JUAN JOSÉ SAER - Yara İzleri

Bu kitaba kadar Juan José Saer'i tanımıyordum oysa ki önemli bir yazarmış ve önceki yıllarda Sel Yayınları'ndan da Bulutlar isimli bir romanı çıkmış...

Bu romanın konusu arka kapakta çok iyi açıklanmış, birbirini bir şekilde tanıyan bu dört kişi, sonu bu cinayete varan olayları, o sırada ne yaptıklarını kendi gözlerinden anlatıyorlar... ilk bölümde; 18 yaşında, bir gazetede hava durumu bölümünü yazan (daha çok uyduran), annesi ile sorunlu bir ilişkisi olan, adli davalara ilgisi bulunan bir genç var (bu bölüm rahat okunuyordu merakla takip ettim)... ikinci bölümde tüm amacı kumar oynamak olan, işi gücü bırakmış bir avukat var (bu bölümde iyiydi ancak, avukatın oynadığı kumar en ince detayına -kartların dağıtılışından nasıl oynandığına- kadar anlatıldığı, bu konu hem hiç bilmediğim hem de ilgimi çekmediği için zaman zaman sıkılmama sebep oldu)... üçüncü bölümde hakime geliyoruz; bir yandan hakimlik yapıyor, bir yandan da çeviri ile uğraşıyor, o sırada Dorian Gray'in Portresi'ni çeviriyor, insanlardan hiç hoşlanmıyor herkesi evrimsel atalarımız gibi görüyor ve  goril olarak adlandırıyor (çok depresif bir bölümdü, hakim sürekli araba kullanıyor ve her sokağı, geçtiği her binayı yazıyordu bir önceki bölümde oyunların anlatılması gibi bunda da sürekli bir araba yolculuğu söz konusuydu, bana bu bölümde de bir miktar daral geldi)... son bölümde karısını öldüren adama geliyoruz ve adamla karısının adım adım cinayete gidişini okuyoruz (bu bölüm akıcıydı)...

Bu roman 1969'da yazılmış, bölümlerde ilgili kişinin hayatı anlatıldığı için kesişme kısımları fazla değildi, 4 ayrı hikaye okuyor gibisiniz... Yara İzleri müthiş bir isim olmuş, roman tam da karakterlerin ruhundaki bu izleri anlatıyordu... sonuç olarak; zaman zaman sıkılsam da okuduğuma memnunum, konu ilginizi çekiyorsa deneyin derim... 

Yazar: Juan José Saer

Çevirmen: Gökhan Aksay

Özgün Adı: Cicatrices

Sayfa Sayısı: 320

Basım Yılı: 2020

Yayınevi: Jaguar

"Öylesine büzüşmüştü ki cüceye benziyordu. Sarı kaldırım taşları kan lekesiyle kaplanmıştı. Kıpırdamıyordu adam. Böyle cama çarpan, sonra havada uçup üçüncü kattan yere düşen birinin, cama ve kaldırıma çarpma anında hiçbir tarafının kırılmadığının farkına vardım. Çünkü adam, kendisinden artakalan şeyi, o içi boş kabuğu fırlatıp atmadan önce paramparça olmuştu zaten. İçinde ne var ne yoksa çekip almış, sonra da boş kabuğu pencereden fırlatmıştı." 

Mesleğinin henüz başında genç bir gazeteci, işini bırakıp varını yoğunu kumara veren bir avukat, dünyaya karşı tiksintiyle dolmuş bohem bir hâkim ve karısını öldüren “sendika hırsızı” bir işçi…

Yara İzleri’nde, bir cinayetin çemberine girip çıkan bu dört insanın öyküsü kendi gözlerinden, tıpkı parçalanmış yaşamları gibi dört bölümde anlatılır. Zaman zaman bir araya gelmelerine sebep olan bir cesede rağmen, bu kişilerin ortak noktası ceset karşısındaki korkunç kayıtsızlıklarıdır; çünkü gerçekte anlatılan bir cinayetten çok, cinayete kurban gitmiş bir toplumun bireylerinin parçalanmışlığı, yaralanmışlığıdır.

Latin Amerikalı romancıların “büyülü gerçekçilik” akımının büyüsüne kapıldığı bir dönemde kendisine bambaşka bir yol seçerek yüzyılın en büyük yazarları arasına giren Juan José Saer’in başyapıtı Yara İzleri, Gökhan Aksay’ın İspanyolca aslından çevirisiyle…

“Saer, Arjantin’in Borges’ten bu yana çıkardığı en iyi yazardır.” –William Rowe

Juan José Saer: 1937'de Suriye göçmeni bir ailenin çocuğu olarak, Arjantin'in Santa Fe Eyaletinin küçük bir kasabası olan Serodino'da doğdu. Hukuk ve felsefe eğitimi aldığı Universidad  Nacional del Litoral'de öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1968'de Paris'e taşındı. Université de Rennes'de ders verdi. 2005 yılında hayata gözlerini yumdu. 


Yorumlar

  1. Kitap bayağı ilginç görünüyor. Sondaki açıklamalar da ilgimi çekti. Aklımda bulunsun. Tanıtım için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
  2. konu güzelmiş, sel yayınları da hep iyi zaten, okunur tabii ama senin anlatımına bakarsak çok da keyifli değilmiş gibi, sıkıcı olabilir, hele de yazın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi kitapta yazın okumamak lazım. sevgiler:)

      Sil
  3. Okursanız yaz mevsimini tercih etmeyin. Sıkıldığım kısımlar biraz ilgi alanıyla da ilgili kumar örneğin, hakim bölümü de çok depresifti pandemi harici bir dönemde okusam daha rahat olurdu. Zamanlama önemli oldu bu kitapta:) Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  4. Okunabilir bir kitaba benziyor ama kışa bırakayım ben Gül Hanım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kesinlikle:) Teşekkürler Eren Hanım:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH