Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MANUEL BENGUIGUI - Alman Koleksiyoncu

Resim
Bu romanı çıktığı yıl okumak istemiştim olmadı, çok iyiymiş keşke geç kalmasaymışım... yazarın ilk romanıymış, anlatımı çok özgündü, çok beğendim... Nazilerin sanat eserlerine el koyması çokça anlatılmıştır ama bunu diğer insanlardan farklı  biri  (nörotipik olmayan da denilebilir) üzerinden anlatmak mükemmel bir fikirmiş... Ludwing'in ilginçliğini çok iyi ortaya koymuştu gözümde olduğu gibi canlandı, onunla beraber galerileri dolaşıp, tüm tablolara baktım gibi oldu... umarım yazarın diğer kitaplarını da yayımlarlar, kaçırmayın okuyun derim... Yazar: Manuel Benguigui Çevirmen : Aysel Bora Özgün Adı: Un collectionneur allemand Sayfa Sayısı : 112 Basım Yılı : 2020 Yayınevi : YKY “Ludwig çok küçük yaştan beri kendini sanata kaptırmıştı. Eserlerle, eserler için yaşıyordu, başka bir şey için değil. Onlara bakmak, sadece bakmak bile onun temel besin kaynağı idi. En başta da tablolar, tuvaller ve panolar. Ludwig dünyayı ve sakinlerini hiç umursamıyordu. O sadece sanatı seviy...

E.T.A. HOFFMANN - MATMAZEL DE SCUDÉRY

Resim
Bu seferki kitap uzun bir öykü; E.T.A. Hoffmann'dan ilk okuduğum Duka İle Karısı 'da öyleydi... uzun da olsa öykü, pek tercih ettiğim bir tür değil ama Hoffmann'ınkiler çok iyi, merakla ve keyifle okudum... Bu öykünün bana kazandırdığı en önemli şey; kurgu karakter sandığım Matmazel de Scudéry'nin Madeleine de Scudéry (1607-1701) 17. yüzyılın en önemli Fransız yazarlarından biri olduğunu öğrenmemdi... Ayrıca Hoffmann bu öyküsünü Johann Christoph Wagenseil'in (1633-1705) “Hırsızlardan korkan bir âşık, aşka layık değildir.” dizelerinden esinlenerek yazmış... Duka İle Karısı'nda da Carl Wilhelm Kolbe'nin (1757-1835) bir tablosundan hareketle öyküsünü oluşturmuştu, bir eser ortaya çıkarken bu tip noktalar çok hoşuma gidiyor... Hem bir klasik hem de güzeldi, kısacık zaten okuyun derim... Yazar: E.T.A. Hoffmann Çevirmen : Anıl Alacaoğlu Özgün Adı: Das Fräulein von Scuderi Sayfa Sayısı : 88 Basım Yılı : 2024 Yayınevi : Can 17. yüzyılın sonlarına doğ...

MATHIAS ÉNARD - HIRSIZLAR SOKAĞI

Resim
Mathias É nard'la tanışmam pek iyi olmadı, okuduğum ilk romanını (Pusula) hiç sevmeyip yarım bıraktım... normalde (çoğunlukla) ne yapalım bu yazar da bana uymadı deyip başka tarafa dönerim ama bu sefer takıldım, illa bir başka kitabını daha okuyacağım ve buradayız... sonucu uzatmadan yazıyorum Hırsızlar Sokağı mükemmeldi çok çok sevdim... durum bir bir beraberlik gibi olunca mecburen üçüncü bir kitabı daha (yüksek ihtimal ilk seçtiğim ama sonra vazgeçtiğim Mıntıka'yı) okuyacağım:))... Roman 2012 yılında geçiyor; yazar bir yanda Arap Baharı diğer yanda Avrupa'daki ekonomik kriz, Occupy Hareketi vs. toplumsal çalkantıların fonunda, genç Faslı bir delikanlının ve çevresindekilerin dünyasını kurguluyor... ''Televizyonda Mısır'daki, Tunus'taki, Yemen'deki gösterileri, Libya'daki ayaklanmayı gösteriyorlardı. Kazanılmış bir şey olmadığını düşündüm. Arap Baharı'ymış, kıçımın kenarı, bu iş Allah'la otoriter bir rejim arasında kıstırılmış olarak bite...

RAGNAR JÓNASSON - KAR KÖRLÜĞÜ

Resim
Ragnar Jónasson'a sıklıkla rastlamaya başladım, kuzey polisiyesi güzeldir diye düşündüm ama bu kadar mı kötü bir kitap olur inanamadım... bu kadar basit, aşırı sıkıcı, mır mır bir polisiyeye çok az rastladım herhalde... bu romanın hakkı yarım bırakmaktı ama yarıdan sonrasını atlaya atlaya sonuna kadar geldim... atlayarak polisiye okuyorsunuz düşünün, normalde bunun mümkün olmaması lazım ama anlatılan o kasabadaki herkesin soy kütüğü (anası babası ne yapmış kendi ne yapmış vs. vs.) ile karın ne kadar feci yağdığı olunca kolaylıkla mümkün oluyor... velhasıl boşuna zamanınızı harcamayın... Yazar: Ragnar J ó nasson Çevirmen : Şeyda Aktekin Özgün Adı: Snj ó blinda Sayfa Sayısı : 253 Basım Yılı : 2020 Yayınevi : Kitap Kurdu Siglufjörður, İzlanda’nın kuzeyinde, insanların evlerinin dış kapılarını kilitlemediği, yalnızca bir dağ tüneli yoluyla ulaşılabilen, “Burada hiçbir olay yaşanmaz” denilen, sakin bir balıkçı kasabasıdır. Ta ki, yarı çıplak genç bir kadın evinin ...

CLAIRE KENDAL - KAYIP KARDEŞ

Resim
Açıkçası bu kitaptan çok umutlu değildim ama beni şaşırttı... yazarın bir çok dile çevrilmiş ilk romanı Senin Kitabın  2015'te Can yayınlarından çıkmış ama onu hiç görmemişim, buna da kütüphanede rastladım... psikolojik gerilim türünde yazıyor, kitapların taciz ağırlıklı konuları var ve oldukça başarılı... Bu romanda; hemşire olan Miranda babasının kim olduğunu açıklamadığı 2,5 aylık oğlunu annesine bırakıyor ve geri dönmüyor polis araştırsa da bir şey bulamıyor ölü mü bir yere mi gitti bilinmiyor ve aradan 10 yıl geçiyor... kaybolduğu sırada 20 yaşında olan kardeşi Ella biyoloji öğrenimini yarıda bırakıp taciz/tecavüz kurbanlarına savunma dersi veren, onlara saklanmaları için bir yer ayarlayan bir savunma uzmanı oluyor... bir yandan yeğenini ailesiyle birlikte büyütmeye çalışırken bir yandan da ablasına ne olduğunu çözmeye uğraşıyor... Miranda'nın hemşire maaşıyla karşılayamayacağı çok lüks bir hayatı olduğu anlaşıyor, polis bunu garip bulsa araştırsa bile buradan kaybolmas...

YUKİO MİŞİMA - Şafak Tapınağı / Bereket Denizi 3

Resim
Yukio Mişima'nın Bereket Denizi Dörtlemesinin 3. kitabına gelmiş bulunuyorum, kitaplar tek başına okunabiliyor, ölüm (intihar) , yeniden doğuş , idealizm , feda , sadakat , güzellik ve anlam arayışı gibi Mişima'nın temel felsefi ve estetik temaları ile reenkarne olduğu düşünülen karakterlerle bir seri oluşturuyor... ilk iki kitabı sevmiştim, hatta 2. kitap Kaçak Atlar'ı hepsinden çok sevmiştim ve bu doğrultuda da devam edeceğini düşünüyordum... maalesef olmadı; Şafak Tapınağı iki bölümden oluşuyor, ilk bölümde Budizm ve benzeri dinler anlatılıyor da anlatılıyor (baygınlık geçirecektim neredeyse) tamam din benim ilgi alanıma girmiyor ama iyi de anlatılmamıştı sanki ve epey zamanımı aldı... ikinci bölüm biraz daha iyiydi ama bu bölümde cinsellik ve reenkarnasyon ağırlıklıydı, illa bu konuyu okumak istiyor muydum tartışılır... velhasıl ne konular ne de anlatım ilgimi çekti... ChatGPT'ye sorarsanız ''dörtlemenin en mistik, felsefi ve belki de en zorlayıcı kita...

IAN RANKIN - DİRİLİŞ ADAMLARI / Bir Detektif John Rebus Polisiyesi 13

Resim
Epeyce önce Ian Rankin'den okusam mı diye aklımdan geçmişti ama kaldı öylece, yakın zamanda kütüphanede bu romanı görünce madem karşıma çıktı deneyeyim dedim... yazarın dilimize çevrilmiş çok sayıda eseri var, açıkçası bu kadar çok olduğunu bilmiyordum... roman; uyuşturucu satıcıları, gangsterler, hayat kadınları, kirli polisler vs.vs. mürekkep olan klasik bir polisiye ama sevdim dersem doğru olmayacak... bana hitap eden bir polisiye tarzı değil okuyup geçtim, hepsi bu... Yazar: Ian Rankin Çevirmen : Cem Demirkan Özgün Adı: Resurrection Men Sayfa Sayısı : 552 Basım Yılı : 2021 Yayınevi : Alfa Dedektif Müfettiş John Rebus bir meslektaşına öfkelendikten sonra, sorunlu polislere verilen bir eğitim programına gönderilir. Orada dahil olduğu grup eski ve çözülmemiş bir davayı araştırmakla görevlendirilir ve kendilerine “Diriliş Adamları” ismini takar. Fakat bu adamlardan bazılarının kirli sırları vardır ve bunların ortaya çıkmaması için ellerinden geleni yapacaklardır. Rebus on...

ELSA KOESTER - Tarçınlı Kuskus

Resim
Bu roman ismiyle dikkatimi çekti, üç neslin kadınlarının anlatılması hoşuma gitti ve buradayız... arka kapak konuyu çok iyi özetlemiş, iki anne ve iki kız üzerinden kadınların hayatı anlatılıyor... bir kadından diğerine, bir zamandan ötekine, ülkeden ülkeye geçerek, toplumsal hareketlerle harmanlayarak hikayesini kurguluyor...  Fransızların sömürgelerde yaptıkları, orada doğup büyümüş ve kendilerini Kuzey Afrika ülkelerine ait hisseden Fransızların döndüklerinde hissettikleri, yüzyıllardır süren Fransız-Alman çekişmesi, Marie'nin kızı Lisa'ya ''bu kadar Alman da olma'' diye sürekli söylenmesi romanın dikkat çekici noktalarıydı... Yazarı başarılı buldum, genel olarak da romanı sevdim ama karakterleri çok fazla sorunlu (özellikle annelere sinir oldum) sonuna doğru daral geldi... konu biraz fazla uzatılmıştı (ilk kitap olmasından dolayı herhalde) döne döne aynı şey anlatılıyor gibi hissettim ve son yüz sayfayı zorla okudum... derlenip toparlansa, 100-150 sayfa ...

THOMAS THIEMEYER - Kâşifin Güncesi / Şeytanın Nefesi

Resim
Yine yanlışlıkla bir çocuk kitabı satın aldım ( diğeri için bkz ) dikkatimi çeken von Humboldt soyadı oldu, ünlü Alman Coğrafyacı Alexander von Humboldt'la ilgili Dünyanın Ölçümü romanını okumuştum onunla ne ilgisi var diye düşünüp kitabı aldım... romanın ilk sayfasına bir not koymuşlar herhangi bir ilgisi yokmuş, yazarın kurgusuymuş sadece:))... neyse okumaya başladım, sürükleyici bir konu güzel ilerliyor, tıpkı Jules Verne 'in kitaplarına benziyor diye düşündüm (konunun içinde de epeyce Jules Verne'den bahsediyor zaten), biraz daha ilerledikten sonra çocuk kitabına da benziyor dedim ve nihayet internete bakınca Pegasus Çocuk (veya gençlik) etiketini gördüm bingooo:)) üstelik bir serinin de 4. kitabıymış, neyse ki hem tek başına okunabiliyor, hem de güzel... Yazar, Sumatra ile Cava arasında bulunan   Karakatau volkanının patlaması ile başlıyor, gerçek bir olaydan yola çıkıp 1895 yılında geçen fantastik bir hikaye kurguluyor... okuma serüveni olarak komik duruma düştü...

PETER MAY - KUNDAKÇI

Resim
ÇİN POLİSİYESİ 1 Yazarı tanımıyordum kapakta yazan Çin Polisiyesi ilgimi çekti bakayım dedim; romanın başında yazarın 9 sayfalık bir önsözü var, bu kitabı yazma serüvenini anlatıyor... şöyle ki; 1983 yılında turistik bir ziyaret için Çin'e gidiyor ve ülkeden çok etkileniyor, sonraki 8 yılda tarihinden siyasetine, kültüründen mutfağına kadar bu ülkeyle ilgili bulabildiği her şeyi okuyor, 1991'de yeniden Çin'e gidip bir hikaye kovalamaya başlıyor, birileriyle konuşmaya çalışıyor ama insanlar çok ketumlar pek bir şey elde edemeden geri dönüyor... 1997'de, Çin polisiyle önceki yıllarda çalışmış Amerikalı bir detektifin referansıyla yeniden gidiyor ve bu sefer ilgililerle temas etmeyi başarıyor ve aldığı bilgilerle 1999-2004 arasında bu romanla başlayan 6 kitaplık Çin Polisiyesi Serisini (dilimize 4 kitabı çevrilmiş gözüküyor) yazıyor... açıkçası romandan çok, kısaca özetlemeye çalıştığım bu yazma sürecinden etkilendim... Roman ülkenin hem kültüründen hem de kolluk kuvvet...