UMUT DAĞISTAN - Boşluğun Sesi
Bu romanın hem
ismi hemde tanıtımı oldukça ilgimi çekmişti, yazarı tanımıyordum ama denemeye
karar verdim... U. Dağıstan 1978 doğumlu bir iktisatçı, bir süre bankacılık
yapmış sonra tümüyle yazarlığa yönelmiş olup, bu ikinci romanıdır...
Bu roman hem
kadın erkek ilişkileri üzerine önermelerden, hemde bir ailenin üç kuşağındaki
erkeklerin hayatından oluşuyor...ateist çapkın bir dede, dinci bir baba, aşık
bir amca, dedesine çekmiş, babasından ürken, amcası gibi olmaya çalışan bir
oğul...arada ülkenin o günkü siyasal durumuna da kısa hatırlatmalar
yapılıyor... ana karakter Bilal tüm roman boyunca geçmişiyle bugünüyle ailesiyle
kendini sorguluyor... hikaye çok sıradan dolayısıyla anlatımda veya dilde bir
fevkaladelik bekliyorsunuz ama maalesef yok... hayata ve ölüme dair çok büyük fikirlere ulaşmaya
çabalayan, önemli konulardan bahseden, kadın-erkek davranışlarını çözümlemeye
çalışan, tüm bunlar için başlangıç cümlelerini yazan ama devamını getir(e)meyen bir yanı var romanın... bitirdikten sonra ee yani ne oldu
şimdi?? diye öylece kalıveriyorsunuz...
Birde bu kitabı bir
erkeğin yazdığı çok belli oluyordu (neredeyse romanın bir cinsiyeti var gibi), bu ilk cümlelerinden itibaren hissediliyordu... genel olarak bir kitap okurken yazarı fark etmek hiç hoşuma gitmez... yeni ve genç bir yazar diye epeyce
umutlanmıştım ama vasat bir roman olduğunu düşünüyorum...
Sayfa
Sayısı :176
Basım
Yılı : 2012
Yayınevi
: AyrıntıYazdıklarına ne Allah'ın adıyla başlayacaktı ne de göklerin ve yerin yaradılışıyla. Hatırlanabilen en eski başlangıç, kadının ve erkeğin birbirini gördüğü andı. Birbirini gören, birbirini isteyen iki çift göz. Gerisi boşluktu.
Bilal Kaya her günün yeni bir başlangıç demek olduğunu biliyordu ama bilmediği her yeni başlangıcın yeni bir sonu hak ettiğiydi. Yapacağı kaçamağa kendini hazırlarken hem geçmişiyle; kendi kutsal kitabını yazan dedesiyle, savaşmaya giderken aşkı bulan amcasıyla, imanıyla uçkuru arasında salınan babasıyla ve anlatılan aile hikâyeleriyle hem de bugünüyle hesaplaşacaktır...
Umut Dağıstan ikinci romanı Boşluğun Sesi'nde sonu trajediyle biten bir çapkınlık macerası anlatıyor okura. Bunu, kadın ile erkek, aşk ile aldatma, yaşlılık ile gençlik, yaşam ile ölüm, yazı ile hayat arasındaki mesafenin sanılandan daha kısa olduğunu, her türlü olayın belki de sadece zihinde yaşandığını hissettiren incelikli bir üslupla başarıyor.
Eğlenceli, hüzünlü ve ritim duygusunu hiç kaybetmeyen bu bir günlük hikâyenin arka planında ise Cumhuriyet tarihinin ve bu tarihsel süreçte taşralı bir ailenin çok canlı bir tablosu çiziliyor.
Gül Hanım merhaba,
YanıtlaSilBen bu romanı çok sevmiştim. Özellikle dilini ve temposunu. Çok konsantre, yoğun ve sürükleyici bulmuştum.
Dedenin yazdığı kitabın bölümleri bence zaten bitirilmemeli. Oraları biz tamamlayacağız diye düşünüyorum.
Merhaba,
SilÖncelikle kitabın sürükleyiciliğine bir itirazım yok. benim devamını getiremiyor dememdeki kasıt dedenin yazdığı bölümlerle hikayenin özdeşleşememesi, hikaye yanında çok basit kalmış... sadece dedenin kitabından oluşan bir kitap yazsaydı roman değil deneme olurdu ama bana göre daha iyi olurdu...yoksa kitaplarda bir karara varmanın okuyucuya bırakılmasını çok severim..