MARİO LEVİ - Size Pandispanya Yaptım
Bu
romanla ilgili ne diyeceğimi pek bilemiyorum... kitabı almamdaki amaç, okuma
serüvenim ve sonunda kendimi bulduğum nokta çok alakasız... bu romanın arka kapak açıklamasına ilk baktığımda çok hoşuma gitmişti... neden bilmem çok akıcı,
eğlenceli hatta neşeli bir havası olduğunu düşünmüştüm... sonra yazarın kitabın
tanıtımını yaptığı ‘’Perşembe Buluşmaları’’na katıldım ve Mario
Levi’nin enerjik anlatımıyla da kitap hakkındaki fikrim pekişti... okumaya
başlayınca ise her şey darmadağın oluverdi... ilk yüz sayfada hiç konsantre
olamadım, bir türlü konunun içine giremedim zor bela yapılan bir okuma oldu...
oysa ki yazarın okuduğum diğer kitabını (Karanlık Çökerken Neredeydiniz)
çok sevmiştim... devamı daha kolay okundu ama beklediğimin aksine roman
çok ağır işliyor, çok karamsar ve mutsuz bir yanı var... belki ben çok farklı
bir beklentiyle başladığım için böyle hissettim ama romanın bir ilerleyememe
sorunu var...
Aslında bir aile
hikayesi anlatılıyor, iki kızkardeş, onların çocukları, eşleri, torunları, sevgilileri
ve dünürlerinden oluşan kalabalık bir aile... herkesin hikayesi de dramı da
ayrı... birde yemekler var hikayelere bağlanan... o topluma has özgün yemekler
bunlar, tek tek tarifleri veriliyor ve yazar bu konuda çok başarılı... yemeklerin
de romanın kahramanları olduğunu özellikle hatırlatır biçimde hikayeye uydurarak
ince ince tarifleri veriyor... yemekleri bu şekilde anlatabilmesi inanılmazdı neredeyse
şiir gibi... roman böyle ifade edildiğinde çok iyi görünüyor ama okuyup bitirdiğimde
sevdim dersem yalan olur...
Diğer yandan
kitabın farklı bir üslubu da var hikayeyi birden fazla kişi anlatıyor... o da
işleri biraz karıştırıyor ama beni rahatsız eden romanın kasveti ve ağır
işlemesi oldu... hep bulmayı umduğum
coşkuyu aradım sanırım... konunun başında hiç konsantre olamadığım için
bitirdikten sonra dönüp ilk bölümlerden epeyce bir kısmı yeniden okudum ama hissettiklerimde
pek bir değişiklik olmadı... M. Levi söyleşisinde bu roman benim her zamanki
romanlarımdan farklı demişti özellikle sayfa sayısı olarak... ilk yazdığımda
500 sayfa kadardı sonra eksilttim dedi.. belki de böyle yapınca kitabın ritmi
mi bozuldu nedir?? veya iyi ki öyle yapmış daha uzun olsa nasıl okurduk?? sanırım bunu biz hiç bilemeyeceğiz...
Kitabın en iyi
yanı yemek tarifleri... oldukça ilginç yemekler var özellikle et yemeklerini
tatlı-ekşi beraber bir tarzda yapıyorlar,
bu benim sevdiğim bir tat değil ama börek ve kurabiye tarifleri çok güzeldi...
neredeyse kalkıp yapacaktım o kadar...
Bu yorumu
kitaptan bir alıntıyla bitireyim... Şöyle;
‘’Uzun süre suskunluğa gömüldü. Bu yası taşımaya en çok onun ihtiyacı
vardı. Geceleri, sık sık bölündüğünü tahmin ettiğim uykularında oraya uçup,
kızkardeşiyle birbirlerine yıllar boyu ördükleri duvarı yıkmayı, ablalığını
birde böyle yaşamayı istemiş miydi? Geçmişe dair birçok hatıra da bu gecelerden
geçmiş miydi? Kim bilir. Ama artık gidemeyeceğini görmüştü galiba. Belki
uzatacağı elin istediğince tutulamayacağından korkmuştu. Belki de hayata karşı
daha da sertleşmiş olabileceğini düşündüğü kızkardeşini bu haliyle görmek
istememişti. İç dünyalarımızın cehennemi bizi anlatamayacağımız öyle çok odaya
götürebiliyor ki..’’
Yazar: Mario Levi
Sayfa
Sayısı :340
Basım
Yılı : 2013
Yayınevi
: Doğan KitapMario Levi'nin son romanı Sana Pandispanya Yaptım, İstanbul Bir Masaldı'nın izinde giden akıcı,cazibeli,duygulu bir roman.
Mario Levi bu romanında yeni bir tat yolculuğuna çıkıyor. Bir tarihin izini sürme çabası bu aynı zamanda. Yolculuğun ruhunda 15. yüzyılda İberia'dan Osmanlı topraklarına göç eden atalarının kuşaktan kuşağa aktararak yaşattığı ve bugünlere kadar getirdikleri yemeklerin bıraktıkları ve hatırlattıkları var. Yemeklerin tariflerini de vermekten çekinmiyor yazar. Çünkü bu yemekleri defalarca yapmış, sevdikleriyle paylaşmış. Babaannesinden öğrendiklerinden sonra. Üstelik şimdi yeni yorumlarını da katıyor. Burada da rehberi Osmanlı mutfağının derinlikleri.Ancak bu kitap bir yemek kitabı değil.
Karşımıza çıkan aile albümleri ve bu albümlerin hatırlattıkları. Hikâyeler, anılar ve efsaneler hem hüzünlü hem de mizahi bir üslupla anlatılıyor. Tıpkı hayatın kendisi gibi. Bu kimilerine göre yemekler üzerine bir roman, bir başka deyişle anılarla derinleşen bir yemek romanı, kimilerine göre bir aşk hikâyesi, kimilerine göre de bir dönemin tanıklığı. Doğrusunu söylemek gerekirse de bunların hepsi.
Valla ne yalan söyleyeyim sizinle aynı duyguları paylaşıyorum. Biraz hareket yakaladığım dediğim anlarda yine sıkıcılokma buluştum.
YanıtlaSilYazarı seviyorum ama bu kitap bana hitap etmedi, başka kitaplara artık:) Yorumunuz için teşekkür ediyorum Canan Hanım, iyi okumalar:)
SilKitaplığımda okunmayı bekleyenlerden... Yanlış tercihler mahallesi okudum çok çok beğendim tavsiye ederim.
YanıtlaSilUmarım siz bu kitabı seversiniz:) Öneri için teşekkürler Yanlış Tercihler Mahallesi'ne bakacağım. Sevgiler:)
SilAynı yorumu İstanbul Bir Masaldı için yapabilirim. Demek ki bir daha Mario Levi okuma fırsatı bulursam kitabın adı "Karanlık Çökerken Neredeydiniz" olacak. Teşekkürler:)
YanıtlaSilO zaman bende İstanbul Bir Masaldı'yı biraz daha bekleteyim:) Ben teşekkür ederim.
Sil