GUSTAVE FLAUBERT - DUYGUSAL EĞİTİM

Bu sene Gustave Flaubert'i yeniden keşfettiğim bir yıl oldu, temmuzda yazarın Salambo adlı eserini okudum, konusu bana pek uymayacak görünse de kitabı çok beğendim... sonrasında Duygusal Eğitim'le devam etmeye karar verdim...

Flaubert bu romanı 18 yaşında yazmaya başlamış, üç erken dönem denemesinin sonucunda ortaya çıkan bir esermiş... ilk iki bölümünü 1843-1845 arasında yayımlamış, sonuncu bölümün tamamlanması ile roman 1869 yılında son haliyle basılmış... otobiyografik yönü ağır basan roman, hem bu süre içindeki Fransız tarihini (Louis-Philippe'in anayasal monarşisi, ardından İkinci Cumhuriyet ve son olarak da Louis Napoleon Bonaparte'ın İmparatorluğu) hem de yazarın kendi yaşamöyküsündeki (Flaubert'in hayatının aşkı Elisa Schlésinger ile tanışmasından esinlenen Madam Arnoux) öğeleri içermektedir...

Wikipedia'da hikayenin özüne dair; konu ''Honoré de Balzac'ın (1799-1850) Vadideki Zambak ile daha önce ele aldığı ve bir bakıma yeniden yazdığı, Charles-Agustin Sainte-Beuve'ün (1804-1869) Volupté adlı romanından alınmıştır. Flaubert'in romanı aynı konuyu tamamen yeni anlatı kurallarına göre ele alır ve ona yeni bir derinlik ve keskinlik kazandırır. Yayınlandığında aldığı olumsuz eleştirilere rağmen, Marcel Proust'tan bu yana 20. yüzyıl romancıları için bir referans kitabı haline gelmiştir'' denilmektedir...

Roman; on sekiz yaşında taşralı bir genç olan Frédéric Moreau'nun okumak için Paris'e gelmesi ile başlıyor... aslında hukuk okumak için geliyor, fakat tam ne yapmak istediğinden de emin değil, şairde olmak istiyor, ressamda... başka mesleklerde aklına geliyor ama sonunda arkadaşlarının da yardımlarıyla sınavlarını verip hukuk mezunu oluyor... Paris'e geldiği zamanlarda bir vapurda tanıştığı bir sanat simsarının karısı olan Madam Arnaux'a tutuluyor ve bu aşk tüm hayatını şekillendiriyor... tanıdıklar, arkadaşlar vasıtasıyla iş olanakları karşısına çıksa da Madam Arnaux ve diğer kadınlar arasında savrulup durmaktan herhangi bir iş yap(a)mıyor, amcasından kalan mirası haydan gelen huya gider misali harcayarak geçimini sürdürüyor... buna rağmen etrafta itibar gören biri oluyor, milletvekilliği veya benzer işlerde adı geçiyor ama yeterince sebat etmediği için hiçbiri gerçekleşmiyor, zaten Madam Arnaux'un aşkı dışında da hiçbir şeyi fazla önemsemiyor... ve hikaye; 1840'tan 1867'ye kadar, aşkı, dostluğu, aptallığı, sanatı, siyaseti, monarşi, cumhuriyet ve imparatorluk arasında bocalayan bir ülkenin halini anlatarak devam ediyor...

Bence bu kitabın Madam Bovary'den az bilinmesi üzücü, daha çok okunmayı hak ediyor... o uzun süredeki ülke siyasetini iğneleyerek, hafiften alay ederek hiciv şeklinde anlatıyor çok iyiydi, tek itirazım bu konu, Madam Arnaux'a olan aşkın fonu olarak kullanılmış, bence tam tersi olmalıydı... siyasi durumu yeterince, uzun uzun anlatıyor sorun o değil, sorun; saplantılı bir aşkın bunun önüne geçmesi, bu bana çok anlamlı gelmedi... zaten klasik yazarlardaki bu aşk hikayeleri (Genç Werther'in Acıları, Vadideki Zambak, Manon Lescaut v.b v.b.) bana hep abartılmış geliyor bu duruma bir türlü alışamadım, her halde o yüzyıllara özgü bir şey...

Sıkılmadan okuduysam da çoook uzun bir romandı, Frédéric'in süfli yaşamından ve aşk konusundan bana biraz daral geldi ama özellikle 1848 Fransız Devrimi, öncesi ve sonrasını okuduğuma (bu konuyu pek iyi bilmiyordum) memnunum... Flaubert'in okuduğum üç eserinden en çok Salambo'yu sevdim, Madam Bovary ve Duygusal Eğitim benim gözümde eşit puan aldılar, sonuçta dolu dolu bir klasik okuyun derim... 

Not: Balzac'ın ve Flaubert'in, Sainte-Beuve'nin eserinin yeni bir versiyonunu yazdığını bilmiyordum şaşırtıcı bir keşif oldu... aynı konunun farklı yazılımlarını seviyorum hoşuma gitti...


Yazar: Gustave Flaubert

Çevirmen: Aysel Bora

Özgün Adı: L'éducation sentimentale

Sayfa Sayısı: 568

Basım Yılı: 2019 (2. Baskı)

Yayınevi: Can 

XIX. yüzyıl Fransız edebiyatının başyapıtlarından biri sayılan ve XX. yüzyıl romanını şekillendiren, hatta çağdaş romanın öncüsü olma niteliğini taşıyan Duygusal Eğitim, arka planında Flaubert’in en ince ayrıntısına kadar gözlemleyip analitik bir zekâyla kusursuzca aktardığı Temmuz Monarşisi, 1848 Devrimi ve II. Cumhuriyet dönemiyle tarihçilerin de başvuru kitaplarından biri olmayı başarmış bir yapıttır. Paris’e eğitim almak üzere gelen on sekiz yaşında taşralı bir genç olan Frédéric Moreau’nun, sanatı, siyaseti, dostluğu, iktidar hırsını ve saf aşkı öğrenip deneyimlemesinin; monarşi, cumhuriyet ve imparatorluk arasında gelgitler yaşayan Fransız toplumunda kendine bir yer edinme arayışının, başka bir deyişle kayıp bir gencin hikâyesidir. Zengin bir sanat tüccarının eşi olan Madam Arnoux’ya duyduğu aşk ve içinde yaşadığı dünyayla kurduğu ilişkiler sonucunda, birer birer yanıp kül olan hayallerin ve yanılsamaların büyüttüğü Frédéric’in hikâyesi, aynı zamanda yürekleri hınçla dolu tüm gençlerin de hikâyesidir.

GUSTAVE FLAUBERT, 1821’de Fransa’nın Rouen kentinde doğdu. Daha gençlik çağından başlayarak, yaygın kabul gören basmakalıp düşüncelere karşı büyük bir tiksinti duydu. 22 yaşındayken, bir sinir rahatsızlığına yakalanan Flaubert, hukuk öğrenimini yarım bırakmak zorunda kaldı; artık bütün zamanını edebiyata ayırabilecekti. Duygusal Eğitim adlı romanını 1843-45 yıllarında yayımlayan Flaubert’in beş yılını ver­diği Madame Bovary, 1856’da Revue de Paris’te tefrika edildiğinde ah­lakdışılık suçlamasıyla yargılandı. Son yılları parasal sıkıntılar yüzünden üzüntü içinde geçen yazar kendini çalışmalarına verdi, George Sand, İvan Turgenyev, Émile Zola, Alphonse Daudet gibi dönemin genç ro­mancılarıyla, özellikle Guy de Maupassant’la kurduğu dostluklarla ken­dini avuttu. Birçoklarınca başyapıtı olarak kabul edilen Üç Öykü, 1977’de okurla buluştu. Flaubert, 1880’de Croisset’de öldü. Bilirbilmezler adlı ünlü yergisi ölümünden sonra yayımlandı.

Yorumlar

  1. bunu okumadım, okuycam :) saint beuve, balzac, proust bilgisi için saol :) balzac yaa şekspir ve balzak, bence en iyi iki yazar :) proust ise en sevdiğim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Proust'un mektuplarından oluşan kısa bir kitabını okumuştum, kişiliğini hiç sevmedim diğer önemli kitapları da kaldı öylece. Günün birinde bir tanesini okuyacağım da bakalım ne zaman:) Balzac okumaya da yeniden yeltenirsem Eugénie Grandet'yi okuyacağım. Keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
  2. Kitabın adını okuyunca kişisel gelişim sandım, niye bu isim verilmiş acaba? :)
    Vadideki Zambak'ı sevmemiştim ben de, takıntılı ve yasak aşk konularından hoşlanmıyorum ve klasikler iyice uzatarak anlatıyor çoğu şeyi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabın bir diğer ismi de ''Genç Bir Adamın Hikayesi'' ve Flaubert ve kendi neslinin hikayesi anlatılıyor. Madam Arnaux'a olan sabit aşkı bir yerde duruyor diğer yanda ise tüm bir yaşam, bu ikisi arasında zaman ilerledikçe duygusal olarak nasıl eğitildiğini anlatıyor diye anladım. Bir anlamda Frédéric'in kişisel gelişimi aslında:) Teşekkürler, sevgiler

      Sil
  3. Zor bir kitap gibi duruyor, ilerleyen senelerde değerlendirebilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zamanı geldiğinde keyifli okumalar o vakit:) sevgiler.

      Sil
  4. 2011'de okumuşum, gerçekten etkileyici bir eser, dediğiniz gibi bence de Madam Bovary ile eşdeğerde, çok güzel anlatmışsınız Gül Hanım, elinize sağlık, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin tanıtımınızı da okudum Eren Hanım siz de çok detaylı anlatmışsınız elinize sağlık. farklı taraflardan sevmişiz romanı, siz kurgu kısmını ben tarih kısmını tercih etmişim güzel oldu:) sadece siz hukuk fakültesini yarım bıraktı demişsiniz ben mezun oldu yazmışım o kadar tereddütte kaldım ki kitabı çıkarıp yeniden baktım, Frédéric kendi tezini üç gün sonra verdi deniliyor, hatta sonrasında annesi avukatlık yapsın diye onu çok zorluyor, neyse çeviri farkı mı başka bir şey mi bilemedim:) ama sonuçta güzel kitaptı. Keyifli okumalar, sevgiler:)

      Sil
  5. Çok iyi bir yazar o kesin, bir kitabını okuyun mutlaka. Salambo çok ilginç aslında, hiç sevmeyeceğimi düşündüğüm bir konuyu çok sevdim, umarım siz de beğenirsiniz. keyifli okumalar, sevgiler:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANDRÉ MAUROIS - İKLİMLER

SEZGİN KAYMAZ - Kün

LOU ANDREAS-SALOMÉ - RUTH