CHINA MIÉVILLE - Perdido Sokağı İstasyonu

Miéville'den uzun zamandır okumak ve özellikle de bu kitaptan başlamak istiyordum, nihayet oldu... fantastik ve bilimkurgu edebiyatta hayalgücü çok yüksek yazarların yarattığı karakterler beni hem şok ediyor hem de biraz ürkütüyor... Yeni Crobuzon denilen bu ülkede çok çeşitli canlı yaşıyor, İnsanlar, Kepriler (başı böcek kafası, kalanı kadın vücudu), Kaktüs insanlar, Garuda (kuş insanlar) Vodyanoi (amfibi canlılar), Tekraryapımlar ve başka bir sürü tür var... bu romanın başında da (yaklaşık 200 sayfa kadar) aynı şey oldu karakterler beni irkiltti, Keprilerde kaşıntı tuttu v.s. hem merakla okuyorum hem de acayip rahatsız oluyorum... tabii bu benimle ilgili bir durum yazarla veya romanla ilgisi yok, neyse ki çok ilerlemeden alıştım ve sonrası muhteşem oldu... çok güzel bir romanmış okuduğuma memnunum...

Bu roman Yeni Crobuzon serisinin ilk kitabı (diğerleri Yara ve Demir Konsey), hayali bir ülkede geçiyor, askeri diktatörlük gibi bir yönetim biçimi var, bir çok canlı korku, sefalet ve pislik içinde yaşıyor... insanlardan aykırı ve isyankar bir bilim adamı olan Isaac Dan der Grimnebulin, üniversiteden ayrılmış kendi çabasıyla araştırmalarını sürdürmektedir, heykel sanatçısı olan Kepri bir sevgilisi (Lin) vardır... günün birinde İsaac'e kanatları koparılmış bir Garuda gelip yeniden uçabilmesi için bir şeyler yapmasını ister ve çokça para verir, aynı zamanda Lin'de yüzünü görmediği gizemli birinden bir heykel yapma işi alır... her ikisi de şevkle işlerine yöneldiklerinde hiç bir şey beklendiği gibi gitmez ve bir felaket olur... tüm ülkeyi bir karabasana sürükleyen bu felaketten ülkeyi kurtaracak olan yine Isaac ve arkadaşlarıdır, bir yandan da devletten ve mafyadan saklanmak zorundadırlar...

Romanı çok beğendim, serinin diğer kitaplarından devam edeceğim, beklediğimden daha kısa zamana okudum, akıcı ve merak unsurunu iyi koruyordu, fantastik edebiyatı seviyorsanız kaçırmayın okuyun derim...

Not: Kitabı okurken internetten özgün adıyla arattığınızda canlı türlerine ilişkin çok sayıda resim çıkıyor ben bitirdikten sonra gördüm, gözünüzde canlandırmak için faydalı olabilir...

Yazar: China Miéville
Çevirmen: Güler Siper
Özgün Adı: Perdido Street Station
Sayfa Sayısı: 736
Basım Yılı: 2011
Yayınevi: Yordam Kitap

Yeni Crobuzon, dünyanın merkezidir. İnsanlar, Tekraryapımlar ve esrarengiz ırklar, bu kentin kanatları altında yaşamlarını sürdürürler. Miskin miskin akan bir nehir, kenti ikiye böler. Fabrikalar, dökümhaneler, gecenin sessizliğini yırtar. Bin yıldan uzun zamandır, Parlamento ve onun acımasız milisleri, bölge ekonomisine hâkim olmuş, işçilere, sanatçılara, casuslara, askerlere, sihirbazlara, esrarkeş ve fahişelere kök söktürmüştür. Günün birinde, kente bir yabancı gelir. Cebinde altın külçeleri, kalbinde, gerçekleşmesi imkânsız bir isteği vardır. Ama bu arada kimsenin aklına gelmeyecek bir şey olur ve tamamen tesadüf eseri, o şey serbest kalır.
Korkunç bir yaratık, bütün kente dehşet saçmaktadır. Milyonların kaderi hainlere, kaçaklara ve yeraltı dünyasının patronlarına bağlıdır artık. Gece olunca, bütün kentte bir sürek avı başlar. Kentin tekinsiz, izbe köşelerinde çete savaşları çıkar. Büyük hesaplaşma, Perdido Sokağı İstasyonu binasının karmaşık, devasa kubbeleri altında yaşanacaktır... 

Perdido Sokağı İstasyonu, Britanya bilim kurgu/fantastik edebiyatının yükselen genç sesi China Miéville’in en ünlü romanıdır. Büyük beğeniyle karşılanan, pek çok dile çevrilen eser, yazarına Arthur C. Clarke ve Britanya Fantezi ödüllerini de kazandırmıştır. 

China Miéville: 1972 doğumlu China Miéville Britanya’nın bol ödüllü fantastik edebiyat ve kendi tanımıyla “tuhaf kurgu” yazarıdır. Marksist duruşunu eserlerine de yansıtan Miéville, Cambridge Üniversitesi’nde yaptığı sosyal antropoloji lisans öğreniminden sonra London School of Economics’te Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans ve doktora yapmıştır. Doktora tezi kitap olarak basılmıştır: Between Equal Rights: A Marxist Theory of International Law. China Miéville, Hugo ve Nebula ödülleri ve 3 kez de Arthur C. Clarke ödülü olmak üzere çok sayıda ödül kazanmıştır.

Yorumlar

  1. İlk kez duydum bu türü Gül'cüğüm, sayende bilgilendiğim için çok teşekkür ediyorum, ülke bana Türkiye'yi hatırlattı, hep diyorum korku filmi gibi ülke olduk, sabah kalkıyoruz 4 patisi kesilmiş köpek, ertesi gün 2 patisi kesilmiş kedi, sonraki gün tecavüz edilmiş kedi, kaçırılıp öldürülen çocuklar, hileli seçimler, 15 Temmuz'un 'proje' olduğu bile itiraf ediliyor ama herkes suspus. Sanki Mafia'nın 'omerta' yasası var ülkede. Herkes sinmiş, ürkmüş, korkmuş. Ben de kapattım twitter, facebook hesaplarımı, millet güllük gülistanlıkmış gibi çiçek, miçek paylaşıyor, yok ya ben buna dayanamıyorum artık, şu romandaki ülkeye bir tık kalmış:( Çok mu karamsarım?

    Eline sağlık canım...sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müjde Hanım, yas tutmanın 5 evresi var biliyorsunuzdur İnkar, Öfke, Pazarlık, Depresyon ve Kabullenme. Cumhuriyeti kaybettik ve ben de dahil bir çok kişi depresyon veya kabullenme noktasındayız bu son seçimden sonra öyle hissediyorum. O yüzden de herkes çiçek böceğe dönmüş olabilir. Sizin hala öfke kısmında olmanız takdire değer en azından mücadele isteği veriyor. Çok mutsuzum ama bilmiyorum ki ne olacak? Çok teşekkür ederim sevgiler:)

      Sil
  2. Ütopya kitapları pek tarzım değil. Tek sevebildiğim şu ana kadar Harry Potter ama okumak istiyorum doğrusu. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beyda'nın Kitaplığı Harry Potter ile hiç benzeşmiyor ama deneyin tabii tutarsa çok güzel olur. Teşekkürler, sevgiler:)

      Sil
  3. Yani şimdi çok kararsız kaldım. Okusam mı okumasam mı ikileminde çırpınıyorum. Fantastik edebiyat genç işi değil mi ya 🤔

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç de değil, nitelikli edebiyat bu. Son zamanlarda sadece gençlere hitabeden aşk temelli fantastik edebiyatta var ama bu öyle değil. Alt temeli insanlığın kötülüğü, yönetim biçimindeki olumsuzluklar, üniversitedeki sorunlar, ırklar arasındaki çatışmalar, önyargılar şeklinde. Batılılar, ortadoğulular diye anlatmamış da kaktüs adamlar, insanlar diye yazmış, sadece o kalabalığın içinden bunları ayıklamak okuyucuya düşüyor. Ursula K. le Guin'in, Raymond E. Feist'in, Neil Gaiman'ın kitapları gibi. Ayrıca iyi yazıldıktan sonra genç işi de olsa olur. Son yıllarda keşfinden en mutlu olduğum yazar (Timothée de Fombelle) çocuk kitapları yazıyor ve YKY'ye her gittiğimde yeni kitap var mı diye bakıyorum:) Çok uzun oldu kusuruma bakmayın :) Keyifli okumalar...

      Sil
  4. Fantastik ve bilim kurguyu çok severim ve anlattıklarınızdan ilgimi çekti. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. uzun zamandır merak ettiğim bir yazar, 700 küsur sayfayı böyle okuttuysa gerçekten oldukça sürükleyici olmalı, ben de bakayım Gül Hanım, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başta biraz bocalamama rağmen sadece geceleri okuyarak 6 gecede bitirdim. Beni de şaşırttı doğrusu Eren Hanım, size de keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
  6. ilginçmiş okumam lazım yazarı duymadım ama bu kitabı duydumdu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fantastik seviyorsanız okuyun bence de:) ben diğer kitaplarından devam edeceğim. Yorumlar için teşekkür ediyorum sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH