GRAHAM GREENE - SESSİZ AMERİKALI

Her türlü hukuksuzluk ve yolsuzluktan sonra şimdi de oylarımıza çökmek istiyorlar, üç kere Seçilmiş Belediye Başkanımızı yalan dolanla tutukladılar, geleceği için mücadele eden çoluk çocuğu hapse attılar velhasıl memleketin çivisi çıktı...

Bu kitabın talihsizliği de bu kötü zamana denk gelmesi oldu, hepi topu 224 sayfa, yazarı seviyorum, akıcı ama günlerdir elimde sürünüyor, çünkü onunla hiç ilgilenemedim... romanın konusu da aynı bugünlerimiz gibi kasvetli, ABD'nin çevirdiği dolaplar bilindik... yazardan daha önce okuduğum Meselenin Özü'nü biraz daha çok sevmiştim ama bu da çok iyiydi; savaşın, insanın, emperyalistlerin, sömürgecilerin kötülüğünü okuyun derim... 


Yazar: Graham Greene

Çevirmen: Can Moralı – Mehmet Moralı

Özgün Adı: The Quiet American

Sayfa Sayısı: 224

Basım Yılı: 2021

Yayınevi: T. İş Bankası

Saygon’da yaşayan İngiliz gazeteci Fowler, 1950’lerin başında Vietnam’da sömürgeci Fransa’nın komünistlerin liderliğindeki güçlerle sonu gelmeyen savaşını izlemektedir. Washington’ın gizemli bir görevle şehre gönderdiği Pyle adlı genç Amerikalı’yla tanışır. Ülkesinin bölgede sömürgecilik ile komünizm arasında bir “üçüncü yol” bularak yararlı olabileceğini düşünen bu “sessiz ve masum” Amerikalı’nın faaliyetlerinin yol açtığı felaket büyük olur. Graham Greene, masumiyet ve idealizmin de bazen son derece yıkıcı sonuçlar doğurabileceğine işaret eder. Capcanlı sahnelerle olağanüstü bir Vietnam atmosferi yaratırken, ülkedeki karmaşık politik durumu, Fowler ile Pyle’ın Vietnamlı bir kadın için girdikleri rekabetle iç içe geçirir. Sessiz Amerikalı, ABD’nin hakkında hiçbir şey bilmediği bir ülkenin iç işlerine karışmasına yönelik sert eleştirisiyle dikkat çeker. Greene, Vietnam Savaşı’ndan önce yazdığı 1955 tarihli romanında, ABD’nin dünyanın “demokrasi bekçisi” olduğuna inanılan bir dönemde, çok geçmeden Vietnam’da kendini içinde bulacağı çıkmazı da öngörmüştür.

Graham Greene, (1904-1991) Hertfordshire, Berkhamsted’de dünyaya gelen İngiliz yazar ve gazeteci, romanlarında modern dünyadaki siyasal olaylar çerçevesinde ahlaki belirsizlikler üzerinde durdu. Oxford, Balliol College’da öğrenim gördükten sonra 1926’da Anglikan Kilisesi’nden ayrılarak Katolikliği benimsedi. Yayımlanan ilk yapıtı Babbling April (1925; Mırıldanan Nisan) adlı şiir kitabıydı. 1927’de The Times gazetesinde çalışmaya başladı. Daha sonra The Spectator dergisinde sinema eleştirmenliği yaptı ve edebiyat sayfasını yönetti. En başarılı yapıtlarından biri olarak kabul edilen Brighton Rock (1938; Brighton Kayası), önceki gerilim romanlarıyla benzerlikler taşımakla birlikte, romanın başkişilerinin ahlaki davranışları daha derin bir bakışla ele alınmıştı. 1938’de dinsel baskı ve zulmün yaşandığı Meksika’yı ziyaret etti. Bu yolculuğun ardından en iyi romanı sayılan The Power and Glory’yi (1940; Güç ve Şan) yazdı.

Yorumlar

  1. iyi yazar okudum kitaplarını uyarlanan filmlerini de izledim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmlerden haberim yoktu, güzel film olur hakikaten, bakacağım:)

      Sil
  2. Son günlerde hiç okuyamadım. Daha evvel bitirdiğim bir kitap vardı ama kafamı toplayıp yorum yazamadım. Bu kitapsa yine farklı bir öneri oldu benim için, merak da ettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olağanüstü zamanlarda bende pek okuyamıyorum:( güzel kitaptı bir ara bakın, keyifli okumalar

      Sil
  3. Çok fazla yazamasamda kalbimde bahar havası var....
    Yazarı hiç okumadım. Kadıköy'e çarşıya inince bakacağım kitaba.
    Selamlar 🍀

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Graham Greene istihbarat servisi MI6 de çalışıyormuş dolayısıyla gittiği ülkelerdeki durumu ve diğer ülkelerin pozisyonlarını çok iyi biliyor o yüzden kitapları çok gerçekçi. Yazar olarak da yeteneği var ortaya güzel romanlar çıkıyor, bir tanesini deneyin sırası geldiğinde:) İyi bayramlar, sevgiler

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

STEPHENIE MEYER - KİMYAGER

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER