JEAN ECHENOZ - Ravel

Joseph-Maurice Ravel'in (1875-1937) Bolero'sunu çok severim, o nedenle bu kitabı görür görmez okumak istedim ve aşağıdaki paragrafta göreceğiniz üzere ilginç bir hikayesi de varmış... bale için bestelenen bu eseri, Artistik Patinaj'da, Torvill & Dean çiftinin Buz Dansı gösterisinden izleyip keyfini sürün derim... kitabı ise okuyun mutlaka...

''Şu sıralar Ravel'in seyretmeyi sevdiği Vésinet yolunda, Rueil Köprüsü'nün hemen yanında bulunan bir fabrika var. İşte böyle, şu anda fabrikalarda bulunan seri üretim bandını çağrıştıracak bir şeyler besteliyor.

Üretim bandı ve tekrarlar, beste bitiyor. (......) Ne yaptığını çok iyi biliyor, tam olarak biçim yok, sadece ritim ve düzenleme. Kendi kendini bitiren bir şey, müziksiz bir partisyon, ne ürettiği belirsiz orkestral bir fabrika, bir intihar, silahı ise sürekli genişleyen bir ses. Biteviye tekrarlanan müzikal cümle, umutsuz bir şey, umut kırıcı, işte diyor, oldu neyse ki pazar orkestralarının programa almaya yeltenemeyecekleri bir parça. Ama bütün bunların bir anlamı yok, parça yalnızca dans için bestelendi. Tekrarlanan cümleye tahammül edilmesini koreografi, dekor ve ışık sağlayacak. Bitirdikten sonra kardeşiyle Vésinet'teki fabrikanın yanından geçerken: Bak işte, diyor, Bolero'nun fabrikası burası.

Oysa düşündüğü gibi olmuyor. İlk danslı gösteri biraz sinirleri bozuyor ama idare ediyor. Ama konser müthiş gidiyor. Bu umut kırıcı şey yazarından başlamak üzere herkesi şaşırtan bir bir zafer kazanıyor. Gerçi ilk konserlerden birinde yaşlı bir hanım deli işi bu diye bağırıyor ama Ravel kafasını sallıyor: İşte nihayet anlayan biri çıktı, diyor kardeşine. Bir süre sonra bu başarı tedirgin ediyor onu. Böylesine kötümser bir projenin halkın beğenisini kazanmasını ve dünyanın dilinde nakarat olacak kadar evrensel ve uzun süreli olması aklında soru işaretleri yaratıyor ama daha da önemlisi durumu açıklığa kavuşturmayı gerektiriyor. Başyapıtı olarak hangisini gördüğünü soran kişilere: Elbette Bolero, diyor hemen ama ne yazık ki içinde müzik yok. (syf: 48-49)''


Yazar: Jean Echenoz

Çevirmen: Mehmet Emin Özcan

Özgün Adı: Ravel

Sayfa Sayısı: 80

Basım Yılı: 2022 (İlk Basım 2006)

Yayınevi: Ketebe


Gerçek sanatçı ortaya öyle etkileyici ve güçlü bir sanat eseri koymalı ki, yeri gelince sağlığından, hatta canından bile feragat edebilmeli. Dünyaca ünlü Bolero’nun bestekârı Maurice Ravel de işte böyle sanatçılardan. Doğdu, yaşadı, beste yaptı, çaldı, gezdi, gördü, yavaş yavaş unuttu, kaza geçirdi, hatırlayamadı ve öldü. Sıradan bir hayat mı dersiniz?


Cevabınız ne olursa olsun, büyük bir nota ustasının hayatını gelin, bir kelime ustasının kaleminden okuyun.

Jean Echenoz, Maurice Ravel’in son on yılını bizi büyük bestekârın neredeyse bizzat yanında olduğumuza ikna ederek anlatıyor. Ravel’i bestelerken, zirvedeyken, sevinirken, üzülürken, yavaş yavaş belleğini yitirirken ve çöküşe, ölüme, bedenin ölümünden ziyade kendi bestelerini bile mutlak surette unutmaya adım adım yaklaşırken görüyoruz.

Jean Echenoz

1999 Goncourt Ödülü (Ben Gidiyorum)
1989 Avrupa Edebiyat Ödülü (Lac)
1983 Médicis Ödülü (Cherokee)

Fransız yazar Jean Echenoz, 1947’de doğdu. Sosyoloji eğitimi gördü. Echenoz’un duru bir dil ve üslup haline getirdiği süssüz anlatımı, Fransız edebiyat çevreleri tarafından büyük ilgi ve takdir topladı. Fransa’da "Fransız edebiyatının son yıllarda yetiştirdiği en büyük ustalardan" sayılan Echenoz, 1983 yılında yazdığı "Cherokee" adlı romanıyla Médicis Ödülü’nü aldı. 1989’da yayımlanan "Lac" adlı eseriyle de Avrupa Edebiyat Ödülü’ne değer görüldü. Yazarın Doğan Kitapçılık tarafından yayımlanan Türkçe’deki ilk romanı "Ben Gidiyorum", 1999 yılında Fransa’nın en saygın edebiyat ödülü olan Goncourt’u kazandı.

Yorumlar

  1. ooooo bunu hemen bulayım :) bolero hakkında çok okudum tabisi :) eski bir filmi bile var, 10, bo derek :) bolero onunla ünlü olmuş, klasik müzik dışı camiada :) bu tekrarlar filan duydum da hikayesini ama burda detaylı demek ki. heycanlandım şimdii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bolero kısmı çok uzun değil, kitapta kısa zaten, bestecinin son 10 yılını anlatıyor. Ben sevdim, keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
  2. Konu çok ilginç ama dokunaklı bir hikaye olması beni düşündürüyor Gül Hanım elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Can acıtıcı biçimde yazılmamıştı ama belki sizin için zamanı değildir Eren Hanım, başka kitaplarda buluşmak dileğiyle sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH