CARLOS RUIZ ZAFÓN - Rüzgârın Gölgesi

Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı 1

İspanya’daki iç savaştan birkaç yıl sonra Barcelona’da kitapçı Daniel Sempere’nin oğlu Rüzgarın Gölgesi adlı uzun yıllardır unutulmuş bir roman bulur. Kitabı okuduktan sonra esrarengiz bir düelloda öldüğü söylenen yazar Julian Carax hakkında bilgi edinmek genç çocukta bir saplantı haline gelir. Fakat Carax’ın eserlerini bulmakta zorlanır. Çünkü kimliği bilinmeyen bir koleksiyoncu kitapları birer birer bulup, yakarak ortadan kaldırmaktadır. Çenebaz, anti faşist, eski bir casus dahil birkaç karakterin de yardımıyla Daniel, Carax’ın yaşam öyküsünü parça parça birleştirmeye başlar ve ortaya marazi harika gotik bir melodram çıkar.

Rüzgarın Gölgesi’nin Daniel’in eline geçtiği duyulunca bazı kimseler kitabı almak için çocuğa cazip teklifler yapar… Ama Daniel kitaba karşı olan sorumluluğunu bilir. Fakat birisi yıllardır Carax’ın kitaplarını toplayıp onları yok etmeyi iş edinmiştir. Bir kitabın koruyucusu olmak aynı zamanda tehlike de içermektedir. Daniel, yavaş yavaş 1920 ve 30’larda Paris’te, daha sonra da Barcelona’da başka eserleri de yayınlanan yazarın hayat hikayesini öğrenir.

Öyküyü Daniel’den dinliyoruz. Roman harika bir buluşla açılıyor. Unutulmuş kitaplar mezarlığı: "Burada artık hiç kimsenin hatırlamadığı, zaman içerisinde sonsuza dek unutulan kitaplar günün birinde okurların elinde düşecekleri saati bekliyorlardı." Daniel, 1945 yılında on yaşındayken bu dünya ile tanışıyor.

Daniel’in babası oğluna şu açıklamayı yapıyor: "Geleneğe göre burayı ilk kez ziyaret eden kişi bir kitap seçmek zorundadır. Herhangi bir kitabı evlat edinen, onun kaybolmasına asla izin vermez ve onun her zaman yaşamasını sağlar." Daniel, kaçınılmaz seçimini yapar ve Julian Carax’ın Rüzgarın Gölgesi adlı kitabını evlat edinir. Bu çok özel ve nadide bir eserdir.

Romanın özeti yukarıdaki gibi, yazardan ilk okumam ve bu bir seri (diğer kitaplar Meleğin Oyunu (2. Kitap), Cennet Mahkumu (3. Kitap) şeklinde) ama romanlar tek tek de okunabiliyormuş...

Roman çok akıcıydı, anlattığı dönemi çok iyi yansıtıyordu, hikayesi sizi peşinden sürüklüyordu, merakla okudum ve bu yönlerini sevdim... ve fakat çok çok fazla dram vardı bir noktadan sonra romanın niteliğini zayıflatıyor, sudan bir kitap haline getiriyor gibi hissettim.. başlangıcı da çok gizli bir kütüphaneyle fantastik bir konuymuş gibi başlıyordu ama öyle gitmiyor, normal bir hikaye olarak devam ediyordu ki bunu da biraz garipsedim... sonuçta iyi okunan, heyecanlı bir roman arıyorsanız deneyebilirsiniz... 


Yazar: Carlos Ruiz Zafón

Çevirmen: İdil Dündar

Özgün Adı: La sombra del viento

Sayfa Sayısı: 586

Basım Yılı: 2019

Yayınevi: Kırmızı Kedi

Barselona şehrinin göbeğinde, maziye karışmış kitaplardan bir labirent: Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı. Daniel çocukken işte o kütüphaneden kendisine bir kitap seçer: Rüzgârın Gölgesi, yazarı Julián Carax. Yıllar sonra bir adam çıkagelir, ısrarla o kitabı istemektedir. Tek amacı, kitabın kalan tüm kopyalarını yakmaktır. Peki ama neden? Sahi, kitaplar neden yakılır? Aptallıktan, cehaletten, nefretten... siz seçin.

Daniel’in çocukluktan başlayan edebiyat merakı onu gerçeğin peşinde “şeytanca” karşılaşmaların içine sürükleyecektir.

Carlos Ruiz Zafón: 1964 yılında Barselona'da doğan İspanyol romancıdır. Bir süre reklam sektöründe çalıştıktan sonra Los Angeles'a taşınıp kısa bir süre senaryo yazarlığı yapmıştır. Romanları 45 ülkede yayınlanmış, 30'dan fazla dilde tercüme edilmiştir.

Yorumlar

  1. hıım ne güzel bir konu bu, okunabilir, pekiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaplar değil mi? Keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
  2. güzel tanıtım olmuş, okumak isterim bu kitabı, o kadar dile çevrilmesi de okunması gerektiğinin göstergesi bence

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitapların okunması iyidir diyelim:) Teşekkürler

      Sil
  3. Güzel görünüyor, not alayım. Kitap kapağı içerikle hiç uymamış bence. Kapağa bakınca hayatın içinden, sakin bir roman izlenimi veriyor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babası Daniel'i 10 yaşındayken elinden tutup kütüphaneye götürüyor kapağa onu resmetmişler ama sakin bir ortam değil, iç savaş ve Franco dönemi:( Keyifli okumalar, sevgiler

      Sil
  4. Listemde olan bir kitap. Üçleme olarak attım okuyucuya. Sene bitmeden okumak istiyorum 😬

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben devamını okur muyum bilemiyorum, en iyisi diğer kitaplar için sizin yorumunuzu bekleyeyim Gülşah Hanım, sevgiler:)

      Sil
  5. hımm sayfası da çokmuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok rahat okunuyor sayfa sayısına takılmayın, sevgiler:)

      Sil
  6. Ben de cok sevmiştim ama devam kitaplarını nedense bir türlü okuyamadım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana da bu kitap şimdilik yetti devamı duruma göre:) sevgiler

      Sil
  7. Konusu çok ilginçmiş aslında, bunu da merak ettim, serinin diğer kitaplarını nasıl acaba, elinize sağlık Gül Hanım sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diğer kitapları bilmiyorum ama yazarın tarzına bakarak onlarda akıcıdır diye düşünüyorum. Çok teşekkür ederim Eren Hanım sevgiler:)

      Sil
  8. Sayfa sayısı ve okunabilirliği konusunda sizinle aynı düşünceleri taşımıştım ve şöyle not düşmüştüm hakkında,: Bazı uzun kitaplar, ağırlıkla, uzun bir kitap yazıp kariyere çentik atmak ya da kazanca çevirmek maksadıyla yazılmışlar duygusu yaratırlar insanda, en azından bende. Rüzgarın Gölgesi tüm bunları yerle bir eden, üstelik hepsi birbiriyle ilişkilenmiş karakterlerin her birini başrol yapmayı başaran, daha 300. sayfayı henüz geçmişken olası bir sohbette hayranlıkla söz edilebilecek en az beş karaktere insanı odaklayan, çok satan kitaplar konusundaki ön yargıları gözden geçirtecek enfes bir roman.

    Diger kitapları için de bunu seven onları da sever diyebilirim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben sizin kadar coşku duymadım ama okunur:) Teşekkürler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH