PER PETTERSON - REDDEDİYORUM

Norveçli yazarları sevdiğim için Per Petterson'ı okumak istiyordum ama kitapları arasından bir türlü seçim yapamadım ve bugüne kaldı... bizde yayımlanan 4 romanın içinde konusu en cazip geleni olan Reddediyorum'u okudum...

Roman, çocuklukları binbir güçlükle birlikte geçen iki arkadaşın (ve ailelerinin) birbirlerinden ayrıldıktan sonra hayatlarının hangi yöne ilerlediğini geri dönüşlerle anlatıyor... diğer Norveçli yazarlarda olduğu gibi bu kitapta da kesif bir yalnızlık teması var, bu yönüyle Kjersti Skomsvold'a benzettim biraz...

Hem konu itibariyle hem de anlatımıyla beğendiğim bir roman oldu ama sonu çok zayıf kaldı, sanki yazar sonunu tamamlamaya üşenmiş öylece bırakmış gibi... kitabın sonunun okuyucuya bırakılmasına karşı değilim hatta böyle kitapları daha çok seviyorum ama bu öyle değildi sanki yazmayı unutmuş gibiydi... yine de hikayeyi sevdim, oldukça akıcı yazılmıştı merakla okudum, size de öneririm...

Yazar: Per Petterson

Çevirmen: Banu Gürsaler Syvertsen

Özgün Adı: Jeg Nekter

Sayfa Sayısı: 248

Basım Yılı: 2019 (2. Baskı) 2013 (1. Baskı)

Yayınevi: Metis

Metis Edebiyat'ta daha önce yayımladığımız At Çalmaya Gidiyoruz ve Lanet Olsun Zaman Nehrine'nin ardından Norveçli yazardan yine çok seveceğiniz bir roman.

Çocukluk arkadaşı olan Tommy ve Jim, 35 yıl sonra tesadüfen karşılaşırlar. Birbirlerini son gördüklerinde Tommy'nin annesi onları terk etmiş, baba dayağından kurtulmak isteyen Tommy ailenin tamamen dağılmasına yol açmıştır. Dindar annesiyle yaşayan Jim ise eğitimine devam etmiş, sosyalist olmuştur. İki genç sarsılmaz görünen bir dostlukla bağlıdırlar birbirlerine. Ancak bir gün yaşadıkları görünüşte önemsiz bir olay Jim'in bu arkadaşlığı hak etmediği endişesi duymasına yol açacak, açılan küçücük çatlak onları yıllar sonra çok farklı kişilere dönüştüren büyük bir yarığa dönüşecektir.

İnsanlık durumu üzerine, dostluk, şiddet ve yıkım üzerine, hayatın yakıcı sorunları üzerine büyülü sadelikle yazılmış harika bir roman...

Per Petterson

1952'de Oslo'da dünyaya geldi. Kütüphanecilik eğitimi alan Petterson, tüm zamanını yazarlığa vakfetmeden önce bir süre kitapçılık, çevirmenlik ve edebiyat eleştirmenliği yaptı. 1987'de öykülerden oluşan ilk eseri Aske i munnen, sand i skoa yayımlandı. Daha sonra yazdığı Ekkoland (1989), Det er greit for meg (1992), Til Sibir (1996), I kjølvannet (2000) adlı eserleriyle Norveç'in en iyi romancıları arasına girdi. At Çalmaya Gidiyoruz ile büyük bir çıkış yapan yazar hem Norveç Kitapçılar Ödülü'nü hem de Norveç Edebiyat Eleştirmenleri Ödülü'nü aldı. Eser İngilizceye çevrildikten sonra dünya çapında ün kazandı. 2004'te Månen over Porten adlı bir deneme kitabı yayımlayan Petterson'un Lanet Olsun Zaman Nehrine adlı romanı Kuzey Ülkeleri Konseyi'nin edebiyat ödülüne layık görüldü.

Yorumlar

  1. Loe'nin Doppler'ini okumuştum yeni kuzeylilerden. İklimlerinden midir nedir hep bi donuk güzel tabiat, bi yalnızlık bi uzaklaşmışlık var içlerinde demek ki.
    (Gerçi bizim toplumumuz da pek yakınlık kuran bireyler değil artık)
    Doppler hakkindaki fikrimi yazmiş olmaliyim blogda🤔

    Şimdilik en sevdiğim kuzeyli roman Knut Hamsun'un Açlık'ı:)

    Gidip görmek istediğim ülkeler içinde bu kuzeyliler de var yalnız. Soğuğa rağmen tabiatları çok cezbedici görünüyor fotoğraflardan:))

    YanıtlaSil
  2. Knut Hamsun'u üniversiteyken okumuştum (nedense onun Norveçli olduğunu hep unuturum:)) ve o bir klasik, çok iyiydi tabii. Yenilerden çoğunu okudum, hepsini ayrı ayrı sevdim, Loe'dan biraz gönlüm geçti ama bakalım yeni bir kitabı çıkarsa yine bakarım. İskandinavya çok güzel hakikaten, 2 sene önce gitmiştim özellikle Norveç'i çok sevdim, mükemmeldi. Tabii kısa süreli turistik bir gezide insanların yalnızlığını pek fark edemiyorsunuz ama kitaplarında bunu çok konu ediyorlar öyle olmalı.

    Ayrıca sizin de dediğiniz gibi mahalle/köy kültüründen kopmaya başladıkça (eğitim düzeyi de bir faktör) bizde de benzer durumlar ortaya çıkıyor ama daha o halde değiliz pek (bu iyi mi kötü mü emin değilim)

    Doppler'i yazmışsanız okumuşumdur ama yeniden bakacağım blogunuza. Yorum için teşekkür ediyorum sevgiler:)

    YanıtlaSil
  3. çok merak ettim, hemen bakacağım Gül Hanım, keyifli okumalar sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım beğenirsiniz Eren Hanım keyifli okumalar:)

      Sil
  4. yazarın sıradanlığı anlatım tarzını seviyorum, kuzeyin sadeliği.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet sakin sakin günlük olayları anlatıyor, güzeldi. teşekkürler, sevgiler:)

      Sil
  5. Merhaba.
    Aslında "At Çalmaya G." kitabı listemdeydi. Grup okumasında, "Benim D.Erkekler" kitabını okuduk. Sanırım yazarin tarzı boyle sizin yorumunuzuda okuyunca böyle hissettim.
    Boraz depresif, biraz hayata dair...ama.sevdiğim bir tarz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülşah Hanım günaydın,
      En ünlü kitabı ''At Çalmaya Gidiyoruz'' muş, ona da baktım ama bana ilk sırada cazip gelmedi, belki bir ara onu da okurum. Sevgiler :)

      Sil
  6. okumadım ama okurum tabii :) üstte gördüm de, hamsun, süfer tabii ama gerçek hayatta sonu kötü olmuş, nazi olmuş, çok şaşırmıştım bunaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet evet Knut Hamsun'un öyle bir durumu var, bende öğrendiğimde çok şaşırmıştım.

      Sil
  7. baak son yazımda geçenlerde sölediğin diziiii :) bir de biohackers demişrin onu da izlemiştimdii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemen bakıyorum, biohackers yazınızı görmüştüm:)

      Sil
  8. Ben de okumak isterim, ruhumun biraz yalınlığa ihtiyacı var.

    YanıtlaSil
  9. Ben bu kuzeyli yazarlara (neydi şu kapağında kendi resmi olan, Karl Ove bilmem neden başlayarak) hiç ısınamadım ama kuzeyli dizileri pek seviyorum. Bu ara Danimarka dizisi Rita'ya sardım, son yazımda ben de onu anlattım. Sevgiler Gül.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karl Ove olan çok okundu neden bu kadar popüler oldu bilmiyorum, ben onu okumadım. ama kuzeyli yazarlar içinde çok iyileri var. Dizilerini de seviyorum, Rita'yı duydum ama izlemedim hemen bakıyorum blogunuza. Teşekkürler, sevgiler:)

      Sil
  10. Per Petterson bana kitaplara hep yüksek başlayıp nedense ortalardan sonra inişe geçiyor hissi veriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben sadece bu kitabını okudum ama saptamanız doğru. Teşekkürler

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH