RICARDO MENÉNDEZ SALMÓN - Işık Aşktan Daha Eskidir
Bu kitabı
gördüğümde beni etkileyen ismiydi, ‘’Işık Aşktan Daha Eskidir’’ çok şık bir
cümleydi... Genel olarak uzun isimli kitapların daha güzel olduğunu düşünürüm, tabii ki hiçbir şekilde bir bağlantı yok ama şuana kadar da pek tersi bir durumla
karşılaşmadım.. Kitabın tanıtımı da çok ilgi çekiciydi ressamlar ve ‘’Işık’’
birbirine çok uyuyordu.. her üç ressamın hayatının bir şekilde birbirine
bağlanacağı gizemli bir hikaye karşıma çıkacak diye düşünmüştüm...başlangıç
iyiydi, ilk ressamın hayatı mevcut düzene (ortaçağdaki din taassubuna) başkaldıran
bir yöndeydi ve kitabın geneline göre çok iyi anlatılmıştı... resim sanatı ile
mevcut düzenin sorgulandığı bir roman olacak diye düşündüm... fakat hikaye bu
şekilde devam etmedi, başka bir ressama geçildi ve roman sanki ortasından
dağılmış gibi oldu... o düzeni sorgulama bölümü muğlaklaştı, bölük pörçük
yazılar haline geldi, ressamların aslında ne yaptıkları anlaşılamadı velhasıl düzensiz
bir metin haline geldi... tabii ki her romanda doğrusal bir anlatım izleme
zorunluluğu yok ama üzerinde düşünebileceğiniz bir kurgu olmalı veya hiç bir şey
anlaşılamıyorsa da o zaman anlatım insana zevk vermeli... maalesef her ikisi de
yoktu, sıkıcı ve anlaşılmaz bir metindi (öyle ki yazar romanın sonuna açıklayıcı iki sayfa koymuştu)... dolayısıyla kitap bittiğinde ben boşuna zaman harcamış olduğumu düşündüm...
Son olarak belirtmeliyim ki 1971 doğumlu yazar çağdaş İspanyol edebiyatının en usta kalemlerinden biri olarak kabul ediliyormuş, birçok romanı ile ödül almış olup, konu ettiğimiz romanı da 2010 yılında Cálamo ''Otra Mirada'' ödülünü almış...
Yazar: Ricardo Menéndez Salmón
Son olarak belirtmeliyim ki 1971 doğumlu yazar çağdaş İspanyol edebiyatının en usta kalemlerinden biri olarak kabul ediliyormuş, birçok romanı ile ödül almış olup, konu ettiğimiz romanı da 2010 yılında Cálamo ''Otra Mirada'' ödülünü almış...
Yazar: Ricardo Menéndez Salmón
Çevirmen:
Pınar Aslan
Sayfa
Sayısı : 216
Basım
Yılı : 2012
Yayınevi
: İthaki
1350 yılında bir pazartesi günü, Avrupada hâlâ Kara Vebanın yaralarını sarmaya çalışırken, kardinal yardımcısı Piere Roger de Beaufort, ressam Adriano de Robertis’in son eseri Sakallı Meryemi yok etmeye gider.
25 Şubat 1970’de Rus asıllı Amerikan ressam Mark Rothko bileklereni keserek intihar eder.
Rus ressam Vsévolod Semiasin resmin hakimi olma arzusuyla kendi tuvallerini parçalayıp yer.
Acılarıyla bu üç ressamın hikâyesini anlatarak yüzleşen yazar Bocanegra 2040 yılında "ölümsüzlüğe" erişir.
Yorumlar
Yorum Gönder