OLGA GRUŞİN - SUHANOV'UN DÜŞ YAŞAMI
Epeydir çağdaş bir Rus yazardan
okumak istiyordum, nihayet bir tane buldum... Olga Gruşin 1971 doğumlu ve Rusya’dan
18 yaşında ayrılmış ama Sovyetler Birliği döneminde geçen mükemmel bir roman
yazmış... ben çok beğendim, hatta bu sene okuduğum en iyi romanlardan biri
diyebilirim...
‘’Sosyalist gerçekliğin bununla nasıl bir ilgisi olabilir? Benim burada sözünü
ettiğim sanat! Sanatın ortak amaç ya da saygın bir görevle ilgisi olmaz.
Sanatçının benliğinin dışavurumudur sanat, sıradanın üstüne çıkmak, daha önce duyulmamış
bir söz söylemek, varoluşumuzun gizli kapaklı sayısız katmanından güzelliğin
beklenmeyen, gizemli, ışıltılı parçacığını ortaya çıkarmak, günlük yaşantıdaki
sonsuzluğun ucunu görmek için giriştiği bireysel, muazzam mücadeledir. (syf:120)'' görüşündeki yetenekli bir ressamın, rejimin
dayatmaları, ailesinin ve kendisinin mutluluğu ve korktuğu için ‘’Kimsenin kanatlarını kırpmasına izin
verme ‘’ diye yazmıştı Pavel Suhanov, fakat Anatoli’nin önceden sandığı gibi
cesaret telkin eden, meydan okumanın onurlu ifadesi değildi. Bir uyarıydı bu,
yaşamaya değer tek hayatın aşağılanmışlığın olmadığı bir hayat, özgür, güvenli
bir hayat olduğunu hatırlatan bir öğüttü, kanatların kesilmesini önlemenin tek
emin yolu da hiç kanadının olmamasıydı. (syf:140)’’ diye düşünerek ülkenin düzenine
uymasını anlatıyor... bir süre her şey yolunda gitse de geçmiş ve yaptığı
seçimler Anatoli Suhanov’u rahat bırakmaz ve her köşede bir anı belirmeye
başlar... hikaye Anotoli’nin tüm hayatını geri dönüşlerle anlatır bir şekilde
devam eder... diğer yandan yazar, Suhanov'un hayatı çerçevesinde Sovyet rejiminin resim sanatına bakış açısını da irdeler roman boyunca...
Yazarın tarzını çok sevdim,
bugün ve geçmişi birbirini takip eden cümlelerle ve iç içe geçmiş bir anlatımla
yazıyor, inanılmazdı gerçekten... özellikle kitabın yarısından sonra tamamını
bu şekilde yazmıştı çok beğendim...
Konudan bağımsız diğer bir
nokta ise; bu romanın yine bu sene okuduğum ve yine çok sevdiğim ‘’Ayfer Tunç’un Dünya Ağrısı’’ kitabını
bana hatırlatmasıydı... neredeyse A.Tunç son romanını, Gruşin’in bu kitabına ‘’gönderme’’ olarak yazmış diyeceğim ama
deneyimli bir yazarın ilk romanını yazan birine gönderme yapması da pek mümkün
gözükmüyor... her neyse demem o ki her
iki romanın da bendeki iz düşümü aynı oldu ve her ikisini de muhteşem buldum...
Ve ‘’Suhanov’un Düş
Yaşamı’’nı kaçırmayın, mutlaka okuyun...
Kitaptan bir alıntıyla
bitireyim;
‘’Çünkü
edebiyatın tersine resim trajik bir sanattı; ne çürük çarık bir daktiloda
sabaha kadar çoğaltılabilirdi, ne palto astarına dikilerek sınır dışına
çıkarılabilir ne de birinin belleğinin kuytu, güvenli bir köşesinde yük olmadan
ve durmadan sonsuza dek yaşayabilirdi. Elle tutulur, yani somut olması –bir tuval,
bir şövale, boyalar, fırçalar ve bir duvar-, zaman ve mekanla sınırlı tutulması
gerekiyordu; yaşatılacak mı, yoksa yok mu edileceği konusunda son kararı ait
olduğu zaman ve mekan belirlerdi. Rusya ressamlarına iyi davranmamıştı. Savaşlarda
ve devrimlerde yakılmış nice hazineleri, yağmurda ve karda katedrallerin
duvarlarından akıp giden paha biçilmez freskleri, Tretyakovka’nın bilinmeyen
depolarına kapatılmış her bir fırça darbesi, her bir esin kaynağı giderek küf
bağlayan Chagall’ın başyapıtlarını düşündüm. (......) Sonra sebepsiz yere
çocukluk anılarım zihnimde uçuştu, sessiz Moskova gecesini arşınlayan siyah
ayakkabılar, titreyen elini uzatmış Profesör, çığlığını bastırmak istercesine
annemin ahizeyi avucuyla kapatması, babamı bir bilinmezlikten öbürüne götüren
yapayalnız, kanadı kırık uçuşu...(Syf:’286-287)''
Çevirmen:
Dilek Şendil
Sayfa
Sayısı : 336
Basım
Yılı : 2009
Yayınevi
:Turkuvaz Kitap
56 yaşındaki Anatoli Suhanov istediği her şeye sahiptir. Yirmi beş yıl önce parlak bir yeraltı sanatçısı olarak sürdürdüğü yaşamdan vazgeçip Moskova'da Parti'ye yakınlığıyla bilinen bir sanat dergisinin genel yayın yönetmenliğiyle bu konumun sağladığı rahatlığı ve maddi olanakları seçmiştir. Ancak bir dizi garip olay Suhanov'un kusursuz dünyasını bir karabasana çevirir. Geçmişine ait, bilinçaltına ittiği insanlar, derine gömdüğü düşler geri gelip ona işkence eder, bir zamanların sevgi dolu ailesi ve sadık dostları ondan soğurlar. Belleğinin karanlık koridorlarında tökezleyen Suhanov'un hayatı çözülmeye başlar, elde etmek için ruhunu sattığı her şeyi yitirir. Suhanov'un yeteneğine, arkadaşlarına ve ilkelerine ihanetini, gerçek olabilecek bir dizi düş ve karabasan olabilecek bir gerçek zamanda anlatan Gruşin, bu iki alanı sürekli birbirine kaydırır, kahramanını kişisel cehennemine hapseder.
"Bu kadar iyi bir roman yazmak için çok yetenekli olmak gerekir; Gruşin kesinlikle öyle."
Financial Times
"İncelikli ve baş döndürücü."
The New York Times Book Review
Olga Gruşin:1971’de Moskova’da doğan Olga Gruşin,
ilköğrenimini Prag’da yaptı. 1981’de Moskova’ya döndü. Puşkin Güzel Sanatlar
Müzesi’nde sanat tarihi, Moskova Devlet Üniversitesi’nde gazetecilik okudu.
1989’da Emory Üniversitesi’nden tam burs alıp ABD’ye gitti. Carter Center’da
araştırmacı ve çevirmen, Harvard Üniversitesi’nin Dumbarton Oaks Araştırma
Kütüphanesi’nde editör olarak çalıştı. Suhanov’un Düş Yaşamı Gruşin’in ilk
romanıdır. Roman, Los Angeles Times’ın İlk Roman Ödülü ve İngiltere’de Orange
Yeni Yazarlar Ödülü’nde finale kalmıştır. Gruşin, 2002 yılında ABD vatandaşı
oldu. Eşi ve oğluyla Washington, DC’de yaşamaktadır.
yorumunuza sağlık harika anlatmışsınız kitabı ,çok beğendim değerlendirme ve bakış açınızı.Tam bir kitap yorumu olmuş diyebilirim ben sizin kadar yapamıyorum ve bu konuda takip ettiğim sayılı tam olarak kitap yorumu yapar dediğim bloglardansınız.Teşekkürler saygılar sevgiler.
YanıtlaSilçok teşekkür ederim. yorumunuz çok mutlu etti beni..
Silbence kendinize de haksızlık etmeyin sizde güzel yazıyorsunuz.. blogunuza bakınca virginia woolf hakkında da benzer düşündüğümüzü gördüm. hoş bir duygu bu... iyi ki kitaplar var ve bu konuda görüş alışverişi yapabiliyoruz... sevgilerimle...
yılın en iyi kitabı deyince siz , e bir de rus olunca yazar , aldım not , teşekkürler...
YanıtlaSilen iyi kitaplardan biri diyelim daha doğru olur :) ama bana öyle geldi hakikaten.. iyi okumalar..
Sil