IAIN M. BANKS - CEBİRCİ

Bu kitabı gördüğümde çok güzel olacağını düşünmüştüm nedense, sanırım beni cezbeden ismiydi... şu an ise sükutu hayalin zirvelerinde dolaşıyorum... son zamanlarda okuduğum en sıkıcı kitap bu... üstelik birde bilim kurgu, isteseniz bile sıkıcı olarak yazamayacağınız bir tür yani ama yazar başarmış... roman yediyüz küsur sayfalık bir laf kalabalığı şeklinde... neredeyse kitabın tamamı bir sayfanın yarısına ulaşan paragraf halinde tek cümlelerle yazılmış... yazar bir şekilde noktalama işaretlerinden tasarruf ediyor nokta zaten hiç yok, virgülü bile nadiren kullanıyor sizde cümlenin sonuna geldiğinizde dönüp yarım sayfayı yeniden okuyorsunuz... bu yazış stiliyle ilgili durum ama konuda da karakterlerde de bir fevkaladelik yok... okuyucuyu peşinden sürükleyecek hiçbir ilginçlik yok... bu kadar uzun bir romanda ara ara felsefi tahliller yapıyor ama siz o kadar sıkılmış durumdasınız ki birde bunları çekemiyorsunuz...

Konu ise şöyle; evrenin her tarafı keşfedilmiş, solucan delikleri ile her yere gidiliyor... insanların yanı sıra bir sürü tür bir arada veya birbirleriyle savaşarak yaşıyorlar... teknolojik gelişmelere bağlı olarak insanların ömrü bin yılları aşmış durumda bazı türlerin (örn: Ahali) ise 2 milyar yıla kadar uzanıyor (tabi tüm roman boyunca nüfus artışı sorunu ne oluyor diye hiç sorulmuyor?)... evrenin en eski sakini olarak ifade edilen Ahali jüpiter benzeri gaz-devi gezegenlerde yaşıyor, kendisi dışındaki hiçbir türü kaale almıyor, ilişki kurmuyor, teknolojik olarak çok ileri ve güçlü bir tür, çoğunlukla da barışçı, kendisine bulaşılmadığında diğerleriyle pek ilgilenmiyor... insanların arasından kahin (burada araştırmacı anlamında) sıfatını taşıyan biri Ahali’nin önemli bir sırrını ortaya çıkarmak zorunda, yaklaşan bir büyük savaşı engellemek için... ama romanın başından itibaren o sır ne ise başlayacak savaşla alakasız gibi gözüküyor sonuna gelindiğinde de aynı şekilde kalıyor...

Yazar tüm hikaye boyunca canlıları, uzay gemilerinin özelliklerini, ağırlıkla gaz devleri olmak üzere gezegenleri, solucan deliklerini anlattıkça anlatıyor, arada savaş bölümleri de uzun uzun yer alıyor... birde garip bir şekilde yapay zekalara karşı bir nefret var... bir makineler savaşı yaşanmış ve yapay zekalar imha edilmiş (devam eden teknolojik gelişimi yazar nasıl açıklıyor bu durumda o belirsiz)...

Yazarın hayal gücü geniş o türleri oluşturmak bile başlı başına bir iş ama sıkıcılıkta da bu kadar başarılı olunca bir anlamı olmuyor... Sonuç olarak çok çok fanatik bir bilim kurgu tutkunu değilseniz eğer hiç okumayı denemeyin... ben kitabı fırlatıp atma aşamasına bolca geldim, bitirmiş olmam mucize gibi...


Yazar:  Iain M. Banks
Çevirmen: Kemal Baran Özbek
Sayfa Sayısı : 736
Basım Yılı : 2014
Yayınevi : İthaki

Yıl Milattan Sonra 4034. 

İnsanoğlu uzayı kolonileştirmeyi çoktan başarmıştır. Gelgelelim Nasqueron Ahalisi'nin yüksek yönetim kademeleri arasına araştırmacı sıfatıyla kabul edilmiş bir Yavaş Kâhin olan Fassin Taak yılsonunu sağ salim getirebilirse kendini mutlu sayacaktır. 

Bir zamanların görkemli ama son dönemlerin çöküşteki bu topluluğu, her ne kadar görünürde son derece yüksek bir gelişmişlik düzeyine sahip olsa da, temelde barbarca kabul edilen bir yaşam tarzına sahip, kendi gençlerini avlamaktan haz alan ve sırf âdet yerini bulsun diye giriştiği anlamsız iç savaş silsilelerinden başını kaldıramayan bir ırk kabul edilip kendisi dışındaki tüm topluluklar tarafından yalnızlığa itilmiştir. Hakkında yok denecek kadar az bilgiye sahip olduğu askeri-dini özellikte bir emir-komuta zincirinin -ki bu, galaksinin yönetimini bir süreden beri elinde bulunduran son güç erkinin, yani Mercatoria adlı barok hiyerarşinin de bir parçasıdır aynı zamanda- beklenmedik desteğini de bu defa arkasına alan Fassin Taak bir kez daha Ahali'nin yaşam alanında seyahate çıkmak durumundadır. Peşinde olduğu şey ise, yarım milyar yıldır saklı olan bir gizemdir. Diğer yandan, muazzam bir savaş her geçen gün daha da yaklaşmaktadır… Kâhin Taak'ın o güne dek tanıyıp bildiği her şeyi ve de herkesi bir çırpıda ortadan kaldırması işten bile olmayan bir savaş…

Birçok romanını "ölmeden önce okunması gereken 1001 kitap" listesinde görebileceğimiz Iain Banks, The Times tarafından "1945 sonrası En İyi 50 Britanyalı Yazar" listesine seçildi. İskoç yazar, yaşamı boyunca sayısız ödüle aday gösterildi ve birçoğuna da sahip oldu. 
"Bilimkurgunun standartlarını belirleyen yazar…"

-Guardian-

"Eğer onun kitaplarından hiçbirini okumadıysanız, birini okuyun. Sonra bir başkasını… Kötü kitapları bile iyidir, iyileriyse hayret vericidir."
-Neil Gaiman-

"Banks bir fenomen… alışık olmadığımız caziplikte bir enerji ve zarafetle, katıksız bilimkurgu yazıyor."
-William Gibson-

"Onun edebi kurgularına hep saygı duydum, ama bilimkurgularına daha derin bir hayranlık besledim."
-David Brin-

Yorumlar

  1. o zaman beklesin , hem de uzunca bir süre :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İthaki'den başka bir bilim kurgu daha almıştım şimdi ondan da işkillenmeye başladım :)) bakalım artık..

      Sil
    2. o zaman onun da yorumunu bekliyorum :)

      Sil
    3. Thomas Mullen'in Saptırıcılar adlı kitabı... yeni çıktı görmüşsünüzdür... aradan biraz zaman geçsin okuyup yazacağım :))

      Sil
  2. Kesinlikle katılıyorum. Noktalama işaretlerinin önemini bir kere daha anlamış oldum. Büyük bir hevesle aldjmt bende ama fos çıktı...

    YanıtlaSil
  3. 1) Banks'i makro olcekteki dusunce deneyi dusturunu kacirmissiniz. 2) Eserin Turkce cevirisini okuyup noktalama isaretlerini cumle yapisini elestirmeniz cok yersiz. Cemal Sureya'yi Ingilizce okuyup ne kadar keyif alabilirsiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşünce deneyi düsturu ne demek? bence ne demek istediğinizi net yazmalısınız... Çevirmeni tanımıyorum eğer bir çeviri sorunu varsa bu da İthaki gibi bir yayınevine hiç yakışmıyor... ayrıca sizin cümlenizden de hiç çeviri kitap okumamak gibi bir anlam çıkıyor ki bu çok manasız olur... şiirler bile çok düzgün çevrilebiliyor, başarılı bir çeviri ile her kitaptan zevk alınır.... siz bu kitabı beğendiyseniz ne ala, zevkler tartışılmıyor malum:) ama ben hiç sevmedim bunu da açık yüreklilikle belirtiyorum...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH