SABAHATTİN ALİ - Kürk Mantolu Madonna
Bu
kitap bana göre edebiyatımızın klasik eserlerinden.. Bu sene yazılışının
yetmişinci yılı...bu romanı ilk okuduğumda fakültedeydim benim hayatımda da
aradan çok seneler geçti...klasik eserler hayatta birden fazla okunmalıdır ya
bende zaman zaman yeniden okumalar yapıyorum...bu romanın yetmişinci yılına
denk gelmem güzel bir tesadüf oldu...ilk okuduğum zamandan aklımda kalan
yalnızca olağanüstü bir kadın silüetiydi.. ne kadar sarsıcı bir hikayesi,
muhteşem ve sürükleyici bir anlatımı, şiirli bir dili olduğunu
unutmuşum...ikinci kez okumalarımda bazen kitap hakkında ilk okuduğum zamandan
farklı kanaate vardığım oluyor, bu romanda öyle bir şey hissetmedim ama kitap
kahramanlarının yalnızlığını, insanlardan kaçmalarını, kendi dünyalarına
çekilmelerini daha iyi
anladım.. muhtemelen ilk okuduğumda bana bu kadar anlamlı gelmemişti...
Aşağıdaki
tanıtımdan da görüldüğü üzere bu roman marazi bir aşk hikayesi anlatıyor..
Roman kahramanları da herkesten farklı, kendi içlerinde yaşayan insanlar...ama
bu kitaptaki en önemli şey yazarın anlatımı, karakterlerin ruh dünyasını o kadar güzel anlatıyor ve bunu hikayenin heyecanını bozmadan hatta daha da artırarak yapıyor
ki büyülenmişcesine okuyorsunuz..
Sabahattin
Ali edebiyatımızın öncü yazarlarından olduğu gibi kitapları da olağanüstüdür..Ben yazarın
kitaplarının ikinci okumalarına Kuyucaklı Yusuf ile devam edeceğim.. Size de
önceden okumuş olsanız bile bu romanı yeniden okumanızı hararetle öneririm..bu şöleni
kaçırmayın..
Yazar:
Sabahattin
Ali
Sayfa
Sayısı : 160
Basım
Yılı : 2012 (49. Baskı)
Yayınevi
: YKY
Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali’nin ve edebiyatımızın en güçlü yapıtlarından.
On dokuzuncu yüzyıl Rus romanlarına özgü, okuru sarıp sarmalayan melankolik bir dünyası var kitabın. Havranlı Raif Efendi ile “Kürk Mantolu Madonna” Maria Puder’in Berlin’de geçen marazi ilişkisinde karasevda, romantizm, kısacası dünya ve hayat adeta yeni baştan duyumsanır.
Türk okurunun bu vazgeçilmez romanı için Füsun Akatlı on yıl önce şöyle demişti: “Süslerden uzak, yalın, ama yine de anlatının özünü yansıtmaya çok elverişli görünen şiirli bir dille, sürükleyici bir ‘tahkiye’ ile kaleme alınmış olan bu defter, Türk anlatı edebiyatının küçük ve zarif bir mücevheri gibidir.”
On dokuzuncu yüzyıl Rus romanlarına özgü, okuru sarıp sarmalayan melankolik bir dünyası var kitabın. Havranlı Raif Efendi ile “Kürk Mantolu Madonna” Maria Puder’in Berlin’de geçen marazi ilişkisinde karasevda, romantizm, kısacası dünya ve hayat adeta yeni baştan duyumsanır.
Türk okurunun bu vazgeçilmez romanı için Füsun Akatlı on yıl önce şöyle demişti: “Süslerden uzak, yalın, ama yine de anlatının özünü yansıtmaya çok elverişli görünen şiirli bir dille, sürükleyici bir ‘tahkiye’ ile kaleme alınmış olan bu defter, Türk anlatı edebiyatının küçük ve zarif bir mücevheri gibidir.”
"Her gün, daima
öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır
ağır,fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı
zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum
"Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar
orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca.
Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman
olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya
çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.
Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?)
dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
Kuyucaklı Yusuf'u öğrenciyken okumuştum.. ama yeniden okuyacağım sırada bekliyor... bunlar 2. okumalar kategorisindeki kitaplar... diğer kitaplarında çok güzel olduğuna eminim ama ben roman dışındaki türleri okumak konusunda biraz kötüyüm.. yine de bakacağım... Hıfzı Topuz'dan çok okudum ama bu dediğini okumamışım hemen almalıyım... sağol...
YanıtlaSil