MEHMET MOLLAOSMANOĞLU - ATAHUNALP URUMGALATLI’nın aMeL DeFTeRi
M. Mollaosmanoğlu inşaat
mühendisi ve Antalya’da yaşıyor, 2000 yılından itibaren mühendislik ve
yazarlığı birlikte yürütüyor... bu kitaptan başka 7 tane romanı var,
aksiyon-gerilim türünde zaman zaman
bilim kurguyu da andıran, bolca efsanelere kehanetlere dayanan öyküleri olan
romanlar yazıyor... kitaplarında bu yıla kadar 2012 kehanetine çokça gönderme
yapan yazar, bu son kitapta da 4. boyut vb. söylemlerle aynı doğrultuda devam
ediyor...
ben yazarla 2008 yılında
yayınladığı 3. kitabı ‘’Cennet Ayracı’’
ile tanıştım ve bu romanı çok sevince
(halen en iyi romanı olduğunu düşünüyorum) diğerlerinden devam ederek toplam
6 kitabını okudum... bundan önce okuduğum romanı ‘’Kutsal Adalet’’ ten hiç hoşlanmayınca bu yazarı da burada
bitirdiğime karar vermiştim... herkeste böyle midir bilemiyorum ama ben bazı
yazarlarda belli bir doygunluğa ulaşıp bırakıyorum... artık ne yazarsa
yazsın ilgimi çekmiyor, yazar kendini tüketiyor sanki... durum buyken bu son romanı neden okuduğuma
gelirsek tek açıklama Nikola Tesla olur... zaten romanın tek cazip yanı bu... Tesla benim
ilgimi fazlasıyla çeker o yüzden kitap tanıtımında görünce hiç düşünmeden
aldım... amma ve lakin daha önce verdiğim karar doğruymuş bıraktığım yerde
kalmalıymışım... Tesla hakkında internetten bulunan birkaç bilgiyi satır aralarına -önemli bir bilgi veriyormuşcasına- serpiştirip üstelik birde
romandaki kişilerle akrabalık bağları kurup bu büyük
dahiyi harcadığı gibi romanın kalanını da diğer kitaplarındaki klasik aksiyon-gerilimin kötü bir tekrarı şeklinde kurgulayarak tamamlamış... tüm kitapları gibi bu da
kolay okunuyor, akıcı, merak dozunu iyi ayarlayan bir roman ama kendi adıma
boşa zaman harcadığımı düşünüyorum...
son
olarak Tesla hakkında doğru düzgün bir roman okumak isterseniz ‘’Samanta Hunt’un Tesla’nın Kutusu’’
kitabını öneririm...
Sayfa
Sayısı : 504
Basım
Yılı : 2013
Yayınevi
: Profil
Bir gün kendiniz olmadığınızı, hafıza nakliyle bir başkasının geçmişini yaşadığınızı anladınız. Bitmedi... Bu nakledilen hafıza en büyük düşmanınızındı ve bir sırra ulaşmak istiyordunuz... Üstelik siz düşmanınıza dönüşeceğinizi asla tahmin edememiştiniz. Artık karşınızdaki düşman, nakilden önceki sizsiniz.
Aklınız karıştı değil mi?
Akıl oyunlarına başlamadan önce neler olmuştu bir bakalım:
Hepsi 1913 yılının Şubat ayında Nikola Tesla'nın bir konferans için İstanbul'a gelmesiyle başladı. Aynı gün onu davet eden Tıp Doktoru Atahunalp Urumgalatlı buz tutmuş Haliç'in üzerinde yürürken buz kırıldı ve soğuk sulara gömüldü...
2015 yılının aynı gününde bir adam ıssız bir sahilde gözünü açtı. Hafızası yoktu ve çıplaktı... Arkadaki kayalığın zirvesindeki deniz fenerine ulaştığında kimliğini ve ailesini öğrendi. Adı Atahunalp Urumgalatlı'ydı, ailesi yakın bir çiftlikte yaşıyordu.
Bu kadar ıssız bir yerde çiftlik olmasının garipliği bir yana yedi kişilik ailesinin genetik bir hastalık olan hafıza zayıflığıyla boğuştuğunu öğrendiğinde geçmişinin peşine düşmekten başka çaresi kalmadığını anladı.
Peki, geçmiş neredeydi? 1913 yılında kırılan buzlarda mı, yoksa 2015 yılında gözünü açtığı ıssız sahilde mi?
Önce kendinin kim olduğunu bulmalıydı!
"Tesla hakkında internetten bulunan birkaç bilgiyi satır aralarına -önemli bir bilgi veriyormuşcasına- serpiştirip..." Tesla hakkında intrernetten bir kaç bilgi alıp serpiştirdiğimi nereden biliyorsunuz, nasıl anladınız? Beğenmeyebilirsiniz, keza beğenmeyen bir sürü insan var ama sizin gibi bayağı bir şekilde aşağılayan hiç olmamıştı. Ben sadece bir yıl Tesla'yı araştırdıktan sonra bu eseri yazdıysam, üstelik yabancı kaynaklardan Türkiye'de bilinmeyen bazı Tesla detaylarını bulup ortaya çıkardıysam kusura bakmayın ama desteksiz ithamınızın sizin ayıbınız olduğunu söyleyeceğim.
YanıtlaSilSn. Mollaosmanoğlu, haklısınız ‘’bulunan’’ kelimesi doğru olmamış derdimi anlatmak için ‘’bulunabilecek’’ desem daha doğru olacaktı. Buna rağmen yazdıklarımın arkasındayım Tesla hakkındaki araştırmanızı romanınıza yansıt(a)mamışsınız, kitabınızda bilmediğim hiç bir şey yoktu, beni geçin Tesla’nın kim olduğu bilen herkesin rahatlıkla söyleyebileceği genel bir çerçeve çizilmişti. Ayrıca kitabın sonunda her hangi bir kaynakça, dipnot vs. (ki genelde öyle yapılır) yoktu. Dolayısıyla benim ne kadar araştırma yaptığınızı bilmeme imkan yok. Haddini aşan ‘’bulunan’’ kelimesi için özür dilerim. Okur ve yazar olarak bir daha karşılaşma olasılığımız çok düşük olsa da size bundan sonraki kitaplarınız için kolaylıklar diliyorum. Bu kitabın sonraki baskıları için de bir kaynakça eklerseniz daha iyi olur...
Sil