JAVIER MARÍAS - Acı Bir Başlangıç Bu

Javier Marías 1951'de Madrid'de doğdu. Çocukluğunun bir kısmı, babasının çeşitli okullarda ders verdiği ABD’de geçti. Madrid’deki Colegio Estudio’dan mezun oldu. Marías yazmaya erken yaşlarında başladı. Mientras ellas duermen’deki hikayelerden biri olan “La vida y la muerte de Marcelino Iturriaga”yı yazdığında 14; ilk romanı Los dominios del lobo’yu yazdığında ise 17 yaşındaydı. Madrid Complutense Üniversite’sine girince, İngilizceden İspanyolcaya çeviri yapmaya başladı. Updike, Hardy, Conrad, Nabokov, Faulkner, Kipling, James, Stevenson, Browne ve Shakespeare İspanyolcaya çevirdiği yazarlar arasındadır. 1979 yılında Sterne’ün eseri Tristram Shandy’den yaptığı çevirisiyle Premio de traducción Fray Luis de León’a layık görüldü. 1983-1985 yılları arasında Oxford Üniversitesi’nde İspanyol Edebiyatı ile Çeviri Kuramları dersleri verdi. Marías 1986’da El hombre sentimental’i, 1988’de de konusu Oxford Üniversitesinde geçen Todas las almas ‘ı, 1992’de Corazón tan blanco’yu (Beyaz Kalp, YKY 2016) yayımladı. 1994’te çıkan romanı Mañana en la batalla piensa en mí (Yarın Savaşta Beni Düşün YKY 2016), Venezuela Rómulo Gallegos Prize’a layık görüldü. Marias’ın 1986’dan itibaren yazdığı romanların kahramanların hepsi çevirmenlerdir. Bunda bizzat çevirmen olarak yaşadıklarından esinlenmiştir. 2002’de Marías, üçlemesinin ilk kitabı olan Tu rostro mañana 1. Fiebre y lanza’yı (Yarınki Yüzün Cilt1, Ateş ve Mızrak Metis 2011) yayımlar. Üçlemenin ikinci cildi Tu rostro mañana 2. Baile y sueño 2004’te (Yarınki Yüzün Cilt2, Dans ve Rüya Metis 2011), son cildi Tu rostro mañana 3. Veneno y sombra y adiós (Yarınki Yüzün Cilt3, Zehir, Gölge,Veda Metis 2012) ise 2007’de yayımlandı. Los enamoramientos (Karasevdalılar YKY 2015) 2011’de, Así empieza lo malo (Acı Bir Başlangıç Bu YKY 2018) ise 2014’te yayımlandı. Son romanı Berta Isla ise 2017'de okurlarıyla buluştu, eserleri elliye yakın dile çevrilmiştir. 2006’da Real Academia Española üyeliğine seçilmiştir. 

Yukarıda özgeçmişini gördüğünüz Marías'dan ilk olarak Yarınki Yüzün Üçlemesini okumak istemiştim ama cesaret edemedim ve kaldı, sonrasında bu kitabı gördüm konusu da ilginç geldi ve okudum... öncelikle kendimden kaynaklanan (Snooker Turnuvalarını izlemeye dalmam) nedenlerle kitabı çok aralıklı olarak elime aldım, her sefer birkaç sayfa okuyup bıraktım bu hiç iyi olmadı, hatta konuyu unutup birkaç sayfa geriden başlayıp durdum...

Anladığım kadarıyla yazar, matruşka bebekler gibi içinden birkaç tane daha cümle çıkan uzun uzun cümlelerle yazıyor... işin içine birde çeviri girince olay biraz daha karmaşık hale gelmişti ilk 100 sayfada çok zorlandım (tabii odaklanmadan okumamın da etkisi var sanırım)... sonrasını daha rahat okudum, romanın Franco diktatörlüğünü anlattığını bölümler ile insan doğası ve karakterine ilişkin söylediklerini çok etkileyici buldum, karı kocanın hikayesi ile Doktor Van Vechten'in bölümleri iyiydi, baş karakter film yönetmeni olduğu için değindiği film sektörünü anlattığı kısımlarda (neyse ki azdı) sıkıldım, toplamda ise çeviri konusunda biraz tereddütlü olsam da sevdim denilebilir (kitabı okuduğum beklenenden uzun sürede, sevdim ve sevmedim arasında çok sık fikir değiştirdim, bu pek başıma gelmez o yüzden denilebilir yazdım)...

En nihayetinde bizim ülkemizde, sadece diktatörlüğü anlattığı “Hem özgürlük olmadan yaşanabilir, pekâlâ özgürlükten vazgeçilebilir. İşin aslı korkuyla yaşayan yurttaşların ilk vazgeçtikleri şeydir özgürlük. O kadar ki neredeyse özgürlüklerinden olmak için, özgürlüklerinin ellerinden alınması için, gözlerinin önünden ilelebet uzaklaştırılması, resimlerde bile görünmemesi için davetiye çıkarırlar, alkış tutarlar bunu yapacak olana ve gider ona verirler oylarını. (syf:35)”

''Kimse kimseden hesap sormayacak'' Ne savaş zamanı, gerek cephede gerekse artçı kıtalarda, her iki birlik tarafından da yapılan ve işlenen, artık hayli geçmişte kalmış olan, zorbalıklar ve suçlardan ne de çok çok daha yakın zamanda diktatörlük tarafından yapılanlardan, otuz altı yıl boyunca cezalandırıcı ve kinci, devasa tek bir artçı birlik tarafından yapılan, yardakçıları için bolluk bereket, geriye kalan herkes içinse aşağılanma ve sessizlik anlamına gelen eylemlerden dolayı hesap sorulacaktı. Her ne kadar adil olmasa da -kaybedenlerden gerçek ve hayali her türlü hesap gani gani sorulmuştu- herkes bu şartı kabul etti; bir sistemden diğerine az çok barışçıl bir şekilde geçmenin tek yolunun bu olması değildi yalnızca sebep, aynı zamanda tüm bunların acısını en çok çekenlerin başka bir seçeneğe sahip olmamaları, herhangi bir şey talep edecek bir konumda bulunmamalarıydı. Yeni bir ülke vaadi, dört yılda bir seçim yapılması, tüm partilerin yasallaşması, çoğunluğun onayladığı yeni bir anayasa, sansürün kalkması -yakında boşanma bile yasallaşabilirdi pekâlâ-, sendikalar, ifade ve basın özgürlüğü, piskoposların yasalara karışmaması, tüm bunlar o eski özür ve telafi arayışından çok daha cazipti. (syf:38)'' bölümler için mutlaka okunmalı... yalnız siz benim yaptığım hatayı yapmayın daha çok odaklanabileceğiniz bir zamanda okuyun, ben de Yarınki Yüzün serisine bir daha bakayım...

Yazar: Javier Marías
Çevirmen: Seda Ersavcı
Özgün Adı: Así Empieza Lo Malo
Sayfa Sayısı: 448
Basım Yılı: 2018
Yayınevi: YKY

Madrid, 1980.
Kırk yıllık diktatörlükten sonra değişim rüzgârı İspanyol toplumunda ağır ağır esmeye başlar. Genç Juan de Vere, meşhur yönetmen ve yapımcı Eduardo Muriel’in özel sekreteri olarak çalışma hayatına ilk adımını atar. Patronu, güzel olduğu kadar kaygı verici eşi Beatriz Noguera’yla tanıştırır kendisini. Sonra arkadaş çevresiyle... Ne ki farkında olmadan genç sekreterine mahrem dünyasının ve anılarının gizli kapısını da açar böylece.
Önceleri patronunun sürdüğü hayattan gözü kamaşan genç sekreter sonraları, bu parlak dekorun karanlık bir arka tarafı olduğunu keşfeder yavaş yavaş. Örneğin, Eduardo Muriel neden karısından nefret etmektedir? Görünüşte amaçsız, uzun gezintileri sırasında karısı nerelere gider? Eski aile dostları olarak tanıtılan Doktor Van Vechten aslında kimdir, hakkında anlatılanlar doğru mudur?
Genç sekreter, bitmeyecekmiş gibi görünen şenliklerin yaşandığı Franco sonrası Madrid’de nefes kesen bir soruşturma sürecinde bu gizemlerin peşine düşer...
Arzunun, gücün ve suçluluk duygusunun yaşamlarımız üstündeki etkisini gözler önüne seren, sürükleyici bir roman.

Yorumlar

  1. ya baksana, son yazdığım kitap, zebani, aklında olsun. şaşırtıcı bir roman. gerilim diye başladım, mitolojik, tarihsel, dinsel aşk romanı çıktı :) bulursan kaçırmaaa. gelcam yineee. lucky strike. amerikan ikinci dünya savaşı sigarası. kitabı da çıkmış hihihi :)

    YanıtlaSil
  2. şimdi yazdığım "alias grace" adlı diziyi de kaçırma bencesi, iyi edebiyat, bi de yarın yazcağım "wild wild country" adlı belgeseli de kaçırmaa :) osho'nun yaşamısı :)

    YanıtlaSil
  3. yazarı bilemedim, yani ne hayat yaşamış süper yaşam öyküs yaa sanatsal açıdan :) snooker izliyom ben de bazen keyifli bişi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben snooker'ı hiç kaçırmadan izliyorum, kitap okuma saatlerime denk geldiği için de böyle bir dezavantajı oluyor. Yazar iyi ve siz çeviri yapıyorsunuz (mesleğiniz ortak) bence bir kitabını deneyin:)

      Sil
  4. Bu aralar odaklanma problemim var, yıl sonu olduğu için yoğun bir iş dönemi geçiriyorum. Ben okumayı biraz ertleyeceğim bu kitap için. Teşekkürler, emeğinize sağlık, güzel bir paylaşım olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle odaklanılmalı, okumak için iyi bir zaman seçmekte fayda var. Yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH