JOHN BOYNE - ROMANOV'LARIN SON EVİ

Bu kitabı alalı çok oluyor ama okumak pek içimden gelmiyordu, kötü çıkacak diye düşünüyordum açıkçası... neyse bu sefer korktuğuma uğramadım, romanı çok beğendim... J. Boyne 1971 doğumlu İrlandalı bir yazar ve bu kitapta iyi iş çıkarmış, çeviride güzeldi dolayısıyla çok memnun kaldım...

Hikaye ana hattıyla iki kısma ayrılmış; birinde fakir bir köylü çocuğu olan Georgi’nin 16 yaşında Romanov Hanedanın emrine girmesiyle hayal bile edemeyeceği bir yaşantıya kavuşmasını anlatıyor, arada fakir çocukluk günlerine de değiniyor... diğerinde ise Georgi ve karısının Londra ve Paris’teki göçmen hayatını okuyoruz... fakat bu iki konu küçük bölümler halinde birbirini takip eder şeklinde yazılmış, yani bir anda St. Petersburg’dayız oradan Londra’ya geçiyoruz ve bu şekilde devam ediyor... Rusya bölümleri 1908’den başlayıp, 1918’e kadar devam ediyor, Londra ve Paris bölümleri ise 1981’le başlayıp, 1919’a kadar geriye doğru ilerliyor ve kitap bittiğinde aynı tarihte buluşuyor...

Rusya'da geçen kısım; üzerine filmler yapılan, kitaplar yazılan son Çar ve ailesinin trajik hikayesi hakkında, çok fazla spekülasyon yapılan Grandüşes Anastasya konusu da var, Rasputin’de... devrime ve getirdiklerine de değiniyor ama genelde Romanov’ların öyküsünden pek ayrılmıyor... bu bölümler romantik, masal tadında ve Çar ve ailesinin lehinde gibi anlatılmış daha çok, bana mantıksız gelen birkaç durumda vardı ama ihmal edilebilir... diğer tarafta ise oldukça uzun bir hayatı paylaşan karı kocanın mücadelelerle dolu hayatını görüyoruz ki benim en çok bu bölümler hoşuma gitti... Georgi hem kendini hem de karısı Zoya’yı anlatıyor uzun uzun...

Sonuç olarak çok güzel, ilgi çekici, akıcı, hem romantik, hem trajik bir hikaye okuyun derim... 

Yazar:  John Boyne  
Çevirmen : Özlem Yüksel
Sayfa Sayısı : 440
Basım Yılı : 2010
Yayınevi : Doğan Kitap

Rusya, 1915: Arkadaşının Romanov hanedanının önemli bir üyesine yapacağı suikastı canı pahasına önleyen genç Georgi, ödül olarak Çar II. Nikolay’ın tek oğlu Aleksey’in özel muhafızlığına getirilir.

Londra, 1981: Georgi, ölüm döşeğindeki karısı Zoya’nın başucunda otururken, birlikte geçirdikleri koca ömrün bütün dönüm noktalarını bir bir hatırlar: Bir felaketle damgalanmış evlilikleri, sevdiklerinin ölümleri ve asla unutulamayacak sürgün günleri.

Romanov’ların Son Evi, yoksul bir kulübeden koparılıp, çökmekte olan bir imparatorluğun kalbine gönderilen bir delikanlının öyküsünü anlatıyor.

Başını sallayıp koluma girdi, koğuştan çıkarken, “Eve mi gidiyoruz?” diye sordu. Ev. Bir tuhaf kelime daha. Neredeydi bu ev? Burada Londra’da değildi. Paris’te de değildi. Ev yüzlerce kilometre uzakta, asla dönemeyeceğimiz bir yerdeydi. Evet diyerek ona yalan söylemeyecektim

John Boyne:  1971 yılında İrlanda, Dublin’de doğmuştur. İrlanda Dublin Trinity Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. Bir üniversitede yaratıcılık dersleri almış ve buradaki çalışmaları sayesinde Curtis Brown ödülüne layık görülmüştür. John Boyne edebi yaşamına ilk önce kısa öyküler yazarak başlamıştır. 70’e yakın kısa öyküsü yayınlanan yazar Eğlenceler Kavanozu eseri ile Hennessy Edebiyat Ödülünü almıştır. Yazarın 2006 yılında yayınladığı kitabı Çizgili Pijamalı Çocuk eseri Miramax şirketi tarafından beyazperdeye uyarlanmıştır. Bu film birçok dalda ödüle layık görüldü. Filmin başarılarından sonra kitap İrlanda çok satanlar listelerinde 80 hafta bir numarada kaldı ve büyük bir rekora imza attı. Burada New York Times çok satanlar listesine girerek dünya çapında 5 milyondan fazla satış rakamına ulaştı. İrlanda ve İspanya’da 2007-2008 yılında en çok satan kitap oldu. John Boyne’nin romanları 43 ayrı dile çevrildi. 2010 yılında küçük okuyucuları için yayınladığı Nuh ArpaSuyu Evden Kaçıyor ülkesinde çok satanlar listelerinde birinci sırayı aldı.

Yorumlar

  1. ben de bu kitabı alalı 1 sene olmuştur, d&r ın 5 tl kampanyasından almıştım. güzel olduğuna ilişkin bi şeyler okuduğumdan almıştım kitabı da zaten, siz de iyi diyorsanız önlere aliim ben bunu o zaman:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu kitabı seçmiştim ama emin olamadığım için almamıştım sonrasında bahsettiğiniz kampanyada görünce dayanamayıp aldım ama yine de hemen okuyamadım... doğrusu haksızlık etmişim, güzel hakikaten bekletmeyin daha fazla...sevgiler :)

      Sil
  2. Ya bende alayım öyleyse. Gül sen beğendiysen beğenirim ben. Canım sana bir kitap önereceğim. 870 sayfalık bir eser. Puntolarının çok küçük olmasını hesaba katarsak eseri 1300 sayfalık bile diyebiliriz. Sayfa sayısından korkma. Muhteşem bir kitap ve çok akıcı. Elinden bırakamıyorsun. Bu nedenle kitap su gibi akıyor. Kitabın adı "Shantaram". Kitabı biliyor olabilirsin. Bir adamın gerçek yaşam hikayesi. Yani kitap otobiyografi. Tavsiye ediyorum. Oku canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorum o kitabı, bir ara çok bakmıştım ama karar veremedim öylece kaldı... sayfa sayısı hiç problem değil, ben kısa kitapları sevmiyorum asıl... madem güzel okuyayım o zaman, öneri için sağol :)

      Sil
    2. Sayfa sayısı problem değilse çok kolay okuyacağın bir eser. Sevgiler canım.

      Sil
  3. bu benim de elimde olan ama sıranın bir türlü gelemediği kitaplarımdan , öne almayı istemem dersem yalan ne ki bu yaz neredeyse bitme noktasına gelen okuma hızım şu aralar sadece okumaya çalışmak şeklinde devam etmekte..:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuma hızının düştüğü dönemler için ideal bir kitap, keyifle okunuyor o yüzden öne alabilirsiniz...

      Sil
  4. tarihi roman. hımm hiç okumadığım tür ama iyi diyon :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarih kısmı hemen herkesin bildiği şey, asıl güzel olan karı kocanın ilişkisiydi :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH