SANDRO VERONESI - Sinekkuşu

Bu kitabı; ilk yayımlandığı tarihte yayınevinin sitesinde görmüş ve çok beğenmiştim, hemen okumalıyım diye düşündüm ve aldım ama nedense elim bir türlü gitmedi (malum mu oldu nedir:)) ve yaklaşık yedi ay kitaplıkta bekledi... bu arada birkaç yerde çok güzel olduğuna dair yazılar okudum süper, ama sonuç o kadar iyi değil, 300 sayfalık romanı iki haftadır okumaya çalışıyorum nihayet bitirebildim...

Şimdi roman deniliyor ama 2-3 sayfalık öyküler halinde yazılmış hepsinin başlığı ve tarihi var Marco Carrera ve ailesinin hayatından kesitleri geri dönüşlerle anlatıyor... kitabın sonundaki yazarın notunda, bazı bölümlerin öyküler halinde bir takım yerlerde yayımlandığından bahsediyor, sonrasında bunları romanına eklemiş... benim en hoşuma gitmeyen şey; hem öykü öykü gitmesi hem de aman buda eksik kalmasın diye her şeyin romana eklenmesi... o kadar kalabalık bir kitaptı ki inanamadım ne ararsanız var, 3 sayfa mobilya listesi bile mevcut (masa, sehpa, büfe.... yapım tarihi, üreten firma, hangi ağaçtan mamul olduğu, fiyatı gibi gibi)... romanın üçte biri ayıklansa hiçbir şey kaybolmazdı yani...

Ayrıca ailenin başına gelmeyen kalmıyor, intihar, kaza, acayip kötü evlilikler, herkes kanser oluyor (uzun uzun kemoterapi seansları anlatılıyor) v.s v.s... tek iyi yan Marco Carrera'yı karakter olarak sevdim, öykülerin içinde de beğendiklerim oldu ama genel olarak romanı sevmedim, daha başında tüm ilgimi kaybettim ve çoook uzun zamanımı aldı, durum bundan ibaret... 

Not: Marco psikanalize fena halde takmış görünüyordu,  psikanalistlerden nefret ediyor gibiydi, bu bana kurgu değil de yazarın görüşü gibi geldi, psikanalistler okusa iyi olabilir diye düşündüm, bunu da buraya ekleyeyim... 

Yazar: Sandro Veronesi

Çevirmen: Eren Cendey

Özgün Adı: Il colibrì

Sayfa Sayısı: 304

Basım Yılı: 2022

Yayınevi: Can

Sen bir sinekkuşusun çünkü sinekkuşu gibi tüm enerjini olduğun yerde kalmaya harcıyorsun. Tam olduğun yerde kalabilmek için saniyede 70 kez kanat çırpıyorsun. Bu konuda mükemmelsin. Dünyada ve zamanda durabiliyorsun, çevrendeki dünyayı ve zamanı durdurabiliyorsun, hatta bazen de geri geri uçma yeteneğine sahip sinekkuşu gibi zamanda yeniden yükseliyorsun ve kaybettiğini yakalıyorsun.

Sandro Veronesi’nin 2020’de Strega Ödülü’ne değer görülen romanı Sinekkuşu 1960’ların sonundan başlayıp 2030’lara uzanan bir zaman diliminde, Marco Carrera’nın ve ailesinin üç kuşağını kapsayan hikâyesini ilişkiler, bağlar, kopuşlar ve kayıplar üzerinden anlatıyor. Marco’nun yaşam yolu tuhaf eşzamanlılıkların yanı sıra ağır kayıplar ve trajedilerle yüklüdür: intihar eden bir kız kardeş, başka bir ülkeye göç eden ve yıllarca suskunluğa gömülen bir erkek kardeş, mutsuz bir evlilik, asla kavuşulmayan, mektuplarla sürdürülen platonik bir gençlik aşkı ve Marco’yu derinden etkileyen bir kayıp. Veronesi, yaşamın keskin virajlarında etrafındaki her şey değişime uğrarken özel bir çabadan ziyade doğası gereği –tıpkı bir sinekkuşu gibi– sabitliğini koruyan Marco’nun yaşam yazgısını sürükleyici bir dille öykülüyor.

Sandro Veronesi: 1959’da Floransa’da doğdu. Floransa Üniversitesi’nde mimarlık öğrenimi gören Veronesi, romancılığın yanı sıra gazetecilik ve mimarlık alanlarında da faaliyet göstermektedir. 1988’de yayımladığı ilk romanı Per dove parte questo treno allegro’yu (Bu Neşeli Tren Nereye Gidiyor) izleyen Gli sfiorati (Teğet Geçilenler, 1990), Venite, venite B52 (Gelin, Gelin B52, 1995), pek çok dile çevrilen ve Campiello ile Viareggio ödüllerine layık görülen Yüzleşme (2000), çocuklar için kaleme aldığı Ring City (2001), Strega Ödülü’ne, Yabancılar İçin Akdeniz Ödülü’ne ve Paris Femina Ödülü’ne layık görülen Caos calmo (Dingin Kaos,2005),XY (2010),Terre rare (Nadir Topraklar,2014),Un dio ti guarda (Seni İzleyen Bir Tanrı Var, 2016), Cani d’estate (Yaz Köpekleri, 2018) başlıca yapıtları arasındadır. Çoğu romanı sinemaya uyarlanan yazar, 2019’da yayımlanan Sinekkuşu’yla ikinci kez Strega Ödülü’ne layık görüldü. Veronesi, çocuklarıyla Roma’da yaşıyor.

Yorumlar

  1. Yanıtlar
    1. Belki siz seversiniz, benim öykü takıntım işi bozuyor biraz:)

      Sil
  2. :)) çok ilginç bir kitaba benziyor, mobilya listesi falan:)) benlik değil sanırım Gül Hanım, elinize sağlık, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Marco'nun anne ve babası ölüyor evlerini boşaltması lazım, o sırada evdeki eşyaların önemli bir kısmının antika olduğunu keşfediyor ve bunları antikacıya satmak istiyor o sırada oluşturulan liste bu. Tek tek dökümünün yapılması neden gereksin ki veya biz okur olarak bunu neden merak edelim? Birde babasının bir arkadaşı garip bir kazada ölüyor kaza şöyle: bir yerde yangın çıkıyor helikopterle su taşıyorlar helikopterin altında bulunan birkaç tonluk su haznesinin kayışı kopuyor altındaki yolda motosikletle giden adam bu su kütlesinin altında kalıyor. Buraya kadar sorun yok akıl almaz kaza der geçersin ama tam 3-4 sayfa su haznesinin kopması ile adamın tam oradan geçme olasılığı uzun uzun milimetrik veya saniyelik olarak hesaplanmaya çalışılıyordu bana fenalık geldi. Bunun olma olasılığı nedir der ve geçersin değil mi? Kalabalık derken bunu kast ediyorum. Çok teşekkürler Eren hanım sevgiler:)

      Sil
  3. Bir kitabın içine çok konu sıkıştırılmasını ben de sevmiyorum, ana konudan sapılmamalı. Sanırım ben de zor bitirirdim kitabı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz yazarına bağlı çok fazla konu yazıp okura sevdirenlerde çıkabiliyor, örnek Salman Rushdie, O zaman kalabalık olduğunu hissetseniz bile bitirdiğinizde kitabı seviyorsunuz, bu öyle değildi. Teşekkürler, sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH