RANDI HUTTER EPSTEIN - Hormonların Gücü, Hayatımızdaki Hemen Her Şeyi Kontrol Eden Salgıların Tarihi
Metis Bilim serisine Hormonların Gücü ile devam ediyorum, kitabı görür görmez ilgimi çekti ve hemen aldım... hormonları ve vücudumuzdaki işlevlerini okuyacağımı düşündüm oysa hormonların (daha doğrusu Endokrinoloji'nin) tarihini anlatıyormuş, işin en komik yanı da kitabın isminde açık açık yazmasına rağmen ben onu hiç fark etmemişim... her neyse bu anlatıma da itirazım olmadı, zaten hormonları da işlevlerini de anlatıyor ama asıl konu ilk keşfedilişinden günümüze kadar ki tarihi süreç...
''Vücudunuzu, bir sürü mesajın dört bir yana iletildiği muazzam bir bilgi otoyolu gibi düşünürseniz, sinir sisteminizin de eski moda bir kontrol paneli gibi çalıştığını söyleyebiliriz. Bu sistem, sinyalleri iletmek için kaynağa ve hedefe bağlanması gereken ''kablolar'' içerir. Bir sinir hücresinin kat ettiği yolu bir uçtan diğerine takip edebilirsiniz. Hormonlar ise bambaşka bir hikayedir. Onların en olağanüstü özelliği (vücudunuzdaki diğer maddelerin tersine) sanki sihirle çalışıyor gibi görünmeleridir. Hormonlar tıpkı bir tilt topu gibi, vücudun bir bölümündeki bir hücreden yola çıkıp, çok uzaktaki hedeflere ulaşabilirler ve bunun için bir bağlantı aracına ihtiyaçları yoktur. Hormonlar sizin kablosuz ağınızdır. (syf:21)''
19. yüzyılın sonundaki araştırmalardan başlıyor, 20. yüzyılın ilk çeyreğindeki gelişmelerden, günümüze kadar geliyor... tek tek her bir hormonun keşfedilişi, araştırmayı yapan bilim insanları, yapılan araştırmalar, hasta hikayeleri, yaşanan başarısızlıklar, hormonların ilaç olarak kullanımlarına bağlı ölümler, bilinmezlikler, kötüye kullanımlar, ilaç sektörünün pazarlama çılgınlıklarını detaylı bir şekilde anlatıyor... genel olarak tıp tarihini severim, hormonların tarihini de okumaktan hoşnut kaldım... tek kötü yan günümüzde bile hala bir çok şey bilinemiyor ama tıp/ilaç sektörü yoğun bir pazarlama faaliyeti içerisinde, bunu tedirgin edici buldum...
Velhasıl bu kitabı da çok sevdim, bilgilendirici ve akıcıydı, rahat okunuyordu, ilgi alanınıza giriyorsa okuyun derim...
Yayınevine Not: Sayfa 53'te ''Bezin -devlerde olduğu gibi-aşırı aktif olduğu duruma hipopitüitarizm, hastaların şişmanlayıp yorgun hissettiği duruma hiperpitüitarizm...... diyordu'' cümlesindeki italik yazdığım isimler ters olarak yazılmış, zaten 55. sayfada Hiper (fazla aktif), Hipo (fazla pasif) olarak doğrusu gösteriliyor. Sonraki basımlarda düzeltilmesi için buraya ekliyorum...
Yazar: Randi Hutter EpsteinÇevirmen: Aysun Babacan
Özgün Adı: Aroused: The History of Hormones and How They Control Just About Everything
Sayfa Sayısı: 296
Basım Yılı: 2020
Yayınevi: Metis
Hormonlar nasıl keşfedildi? Bu keşif tıp tarihi için neden bir dönüm noktasıydı? Öncesinde hormon bozuklukları olan insanlar neler yaşıyordu? Hormonları kontrol ederek bedenlerimize hükmetme çabalarımız ne gibi zaferler ve hüsranlarla sonuçlandı? Cinsiyet hormonları hakkında öğrendiklerimiz, cinsel kimliklerimize dair görüşlerimizi nasıl değiştirdi? Son araştırmalar ileri yaştaki erkek ve kadınların rağbet ettiği hormon takviye ve tedavileri hakkında ne diyor?
Tıp yazarı Randi Hutter Epstein bu kitapta, ergenlikten cinselliğe, metabolizmadan davranışlara, ruh hallerinden uykuya ve bağışıklık sistemine kadar hayatımızın birçok kritik veçhesini yöneten hormonların tarihini inceliyor. Endokrinolojinin doğuşundan günümüze kadar uzanan heyecan verici bir hikâye bu. İçinde neler yok ki: hormonların yeni yeni keşfedildiği zamanlarda mezarlardan ceset çalarak salgı bezlerini inceleyen doktorlar; gençleştirme vaatlerine inanarak vazektomi yaptıran yaşlı erkekler; muğlak cinsel organlarla doğan ve ailelere danışılmaksızın ameliyat edilerek doktorlarca bir cinsiyet “dayatılan” bebekler; çocuklarının boyunu uzatabilmek için morglardan ve patoloji laboratuvarlarından yüzlerce hipofiz bezi toplamayı göze alan çaresiz ebeveynler; yılmadan çalışarak “imkânsızı” başaran biliminsanları; tıbbın gelişmesiyle birlikte nihayet ait olduklarını hissettikleri cinsiyete geçebilen insanlar…
Hormonların tarihi aynı zamanda keşiflerin, yanlış adımların, azmin ve umudun da hikâyesidir, diyor Epstein. Hormonların Gücü, hem temel bilimi hem de onu şekillendiren insanları birlikte ele alarak, bizi biz yapan şeyin hikâyesini anlatıyor.
Amerikalı tıp yazarı Randi Hutter Epstein, Pennsylvania Üniversitesi’nde bilim tarihi ve sosyolojisi eğitimi gördü ve Columbia Üniversitesi’nde gazetecilik mastırı yaptı. Tıp eğitimini Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlayan Epstein, ayrıca Columbia Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü’nü de bitirdi. Makaleleri New York Times, Daily Telegraph, Guardian, Parents ve benzeri gazete ve dergilerde yayımlanan Epstein, araştırmalarında tıpla toplum arasındaki ilişkilere odaklanıyor. Halen Yale ve Columbia üniversitelerinde ders veren Epstein, eşi ve çocuklarıyla New York’ta yaşıyor. Yazarın Get Me Out: A History of Childbirth from the Garden of Eden to the Sperm Bank (Çıkar Beni Buradan: Cennet Bahçesi’nden Sperm Bankasına Doğumun Tarihi, 2010) adlı bir kitabı daha bulunuyor.
Hormonlar sizin kablosuz ağlarınızdır ne kadar doğru gerçekten fazlalığı yada azlığı hemen sinyal vermeye başlıyor
YanıtlaSilHormon hastalıkları zor hakikaten :( Teşekkürler, sevgiler.
SilEvet çok memnun kaldım. Hormonların salgılandığı yerden ulaşması gereken yere nasıl gittiğini bulmak çok emek gerektirmiş, çok uğraşmışlar hep bir sinir/bağlantı aramışlar sonunda kablosuz olduğunu bulmak büyük keşif olmuş. teşekkürler, sevgiler:)
YanıtlaSilkapak fotosu ne zaman çekilmiş acaba, hıms ivit okunabilir buuu :)
YanıtlaSilNe zaman çekilmiş bilmiyorum ama eski gibi. Sevgiler:)
Silbilim okumak ayrı bir haz veriyor her zaman bana da, keyifli okumalarınız olsun
YanıtlaSilAynı zevklere sahip olmamız ne güzel:) Size de keyifli okumalar, sevgiler
Siltıp okurken ben hep "vay be" diyorum, ayrı bir derya.
YanıtlaSilEvet öyle, aynı zamanda bugünlere gelinceye dek çok fazla araştırma, deney vs. yapılmış, emek verilmiş, hala da verilmeye devam ediliyor. Teşekkürler, sevgiler:)
Sililginç bir konu gerçekten, ne güzel farklı türler de okuyorsunuz hep Gül Hanım elinize sağlık:)
YanıtlaSilGüzel sözlerinize teşekkür ediyorum Eren Hanım ama son yıllarda bana hep aynı yazarları okuyormuşum gibi geliyor. Artık eskisi (5-10 yıl öncesi) gibi çok değişik kitaplar basılmıyor, bunun sıkıntısını çok çekiyorum. Arada bunun gibi bulduğumda okuyorum ama tüm ülkede olduğu gibi kitaplarda da durum çok kısır ve vasat. Sevgiler:)
Sil