AKIRA MIZUBAYASHI - Can Kırığı

Bu kitabı yazarı Japon olduğu için aldım, konusu da II. Dünya Savaşı sırasında geçiyordu iyi çıkacağını düşündüm... savaş sırasında geçen bölüm -yani Rei'nin çocukluğunda geçen hikaye- arka kapakta yazılan kadar, sonrasında Rei'nin yaşlılığına ve Fransa'ya geliyoruz, geri dönüşlerle hem Rei'nin hayatını hem de babasının ortadan kaybolması sırasında ilişkide bulunduğu insanlarla yolunun yeniden kesişmesini okuyoruz... bu arada Schubert'in ''Rosamunde'' olarak bilinen yaylılar dörtlüsü başta olmak üzere bir çok klasik müzik eserinden de söz ediyor...

Bu eserde; beklediğim, her zaman okuduğum Japon romanını bulamadım zaten yazar Fransızca yazıyormuş ve konunun çoğu da Fransa'da geçiyordu... savaşın, aşırı milliyetçiliğin kötülüğüne, müziğin birleştiriciliğine değiniyor ama roman bana bu duyguları hiç geçiremedi... klasik müzik eserlerinin icrasını anlatıyor, genelde bunu duyarım ama bu kitapta okuyup geçtim, bende bir izi kalmadı... sonuçta pek beklediğimi bulamadım ama kötü bir romanda değil, özellikle klasik müzikle ilgilenenlere hitap edebilir... 


Yazar: Akira Mizubayashi

Çevirmen: Aysel Bora

Özgün Adı: Âme brisée

Sayfa Sayısı: 176

Basım Yılı: 2021

Yayınevi: YKY

Akira Mizubayashi “Can Kırığı”nda anımsama, köksüzleşme ve sonsuz yas gibi izlekleri klasik müziğin tınılarıyla buluşturuyor.

Tokyo, 1938 yılı. Klasik müzik tutkunu dört amatör müzisyen –Japon İngilizce profesörü Yu ve üç Çinli misafir öğrenci– düzenli olarak toplanıp prova yapmaktadır. Japonya-Çin Savaşı’nın devam ettiği o dönemde, müziğin kurduğu bu dostluk köprüsü askerlerin provayı basıp dört müzisyeni İmparator’a karşı komplo kurmakla itham etmesiyle yıkılır. Askerlerden biri Yu’nun kemanını kırıp tüm müzisyenleri karargâha sorgulamaya götürecek ve bu anlar o esnada dolaba saklanan Yu’nun 11 yaşındaki oğlu Rei’nin babasını son görüşü olacaktır.

Rei o günden sonra elinde babasından tek hatıra olan kırık bir kemanla babasının yasını tutmak ve hatırasını yeniden inşa ederek büyümek zorunda kalacaktır.

Akira Mizubayashi (1951, Japonya): Eğitimine Tokyo Yabancı Diller Okulu’nda başladıktan sonra, Montpellier’de (Fransa) devam etti. 1973 yılında Fransızca öğretmeni olarak görev yaptı. 1989 yılında Sophia Üniversitesi’nde ders vermek üzere tekrar Japonya’ya döndü.

“Mélodie: Chronique d’une passion” (Gallimard, 2013); “Un amour de Mille-Ans” (Gallimard, 2017) ve “Âme brisée” (Gallimard, 2019) başlıca yapıtlarıdır.


Yorumlar

  1. Konusu güzel ama duyguları geçirememesi kötüymüş. Bir kitapta en çok ona dikkat ederim. Yine de değişiklik olsun diye okunabilir sanırım. Bu aralar Japon yazarları okuyanların sayısı arttı, ne güzel. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Japon yazarları oldum olası severim:) Çok teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  2. görünce hemen oley japon yazar dedim ama sonra hevesim kaçtı, klasik müzik severim de bu demekki olmasa da olur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani:) büyük beklentiye girmeden okunabilir. Sevgiler:)

      Sil
  3. Konusu ilginçmiş Gül Hanım ama demek ki olmamış, en azından kısa:)) elinize sağlık sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kolay okunan bir kitap o yönden sorun olmadı:) çok teşekkürler Eren Hanım, sevgiler:)

      Sil
  4. Kitabın adı güzelmiş ama yorumunuz benim de hoşlanmayacağımı düşündürttü. Duyguları hissettiremeyen kitapları sevmiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani bana geçmedi ama belki başka biri farklı hisseder. Teşekkürler, sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

STEFAN ZWEIG - İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH