuyor üstüne birde hamile kalma baskısı binince (bu arada Alfonso II d'Este'nin  3 karısından da hiç çocuğu olmuyor ama sorumlusu hep kadınlar oluyor!!!) hayatı cehenneme dönüyor...

Bu roman tarihi gerçekliklere uygun ama sonuçta kurgu bir eser ve yazarı çok başarılı buldum, sonunu bildiğiniz bir hikayeyi merakla okutuyordu, ayrıca sonunda okuru ters köşe yapmasını da çok beğendim, belki de yazarın kurguladığı gibi olmuştur çok inandırıcı geldi bana... bu tip hikayeleri seviyorsanız kaçırmayın okuyun derim...


Yazar: Maggie O'Farrell

Çevirmen: Kıvanç Güney

Özgün Adı: The Marriage Portrait

Sayfa Sayısı: 400

Basım Yılı: 2023

Yayınevi: Domingo


Women’s Prize for Fiction Finalisti

1550’ler Floransa’sı… Grandük Cosimo de’ Medici’nin üçüncü kızı Lucrezia, çizim konusunda eşsiz yeteneğe sahip, hayal gücü sınır tanımayan bir çocuk; gösterişli palazzo’daki gösterişsiz, unutulmuş konumundan fazlasıyla hoşnut. Ablasının beklenmedik ölümüyle Lucrezia ilk kez kendini ilginin merkezinde buluyor. Ablası yerine, Ferrara Dükü Alfonso’yla evlenmek zorunda.

Lucrezia, henüz on beşinde ve kafası karmakarışık bir şekilde, pek de hoş karşılanmadığı muammalarla dolu bir sarayda buluyor kendini. Muammaların en büyüğü ise kocası. Hangisi gerçek? Düğün zamanı muziplikleriyle ve neşesiyle onu kendine çeken adam mı, yoksa kendi kız kardeşlerinin bile karşısında titremesine neden olan despot yönetici mi? Bir tek şey ayan beyan ortada: Lucrezia’nın sarayda var olabilmesi, ailenin iktidarını devam ettirecek bir vâris doğurmasına bağlı.

Maggie O’Farrell ödüllü kitabı Hamnet’tan sonra bu kez Rönesans İtalya’sında bir kadının kaderine karşı ayakta –ve hayatta– kalma mücadelesini anlatıyor. Tarihin donukluğunu kelimeleriyle canlandırarak okura bir Rönesans tablosu kadar çarpıcı bir hikâye sunuyor.

“O’Farrell, en basit tarifiyle, benzersiz.” –Guardian

Yorumlar

  1. medicilerle ilgili ne çok film roman var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 3 yüzyıl Floransa'ya hakim olmuş, Rönesansı etkilemiş, Papalar çıkarmış bir aile, bu kadar çok yazıya/filme konu olması normal. Yaz yaz bitmez herhalde:) Burada aileden çok Lucrezia ve yaşadıkları anlatılıyordu. İlginç olan bu kadar güçlü aileler ama iş ittifak kurmaya gelince kız çocuklarını hemen gözden çıkarabiliyorlar veya yardım istediğinde gözardı edebiliyorlar. Lucrezia'nın ablası Isabella'da (üstelik babalarının en sevdiği kızıymış) kocası tarafından boğularak öldürülmüş, kaza/hastalık vs. denilip geçilmiş. Eski devir olabilir ama günümüzde de kadınların kaderi benzer:(

      Sil
  2. İlginç bir konu gerçekten, ben de merak ettim, bu arada haziran ayı sizin için çok verimli olmuş Gül Hanım, keyifli okumalar, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında önceki yılların okuma seviyesinin çok gerisindeyim en azından ayı 4 kitapla kapatmayı hedefliyorum ama çoğu zaman olmuyor:( bu ay üçü tutturdum en azından dediğiniz gibi verimli oldu. Neyse sayılara çok takılmayalım:)) size de keyifli okumalar Eren Hanım, sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH