SABÂ ALTINSAY - Benim Hiç Suçum Yok

Sabâ Altınsay yine daha önce okumadığım yazarlardan... gerçi bu ikinci kitabı zaten... kitapçıda Can yayınlarına bakarken  rastladım... iyi de oldu, çok güzel bir romanmış yazarın ilk kitabını da alıp okuyacağım...

geniş çerçeveyle bakıldığında II. Dünya Savaşı sırasında -aradan daha yirmi yıl bile geçmemişken- yeni bir savaşın  korkusuyla,  zaten fakir bir ülkenin savaş koşullarıyla daha da ağırlaşan yoksulluğu arasında kalan halkının öyküsü bu... daha iç halkada ise kader ve iyilik-kötülük üçgeninde sarmalanan bir ailenin dramı anlatılan... romandaki karakterlerin hepsinin hayatı çok zor ama kimi çaresiz, kimi bıkkın, kimi öfkeli, kimi de kötü... işte bu ''kötü'' olanlar belirleyici oluyor ve insanların başına gelmeyen kalmıyor, hayat daha da zorlaşıyor... 

konunun özünde yer alan da ''alınyazısı'' veya ''kader'' diyelim bunun değiştirilip değiştirilemeyeceği... insanlar sürekli soruyor neden hep kötü şeyler benim başıma geliyor? benim suçum ne?

romanda yazdığı şekliyle;

'' Şans verdi size; sadece bir şans. Tek bir şans. Az şey mi bu? Yazılmış olan bozulmaz. Değiştirilemez de. Lakin kim olduğunuzu siz seçersiniz. İyiliği veya kötülüğü seçmek size ait. Ben boş bir yazıdan başka şey değilim, peki siz? Söyleyin bana? Kimsiniz? Hangisisiniz?''

'' İyilik şuurun ta kendisidir. Kötülükte şuur yoktur. Kötülüğü eliniz, kolunuz, başınız, gövdeniz  gibi kendinizden görürsünüz. Bu yüzden kötü olduğunuzu bilmezsiniz. Şuur haricidir  haliniz.
....... İyilik içinde birbirinize benzersiniz. 
......Oysa kimi kim yapan kötülüğüdür.''

Yazarın anlatımı ve dili çok iyi... hikaye içinizi acıdan kavuracak kadar dramatik... 1940'lı yılların çetin koşullarını görmek açısından da çok faydalı... mutlaka okuyun....


Yazar: Sabâ Altınsay
Sayfa Sayısı :320
Basım Yılı : 2011  
Yayınevi :Can

Okurlarımızın Kritimu/Girit’im Benim adlı romanından tanıdıkları Sabâ Altınsay, yeni kitabı Benim Hiç Suçum Yok’la yeniden Can Yayınları’nda. Edebiyatseverlerin severek okudukları klasik üslupla yazılmış bir roman bu. İkinci Dünya Savaşı yıllarında bir kıyı kenti... Kadınların hayranlık duyduğu hovarda Cihan Nedim... Âşık olduğu hayat kadını Mercan... Zorba yüzbaşı İrfan... Yoluna çıkan herkesin hayatını değiştirmeye çalışan bir anne. Öyle ki bu kadının gücü alın yazısını bile aşacak, hatta yazının kendisi olacaktır. 

Altınsay, seçimlerimizin bizi nasıl sürüklediğini sergilerken iyilik, kötülük, adalet, hakkaniyet, ceza gibi kavramları da sorguluyor. İkinci Dünya Savaşı’nın zorlu kıtlık dönemlerini canlı tasvirlerle yeniden yaratıyor romanında; açlık, yoksulluk, soğuk, yaklaşan savaşın yaydığı korku, vurguncular, hastalıklar, dağılan aileler... Benim Hiç Suçum Yok, sabır ve titizlikle yazılmış bir roman.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH