HARUKİ MURAKAMİ - RENKSİZ TSUKURU TAZAKİ'NİN HAC YILLARI

Murakami 1Q84’den bu yana bir değişim geçiriyor, yeni eserleri onu meşhur eden bizim çok sevdiğimiz romanlara benzemiyor, kendi adıma yine çok severek okuduğumu söyleyebilirim ama eski romanlarını özlemeden de yapamıyorum... 1Q84, tarz anlamında arada kalmış bir görüntüdeydi, sanki yazar kendi romanlarını kopyalamış gibi, ama bu seferki roman çok özgün, çok dingin, belli başlı bir konuya sahip, mükemmel bir kurgu...

Eski romanlardan tek farkı gerçeküstü unsurların olmayışı şeklinde ifade edilebilir... gerçi ben daha fazla eksiklikler de hissediyorum ama bunları anlatmak biraz güç... her Murakami hayranı okur böyle mi hissediyor bilemiyorum ama ben eski kitaplarda hikayenin tıpkı bir müzik eseri gibi bir ritmi olduğunu ve okurken bu sesi duyabildiğimi düşünüyorum, yine önceki romanlar okuyucuya kitabın içinde karakterlerle birlikte hareket ediyor hissi verir... sanki okumuyorsunuz da onlarla birlikte gezip dolaşıp yaşıyorsunuz gibi...  yeni tarzda bunlar pek yok ama bu seferki roman hem konu hemde anlatım olarak gerçekten çok güzel... kitapta çokça geçen Franz List’in  ‘’Le mal du pays’’ eseri de ödülünüz oluyor...

Tsukuru Tazaki, lise çağlarında birbirine çok bağlı 5 kişilik bir grubun üyesidir... Grup bir okul projesi ile başlamışsa da tüm hayatlarına nüfuz eder biçimde uyumla sürmektedir... neredeyse her anlarını birlikte geçiren ve çok şey paylaşan grubun üyeleri soyadlarına göre bir renk topluluğu gibidir...  Erkekler; Akamatsu (kızıl çam) ve Oumi (mavi deniz) ile kızlar; Şirane (ak kök) ve Kurono (kara ova) ismindedir... Tazaki (girintili çıkıntılı kıyı) kızıl, mavi, ak ve karanın yanında tek renksiz kişi olmaktadır...  ‘’Neden bu beş kişilik arkadaş grubuna dahil olduğunu bazen Tsukuru’nun kendisi de tam olarak anlayamıyordu. Diğerlerinin gerçek anlamda gereksinim duyduğu biri miydi acaba? Yoksa aksine, o olmasa diğer dördü daha keyifli bir arkadaşlık mı sürerlerdi? Belki de şansına bunun farkında değillerdi. Bunun farkına varmaları an meselesi olabilirdi. Tsukuru Tazaki bu konu üzerine ne kadar düşünürse, o ölçüde anlam veremez hale geliyordu. Kendi değerinin arayışı içine girmek, birimi olmayan bir maddeyi ölçmeye çalışmak gibiydi. İbrenin tık diye sabit bir noktada durması asla mümkün olmuyordu’’ düşüncesiyle gruptaki varlığını sık sık anlamlandırmaya çalışır...  üniversitenin ilk yıllarında, tam her şey iyi giderken nedensiz yere gruptan ihraç edilen Tsukuru’nun yaşamı alt üst olur, bir anlamda sürgün edilir ve bundan sonra bu beş kişinin -en önde Tazaki olmak üzere- hayatını okumaya başlarız... renklerle ilişkilendirilen kişilikleri, kişiliklerine göre irdelenen meslekleri, birbirlerine karşı duyguları, hayata bakışları tek tek anlatılır...

Tabii ben yazarı çok seviyorum her yazdığını okurum dolayısıyla taraflı olduğumu düşünebilirsiniz ama bu hakikaten çok güzel bir roman ve mutlaka okuyun...

Yazar:  Haruki Murakami
Çevirmen: Hüseyin Can Erkin
Sayfa Sayısı :320
Basım Yılı : 2014
Yayınevi : Doğan Kitap

Kaderimde tek başına kalmak vardır belki de 

Haruki Murakami'den kaderinin gizemini çözmek, içindeki iflah olmaz yaranın kaynağına inmek için büyük bir yolculuğa çıkan bir kahramanın romanı. Kendini "renksiz" bilen Tsukuru Tazaki'nin hikâyesi.

İşte o an, Tsukuru nihayet her şeyi kabullenmeyi başarabildi. İnsanların yürekleri arasındaki bağ yalnızca uyum üzerinden oluşmuyordu. Aksine, bir yaradan diğerine daha derin bağlar oluşuyordu. Acı acıyla, kırılganlık kırılganlıkla yürekleri birbirine bağlıyordu. Elemli çığlıklar olmadan suskunluk, kan toprağa akmadan affediş, insanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi. İşte bu, gerçek uyumun kökünde var olan şeydi.

Yorumlar

  1. Bu yazarı hiç okumadım, pek çok arkadaşımdan övgüsünü çok duydum. Yazınızı okuyunca bu yazarı okumamış olmanın eksikliğini yine duydum. Okuyacağım, listemde ama listem o kadar kalablık ki, he geçen gün daha da kalabalıklaşıyor. Hani Goethe demiş ya; "iki tane hayatım olsun isterdim biri yaşamak biri de okumak için" bende beş tane hayat istiyorum dördü okumak biri yaşamak için. Yine de bitmezdi kitaplar biliyorum ama tek yaşama göre daha çok kitap okumuş olurdum. Yazınız için teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim.. ve çok haklısınız, bende aynen yazdığınız gibi hissediyorum... çok kitap var ve zaman sınırlı... benim listemde çok kabardı ne yapacağım bilemiyorum :))

      Sil
    2. Gül Fatoş2un yazdıklarına katılıyorum. Bu yazarın henüz hiç bir eserini okumadım ama Fatoş'un da dediği gibi neyi okuyacağımızı da şaşırdık. Kitaplar konusunda çok iştahlıyız ama zaman yetmiyor ki hangisini okuyacağız? İnşallah Allah bizlere sağlıklı uzun ömürler verir. Ancak o zaman belki okunacak kitaplarımız bir nebze olsa azalır.

      Sil
  2. aa bak geçenkü "roman müziği" yazımda romanın öykünün yani bir metnin müziği olması gerektiğini sölemiştim ya doğru evet. murakami seviyom ama tüm evrenini algılamadım henüz ama niyetliyim tabii :) bak şeyi öğütleyebilirim. noktürnler-kazuo işiguro. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Noktürnleri okumadım, bakacağım. teşekkürler

      Sil
  3. Geldim buradayım, harika kitaplar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldinizz... iyi okumalar, teşekkürler :)

      Sil
  4. Ben de okumadım henüz. :)

    Beklerim kafaya :)

    YanıtlaSil
  5. okuma listemde olan bir kitaptı ancak yazınızı okuyunca bir an önce bu kitabı almak istedim, elinize sağlık, Murakami'yi zaten çok severim ama bu romanını konusu itibariyle daha da merak ediyorum:)

    YanıtlaSil
  6. Niye ihraç edilmiş bilen var mı?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH